Kırkkilit Otu Hakkında Bilgi

Kırkkilit Otu Hakkında Bilgi :

At kuyruğu(Kırkkilit Otu)
Latince ismi : Equisetum arvense
Ortak isimleri :
Atkuyruğu (horsetail)
Temizleme kamışı (scouring rush) Çayır atkuyruğu (field horsetail)
Bilimsel adı :
Equisetum arvense L.
Sembolü : QAR
Yaşama süresi : Yıl boyu sürer

Kökeni : yerel
Mevsimi : serin havalar
Yetişme özellikleri : Hava durumuna dayanıklı biçimde oynak eklemli dalları vardır. İki farklı şekildedir.Birincisi, ilkbaharın başında bilya yatağı şeklinde gelişen, basit, yalın verimsiz bir saptır. İkinci dalında ince halkalar biçiminde dizilmiş yaprakları vardır, yeşil eklemlidir. Kökler, rhizomatous ve yumru kökten ibarettir. Çiçekleri : Pek çiçeği yoktur, fakat bir külah biçiminde, ¾ - 1 ½ inç arası uzunluklardadır.

Meyve ve tohumları : Spor ile çoğalır. Spor keseleri aşık sarı toz halindedir.Yaprakları : Küçük ve pul biçiminde, geneli yeşil olmayan, yaprakları halka şeklinde dizilmiş ve tohumunun etrafı zırhlı, birleşik tabanlıdır.

Ekolojik (çevrebilimsel) bakımdan uyarlanışı Çayır atkuyruğu otu, ormanlık alanlarda, tarlalarda, çayırlarda ve bataklıklarda ve derenin yanındaki nemli topraklarda,nehirlerde,göllerde ve deprem bölgelerinde (karışıklığın hüküm sürdüğü bölgelerde) bulunur. Çayır atkuyruğu otu genellikle nemli yerlerde bulunur. Fakat aynı zamanda kuru, yol kenarı, demir yolundaki toprak set ve çukurlar gibi verimsiz yerlerde de bulunabilir.Atkuyruğu otu, yoğun neme karşın duyarlıdır; kurak koşullarda ise yeni filizlerin oluşumunda azalma görülür. Toprakları : yağmurlu topraklar Ortak Türleri : Batlık hasırotu, bataklık otu (saz)

Kullanımı ve idaresi :
Amerikan yerliler ve eski göçmenler atkuyruğu otundan çay yapıp, diyuretik (idrar söktürücü) olarak kullanırlardı. Çayır atkuyruğu otu, atlar için bir öksürük ilacı olarak kullanılırdı. Atkuyruğu otundan, iri ve sert tüylü olan oklu kirpilerden korunmak için, hayvan inleri ve giysiler boyanırdı. Nesneleri temizlemek ve cilalamak için kullanılırdı. Taze filizler pişmiş ya da çiğ olarak yenilebilir.

Atkuyruğundan elde edilen çekilmiş silis ile yeniden mineralleştirme ve diyuretik (idrar söktürücü) için kullanmak üzere ilaçlar üretilmiştir.Biojenik silislerin diğer kullanımları endüstriyel ilaçlar olarak (aşındırıcı, diş macunu, kumaş koruyucu, optik lifler, boya koyulaştırıcı) deterjan ve temizleyici olarak kullanılabilir.1970‘lerde yaygın bir şekilde eczada, yapraklarının kokusu parfüm olarak kullanılırdı fakat şimdilerde çok az kullanılmaktadır. Bunlar yemeklere lezzet vermek ve yemek tadının güzelleşmesi için de kullanılabilir.

Atkuyruğu ( Equisetum arvense ), kırkilitotu , zemberekotu , çamotu , kırkboğum , tilkikuyrığu ve katırkuyruğu olarak da tanınır. İlkbahar başlangıcında, derinlere kök salmış olan köksaptan, önce spor taşıyıcı kahverengi başak sapları çıkar. Düzgün yapılı küçük çam ağaçlarını andıran 40-50cm boyundaki yeşil yaz kuyruğu ise daha sonra çıkar.Çok yıllık, otsu ve çiçeksiz bitkilerdir. Gövdesi silindir biçiminde, dallı veya dalsız, yeşil veya esmer-yeşil renkli, sert ve içi boştur. Yaprakları çok küçük, pul biçiminde ve sivri uçludur. Spor ile çoğalırlar.Spor keseleri verimli gövdelerinin uçlarında başak şeklinde toplanmışlardır. Türkiye'de 7 kadar türü yetişmektedir. Saponin , %60-70 silisilik asit , potasyum tuzları , tanen ve az miktarda alkaloitler (palustrin, nikotin ve diğerleri) içerirler. Atkuyruğu , tarlalarda, dere kıyılarında ve eğimli arazilerde yetişir. Balçıklı toprakta yetişenleri en şifalı olanlarıdır. Yetiştiği yere göre %60-70 silisik asit içerir ve bu oran onun şifalı etkinliğini arttırır. Doğal olarak, yapay gübre kullanılan tarlalardan toplanılmaması gerekir. Dalları en ince olan atkuyruğu cinsi genellikle ormanlarda ve orman kıyılarında yetişir.

Bu cins de şifalıdır. Bataklık, karasuluk yerlerde ve dağlık meralarda yetişen, parmak kalınlığında saplı ve yüksek boylu bitki ( Equisetum hiemale ) ise yalnızca dıştan, banyo katkısı (oturma banyosu) olarak kullanılmalıdır! Genç sürgünleri yiyen hayvanlarda, kan işemesi ile belirlenen zehirlenmeler görülür. Özellikle sığır ve atlar bu bitkiye karşı duyarlıdır. Kurutma ile zehirlilik etkisi azalmaz. İnsanlarda da aynı şekilde zehirlenme belirtileri görülmektedir. Bu nedenle dikkatle kullanılması ve belirtilen miktarların üzerinde kullanılmaması gereken bir drogdur. Çayı yapılacak bitkilerin, tarlalardan, orman kıyılarından ve dere kıyılarından toplanması gerekir. Çay için toplanacak bitkiler( Equisetum arvense) , 25-60 cm yükseklikte ve sapı 3-6 mm civarında olan türlerdir. Mayıs-Haziran döneminde, henüz canlı yeşil rengini korurken, sapın toprağa yakın bölümünden kesilir ve demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. İğne yapraklar gövdeden kolayca ayrıldığında kuruma tamamlanmış olur. Yapraklar ovuşturularak saptan ayrılır vebir örgüye serilerek 1-2 gün boyunca tam olarak kurumaya bırakılır. Sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. Bu bitki, özellikle kanama durdurucu özelliği ve ağır mesane ve böbrek hastalıklarında sağladığı başarılar sayesinde eski çağlardan beri tanınmaktaydı. Atkuyruğu , kanamalarda, kan kusmalarda, mesane ve böbrek rahatsızlıklarında, taş ve kum rahatsızlıklarında, benzeri bulunamaz ve yeri doldurulamaz bir şifalı bitkidir. Eski rahatsızlıklarda, çürüyen yaralarda ve hatta kanser türü çıbanlarda bile atkuyruğu alışılmamış hizmetler sağlar. Genellikle, ıslak ve sıcak bitki nemli bezlere yatırılarak, hasta bölgeye kompres ( bitki lapası ) olarak uygulanır. İsviçreli herbalist Künzle‘nin söylediğine göre ;"Tüm insanlar, bir yaştan sonra sürekli olarak atkuyruğu çayı içmelidirler." Tüm romatizma, gut ve nevraljik ağrılar böylece yok olur ve sağlıklı bir yaşlılık devresi yaşanabilir. Anlattığına göre, 86 yaşındaki bir adam, atkuyruğu buğu kompresi sayesinde korkunç taş hastalığından kurtulmuş ve daha uzun yıllar ağrı çekmeden yaşamış. Ayrıca şunları da ekliyor Künzle : ”En ağır kanamalar veya kan kusmaları, atkuyruğu çayı içilerek en kısa sürede veya hemen iyileşir !” Ağrılı mesane üşütmeleri ve kramplara karşı, kaynatılmış bitkinin buğusu 10 dakika kadar mesane bölgesine uygulanır .

Bu tedavi biçimi birkaç kere yinelendiğinde hastalık tümüyle atlatılır. Birdenbire işeyememe başlayarak ağrılar içinde kıvranan yaşlı kişiler, doktor tarafından idrar bir hortum aracılığı ile boşaltılmadan, bu buğu kompresleri sayesinde ağrılardan kurtulabilirler. Böbrek kumu, böbrek ve mesane taşlarında, sıcak atkuyruğu tam banyolar ı alınır ve aynı zamanda da atkuyruğu çayı içilir ve basınçlı bir biçimde boşaltabilmek için, idrar elden geldiğince tutulur. Taş, bu durumda genellikle düşürülür. Bu konuda almış olduğum mektuplar da, yukarıdaki önerileri onaylamaktadır. Bu kullanım biçimi sayesinde, böbrek taşları düşürülüyor ve daha sonra kişiler kendilerini çok iyi hissediyor ve hiçbir şikayetleri kalmıyor. Sıvı dışkılayıcı ilaçlar yetersiz kaldığında, atkuyruğu yardımcı olur. Örneğin, kalp dış zarında ve akciğer zarında su toplanması veya kızıl hastalığından sonraki böbrek düzensizliklerinde ve sıvı dışkılama düzenini bozan mikroplu hastalıklardan sonra. Sonuç olarak, onun böbrek ve mesane sistemi için dıştan ve içten kullanılabilen seçkin bir bitki olduğu söylenebilir. Böbrek çanağı iltihaplarında bir tek atkuyruğu katkılı banyo mucizeler yaratır. Bu durumda (yani yalnızca dıştan kullanmak için ), parmak kalınlığında sapı olan uzun boylu atkuyruğu , bataklık ve karasuluk bölgelerden toplanır ve böbrek çanağı iltihaplarında, dıştan kullanılarak, hemen etkisini gösterir. Yakın bir tanıdığım , ağır bir böbrek çanağı iltihabı yüzünden aylardır hastanede yatıyordu. Sağlığına ne zaman kavuşabileceği bir türlü belli olmadığı için, benden (M.Treben) yardım istedi. Atkuyruğu banyosu önerdim ona. Birkaç gün sonra aldığım mektupta şunlar yazıyordu : “Hayatımı kurtardın ! Hastaneden çıktım. Atkuyruğu banyosu tüm şikayetlerimi sona erdirdi ve bana yeni bir güç verdi.” Zor bir doğum sonrasında, genç annelerde bazen, görme bozukluklarına rastlanır ;çünkü doğum sırasında annenin böbrekleri bir hayli zorlanır. Atkuyruğu oturma banyoları , dıştan yaptığı etki ile böbreklerin kan dolaşımını yoğunlaştırarak, onların gözler üstündeki basınçların azalmasını ve böylece görme bozukluklarının giderek düzelmesini sağlar. Ünlü ılıca hekimi Dr.Bohn, bu bitkiyi övmekle bitiremez : “ Atkuyruğu , bir yandan kanama durdurucu özelliğe sahipken, öte yandan da, çok önemli bir böbrek ilacıdır. Atkuyruğu çayı içildikten sonra, bol miktarda koyu renkli idrar dışarı atılacaktır.

Ödemlerde de etkisi çok çabuk görülen bir bitkidir.” Ödemi iyileştirecek ilaçlardan olumlu sonuç alındığında, tüm öteki bitki çayları bir tarafa bırakılarak günde 2-3 bardak atkuyruğu çayı gün boyuna yayılarak, yudumlanarak içilmelidir. Edinilmiş deneyimlere göre, ödem gerileyecektir. Kaşıntılı egzamalarda, kabuklu, iltihaplı, kılları dökülmüş olsa bile, atkuyruğu kaynama suyu ile yapılan banyolar veya kompresler büyük yardım sağlar. Kaynama suyu ile yapılan yıkamalar ve banyolar, dolamalara, bacaktaki açık yaralara, işleyen eski yaralara, kanser türü çıbanlara, fistüllere, kıl dibi iltihaplarına ve deri tüberkülozuna karşı başarılıdır. Dinmeyen burun kanamalarında, bitki kaynama suyu soğutulduktan sonra, kompres biçiminde buruna uygulanır. Kan dindirici olarak, akciğer, dölyatağı (rahim), basur ve mide kanamalarında, içten çay biçiminde kullanılır. Bu tür olaylarda doğal olarak, bitkinin uzun süre kaynatılması gerekir. Atkuyruğu çıban otu ile eşit karıştırılarak kullanıldığında, kan temizleyici özelliği sayesinde, atardamar sertliğine ve unutkanlığa karşı başarılı olacaktır. Kepekli saçlar, atkuyruğu kaynama suyu ile her gün yıkanır ve saç diplerine zeytinyağı ile friksiyon (ovarak sürme) yapılır. Kepekler kısa sürede yok olacaktır. Binbirdelikotu ile eşit oranda karıştırılarak demlenen atkuyruğu çayı günde 1-2 bardak içilip, akşamları da kuru yemek yendiğinde, yatağa işeme olayı önlenebilir.Bu çay aynı zamanda, bademcik iltihabı, ağız boşluğu ve dişeti kanamalarında ve iltihaplarında, fistüllerde ve polüplerde gargara biçiminde kullanılır.

Kadınların beyaz akıntılarında, atkuyruğu oturma banyoları alınmalıdır. Bitkinin, kronik bronşit ve akciğer tüberkülozuna karşı oldukça etkili olduğu da hiçbir zaman unutulmamalıdır ! Düzenli çay içimi ile silisik asit alımı sayesinde akciğer tüberkülozu iyileşirken, bir yandan da, hastalığın yaratmış olduğu genel güçsüzlük durumu sona erer. Avusturyalı Biyolog Richard Willford‘un belirttiğine göre, yeni araştırma sonuçları sayesinde, uzun süre düzenli biçimde atkuyruğu çayı içildiğinde, kötü karakterli şişliklerin (tümörlerin) büyümelerinin durduğu ve sonunda yok oldukları söylenebilir. Dölyatağındaki ve anüsteki polipler ve eklem sıvı kesesi iltihapları bile bu yöntemle geçirilebilir. Bu tür olaylarda atkuyruğu buğu kompresi ve oturma banyoları yardımcı olarak uygulanmalıdır. Bu buğu kompresleri , kramplı mide rahatsızlıkları, karaciğer ve safra kesesi düzensizliklerinde ve yukarı doğru oluşturdukları basınçla kalp çalışmasını etkileyen ağrılı birikimlerde yardımcı olur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp