Sosyal Fobi İlacı

Sosyal Fobi İlacı :

Son yıllarda araştırmacılar sosyal fobinin tedavisinde pek çok ilacın etkinliğini test etmişlerdir. Bu ilaçlar, monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI), reversibıl monoamin oksidaz inhibitörleri (RIMA), seçici serotonin geri alım inhibitörleri, benzodiazepinler, beta blokerler, buspiron gibi ilaçlardır.

Sosyal fobide etkinliği bilinen en eski ilaç, bir MAO inhibitörü olan fenelzindir (75 mg/gün). MAO inhibitörü olması nedeniyle uygulanmak zorunda olan diet bu ilacın kullanımını oldukça sınırlamaktadır. Ayrıca bu ilaç ülkemizde bulunmamaktadır. Fenelzin ile ortaya çıkan yan etkiler, yorgunluk, kabızlık, ortostatik hipotansiyon, libido azalması, ağız kuruluğu, retarde ejekülasyon, insomni, vertigo ve baş ağrısıdır.

Yapılan çalışmalarda fenelzin yerine yine MAO inhibitörü olması nedeniyle önerilen ancak RIMA grubunda yer alan Moklobemid (Aurorix 450-600mg/gün) neredeyse fenelzin kadar etkili bulunmuştur. Bu ilacın yan etkileri son derece azdır ve herhangi bir diyet gerektirmemektedir. Bu ilacın kullanımı sırasında belirgin semptomatik düzelme yaşanmakta ancak kesildiğinde ise sosyal fobi belirtileri neredeyse %90 hastada tekrar ortaya çıkmaktadır.

Seçici serotonin geri alım inhibitörleri arasında Sertralin (50-200 mg/gün), Paroksetin (10-60 mg/gün), Fluoksetin (10-80 mg), Fluvoksamin (150 mg/gün) sosyal fobide etkili olduğu düşünülen diğer ilaçlardır. Son yıllarda literatürde bu bozuklukta bir serotonin noradrenalin geri alım inhibitörü (SNRI) olan Venlafaksin‘in de etkili olduğuna dair bulgular yer almaktadır.

Bu ilaç seçici serotonin geri alım inhibitörlerine göre daha az yan etki ortaya çıkarmaktadır. Örneğin SSRI‘ların yarattığı cinsel yan etkilere sebep olmamaktadır. Fakat doza bağlı, %10 hastada görülen şiddetli olmayankan basıncında artma takip edilmesi gereken bir yan etkidir. Bir diğer antidepresan ilaç Mirtazapin‘in de (60 mg/gün) bu bozuklukta etkin olduğu bilinmektedir.

Clonozepam ve alprozolam‘ın etkinliğini araştıran çalışmalarda elde edilen bulgular bu iki benzodiazepin türevi ilacın fenelzin kadar olmasa bile en az fenelzin dışında kalan diğer ilaçlar kadar etkin olduklarını göstermektedir. Diğer bir anksiyolitik ajan olan buspiron ise bu bozuklukta etkin bulunmamıştır.

Psikoterapilerin özellikle bilişsel-davranışçı tedavilerin (cognitive-behavioral-therapy, CBT) bu bozuklukta etkin olduğu bilinmektedir. Bilişsel yöntemler, korku yaratan durumla yüzleştirme (exposure) gibi davranışsal yöntemler ve sosyal beceri eğitimleri, gevşeme teknikleri hastaların ihtiyaçlarına göre tercih edilebilecek tedavi tekniklerini oluşturmaktadır. Bu tekniklerin biri veya birkaçı, haftada bir veya iki oturum olmak üzere, 10-15 hafta süreyle özellikle grup formatında uygulanırlar.

Sosyal fobik hastalarla anamnestik görüşme sırasında anksiyete yaratan durumların tam bir listesini çıkarmak sonradan bunlar üzerinde davranışçı yöntemlerle çalışmak açısından çok önemlidir. Kaçınma davranışlarının dikkatli bir tespiti bazı örtülü kaçınma davranışlarının kullanımını tedavi sırasında önleyebilmek veya ev ödevlerinin dikkatli takibi için şarttır. Örneğin yüz ve boyunda meydana gelen kızarmayı gizlemek için boğazlı kazak giyme, herkesin birbirini çok kolay göremeyeceği türden loş lokantaların yeğlenmesi, daha az eleştirel oldukları düşünülen daha düşük statüdeki insanlarla konuşma gibi davranışlar örtülü kaçınma davranışlarıdır.

Sosyal fobik hastaların sosyal ortamlarla ilgili sahip oldukları inanışlar, yargılar, yorumlar ve tahminler çoğunlukla sosyal ortamlardaki anksiyetelerini artırırlar. Bu hastalar genellikle mükemmelliyetçidirler, kendilerini katı bir biçimde yargılarlar, başkalarının kendilerini olumsuz bir biçimde yargılayacaklarını düşünürler, dikkatlerinde ve belleklerinde bir takım olumsuzlukları yakalamakta ve hatırlamakta etkili olan bir anormallikleri vardır.

Bilişsel yöntemler, bu bozuklukta hastaların anksiyete yaratan düşünce ve inanışlarına (örn. “başkaları şimdi benim kızardığımı görürlerse ne kadar zayıf bir insan olduğumu düşünürler”) alternatif teşkil eden daha olumlu olasılıkların gözden geçirilmesi sayesinde etkinliklerini gösterirler.

Alternatif yorumların, olasılıkların, inanışların hasta ile birlikte ele alınması olumsuz otomatik düşünce biçimlerini zaman içinde değiştirir. Hasta otomatik düşünce kalıpları üzerinde çalışmayı seanslar sırasında terapistle yaptığı tartışmalarla seanslar arasında ise kendi ev ödevleri ve tuttuğu günlükle sürdürür. Tedavide amaç, hastaya anksiyete yaratan düşünce biçimleri ile uğraşabilmeyi öğretmektir.

Yüzleştirmeye dayalı (exposure-based) stratejiler hastayı defalarca korktuğu durumla karşı karşıya getirerek korkuyu yok etmeyi amaçlar. Baştan itibaren hasta ve tedavici yüzleştirme aşamalarını ortaya koyan bir tür liste geliştirirler. En kolaydan en zora kadar yüzleşilecek durumlar bu listeye dahil edilir.

Yüzleştirmeler (exposure), tedavi seansları sırasında en kolaydan başlanarak role-playing ile, seanslar arasında kalan sürede ise gerçek sosyal durumların denenmesi ile gerçekleştirilir. Bilişsel stratejiler çoğunlukla bu davranışçı stratejilerle birlikte kullanılırlar.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp