Günümüzde Termalizm

Günümüzde Termalizm :

Şifalı sular, tarihin çok eski dönemlerinden bu yana insanların ilgisini çekmiş ve birçok hastalığın durdurulmasında, geriletilmesinde ve tedavisinde önemli bir unsur olarak kabul görmüştür. İlk ve Ortaçağ'da Romalılar, Yeniçağ'ın başlangıcından itibaren de Türkler, sahip oldukları bilgi ve teknikle, konuya yaklaşımlarıyla termalizmin dünyada en ileri temsilcisi ve uygulayıcısı olmuşlardır.

19'uncu yüzyıldan itibaren soğuk ve sıcak su kaynaklarıyla doğal memba suları, özellikle biyofizik, biyokimya ve tıp alanlarında edinilen bilgiler doğrultusunda yeniden değerlendirilmeye alınınca, şifalı suların insan sağlığı üzerindeki önemi ayrı bir değer kazanmıştır. Radyoaktivitelerin tanınması ve sosyal termalizm alanındaki gelişmeler, kaplıca tedavilerinin yeniden ön plana çıkmasına neden olmuştur.

20'inci yüzyıla gelindiğinde ise; yukarıda sözü edilen bilimsel çalışmalara ek olarak, kaplıcaların ekonomik kalkınmaya katkıları daha iyi anlaşılmış ve sağlık turizmine yönelik çalışmalara hız verilmiştir. Hekim hasta ilişkilerinin son zamanlarda çok daha üst seviyelere yükselmesinin yanı sıra, yeni tedavi yöntemlerinin ortaya çıkışı bu çalışmaları körükleyen faktörler olmuştur. Hidroterapi, krenoterapi, kineslterapi, talassoterapi vs. gibi yeni tedavi yöntemleri, uzmanlık alanlarında da birtakım değişikliklere yol açmıştır.

Büyük kentlerdeki hızlı yaşantı, ses ve çevre kirliliğinin önlenemez yükselişi, aşırı çalışma, dengesiz ve yetersiz beslenme, yorgunluk ve uykusuz geçen geceler, doğal gıdalardan uzaklaşarak katkı lığ ve hormonlu gıdalara yönelme, sosyal ve ekonomik baskı, birçok hastalığa kaynaklık eden stres ve tüm bunlara bağlı olarak yaşanılan organik ve ruhsal rahatsızlıklar, aslında, doğal radyoaktivite bakımından zengin, sıcak ve soğuk su kaynaklarından yararlanılması halinde giderilebilecek sıkıntılardır. Bugün, dünyanın en zengin ülkeleri bile, termalizm yoluyla turist çekmek, dinlence: eğlence, spor ve sağlığın aynı anda yaşanmasını sağlamak için yarışa girmişlerdir.

Fransa'da (Aixenprovence, Plornbieres, NerisIesBains, SailIesBains), Almanya'da (Baden Baden, Wiesbaden), Belçika'da (Spa), Estonya'da (Revel), Isveç'te (Bad Bagez), ıtalya'da (Albano Terme, Castellamare, Montecatini), Avusturya'da (Bad Gastein), Çek Cumhuriyeti'nde (Carisbad, Marienbad), Romanya'da (Felix, Hereulane, Sovata, Tuşnad, Sinaia, Geoagiu, Eforie), Japonya'da (Yomogino) ve benzeri binlerce kaplıca, ülke ekonomilerine çok büyük katkılarda bulunan ünlü şifalı su kaynaklarıdır.

Gerek sağlık, gerekse turistik yönünün yanı sıra, bitmez tükenmez bir jeotermal enerji kaynağı olan ve ülke kalkınmasında en kolay ve en ucuz çare sayılabilecek termalizme, Türkiye'de son yıllara gelinceye kadar fazla önem verilmemiş, sayıları 2000'e yaklaşan şifalı su kaynaklarından ki bu rakam Fransa'da 120, Almanya'da 270'dir yararlanmak, onları iç ve yöresel turizmin dar vadisinden çıkararak uluslararası platforma taşımak yolunda gereken adım her nedense atılmamıştır. Boşa akan her kaplıcanın, her içmenin suyu, sağlık açısından olduğu gibi ekonomik yönden de büyük bir kayıptır.

Bugün şifalı suların bulunduğu yerlerde gerekli sağlık tesisleri, tıbbi donanım ve uzman doktor kadrosu çoğunlukla yoktur. Konaklama ve sosyal tesisler yeterli değildir. Yaz aylarında zaten sınırlı sayıda olan bu gibi yerlerden halk yararlanamamakta, günlerini çadırlarda ya da arabalarda yatarak gecirmektedir. Bunun farkına varan ileri görüşlü bazı yatırımcılar, girişimci belediye ve il özel idareleriyle birlikte, yörelerindeki eski kaplıcaları onararak yerlerine modern termal merkezler kurma yolunda bir şeyler yapma çabasına girmişlerdir Peki, Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri bu çabalar karşısında neler yapmaktadır? Tek kelimeyle yanıt verilecek olursa; hiçbir şey!.. Devlet hala elli yıllık yasalara dayanarak işin sözde' takipçisi olduğunu hissettirmekte, kollektif bir çalışmanın ürünü olarak hazırlanan Turizm Bakanlığı'nın tanıtım broşürlerinde, önde gelen yedi sekiz termal banyoya yer vermenin dışında konuyu 'es' geçmektedir.

Yine de, devletin bu umarsızlığına karşın, son yıllarda özel sektör tarafından peşpeşe atılan güzel adımlar, zaten bir termal su cenneti olan Türkiye'yi dünya sıralamasındaki 7'incilikten alıp daha üst basamaklara taşıyacak düzeydedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp