Sindirim

Sindirim : Yiyeceklerin vücutta değişime uğrayarak suda eriyen basit bileşiklere indirgenmesini, emilim ve özümsenme- ye hazır duruma dönüşmesini sağlayan süreçlerin tümü. Sindirim işlemi, sindirim kanalının çeşitli bölgelerinde üretilen ve sıvı ortamdaki besinlerle temasa geçen bir dizi enzimin etkisiyle çeşitli evrelerden sonra gerçekleşir. Bu sıvılar tükürük, mide sıvısı, pankreas sıvısı ve bağırsak sıvısıdır. Tükürük pişmiş nişastayı parçalayan pit- yalin adlı amilaz grubu bir enzim içerir. Mide sıvısı, hid- roklorik asit ve pepsinin yanı sıra proteini polipeptitlere parçalayan bir grup proteolitik enzim de içerir. Pankreas sıvısı nişastayı (pankreas amilazı), trigliseritleri (pankreas lipazı), proteinleri (tripsin, kimotripsin, kar- boksipeptidaz, elastaz), nükleik asitleri (ribonükleaz ve dezoksiribonükleaz), lesitini (fosfolipaz A) parçalayan enzimler içerir. Bağırsak mukozasından proteinleri (en- terokinaz, aminopeptidaz, dipeptidaz), oligosakkaritleri (oligosakkaridaz), nükleik asitleri (nükleaz) parçalayan enzimler salgılanır.

- Karbonhidrat sindirimi
Ağız boşluğunda tükürükte bulunan pityalinin etkisiyle başlar ve midede, besin kümesinin pH'ı 5-6'nın altına düşene kadar sürer. Ağızda yalnızca karbonhidratların küçük bir bölümü sindirilir, çünkü mide asitliği pityalinin, mideye ulaşan besinler üzerindeki etkinliğini ortadan kaldırır. Onikiparmakbağırsağında etki gösteren pankreas amilazı çok daha önemlidir. Burada, birkaç dakikada nişasta sindirimi tamamlanır. Bunun sonucunda da maltoz, maltotriyoz ve büyük boyutlu oligosakka- ritler oluşur (4-9 glikozlu). Bunlara a-dekstrin denir. Bunlar daha sonra oligosakkaridaz adlı enzimler tarafından parçalanır. Bu olay bağırsak hücrelerinin yüzeyinde bulunan ve boşluğa doğru uzanan ufak çıkıntılarda (mikrovillüsler) gerçekleşir. Oligosakkaritlerin parçalanmasıyla serbestleşen monosakkaritler (glikoz, ga- laktoz, früktoz) emilir. Bağırsak boşluğunda monosak- karitlerin artması, oligosakkaridazların etkinliğini önleyici bir etki gösterir. Böylece monosakkaritlerin bağırsak boşluğunda aşın miktarda birikmesi ve hücreler arası sıvıdan bağırsağa su çekerek ishale ve besin maddeleri yitimine yol açması engellenir. Besinlerde bulunan selüloz ve pektin gibi bazı karbonhidratlar ise sindi- rilemez.

- Protein sindirimi
Midede pepsinin etkisiyle başlar. Pepsin, mide mukozasından etkin olmayan ve mide sıvısının asit etkisiyle etkinleşerek pepsine dönüşen pepsinojen biçiminde salgılanır. Pepsin, protein moleküllerinin parçalanması olayını başlatır. Süreç, pankreas sıvısındaki proteazların etkisiyle daha sonra tamamlanır. Protein sindiriminin mide evresinde, mide sıvısındaki hidroklorik asit önemli bir rol oynar. Besinsel proteinlerin bozulmasını sağlayarak pepsinin peptit bağlarını parçalamasını kolaylaştırır. Protein sindirimi midede sınırlı olarak gerçekleşir. Besinsel proteinlerin büyük bölümünün ilk hidroliz olguları yalnızca onikiparmakbağırsağı ve jejunumun ilk bölümünde pankreas proteazları etkisiyle gerçekleşir. Proteinlerin bağırsak boşluğundaki sindirimi, pankreatik en- dopeptidazlar ve ektopeptidazların aynı anda gerçekleşen ya da birbirini izleyen etkileri sonucunda gelişir. Birinciler (tripsin, kimotripsin, elastaz) protein molekülündeki peptit (CO-NH) bağlarını etkileyerek onlarıoligopeptitlere indirger. Böylece açığa çıkan oligopep- titler ektopeptidazların (karboksipeptidaz A ve B) etkisiyle son bölümlerdeki karboksilik (-COOH içeren) aminoasitleri kaybeder. Protein sindirimi süreci, besinlerle alınan proteinlerin yanı sıra vücutta üretilen proteinleri de ilgilendirir (sindirim sıvılarında ve mukozadan dökülen hücrelerde bulunan proteinler). Pankreasın en- dopeptidaz ve ektopeptidaz enzimlerinin etkileri sonucunda serbest aminoasitler ve küçük peptitler oluşur. Küçük peptitler de bağırsak hücrelerinin mikrovillüsle- rinde bulunan oligopeptidazlar tarafından parçalanır ya da değişmeden (özellikle dipeptitler) hücre sitoplazma- larına emilerek daha sonra sitoplazmada bulunan pepti- dazlar tarafından parçalanır.

-Yağ sindirimi
Yağların sindirimi (besinsel yağların en önemli bölümünü oluşturan trigliseritlerin sindirimi) pankreas sıvısında bulunan ve yağları parçalayan enzimlerin etkisiyle temel olarak bağırsakta gerçekleşir. Bu süreç içinde safranın bulunması zorunludur. Nitekim safra tuzları, yağların çok küçük ve ince bir biçimde yayılmış parçacıklar halinde emülsiyonunu kolaylaştırır. Pankreas lipazı bu parçacıkların yüzeyinde etkilidir ve trigliseritleri hidrolize ederek bunların serbest zincirli yağ asitleri ile mo- nogliseritlere parçalanmasını sağlar. Kolipaz pankreas tarafından salgılanan bir proteindir; safra tuzlarını parçalanacak olan maddeden ayırarak lipazın etkisini kolaylaştırır. Serbest yağ asitleri ile monogliseritler suda erimez, ama safra tuzlarıyla birleşerek özel bir karışım (miçelyum) oluştururlar ve bu biçimi koruyarak sıvı içinde kalabilir. Trigliseritlerin sindirimi bağırsak içeriğinin yağlı evreden sulu evreye geçmesini sağlar. Digli- seritler ve trigliseritler çok ince emülsiyon halinde yağ fazında kalır ve ancak yağ asitleri ve monogliseritlere hidrolize olduktan sonra su evresine geçer. Bu evreden sonra da bağırsak hücrelerinin sitoplazması içinde emilirler.

- Sindirim sistemi hareketleri ve sindirim sıvılarının salgılanması
Sindirim süreci sırasında mide ve bağırsağın hareketleri önemli bir rol oynar ve mide içeriğini sürekli olarak karıştırarak bu içeriğin aynı zamanda bağırsağın son bölümüne doğru ilerlemesini sağlar. Bağırsak duvarı hareketleri aynı zamanda sindirim ürünlerinin emilimini de kolaylaştırır. Çünkü bağırsak içeriğinin her bölümünün duvarla ilişki içinde olmasını sağlar. Mide-bağırsak hareketleri ve sindirim sıvılarının salgılanması da sinirsel ve iç salgı uyarıları tarafından düzenlenir, bunlar farklı bir biçimde düzenlenir ve karşılıklı olarak birbirlerini etkiler.Tükürük salgısı, sempatik ve parasempatik sinir sisteminden gelerek tükürük bezlerine ulaşan lifler tarafından refleks süreçlerle düzenlenir. Reflekseleri de ağız- yutak boşluğu ve burun boşluğu mukozasından (tat, koku, mekanik ya da başka uyarılar) kaynaklanan uyarılar düzenler. Aynı biçimde, şartlı reflekslerin de tükürük salgısı üzerinde önemli etkisi vardır. Bunlar, kişinin daha önceki deneyimlerine bağlı olarak ortaya çıkar ve işitsel, görsel uyarılarla ya da besinlerin yalnızca düşünülmesiyle bile başlatılabilir.

Mide salgısı, dinlenme koşullarında son derece azdır ve sinirsel, hormonal uyarıcı ve engelleyici süreçler tarafından düzenlenir. Bunlar, aralarında bütünleşmiş, birbirini izleyen, farklı evrelerde etkilidir. Önce burun ve ağız-yutak mukozası yapılarında etkili olan uyarılar ortaya çıkar (besinlerin koku ve tadı, çiğneme, yutma vb). Bunlar vagus siniri liflerinden iletilen sinirsel refleks ile mide bezlerinin salgı etkinliğini uyarır. Bu evrede (mide salgısının beyinsel evreside denir) tükürük salgısında olduğu gibi şartlı refleksler de rol oynar. Vagus siniriyle iletilen sinirsel uyarılar, pilor (mide kapısı) girişinde bulunan mide mukozasındaki iç salgı hücrelerini uyarır (G hücreleri). Bunlar da gastrin adlı ve vagus siniri uyarısıyla elde edilen mide sıvısına oranla hidroklorik asit bakımından daha zengin, buna karşılık enzimler bakımından daha yoksul bir sıvı salgılanmasını sağlar.

Besin mide içine girdiğinde mide sıvısı ve gastrin salgısı, mide duvarının gerilmesine bağlı olan uyanlarla da belli bir düzeyde tutulur. Bu uyanlar, duvarda bulunan sinir ağlannın tümü ve beyindeki soğancık bölgesinde bulunan vagusun merkez çekirdekleri aracılığıyla etki gösterir. Salgılanmanın mide evresi adı verilen bu evrede gastrin yapımı aynı zamanda kimusta bulunan kimyasal maddelerin G hücreleri üzerine doğrudan etkisiyle de uyanhr. Bu kimyasal maddeler, kalsiyum iyonlan, aminoasitler ve peptit- lerdir. Kimusun onikiparmakbağırsağına geçmesiyle onikiparmakbağırsağınm ilk bölümlerindeki G hücreleri gastrin salgılamaya başlar (mide salgısının bağırsak evresi). Buna karşılık kimus, onikiparmakbağırsağınm alt bölümüne gelince mukozadaki çeşitli iç salgı hücreleri uyarılır ve mide salgısını engelleyen bazı hormonları salgılar. Bu hormonlar genel olarak enterogastronlar olarak anılır ve enteroglükagon, sekretin, "Gastrik İn- hibitör Peptit" ya da GİP (mide salgısını ketleyici pep- tit), "Vazoaktif Intestinal Peptit" ya da VİP ve pankre- oziminden oluşur.

Gastrin salgısı (aynı zamanda mide salgısı) midedeki kimusun giderek ar-tan asitleşmesiyle de engellenir. Bu arada pilor girişi ile onikiparmakba- ğırsağı girişinin de asit hale gelmesi etkilidir. Mide salgısı üzerindeki engelleyici etki, aynı zamanda merkez sinir sisteminden, özellikle de hipotalamusun alt iç çekirdeğinden gelen (tokluk merkezi) sinirsel uyanlarla gerçekleşir. Sinirsel ve hormonal çeşitli mekanizmaların rolü, mide boşalmasına koşut olarak mide salgısında da azalmaya neden olur ve salgı dinlenme evresindeki düzeye iner. Mide boşalması, kas yapısının kasılma etkinliğine ve böylece midenin hareketliliğine bağlıdır. Bu da sinirsel reflekslerle ve mide-bağırsak hormonlarının etkinliğiyle düzenlenir. Midenin boşalma hızı çeşitli etkenlere bağlıdır. Bunlar arasında mide içeriğinin miktarı ve bileşimi önemlidir. Sıvılar söz konusu olduğunda boşalma daha hızlıdır.

Sindirilebilir katı besinlerde ise boşalma daha yavaştır. Buna karşılık sindirilemez maddeler mide boşluğunda tutulma eğilimi gösterir. Pankreas sıvısının salgılanması, sinirsel ve hormonal uyarılarla düzenlenir. Sinirsel uyarılar organa, otonom sinir sisteminin dallarıyla gelir. Vagus siniri lifleri uyarıcı bir etki gösterirken, sempatik sinir sistemi lifleri, engelleyici etkiye sahiptir. Mide-bağırsak hormonlarından gastrin, sekretin, VİP, pankreozimin ve kimodenin, salgıyı uyarıcı bir etki gösterirken, somatostatin ve pankreatik po- lipeptit engelleyici etki gösterir. Sekretin, pankreozimin ve gastrin farklı olarak aynı zamanda karaciğerin safra salgısını da uyarır. Ayrıca, safrakesesinde biriken safranın onikiparmakbağırsağına geçişi, safrakesesinin kasılmasını sağlayan pankreozimin tarafından uyanhr. Pankreozimin, safrakesesinin kasılmasını sağlar.

Aynı biçimde, onikiparmakbağırsağı bezlerinin (Brunner bezleri), jejunum ve ileumun bezleri de (Lieberkühn bezleri) gastrin, sekretin ve pankreozimin salgısıyla, yani hormonal yoldan uyarılır. încebağırsak hareketleri sinirsel ve iç salgı uyarılarıyla düzenlenir. Kolinerjik, parasempatik lifler aracılığıyla taşman uyarılar uyarıcı yönde adrenerjik; sempatik sinir yollanyla gelen uyanlar ise engelleyici etki gösterir. Mide-bağırsak hormonlarından özellikle gastrin, pankreozimin ve motilin, bağırsakhareketlerini uyarır; buna karşılık sekretin, glü- kagon, VİP ve GİP engeller. Bağırsağın kasılma etkinliğini, aynı zamanda yerel olarak da salgılanan histamin, serotonin ve prostaglandinler de uyarır.Besinlerin sindirimi normal koşullarda körbağırsağa artıkların ulaşmasıyla tamamlanır. Bu durum, besinlerin alınmasından sonra yaklaşık 4,5 saat içinde tamamlanır.

Kalınbağırsakta besin artıkları (özellikle selüloz ve üre), burada bulunan saprofit (çürükçül) mikroorganizma florasının etkisiyle amonyak, karbonik asit, gaz, su ve uçucu yağ asitlerinin oluşmasını sağlayan daha ileri değişikliklere uğrar. Bu farklı maddeler kısmen kalınbağırsak mukozası aracılığıyla emilir, kısmen de dışkı ile atılır. Dışkının yaklaşık yüzde 30'u katı maddelerden, geri kalanı da sudan oluşur. Katı maddelerin yaklaşık 1/3'ü bakterilerden, geri kalanı da suda erimeyen inorganik maddelerden (özellikle de kalsiyum, demir fosfat ve oksalatlar) ve farklı organik maddelerden (selüloz, bakteri kökenli protein ve yağlar, besin artıklan, az miktarda sindirim enzimleri, bağırsak mukozasından koparak düşen hücreler) oluşur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp