Dünyada Alternatif Tıp

Dünyada Alternatif Tıp :

Geleneksel tıp, yerel tıp veya halk tababeti gibi değişik isimler altında bütün kültürlerde, farklı düzeylerde olmasına rağmen mevcuttur. Ülkesine göre yüzlerce, hatta binlerce yıllık bir tarihe sahip olabilir. Yeryüzü nüfusunun üçte ikisi (özellikle gelişmekte olan ülkeler) tamamen bu tür geleneksel terapilere başvurduğundan, Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) 2000 yılında herkes için sağlık hedefine ulaşmak için bütün dünyada geleneksel tıbbı aktif olarak desteklemek niyetini açıkladı. İlginç olan Batı tıbbi bakımının mevcut olduğu yerlerde dahi, Üçüncü Dünyada halkın büyük çoğunluğunun yerel tıp sistemine, bu ister Ayurveda, Çin, Siddha veya Unani olsun bağlı kalmayı, seçmesidir. WHO geleneksel tıbba karşı daha gerçekçi bir tavır takınmayı, zararlı pratikleri önlemek, faydalı olanları desteklemek için geleneksel tıbbın kazandırdıklarını modern bilimin ışığı altında incelemeyi, ispatIanmış değerli bilgi ve hünerlerin Batı tıbbına eklenmesini kolaylaştırma yolunda çaba sarf etmeyi kararlaştırmıştır. WHO'nun bir raporu da çok uzun bir süreden beri, geleneksel tıp sistemleri ve Batı tıbbının karşılıklı olarak paylaştıkları antipati içinde birbirinden ayrı yollarda ilerlediklerini belirtmektedir. Halbuki bunların hedefi aynı, yani İnsanoğlunun sağlığını, dolayısıyla yaşam kalitesini iyileştirmek değil miydi? Sadece körelmiş zihinler, bunların birbirinden öğrenebilecekleri hiçbir şey olmadığını kabul edebilir.

WHO'nun yalnızca azgelişmiş ülkelerle ilgilenmesi gerektiğini düşünmek çok kolay ama gerçekten uzak bir düşüncedir. Fakir ülkeler gibi artık bizlerin de Batı tıbbının pahalılığına tahammül gösteremeyeceğimize dair işaretler belirmiştir. Aynı tür baskılar, Üçüncü Dünyadakinden daha hafif olsa da, Batı'da hissedilmektedir. Servetimizi, zengin olduğumuzdan, lüzumsuz ve pahalı sağlık bakılman için sorumsuzca tüketebileceğimizi düşünmek ancak düşüncesizlik olabilir. Aynı sonucu daha ucuza elde edebilmenin yollarını kendimize olan borcumuzdan dolayı aramalıyız.

Her ülkenin kendine has geleneksel tıp sistemi mevcuttur. Çinliler için akupunktur, Fransızlar için manyetik tedavi, İngilizler için bitkisel tedavi. Bunların çoğu için ortak olan, kırık çıkıkçılıktır. Fakat folklor ve batıl inançlarla birlikte şarlatanlık ta geldiğinden bu, tıbbi kurumların halk tababetini engellemek ve ortadan kaldırmak için çalışmasına neden oldu. Halk, doğal olarak daha yeni ve pahalı olanın daha iyi olduğunu düşünmektedir ve tıp mesleğince yönlendirilip, ortodoks tıbbın dışındaki her şeyin zarar verici ve etkisiz olduğuna inanmaları için beyinleri yıkanmıştır. Bu da, tıbbi pratiği kontrol eden kanunların birçok ülkede tıpla ilgisi olmayan kişilerce çıkarılmasına neden olmuştur.

Alternatif tıp terapileri uygulayıcılarının yasal statüsü bölgeden bölgeye korkunç değişiklikler göstermektedir. ABD'de kiropratik ve osteopati birçok eyaletlerde kabul edilmiştir. Kanada'nın bazı bölgelerinde de naturopatik, kiropratik ve osteopati yasaları vardır. Kuzey Amerika'da, eğer yasalar özel olarak alternatif tıp terapilerine izin vermezse yasa dışı kabul edilmektedir. Bunun tam karşıtının uygulandığı İngiltere'de Anayasa uyarınca tıp doktoru olduğunu iddia etmeksizin herkes kendisini herhangi bir konuda terapist ilan edebilir. Hastaların eğer bundan zarar görmüşlerse kanuni mercilere başvurabilme hakkı vardır ve öyle görünüyor ki, bu sistem oldukça iyi yürümektedir. Bu sistemin daha geliştirilmişi alternatif terapistler için lisans sisteminin yürürlükte olduğu ve 3700 lisanslı pratisyen in çalıştığı Almanya'da mevcuttur, Bu kişiler devlet tarafından lisanslı hale getirilmiş iyileştiriciler ve marjinal tıp pratisyenleridir. Sosyal sorumluluk taşımaları ve toplumsal 'bir tehlike oluşturmamalarını temin için bunlar gözetim altındadırlar.

20 yıl kadar önce Hindistan geleneksel tıbba daha bir, öncelik tanınması gerektiğine katar verdi ve şimdi yürürlükte olan yasalarla, ortodoks tıp ve geleneksel sistem pratisyenlerinin aynı statüde kayıtlı olmaları sağlandı. Özellikle de tıbbi eğitim, insanı parçalar şeklinde değil, bir bütün olarak ele alma kavramı üzerine oturtuldu. Her öğrenci anotomi, fizyololi, biyoloji ve patolojl temel derslerini görmektedir. Daha sonra seçimini kendisinin yaptığı, modern Batı tıbbı, homeopotik, ayurvedik veya unanik uzmanlık dersleri almakta ve pratisyen olarak eş statüde kayıt edilmektedir. Hint sistemi, alternatif pratisyenlerin doktorlardan ayrı bir statüde lisans sahibi' olabildikleri Batı Almanya sisteminden farklılık göstermektedir.

Avustralya'daki durum da yakın zamanlara dek İngiltere'dekine benzemekteydi. Günümüzde ise kanunlar alternatif tıp pratiğini düzenleyecek şekilde değişmiş ve osteopati ile kiropratik haricindekiler yasadışı kabul edilmiştir. Yasal olan bu ikisi ise ancak kesin tıbbi kontrol altında uygulanabilmektedir.

Güney Afrika da 1974'te yönetmelik hazırlanırken kolayca aynı yolu takip etmeye başlayabilirdi. Güney Afrika başlangıçta baskıcı bir tavır takınırken dünyanın dört bir tarafından ulaşan hattın sayılır örnekler tutum değişikliğine götürdü ve iki Yasa'ya gelindi; biri homoopatik, osteopatik, naturopatik ve bitkisel tıp pratisyenleri, diğeri de kiropratisyanler için. Birinci yasaya göre pratikte akla uygun ne varsa geçerli kabul edildi.

Kıta Avrupa'sının büyük bir kısmı, yasal olduğu ilan edilmeyen herşeyi genelde dışlayan Napolyon Kanunları‘nın eski prensipleriyle yönetilmektedir. Bu ülkelerde ancak doktorlar ve sağlık görevlileri yasal olarak tıbbi pratik hakkına sahiptirler. Örneğin Fransa'da marjinal tıbba izin veren yasa yoktur (doktor tarafından uygulanması hariç), fakat halk tarafından daima aranılan 18.000 kadar şifacıya müsamaha gösterilmektedir. Bir doktorun veya hastanın şikayeti yasanın ihlali manasına gelse de, pek nadiren harekete geçilmektedir. Hollanda, İsviçre'de Appenzel kantonu (İsviçre'nin geri kalanı sadece kiropratiğe müsade ediyor). İsveç, Belçika ve Norveç Fransa'da olduğu gibi yasa dışı pratik yapan marjinal tıp pratisyenlerine müsamaha göstermektedir. Hal böyle olunca, ortodoks doktorlar da Avrupa kıtasında radyestezi gibi yöntemleri, bu konuda halktan yoğun talep geldiği ve diğer yöntemlere izin verilmediği için daha çok uygulamaktadırlar.

Afrika ülkelerinin birçok geleneksel ve ortodoks olmayan tıbba ait uygulamaları cesaretlendirseler de, ortodoks ve geleneksel tıbbın birlikte uyum içinde görev yapmasının en iyi örneğine Çin'de rastlanmaktadır. 1949 yılında mevcut satılık teşkilatı yetersiz ve ülkenin geliş ihtiyaçlarının ancak bir kısmına cevap verebiliyordu. Geleneksel ve Batı tıp sistemlerini bütünleştirerek halk arasında yalınayak doktor diye çağrılan ön sağlık korumacılarının eğitilmesi ile bütün ülke gözle görülür bir tıbbı bakımdan faydalanabildi. Bütün bir halk, koruyucu hekimlik faaliyetine katıldı ve kendi kendisini tedavi etmeyi öğrendi. Bu kitle hareketi dört büyük belayı savuşturmalarını sağladı: Fare, pıra, sivrisinek ve tahtakurusu.

ABD'nin alternatif tıp terapilerinde dünyaya öncülük etmemesi, yeni fikirleri denemedeki başarısı ve ilerlemeleri desteklemedeki etkinliği ve çabukluğu göz önüne alınınca bir çok kişiyi şaşırtmaktadır. Şu anki durum, eyaletten eyalete terapilerin her biri için farklılık gösteren yasalar yüzünden çok karışıktır. Ortodoks tıptan daha uzun süreli eğitim gerektiren osteopati yasalarla yaygın olarak kabul edilmektedir, her eyalet kiropratik lehinde kanunlar çıkarmıştır, naturopatike de 13 eyalette müsaade edilmiştir. Amerikan tıp mesleği yakın zamana dek alternatif terapilere (veya bireyin bütünüyle ilgilendiğinden bütüncül tıbba) karşı düşmanca bir tutum içinde olmuştur, fakat bu halkın büyük ilgisi karşısında yumuşamak zorunda kalmaktadır. ABD 'de uygulandığı şekliyle ortodoks tıbba karşı memnuniyetsizlikleri dile getiren ve daha insancıl yaklaşım arayışlarını belirten önemli televizyon programları gazete ve dergi makalelerinin yer almadığı bir hafta yoktur. Çevre sorunlarına ve ekolojiye ilginin gittikçe artması ile Amerikan kamuoyu iç çevreye dönmekte ve hiçbir zaman olmadığı kadar sağlıklı yaşamanın önemini kavramaktadır.

ABD'de uzun süreden beri alternatif terapilerin üzerini bir sis perdesi kaplamış olduğundan, şimdilerde havada gerçek bir heyecan kokusu sezilmekte ve çok uzak olmayan bir gelecekte yasaların değişeceğine nerdeyse kesin gözüyle bakılmaktadır. Böyle düşünmek için bir çok neden mevcuttur. Washington'da bu konuda verilen büyük bir konferansta, Sağlık, Eğitim ve Refah Şubesi'nin ilgilileri bütüncül tıbbın lehinde görünmüşlerdir. Eski başkan Carter'ın kız kardeşi bizzat şifacılık yapmaktadır. Carter'ın da bütüncül tıbba karşı olmadığı bildirilmiştir. Amerikan Tıp Birliği bu konuda resmi bir tavır koymamıştır, fakat bir sözcüye genel hava hakkında soru yöneltildiğinde sözcü, Amerikan Tıp Birliği nasıl anneliğin lehinde ise, aynen öyle bütüncül tıbbın da lehinde olduğunu belirtmiştir.

Alternatif terapilere karşı kuvvetli bir lobiyi muhtemelen ilaç endüstrisi oluşturacaktır, Bu zengin ve her yönüyle endüstrinin sorumluluk taşıyan bölümü, düşündüklerini halka ihtiyaç duydukları olarak kabul ettirmekte ve bu konuda General Motor'un araba üretiminde kullandığı metodu kullanmaktadır. Bazı insanların arabalarıyla kendilerini öldürmeleri GM'u araba üretmekten vazgeçirmez ve bunun gibi Talidomid trajedilerinin yaşanması ve ilaçların yüksek derecede yan etki göstermesi ilaç şirketlerini yeni ve daha iyi ürünler üretmekten ne geri bırakmalıdır ne de bırakacaktır. İlaç şirketlerinin yeni ortaya çıkan ilaçsız doğal terapilere yönelme eğilimine karşı neler hissedeceği aşikardır. Buna rağmen araştırıcı ve ahlaklı şirketler pazarda kaybedilen geliri yeniden elde etmenin yollarını bulacaklar ve finans yönünden eski durumlarına ulaşabileceklerdir. İlaç sanayi, yanlış olarak ortodoks Batı tıbbının çirkin yönü olarak değerlendirilmiştir. Bu adil değildir. İnsanların seçim hakkı vardır ve yaşadığımız Batı toplumu da seçim yapabilmek için onlara bağımlıdır. Kötü olan, insanların kendilerini nasıl hasta edebilecekleri konusunda serbest olmalarına karşın iyi olacakları konusunda seçtiği şanslarının olmamasıdır.

Bu kitap ne gibi seçenekler olduğuna dair bilgi vermektedir. Bahsedilecek olan terapilerden hiçbiri gelecekte her yerde hazır ve nazır olmayacaktır. Ancak Batı dünyasında genel eğilim bunların yayılması yönünde eğer, başvurduğunuz kişiler istediğiniz tedavi şeklini seçmenize karşı çıkıyorlarsa, bir doktordan veya sağlıkla ilgili başka kişilerden yardım isteyebilirsiniz. Alternatif terapilerin bazlarının resmi organları mevcuttur. Bir pratisyen seçiminde bu tür yönetici kişilerle bağlantı kurmak faydalı olabilir. Dergilerde sağlık ve sağlıklı yaşam konulan çokça işlenmektedir ve buralardaki kimi ilanlar da sizi aradığınız terapiste ulaştırabilir. Ümit verici olan, utanma korkusu olmadan seçtiğiniz alternatif tıp terapistine saklanmadan gidebileceğiniz günlerin yakın olmasıdır.

Tabii ki, bir şarlatanla karşı karşıya olmadığınız konusunda mutmain olmanız size kalmış birşeydir. Marjinal tıpta da, ortodoks tıpta rastlanabildiği gibi şarlatanlar mevcuttur. Alternatif tıbbın hangi dalını ele alırsak alalım konuya gölge düşürücü her türlü görüşe de rastlanmaktadır. Ortodoks tıpta olduğu gibi bu çoklukla kiminle görüştüğünüze bağlıdır. Mümkünse kişisel tavsiyelere uygun ve eğer marjinal tıpta uzmanlaşan veya en azından konuyla hobi olarak ilgilenen bir doktor bulursanız ona gidip görünmeniz faydalı olacaktır. Tıbbi veriler hakkında daha geniş ölçekte bilgi sahibi olması, önce problemi anlamada onu üstün kılacaktır. Asıl tedavi her zaman, en iyi şekilde tıbbi eğitim görmüş kişilerce gerçekleştirilmeyebilir. İyileştirme gücü kuşkusuz doktorların tekelinde değildir.

Aslında, iyileştirme yeteneği bir çok kişide genelde bilinenden daha fazla mevcuttur. Birçok rahibin ve sıradan halktan kişilerin iyileştirme güçleri vardır. İyi doktor, yalnızca hastanın yararına olmak üzere modern tıbbi bilgiler kullanmakla yetinmemeli, aynı zamanda iyi bir tedavi edici de olmalıdır. Eğer bir şans verilirse tıp dışındaki iyileştiriciler de aynı derecede başarılı olabilirler. Gerçekten dünyada milyonlarca kişi bu tür tıp harici iyileştiricilerin elinde şifa bulmaktadır.

Kitapta geçen konulara mümkün olduğunca dürüstçe ve açık sözlülükle yaklaştım. Metodların hepsinin sunabileceği bazı faydaları vardır ve bazıları ile çok şeyler yapılabilir, tabii bir şans verilirse. Anlayabildiğimiz kadarıyla, faydasız olanlar da belirtilmiştir. Aslında bu tür kestirmeler her zaman doğru olmayabilir. Örneğin akupunktur ve homeopatiyi modern fizyoloji ve nükleer kimya terimlerine göre anlatmaya çalıştım. Meğer ki, bunların tedavi ediş şekilleri farklı olsun. Fakat olayları ancak bilinen ve kabul edilen dünyanın sınırları içinde kalarak açıklayabilirim. Okuyucu şunu aklında tutmalıdır ki, doktorlar ortodoks tıp tedavilerinin nasıl etkili olduğunu bilmezler, buna rağmen bunları memnuniyetle her yıl milyonlarca kişi kullanmaktadır. Örneğin aspirinin etki mekanizması 1974 yılına dek bilinmezdi, oysa bu ilacın yetmiş (bugün doksan) yıldan beri dünyada yaygın bir şekilde kullanılmasını engelleyememiştir.

İnsanlar ortodoks olmayan tıbba karşı tavırlarını değiştirmelidirler. Geçen her yıl insan zihni ve vücudu hakkındaki anlayışımıza yeni kapılar açmaktadır. Böylece. Biraz alışılmışın dışında da olsa eksantrik tıbbi tedavilerin faydalarını nasıl gösterdiklerini öğreniyoruz. Şu sıralarda işleri yarım bırakıp, tipik Batı tabiriyle, kanıtlanmamış veya açıklanması güç olduğu için bazı konuları es geçmek bir felakete yol açabilir.

Dönüm noktasına, alternatif terapilerin kendi alanlarında birinci sınıf tedaviler olduğunu kabul edip, bugün Batı'da olduğu gibi ancak modern tıbbın tedavi edemediği, kendisinden ümit kesmiş kişilerin buluşma noktası olmaktan çıkarıldığında ulaşılacaktır. Batı tıbbı gelişmekte olan ülkelerce kabul edilip, daha çok insan geleneksel tıbbın ve Batı tıbbının en iyilerinden faydalanabilmekte iken, neden bizler de Batı'da aynı ayrıcalığa sahip olmayalım.

DİKKAT

Bu bir kendi kendine tedavi kitabı değildir. Bahsi geçen terapiler ancak uzman bir uygulayıcı elinde yeterince güvenli olup bunların hiçbiri okuyucu tarafından kendi başına denenmemelidir. Belirli bir terapinin özgül bir tıbbi durumda faydalı olmuş olması dolayısıyla, okuyucuya arzu edilen sonuçlara kendisinde de ulaşabileceğine dair söz veremem. Batı tıbbıyla da böylesi bir sözü vermek aynı şekilde doğru olmaz. Eğer tıbbi bir sorununuz varsa önce doktorunuzla görüşün, eğer doktorunuz ve meslektaşları yardımı olmazlarsa, o zaman bir alternatif tıp pratisyenine, tercihen aynı zamanda ortodoks tıp eğitimi de görmüş birine başvurun.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp