Uyuşturucu Madde Bağımlılığı

Uyuşturucu Madde Bağımlılığı : Halüsinojenler bitkisel kökenli maddelerdir vealınan doza göre psikoza varabilen yanılsamave varsanılara yol açar.Halüsinojenler bazı akıl hastalıkla­rında ve özellikle şizofrenide rastlanan- lara benzeyen ve genellikle geçici olan ruhsal belirtilerin ortaya çıkmasına ne­den olur. Halüsinojenler özellikle algı­lamayı bozarak varsanılar ve yanılsa­malara, duygulanım değişikliklerine ve düşünce akımında ve içeriğinde deği­şikliklere neden olarak davranışın tü­müyle bozulmasına yol açar. Bilim dünyası halüsinojenlerle kısa zamandır ilgilenmektedir. Bu maddeler Batı'da özellikle gençler arasında yeni yaygın­laşmaktadır. İç sıkıntısından kurtulmak için bu ilaçlan deneyenler bağımlı olur­lar.

Genellikle bitkisel kökenli olan ha­lüsinojenler farmakolojik olarak 5 te­mel grupta incelenebilir; indol türevleri (liserjik asit dietilamit ya da LSD, di- metiltriptamin, büfotenin), feniletila- min türevleri (meskalin, amfetamin ve türevleri), merkezi antikolinerjikler (ditranol, fensiklidin), tetrahidrokanna- binol türevleri (esrar, marihuana) vefarklı kimyasal yapıdaki az tanınan maddeler (örneğin A m a n ita m u sca r'ıatürevleri).Halüsinojenlerin en iyi bilineni meskalindir, Meksika’da yetişen bir kaktüs olan peyotenin (L o p h o p h o r aHalüsinojenlerin etkisi altındaki birhastanın yaptığı resim.w illia m s ii) çiçeklerinden elde edilir. Aztekler’ce dini vecd haline ulaşmak için kullanılan bu madde 1926’da Avrupa'ya getirilmiş ve deneysel amaçlarla kullanılmıştır. Meskalin molekülünün kimyasal yapısı, böbreküstü bezlerin­den salgılanan ve sinir uyanlarının iletisinde rol oynayan adrenalin ve nor- adrenalin hormonlanna benzer.

Peyote- den elde edilip saflaştınlan meskalin, yapay bireşimleme yoluyla da üretilir.Bir asklımantar türü olan çavdar- mahmuzu, bazı tahıllarda, özellikle çavdar başaklannda gelişir. Çavdar- mahmuzunun kimyasal yapısının ince­lenmesi, liserjik asitin toksik belirtile­rinden sorumlu olduğunu ortaya koy­muştur (1934). Çavdarmahmuzu kanş- mış unlarla beslenenlerde kitlesel halde ruhsal bozukluklar ortaya çıkabilir. 1938'de çavdarmahmuzunda bulunan bir alkaloite benzer yapıda olan ve ge­nellikle yapay olarak bireşimlenen liser­jik asit dietilamitin (LSD) halüsinojen etkisi ortaya kondu. Bu madde 10,6 gram gibi çok düşük dozlarda bile etki gösterir. 1960'larda bazı nevrozlarla al­kolizm tedavisinde ve ölmek üzere olan kanser hastalarını rahatlatmak amacıyla kullanıldı. Ama tehlikeli bulunduğu için günümüzde kullanımı sınırlanmış, hatta birçok ülkede yasaklanmıştır.Birçok başka maddenin de halüsi­nojen etkisinin olduğunun bulunması, psikofarmakolojide özel bir dalın ge­lişmesine yol açmıştır.

Bu dal, ruh hastalıklarının nedenlerini aydınlatma amacıyla, bu hastalıklarda kendiliğin­den ortaya çıkan belirtileri yeniden ya­ratmaya çalışır. Halüsinojenlerle, mer­kez sinir sisteminde sinirsel uyarının geçişini düzenleyen ve gerçekleştiren maddeler arasındaki benzerlik vurgu­lanmıştır.Laboratuvar hayvanlarına halüsino­jen verilmesi, hayvanın davranışlarını etkiler ve saldırganlığını artırır; hayva­nın bütün davranışları değişir. Bu du­rum örümceklerde çok iyi gösterilmiş­tir; hayvana halüsinojen verilmesinden sonra ördüğü ağın yapısında büyük de­ğişiklikler görülmüştür.Halüsinojenlerin insan üzerindeki etkileri farklılık gösterir. Deneysel in­celemelerde elde edilen verilerle mis­tik ideolojiler nedeniyle halüsinojenleri zaman zaman ya da bağımlılık derece­sinde kullananların verileri arasında önemli çelişkiler vardır.

Bu çelişki, psikolojik deney ortamının algısal uya­nları yönlendirmesi, aynca kişilik özel­likleri ve maddeyi kullanan kişinin bek­lentileriyle açıklanabilir. Böylece mes­kalin kullanan kişi meskalin zehirlen­mesinde, yüceltilmiş estetik düşüncele­re kadar varabilen algı artışını heyecanHalüsinojenler bu iki örümcek ağındagözlenebileceği gibi hayvanlarda dazararlı etkilere ve davranışdeğişikliklerine yol açar:

a) normaldavranış;

b) meskalin etkisi altındaörülen örümcek ağı; ağın yapısındabelirgin değişiklikler vardır.H. Michaux'nun meskalin etkisi altındayaptığı çizimi insan figürlerinin tümüyledağılmış olduğu dikkat çekmektedir.la betimleyebilir; öte yandan araştır­macıların büyük bir bölümü yaşanan sıkıntıları ve cinayet ya da intihar eği­limleriyle ortaya çıkabilen saldırgan davranışları vurgular. İlacı alan kişi ve durumla ilgili etkenlere bağlı fark­lılıkların ötesinde, çeşitli halüsinojen- lere ortak ve oldukça tipik bir etki gös­termek olasıdır. Özellikle otonom sinir sisteminin etkilenmesiyle bulantı, kus­ma, üşüme, tansiyon artışı ve gözbe- beklerinde genişleme, merkez sinir sis­teminin etkilenmesiyle ise hareketler­de uyum bozukluğu ve reflekslerde ar­tış görülür.

Ruhsal etkiler daha ilgi çe­kicidir, genellikle değişmeyen bir tab­lo olarak ortaya çıkar. Duygulanım değişiklikleri sonucunda, içsel olayla­rın, ürkütücü biçimde vurgulandığı ve giderek ilerleyen bir bunaltı (anksiye- te) görülür. Gerek vecd duygularına, gerek şiddetli öfke nöbetlerine doğru gelişebilen orta şiddette bir neşe hali de gelişebilir. Düşünce akımı hızlanır, kişinin- duyumsaması artar, giderek düşünce ve çağrışımların birbirinden kopmasıyla kaos gelişir. Yer ve za­man kavramı tümüyle altüst olur; her şey hareket halinde görünür, ağırlık ve uzaklıklar silinir, sesler ve renkler alışılmışın dışında b ir canlılık kaza­nır. Karmaşık görüntüler, alışılma­mış renkte cisimler görünür ve bu du­rum gözler açıkken bir tür düş yaşama­ya benzer. Kişi, yaş adıklannın anor­mal olduğunun bilincindedir. Özellik­le bu bilinçlilik varsam teriminin kul­lanılmasının yanlış olduğunu düşün­dürür.

Ruh hastalıklarında halüsinojenlerin tedavi amacıyla kullanılması önerilmiş, bu öneri psikiyatri uzmanlarınca kabul edilmemiştir.Buna karşılık Batı toplumlarında gençler arasında halüsinojen kullanımı giderek artmakta ve tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Politikacı ve bilim adam­ları yanlızca bu maddelerin ürettiği be­densel zararları belirtmek ya da baskıla- maya çalışmakla yetinmemelidir. Önce­leri gençliğe özgü keyifsizlik nedeniyle uyuşturucu bağımlısı haline gelen kişi­nin sıkıntılarıyla, çözümleri uyuşturu­cularda aramaya yönelten toplumsal düzen arasındaki sıkı bağ anlaşılmalı­dır. Gençler ailelerinde ve toplumda bulamadıklarını, bu gibi yanıltıcı yön­temlerde aramaya çalışmaktadır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp