Kırkkilit Otu Üretimi

Kırkkilit Otu Üretimi :

Kimya ilmi keşfedilmezden önce hastalar büyü ve sihirle tedavi edilmeye çalışılmış, Milattan 3 bin yıl önceye gelindiğinde bitkilerden şifa damıtılmaya başlanmıştı. Bitkileri zehirli ve faydalı diye sınıflandıran insanlar, önceleri düşmanlarına karşı tuzak, ok ve zehir olarak kullandıkları bitkileri çeşitli deneyimlerden sonra hekimlikte kullanmayı öğrendi. Tarih boyunca birçok uygarlığın faydalandığı "bitkisel şifa dünyası" sayıları gittikçe azalan meraklı eczacılar tarafından araştırılmaya devam etse de kimyevi yollarla üretilen ilaçlar kadar rağbet görememekte. Bitkisel ilaçların kullanımı mezopotomya uygarlığının en önemli temsilcileri olan Sümer, Akad ve Asurlular'a yani M.Ö. 3 bin yılına kadar dayanmakta. Mezopotomya uygarlığında, rahip hekimler tarafından sihir ve ilaçla yapılan tedavide 250 kadar bitkisel ilaç kullanıldığı bilinmekte. Mezopotomya uygarlığının reçetesinde en çok adamotu, eğir kökü, haşhaş, hardal, kekik, kitre, meşe mazısı, nane ve safran bitkileri bulunuyor.Hititliler hastalığı tanrının insanlara verdiği bir ceza olarak görürlerken, ilaçların çoğunu bitkilerden elde etmişler. Hekimliğin babası olarak kabul edilen Hippocrate'yi yetiştiren Grekler döneminde bitkisel ilaçlarla ilgili birçok eser yazılmış ve hekimlik felsefe ve dinden ayrılarak bir ilim dalı olmuş. Hippocrate'ın hekimliğe ait 150 eserindeki 400 ilaçtan çoğu bitkiler dünyasından seçilmiştir.Bizans ve Roma döneminde hekimlik hristiyan inançlarına bağlı kalmış hastalık v ölüm tanrının cezası olarak görülmüş tedavi ve ilaç önemsenmemiştir. Tedavide hekimlerden çok sihirbazlar, büyücüler ve efsuncular söz sahibi olmuştur.

Bu dönemde dikkat çeken hekim Pontos kralı olan Eupator Mithridates kendi adıyla anılan ve 48 bitkiden elde ettiği "Mithridaticum" panzehirle meşhurdu. Mithridates, bu panzehiri kral olduktan sonra zehirlemelere karşı kendini korumak için yapmıştır.İslamiyetteki hekimliğin Grek ve Hint hekimliğinden beslendiği ve bu dönemlerdeki kitaplardan yararlanıldığı bilinmektedir. Özellikle Galenus kitaplarından yararlanmış ve bitkisel ilaçlara büyük önem vermiştir. İslam dünyasındaki hekimler arasında İbn-i Sina, Ebu Reyhan Biruni, Dineveri gelmekte Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemseddin'in de hekimlik yaptığı ve hekimlik sahasındaki bitkilerle ilgilendiği bilinmektedir.

Yetişme özellikleri : Hava durumuna dayanıklı biçimde oynak eklemli dalları vardır. İki farklı şekildedir.Birincisi, ilkbaharın başında bilya yatağı şeklinde gelişen, basit, yalın verimsiz bir saptır. İkinci dalında ince halkalar biçiminde dizilmiş yaprakları vardır, yeşil eklemlidir. Kökler, rhizomatous ve yumru kökten ibarettir. Çiçekleri : Pek çiçeği yoktur, fakat bir külah biçiminde, ¾ - 1 ½ inç arası uzunluklardadır. Meyve ve tohumları : Spor ile çoğalır. Spor keseleri aşık sarı toz halindedir.Yaprakları : Küçük ve pul biçiminde, geneli yeşil olmayan, yaprakları halka şeklinde dizilmiş ve tohumunun etrafı zırhlı, birleşik tabanlıdır.

Ekolojik (çevrebilimsel) bakımdan uyarlanışı
Çayır atkuyruğu otu, ormanlık alanlarda, tarlalarda, çayırlarda ve bataklıklarda ve derenin yanındaki nemli topraklarda,nehirlerde,göllerde ve deprem bölgelerinde (karışıklığın hüküm sürdüğü bölgelerde) bulunur. Çayır atkuyruğu otu genellikle nemli yerlerde bulunur. Fakat aynı zamanda kuru, yol kenarı, demir yolundaki toprak set ve çukurlar gibi verimsiz yerlerde de bulunabilirAtkuyruğu otu, yoğun neme karşın duyarlıdır; kurak koşullarda ise yeni filizlerin oluşumunda azalma görülür.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp