Uyku İlaçları ve Alkol İyi Bir Uyku Sağlar Mı ?

Uyku İlaçları ve Alkol İyi Bir Uyku Sağlar Mı ? :

Uyku ilaçları ve alkol alımı sonrasında ortaya çıkan uykusuzluklar farmakolojik kökenli insomniler içinde en önemli olanlardır. Hastaların çoğunluğu uyku bozuklukları birimine başvurduklarında daha önce uykusuzluk için birçok ilaç aldıklarını ve ilaca raqrnen uyuyamadıklarını bildirirler. Uykusuzluk şikayeti olan hastalar, hekim tavsiyesiyle veya kendi isteğiyle herhangi bir hipnotik maddenin kullanımına başlar. Başlangıçta hasta, kolaylıkla uykuya dalabildiği, derin bir uyku uyuyabildiği için ilaçtan çok memnundur. Maalesef, ilacın etkisiyle elde edilen mutlu geceler fazla uzun sürmez ve hasta bir müddet sonra aynı şekilde uyuyabilmek için ilacın dozunu artırmak zorunda kalır. Yeniden düzelen uyku, kısa bir süre sonra tekrar bozulur ve hasta eski, uykusuz gecelerine döner.

Bu dönemde birçok hekim değiştiren, dolayısıyla değişlk ilaçlar deneyen hasta, tedavilerin kısa sürede etkisini kaybettiğini fark eder, ilacı kestiğinde birkaç saatliğine bile uyuyamadığını görür. Bu aşamada kullandığı ilaca karşı tolerans geliştirdiğinden aldığı doz yeterli gelmez, ancak ilacı da kesemez. Hasta artık ilaca bağımlı hale gelmiştir.Uyku ilaçları çoğunlukla, birkaç haftayla birkaç ay gibi kısa bir sürede tolerans ve bağımlılık oluşturduklarından, kendileri uykusuzluğa sebep olurlar.Uyku ilaçlarının uykunun yapısına etkisini inceleyen çalışmalar, yalnızca uykuya daima süresini kısaltan uyku ilaçlarının, bunun yanında gece içi uyanıklık sayısını artırarak ve asıl önemli uyku dönemi olan derin yavaş uyku oranını azaltarak uykunun kalitesini bozduğunu göstermiştir.

Aynı çalışmalar, etkileri ertesi gün de devam eden hipnotiklerin, hastanın gündüz performansında da azalmaya yol açtığım göstermiştir. Bu etki, uyku ilacı alınıp uyunan gecelerin sabahında uyanamamave işe başlama güçlüğü çekilerek yaşanır.Hipnotiklerin uykuya etkileriyle alkolün etkisi arasında benzerlikler vardır. Alkol de başlangıçta uyku ilaçları gibi uykuya dalmayı kolaylaştırsa da gece içinde sık sık uyanıklıklarla bölünmüş, yüzeysel bir uyku sağladlğlndan, gecenin büyük bir bölümünü huzursuz geçirmeye ve sabah dinlenmemiş olarak ve zor uyanmaya neden olur. Yukarıdaki yan etkileri göstermeyen, nispeten daha iyi bir uyku sağtavan hipnotiklerden tedavi bölümünde bahsedilecektir. deqişlk ilaçlar deneyen hasta, tedavilerin kısa sürede etkisini kaybettiğini fark eder, ilacı kestiğinde birkaç saatliğine bile uyuyamadığını görür.

Bu aşamada kullandığı ilaca karşı tolerans geliştirdiğinden aldığı doz yeterli gelmez, ancak ilacı da kesemez. Hasta artık ilaca bağırnh hale gelmiştir.Uyku ilaçları çoğunlukla, birkaç haftayla birkaç ay gibi kısa bir sürede tolerans ve baqımhlık oluşturduklarından, kendileri uykusuzluqa sebep olurlar.Uyku ilaçlarının uykunun yapısına etkisini inceleyen çalışmalar, yalnızca uykuya daima süresini kısaltan uyku ilaçlarının, bunun yanında gece içi uyanıklık sayısını artırarak ve asıl önemli uyku dönemi olan derin yavaş uyku oranını azaltarak uykunun kalitesini bozcuqunu göstermiştir. Aynı çalışmalar, etkileri ertesi gün de devam eden hipnotiklerin, hastanın gündüz performansında da azalmaya yol açtığım göstermiştir. Bu etki, uyku ilacı alınıp uyunan gecelerin sabahında uyanamama ve işe başlama güçlü~ü çekilerek yaşanır. Hipnotiklerin uykuya etkileriyle alkolün etkisi arasında benzerlikler vardır. Alkol de başlangıçta uyku ilaçları gibi uykuya dalmayı kolaylaştırsa da gece içinde sık sık uyanıklıklarla bölünmüş, yüzeysel bir uyku sağladlğlndan, gecenin büyük bir bölümünü huzursuz geçirmeye ve sabah dinlenmemiş olarak ve zor uyanmaya neden olur. Yukarıdaki yan etkileri göstermeyen, nispeten daha iyi bir uyku sağtavan hipnotiklerden tedavi bölümünde bahsedilecektir.

Uyku ritmi bozukluğu sonucu gelişen uykusuzluklar Vücudumuzdaki birçok fonksiyon, 24 saatlik bir dönem içinde periyodik olarak değişkenlik gösterir.Bu fonksiyonlara örnek olarak vücut ısısı, hormon salgılanırnlarıve uyku-uyanıklık ritmi sayılabilir. Vücut ısısı belli saatlerde periyodik olarak düşme eğilimindedir. Bütün fonksiyonlarımızın periyodik olma durumunu, biyolojik saat denen ve beynin hipotalamus olarak adlandırılan bölgesinde yer aldığı düşünülen merkez düzenler. Biyolojik saat, gündüz-gece ritmi, yemek saatleri ve diqer sosyal periyodikle etkileşim halindedir. Ancak bu etkenler olrnadığında da vücut fonksiyonlarının periyodikli~i devam eder.

Nitekim yapılan araştırmalarla, gece-gündüz düzeninden ve saatlerden habersiz deneklerin, uyku-uyanıklık ritimlerini devam ettirdikleri, ancak bu ritmin 24 saatten biraz farklı olarak yaklaşık 25 saatlik bir periyodiklik gösterdiği saptandı. Bu araştırmalarla biyolojik saatin oldukça sabit bir ritminin olduğu, ancak gece gündüz ritmine uyum saötamak amacıyla her gün bir saatlik düzeltme yaptığı sonucuna varıldı. Uyku-uyanıklık ritmi, çevresel etkenlerin de etkisiyle hormon salgılanım ritmi gibi diğer ritimlere göre daha kolay ve çabuk uyum saötarnasma raqmen, uyum için en az günlerle belirtilen bir sürecin geçmesi gerekir. Bu uyum süresi içinde günün saatlerine göre uykusuzluk ve/veya aşırı uykululuk şikayetleri görülebilir.Uyku-uyanıklık ritmi bozukluklarına bağlı şikayetler iki biçimde karşımıza çıkar.

1-çevresel etkenlerle, uyku-uyanıklık ritmi anormal bir eşzamanlılık içindedir. Örnek: gecikmiş uyku ritmi sendromu.

2-çevresel etkenlerle uyku-uyanıklık ritmi eş zamanlı değildir: Örnek: vardiyalı çalışma.

Gecikmiş uyku ritmi sendromu Bu hastaların en belirgin özellikleri, uykuya daima güçlüğü çekmeleridir. Genellikle sabaha karşı 03:00-04:00'te uykuya dalmaları, daldıktan sonra ise uykularını normalolarak sürdürmeleri tipiktir. Sabah saatlerinde, hastaları uyandırmak mümkün olmaz. Hastalar, ancak öqlen saatlerine doöru uyanabilirler.Toplumsal hayatla baqcaşrnayan uyku saatleri hastanın hayatında uykusuzluqun dışında da birçok olumsuzluğa neden olur.

Biyolojik saat, gece-gündüz ritmiyle anormal bir eşzamanlılık gösterir, hormonlar ve vücut ısısıda uyku saatleri gibi bu anormal eşzamanlılıktan etkilenir.HA 36 yaşında bir kadın hasta. Yaklaşık 16 senedir uykuya dalamamaktan, her gece saat 04:00'e kadar bekledikten sonra uykuya dalabilmekten, sabah da uyanamamaktan şikayetçidir. Öğlen 01:00'e doğru kalkabildiğini, daha önce uyanmasının mümkün olrnadıöım söyleyen hasta, sabah erken uyansa bile tekrar uyumak zorunda kalır. Uykuya daima problemi nedeniyle birçok hekime başvurur, önerilen uyku ilaçlarından hiç faydalanamaz. Uyku problemi nedeniyle çalıştıqı birçok iş yerinde problemler yaşar,son olarak 15:00-23:00 vardiyasında bir bankada çalışmak zorunda kalır. Yeni iş saatleriyle uyku ritmi uygun olsa da, bu düzensizlik nedeniyle hiçbir sosyal hayatının kalmadığından, diğer insanların uyumakta olduğu saatlerde uyanık kalmanın onu rahatsız ettiğinden şikayet eder.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp