Çin kültüründe yemek

Çin kültüründe yemek :

Çinilerde yemek yapmak çok önemlidir. Tao'nun denge kavramının yansımalarını Çin mutfağında da görürüz. Çinlilerin yaşam felsefesinde müzikte beş nota, beş element ve beş tat önemlidir. Müzikte kapının üzerine taktığımız çanlar 5 nota ile 8 ayrı ses verirler. Bu 5 nota do, re, mi, sol ve la'dır. Bu notalarla üretilen sekiz sesin doğanın kendisini yansıttığı düşüncesi vardır. Bu sekiz sesi taştan yapılan çan, bronzdan yapılan çan, ipekten yapılan zither, bambudan yapılan flüt, ağaçtan yapılan tokmak ve havan, deriden yapılan davul, sukabağından yapılan org ve topraktan yapılan boru flütten elde ederiz. Beş element ise, daha önce de bahsettiğimiz gibi, ağaç, ateş, toprak, metal ve sudur. Beş tat ise tuzlu, tatlı, ekşi, acı ve keskindir. Bu beş tadın da aynı yemekte bulunmaları, daima denge ve uyum yaratmaları gerekir. Bu beş tat, beş tür doku tarafından pekiştirilir. Bunlar kuruluk, pürüzsüzlük, gevreklik, sululuk ve yumuşaklıktır. Bu beş doku da, beş ayrı tabakta yemeklerin yanında bulunmalı ve de öğünde denge sağlanmalıdır. Yeşil, kırmızı, sarı, beyaz ve siyahtan oluşan beş renkde her öğünde yer almalıdır. Yemekte, beş elementin dikkatle bir araya getirilmesi ile Yin ve Yang dinamiğinin oluşumu sağlanır. Bu da Çin felsefesine göre evrenin küçük bir örneği olan fiziki bedenin yaşatılmasıdır. Bunun içindir ki Taocu yaklaşıma göre yemek önemlidir ve manevi bir yeri vardır. Yemeklerde önemli olan, içerisindeki maddelerin taşıdığı Yin ve Yang değerleridir. Soğuk ya da sıcak olarak servis yapılması hiçbir anlam ifade etmez. Zengin, yüksek kalorili ve baharatlı yiyecekler, vücut ısısını artıran yiyecekler olup ateş yükselmesi, kabızlık yapıcı ve allerjik reaksiyonlara sebep olan gıdalar olarak görülür. Düşük kalarili serin renkler olarak kabul edilen beyaz, siyah ve yeşil renkli yiyecekler ise vücut ısısını azaltan gıdalar olarak kabul edilir. Sebzeler ve özellikle yeşil renklerden oluşan sebzeler ile beyaz turp ve su teresi gibi yiyecekler, sağlıklı gıdalar olarak kabul edilir. Fakat bunları fazla miktarda yemek halsizlik ve deride solgunluk yapar. Sunuçta Çin yemek felsefesi, Yİn ve Yang kavramına göre vücuda ısı verici ve vücudu serinletici olarak sınıflandırılır. Bu sınıflandırılmada, yemeğin lezzetinin ve pişirilme şeklinin önemi yoktur. Yin Yiyecekler Elma, kuşkonmaz, muz, fasulye, fasulye filizleri, brokoli, lahana, kereviz, mısır, salatalık, üzüm, limon, mantar, portakal, nane çayı, ananas, ıspanak, çilek, soya fasulyesi, domates, ördek eti, balıklar ve karidestir. Yang Yiyecekler Acı biber, pırasa, sağan, sarımsak, yeşil biber, börülce, yer fıstığı, patates, ceviz, çikolata, kahve, yumurta, , kaz eti, janbon, kuzu eti, karabiber, esmer şeker, sığır eti, tereyağ, peynir, tavuk ciğeri, viski ve şaraptır. Tarafsız Yiyecekler Havuç, karnıbahar, kiraz, şeftali, bezelye, erik, kuru üzüm, pirinç, süt ve un sayılabilir. Temelde Çin yemekleri, Yang tarzda pişirme ve Yin tarzda içme üzerine dengelenir. Genelde Çinliler yemekte alkol kullanmazlar. Bunu nedeni bütün Çin yemekleri çok yüksek sıcaklıkta bitkisel ya da hayvansal yağda pişirildikleri içindir. Görülüyor ki Çin yemeklerinin pişirilme yöntemi, kullanılan malzemeler, yüksek kalorili ve Yang karakterde olup şişmanlatıcıdır. Onun için Çinliler yemekten sonra yeşil çay içerek yemeği n verdiği ağırlığı ortadan kaldırırlar.Şişman kişilerde, egzersiz yapmalarına mani herhangi bir sorunlarının olup olmadığı bilinmelidir. Bu sorunlardan bazıları yürüyüş bozukluğu, kaslarda zayıflık, postür bozukluğu, egzersiz kapasitesinde düşüklük. dia bet komplikasyonları ve osteoporoz olabilir. Klinikte, dizde artrozu gelişmiş pek çok hastaların fazla kilolarını vermek için zorla yüremeye çalıştığını gözledim. Hastada, artoza bağlı olarak ve kaslarda hamlama adını verdiğimiz spazm sonucu yürümede kısıtlama olur. Bu ise "Kaş yaparken, göz çıkatma" özdeyişine uygun bir uygulamadır. Başlangıcta bu hastalarda egzersizlere hafif olarak başlanır ve zamanla kademeli olarak artırılır. Kontrolsüz yapılan egzersizlerde, genelde yaralanmalar ortaya çıkmak tadır. Bunun nedeni egzersizde yanlış denemeler, yanlış teknik, kötü spor alanlarının seçilmesi ve doğru olmayan bilgilendirmelerdir. Kas ve tendon zedelenmeleri, kemikteki yapı anomalilerinden, biokimyasal yetersizlik ten, kaslardaki zayıflıktan, bacakların boy farklılıklarından, vücut kompozisyonundan ve önceden oluşmuş zedelenmeler ve cinsiyetle ilgilidir. Görüldüğü gibi, basit bir uygulama gibi görülen egzersizde de bilinçli olmak gerekmektedir. Şişman olan hastalarda hareket kısıtlıdır. Egzersizde yaş, cinsiyet ve kilo arasında bir bağlantı vardır. Obez olan hastalarda terlemeye bağlı dehidratasyon adını verdiğimiz su kaybı fazladır. Onun için egzersiz sırasında kalb, akciğer, kaslar ve eklemler ilk etkilenecek organlardır. Obezitelerde akciğerlerde ventilasyon düzeyi, oksijen tüketimi ve karbondioksit üretimi fazladır. Bunun sebebi vücuttaki kan miktarı değişmediği için, artan oksijen ihtiyacını karşılama zorunda olan kalbin daha fazla kan pompalamak orunda olmasıdır. Öte yandan karında, diafragmada ve kostalarda yağın birikmesi solunumu etkiler. Artan oksijen ihtiyacı horlamalara neden olur. Egzersiz, kişilerin bir yaşam biçimi olmalıdır. Ağır egzersizlerin veritçik olarak yapılan egzersizin bir dönem sonra bırakıldığını gözledim. Unutulmaması gereken bir nokta da egzersizle zayıflalanamayacağıdır. Çünkü şişmanlıkta, vücuttaki yağ miktarının ve yağ hücrelerinin sayısının arttığı unutulmamalıdır. Sedanter yaşamda, alınan günlük kalorinin % i5'i harcanır. Aktif bir yaşamı olanlarda, alınan günlük kalorinin %30-40'1 egzersizle harcanır. Başka bir deyişle vücut kalori harcamada daima cimridir. "Yiyeyim, sonra yürüyerek aldığım kaloriyi harcanım" düşüncesine yanlıştır. Örneğin, 33 ml 'lik bir kutu kolayı enerjiye çevirmek için 5 kilo metre yürümek gerekmektedir. Sonuç olarak ben, klinikte hastalarıma günde bir saat yürümelerini tav siye ederim.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp