Brokoli Sabunu

Brokoli Sabunu

Brokoli Sabunu

Brokoli Sabunu Cildeki Sivilcelerin Giderilmesinde, Vucudun Ferahlamasında Etkili Bir Bitkisel Sabun Ürünüdür. Her Hangi Bir Yan Etkisi Bulunmamaktadır. Aşağıdaki Makalemizde Detaylı Olarak Bilgi Verilmektedir.

Brokoli Sabunu

Araştırmayı yapan Yeni Zelanda Bitki ve Yiyecek Araştırma Enstitüsü. Brokoli ve mavi böğürtlen yiyerek bağırsak florasını çok daha sağlıklı hale getirebileceğimizi gösterdi. Laboratuvar hayvanlarını brokoli veya mavi böğürtlenle beslediklerinde bağırsaktaki kötü bakterilerin önemli ölçüde azaldığını, sağlığa yararlı bakterilerin arttığını saptamışlar. Ayrıca çok yaygın olan bağırsağın yangılı hastalığı (kolit) spastik kolonun da düzelebileceğini gösterdiler.
IBS (Spastik kolon) nedeni belli olmayan bir bağırsak hastalığı. 20. yüzyılın ikinci yarısında sonra Avrupa ve Kuzey Amerika‘da hızla artı. Dünyanın diğer ülkelerinde de Batı tipi yaşam stili yerleştikçe yayılmaya başladı. Yeni Zelandalı araştırmacıların açıklaması şöyle: “Şu anda IBS ve beslenme arasında direkt ilişki olduğunu gösterir yeterli kanıt yok. Sebze ve meyvelerdeki bitkisel besinler bağırsak florasını geliştirmede etkililer. Diyete brokoli veya mavi böğürtlen eklediğimizde bağırsak hücre yapısına kadar değişim gözlemledik. Burada artık araştırılması gereken hangi brokoli türünün daha yararlı olduğu...”

Araştırmacılar bağırsaklarında yangısal değişiklikler olan bu yüzden de spastik kolonlu insanların modeli olabilecek fareleri kullanmışlar. Bu hayvanlara 21 hafta boyunca brokoli veya mavi böğürtlen verilmiş. Bir grup da kontrol grubu olarak tutulmuş; yani yiyecek şeklileri değiştirilmemiş.

Sonuç, özellikle brokoliyle beslenen farelerde bağırsaklardaki sorunlar önemli oranda azalmış. Mavi böğürtlenle beslenenlerde brokoli kadar olmasa da biraz rahatlama olmuş. Kontrol grubunda bir değişiklik görülmemiş.

Buna ek olarak bu farelerin bağırsak floraları (normalde bulunan bakteri grupları) bunları yemeyen farelere göre iyi yönde farklılık göstermiş.

Şişmanlar kahvaltıyı atlıyor

Çevrenizde çok şişman arkadaşınız var mı? Sorun bakalım nasıl bir kahvaltı yapıyorlar... Çoğunun kahvaltı yapmadığını veya ıvır-zıvırla geçiştirdiğini duyacak ve şaşıracaksınız. İngilizlerin bir sözü vardır. “Sadece şişmanlar kahvaltıyı atlar” derler. Doğrudur. Akşamları geç saatlerde yemek yiyip, atıştıranlar sabahları aç uyanmıyorlar. Sabah aç uyanmak bir sağlık belirtisi aynı zamanda. Demek ki akşam yemeğini vücudunuza zarar verecek kadar geç saatte yemiyorsunuz. Önerim haftada en az 3-4 kez yumurtayı da ekleyeceğiniz protein değeri yüksek güçlü bir kahvaltı yapmanız.

Kullandığınız sabunların doğal olmasına dikkat edin!

Uzun süredir sabunlara takmış durumdayım. Bir süre Mardin‘den bıttım sabunu taşıdım. Doğal, eski yöntemle üretiliyor diye sadece bununla yıkandım. Sonra bu doğal diye satılan sabunların da içinde bazı zararlı olabilecek maddeler kullanıldığını öğrendim. Safranbolu‘dan doğal diye satılan pahalı safranlı sabunlardan aldım. “Dürüstüm, dürüstsün, dürüst” mantığıyla hareket ediyorum ya! Nafile! Eve gelince baktım açıklamasına; fabrikasyon üretilmiş! Aceleyle alınca kandırılmışım. Her gün defalarca kullandığımız, günde 1-2 kez duş alırken vücudumuza sürdüğümüz sabunların kalitesi, doğal olması çok önemli. Yiyeceği bu kadar tartışıyoruz, sabun da önemli, sürekli avucumuzda!
Aşağıdaki açıklamaya dikkat:
“İstatistiklere göre sadece ABD‘de 2001 yılında 400 milyon ton kimyasal üretilmiş. Çevre Koruma Örgütü 50 bin değişik kimyasalın yüzde 82‘sinin insan sağlığı için toksik ve bunlardan bazılarını da kanserojen olabileceğini açıklamış. Kozmetik ürünler de risk oluşturabiliyor. Cilde ve deriye uygulanan preparatlar, cildin geçirgen özelliği nedeniyle direkt olarak vücudumuza giriyor ve kılcal damarlar aracılığıyla kan dolaşım sistemine geçebiliyorlar. İçerdikleri maddeler toksik ve kanserojen ise bunları da bu vesileyle vücudumuza almış oluruz. Eğer derimiz ve cildimiz geçirgen olmasaydı tehlike bu kadar önemli olmazdı.”(Kimya Mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı‘nın Kansere Çözüm Var adlı kitaptaki açıklaması)

Sonunda araştırarak katkısız, cildime zarar vermeyecek sabunu buldum. sabunları... İşin başındaki Şebnem Berker‘e sabunlarla ilgili aklıma gelenleri sordum...

Sabunlarımız Denizli‘de 2400 metreden çıkarılan termal su ve organik öz yağlardan üretiliyor

* Sabunlarınızı kullanınca cildim rahatladı, kuruluğu gitti. Sabunlarınızın özelliği nedir?
Sabunlarımız Denizli‘nin 2400 metre derinliklerinden çıkarılan, 43 ayrı mineral içeren termal su ile Çanakkale‘nin Assos bölgesinden elde edilen organik zeytinyağ ve dünyanın dört bir yanından gelen organik öz yağlardan, soğuk kesim olarak üretilmekte. İçeriğinde hiçbir şekilde sentetik madde yok. Hayvansal yağ içermiyor. Çevre dostu.

* Bizim Anadoludan aldığımız sabunların içinde bile zararlı katkı maddesi olabiliyormuş...
Evet. Sabunu sertleştiren kostik kullanılıyor.

* Cilt kremleriniz ve hamilelik yağlarınızda da hiçbir katkı maddesi yok mu?
Evet. Vücut losyonlarımız yüzde 98 natürel.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp