Çay Nedir?

Çay Nedir?

Çaygiller familyasından, tropikal ve astropikal iklimi olan birçok yerde değişik çeşitleriyle yetiştirilen bir bitkidir. Ülkemizde de Doğu Karadeniz bölgesinde, Rize ve çevresinde çay üretimi bolca yapılmaktadır. Kısa saplı, almaşık dizili, derimsi yapılı, uzunca ve sivri uçlu, kenarları dişli yaprakları vardır. Çiçekleri beyaz, bazı türlerde hafif sarı ya da pembemsi renkli ve hafif kokuludur. Bitkinin tohumlarını taşıyan meyvesi odunsu yapılı, üç gözlü ve kapsül biçimlidir.

Dünyada en çok tüketilen içitlerden biri olan çay, bitkinin yapraklarının elle toplanıldıktan sonra çeşitli işlemler sonucu mayalanmadan kavrulması, soldurulması, kıvrılması ve kurutulması sonucu elde edilen ürünün demlendirilmesiyle hazırlanır. Siyah ve yeşil çay adları verilen, iki önemli türü vardır. Siyah çay daha çok sevilerek tüketilir.

Bilinen Birleşimi : Çay yapraklarında kafein, tein, teofillin, teobromin alkolitleri, tanen, uçucu yağ ve az da olsa B vitamini bulunur. Tutkunluk derecesinde çay içme isteği yaratan, çayın içerdiği kafein ve tein adlı maddelerdir.

Çayın Faydaları 

Damarlardaki kan dolaşımını düzenler.

Göz kızarmalarında, çapaklanmalarında demlenmiş çay suyuna pamuk batırılarak kompleks yapılırsa iyi gelir.

Aşırı miktarda olmamak şartıyla içilecek olursa bedeni ve zihni yorgunluğu giderir.

Sinirleri uyarır.

Mide tembelliğini giderir. Hazmı kolaylaştırır.

İdrar söktürür.

İshal ve dizanteriyi keser.

Damar kireçlenmesini önler.

Damar sertliği, kalp yetersizliği, kan kanseri, guatr, nefrit, kolera ve bağırsak hastalıkarında koruyucu ve tedavi edicidir.

Çayda Amino Asitler

Alfa-hidroksi asitler: Sitrik (kerkede ve çayda), malik (kerkede, kuşburnu ve çayda) ve tartarik (kerkedede). Ayrıca kırmızı çalıda.Karbolik asitler: Angelik ve miristik (dong-quai’de), askorbik (kuşbumunda), formik (ısırgan otunda), fu- marik (çayda), hibiskik (kerkedede ve kuşbumunda), hidroksibenzoik (kırmızı çalıda), salisilik (siyah kokoş, papatya ve nanede), sukkinik (dong quai, limon otu veçayda), ursolik (mürver çiçeği, lavanta, limon otu, nane, biberiye, kekik ve mineçiçeğinde), valerenik (kediotun- da), valerik (papatya, kuş otu ve mürver çiçeğinde) ve vanilik (kırmızı çalıda). Ayrıca çarkıfelek çiçeğinde.
 
Fenolik asitler: Kafeik (karahindiba, ekinezya, mürver çiçeği, limon otu, ıhlamur, nane, kırmızı çalı ve kekikte), kaftarik ve sikorik (ekinezyada), klorojenik (aynısefa, karahindiba, ekinezya, mürver çiçeği, limon otu, ıhlamur, çarkıfelek çiçeği ve nanede), kumarik (mürver çiçeği, ıhlamur ve kırmızı çalı), elajik (kuşbumunda), ferulik (siyah kokoş, mısır, dong quai ve kırmızı çalıda), gallik (çayda), hidroksifenilasetik (karahindibada), labiatik (kekikte), protokateşik (kerkede, limon otu, kırmızı çalı ve çayda), kinik (karahindibada) ve rosmarinik (limon otunda). Ayrıca çarkıfelek çiçeğinde.Alkaloidler -çoğunun tadı acıdır. Ağrı kesici, antibak- teriyel, kanser önleyici, spazm giderici ya da uyarıcı olabilir.
 
Örneğin, kafein, teobromin ve teofilin uyarıcıdır (vücudun doğal yatıştırıcısı adenozinin etkisini giderir). Solunum yollarını açar. Kafein konsantrasyonu artırır  ve adrenalinin , asetilkolinin ve dopaminin  aktivitesini yükseltir. Par- kinson hastalığını önleyebilmesi olasıdır. Ayrıca ‘göbek yağlan’m (tip-2 diyabet ve metabolik sendromla ilişkilendirilir) da engellemeye yardımcı olur.
 
Teofılin solunum yollarını ve atardamarları genişletir, kolesterolü düşürür.Harman, harmin ve hordenin monoamin-oksidaz inhibitörü görevi görür. MAO inhibitörleri, iyilik hissi üreterek ve kaygıyı azaltmaya yardım ederek metabolizmada iyi his sinir ileticileri olan serotonin ve norepinef- rine yardımcı olur.Teobromin ve teofilin spazm gidericidir. Trigonellin (bir fiîoöstrojeri) kanser önleyici, migren önleyici, kan şekeri ve kolesterol düşürücü, yatıştırıcıdır, diş çürütücü bakterilerin dişlere yapışmasını önlemeye yardımcı olur.
 
Alkaloidler arasında, aktinidin, chatinin, valerianin ve valerin (kediotunda); kafein, teobromin ve teofılin (çayda); kastin (Vitex agnus castus'ta); kolin; sislopin (kırmızı çalıda); gramin ve hordenin (arpada); hordenin (mısır püskülü ve çarkıfelek çiçeğinde); harman ve harmin (çarkıfelek çiçeğinde, rosmarisin (biberiyede); trigonellin (arpa ve mısırda) vardır.Allatoin -mısır püskülünde, deri üzerinde nemlendirici, pulları dökücü, yatıştırıcı ve yara iyileştirici etkileri vardır.Aminler -asetilkolin ve serotonin gibi bazılan sinir iletici olarak görev yapar .
 
Amino asitler -teanin (başlıcası siyah ve kırmızı oolong çaylarında) içerir. Oksitlenme sürecinde proteinlerdenşekillenen teanin beyne girip sinir ileticiler olan dopa- min, gamma-aminobütirik asit ve serotonin aktivitesini, örneğin konsantrasyonu ve zihinsel dinlenmeyi artırarak yükseltir.Ayrıca ‘göbek yağları’nı (tip-2 diyabet ve metabolik sendromla ilişkilendirilir) da engellemeye yardımcı olur.Antioksidanlar ve iltihap önleyiciler -pek çok hastalığın önlenmesine ya da iyileştirilmesine yardımcı olurve karotenler, kumarinler, flavonoidler, glikozitler, tanenler ve diğer polifenoller, salisilatlar, selenyum , C vitamini ve bazı asitler içerir.Aromatikler -uçucu, kokulu esasnsiyel yağ bileşenleri. 
 
Çoğu terpenlerdir, bazıları aynı zamanda asit, alkol, aldehit, ester, keton ya da ftalidlerdir.Aromatikler, solunum yolu açıcı (ökaliptol), alerji giderici (azulen), sakinleştirici (bomeol ve linalol), bakteri önleyici (karvakrol, karvon, sitronellal, ökaliptol, gera- niol, linalol ve timol), kanser önleyici (limonen, perilil alkol ve timol), kaşıntı giderici (mentol, lokal olarak kullanıldığında), iltihap önleyici (azulen ve ß-karyo- filin), kolesterol düşürücü (ökaliptol ve perilil alkol), dekonjestan ve ‘serinletici’ (mentol, içe çekildiğinde), balgam söktürücü (borinil asetat, ökaliptol, limonen, fellandren ve pinen), safra taşı çözücü (limonen), hafıza geliştirici (pinen ve pülegon), ağrı kesici (ß-karyofilin ve lokal olarak kullanıldığında mentol), yatıştırıcı (sitronellal, limonen ve linalol) ve gaz giderici (karvon ve mentol) olabilir. Timol sinir iletici gamma-aminobü- tirik asidin aktivitesini artırır. Linalol (örneğin, lavanta çayında) içeren esansiyel yağ zerrelerinin, muhtemelen linalolu uyarıcı sinir taşıyıcı glutamata bağlayan özellikleri sayesinde antikonvülsan olabilir

Çayın Tarihçesi


Çayın Avrupa’da ilk söz edilişi ise binlerce yıl sonra, 1559 yılında gerçekleşir. 1606 yılı ise çayın Avrupa’yla tanıştığı yıl olarak tarihe geçer. 1635 yılından sonra, Hollanda ve Fransa, Avrupa’da çay tüketimine öncülük eden ülkeler olurlar.

İlk demlik örneklerinin Çin’den Avrupa’ya ulaşması ise 1650’li yıllarda gerçekleşir.

Çayın Amerika’ya ulaştıran ise Peter Stuyvesant’tır. Bugün New York olarak anılan New Amsterdam’a yerleşen Hollandalı koloniler, Amerika’nın ilk çay tiryakileri olarak tarihe geçerler. Çaya bilimsel adının yani Camelia sinensis ’in verilişi ise 1753 yılına rastlar. 1800’lü yıllarda, Avrupa ve Amerika’da yavaş yavaş çay endüstrisi boy göstermeye başlar.

Thomas Lipton’un ilk dükkânı da 1871 yılında, İngiltere / Glasgow'da hizmete girer. 1890 yılına gelindiğinde Thomas Lipton, Seylan’da ilk çay tarlasını satın alır. Hindistan’dan getirilen çay tohumları 1903 yılından itibaren Kenya ’da yeşermeye başlar.

Amerika’da, sıcak havalarda çay satmakta zorlanan Richard Blechynden , çayı soğuk halde sunmayı akıl eder. Amerika kökenli Ice Tea kavramı da işte bu tesadüfle doğar. Poşet çayın keşfi ise 1908 yılında gerçekleşir.

Üst sınıflara hitap eden pahalı bir içecek olmaktan uzaklaşarak gitgide herkes tarafından tüketilen bir içecek haline gelen çay, çeşitli yeniliklerle birlikte gelişmeye devam eder.

Günümüzde ise, bir yıl içinde dünyada tüketilen Lipton sıcak çaylarıyla tam 3 bin 660 adet olimpik yüzme havuzu doldurmak mümkün. Dünyada en çok çay tüketen ülkeler arasında Türkiye’nin de yer aldığının da unutmadan altını çizelim. 1900’lü yıllara kadar çayı tanımayan ve tam bir ’kahve tiryakisi’ olan ülkemizde bugün çay, sudan sonra en sık tüketilen içecek haline gelmiş durumdadır. Türkiyede en çok çay üretilen il Rize'dir

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp