Serebellum Sistemi

Serebellum Sistemi : A — Anatomi ve fizyoloji :

Beyincik (serebellum) arka çukurda, pons ve bulbusun arkasında, tentorium cerebelli’nin altında yer alır (Şekil 6). Orta çizgi üzerinde vermis adı verilen ince bir bölümün birleştirdiği sağ ve sol iki hemisferi vardır.

Kesiti yapıldığı zaman en dışta beyincik kabuğunu (korteksini) meydana getiren ince bir substantia grisea tabakası, bunun altında bütün serebellumu dolduran substantia alba, en içte depucleus dentatus, nucleus emboliformis. nucleus globosus ve nucleus fastigii isimleri verilmiş olan 4 çekirdek görülür.JSerebelluma gelen bütün afferentler, serebellumun korteksinde sonlanır. Korteksteki Purkinje hücrelerinden doğan efferentleri ise yu- karda adı geçen 4 çekirdekten birisine uğradıktan sonra serebellum- dan çıkarlar.

1— Archi-cerebellum. Filojenetik bakımdan beyinciğin en eski bölümü olan archi-cerebellum, flocculus ve nodulus’ten meydana gelmiştir.

2— Paleo-cerebellum. Archi-cerebellumdan daha yeni bir yapı olan bu bölüm, vermişin culmen, lobulus centralis, lingula, uvula ve pyramis’i ile hemisferlerin fissura prima önünde kalan ön loblarım içine alır.

3— Neo-cerebeilum. Filojenetik bakımdan beyinciğin en yeni parçasıdır. Jiemisferlerin lobus anterior ve flocculus dışında kalan bölümlerinden meydana gelmiştir.

Beyinciğin afferent ve efferentleri, ön yüzünde bulunan 3 çift pe- dunculusden geçerler. Bunlara sırasıyla üst (brachium conionctivum). orta (brachium pontis) ve alt (corpus restiformis) serebellum pedon- külleri adları verilmiştir.I"" ^AEçhi-çerebeHum afferentlerini vestibulum çekirdeklerinden alır ve efferentlerini de bu çekirdekler yollar. Vestibulum çekirdeklerinden çıkan vestibulo-şpinal yol, denge ile ilgili impulsleri son ortak yola (2. motor nöron) ulaştırır. Beyinciğin vestibulum sistemi ile birlikte çalışan bu bölümünün görevi gövdenin dengesini sağlamaktır.3L-- Paleo-serebellumun başlıca afferentleri medulla spinalisin yan kordonlarında yer alan ventral spino-serebellar (Gowers) ve dorsal spino-serebellar (Flechsig) traktuslarıdır. Şuursuz derin duvu yolunu meydana getiren bu traktuşlar Js&s, eklem kapsülü ve tendonlardaki reseptorlardan aldıkları iıppulsleri beyinciğe ulaştırırlar (Duyu Bölümüne bakınız). Ventral olan üst, dorsal olanda alt serebellar pe- donküllerden geçerek beyinciğin korteksinde sonlanırlar. Şuurlu derin duyu yolunu izleyen bazı impulslerin, bu yolun bulbustaki çekirdeklerinden ayrılan tractus cuneo-cerebellaris aracılığı ile beyinciğe ulaştığı kabul edilmektedir. Paleo-serebellumun efferentleri ise beyin- ciğin çekirdeklerine (özellikle nucleus fastigii) uğradıktan sonra reti- küler formasyonun pons ve bulbustaki bölümlerine giderler. Paleo - serebellumum etkisi, ekstrapiramidal sistemin etkisi gibi, retikülo - spinal traktus aracılığı ile son ortak yola (2. motor nöron) ulaşır. Be- ^-vinciğin bu bölümü ekstrapiramidal sistem ile birlikte kasların postü- ral tonüsûsnü düzenler.USA. Neo-serebellum’a, yani filojenetik bakımdan beyinciğin en yeni . bölümüne afferentler beyin yarı kürelerinden gelir. Frontal, parietal, oksipital ve temporal lobları, ponsa uğradıktan sonra beyincik kabuğuna bağlayan ve brachium pontis’den geçen bu yola kortiko-ponto -serebellar traktus adı verilir. Neo-serebellum’un efferentleri mucleus dentatus’dan çıkarlar. Bunlar talamusun ventro-lateral çekirdeğine

B--Serebellum sendromu

Serebellumun başlıca görevleri denge, tonüs ve kaslar arasındaki sinerjinin sağlanması olduğuna göre, hastalandığı zaman bu fonksiyonlar bozulacaktır. Yani sırasıyla ataksi (dengesizlik), hipotoni ve asinerii görülecektir. Serebellum sendromunun önemli bir belirtisi de entansiyonel tremor’dur. Hasta bir iş yapmak için elini kullanırken ortaya çıktığı ve sükûnet halinde görülmediği için bu titremeye entansiyonel tremor adı verilmiştir. Serebellum hastalıklarında nistag- vinus ancak bu organın vestibulum çekirdekleriyle olan bağlantıları , bozulduğu zaman görülmektedir.

1— Ataksi (dengesizlik). Özellikle vermişin arka bölümü (floccu- ,lus) ve nodulus hastalandığı zaman gövde ataksisi adı verilen bir çeşit denge bozukluğu görülür. Hasta ayakta veya oturur durumda iken öne-arkaya, sağa-sola sallanır. Ayaklarını bitişdirdiği zaman dengesini koruyamaz. Fakat serebellum sendromunda gözler kapatılınca denge bozukluğu artmaz. Medulla spinalisin arka kordonları hastalandığı zaman, gözleri açık iken denge bozukluğu bulunmayan hasta, gözlerini kapatınca sallanmaya başlar ve yere düşebilir (Romberg belir- tisi). Serebellum sendromunda Romberg belirtisi görülmez. Yürürkensarhoş gibi yalpalar. Düşmemek için ayaklarını, iki yana doğru, normalden fazla açmasına rağmen sendeleyerek yürür.

2— Hipotoni. Hastanın omuzlarını ellerimizle tutarak, birisini ileri, diğerini geriye doğru hızla hareket ettirir ve bu hareketi ters yönde, ard arda birkaç defa yaparsak, gövdenin iki yanında sarkan kol-lar hipotoni nedeni ile normalde olduğundan daha fazla sallanır. Bileklerinden kavrayarak el veya ayağını salladığımız zamanda, el veya ayağın normalden daha geniş amplitüdlü ve gevşek hareketler yaptığını görürüz.Hasta, bacağının dizinden aşağıda kalan bölümü bir yere dokunmadan otururken patella refleksi aranırsa, bacak hipotoni nedeniyle öne arkaya 4-5 defa bir saat sarkacı gibi sallanır. Bu cevaba pandüler refleks denir. Hipotoni, kemik-veter reflekslerinin azalmasına yol açar.Serebellumun yalnız sulcus prima önünde kalan bölümünü, yani lobus anterior’u tutan lezyonlarda hipertoni görüldüğü bildirilmiştir.

3— Asinerji. Bir hareketin düzenli bir şekilde yapılabilmesi için, çeşitli kas veya kas gruplarının, hareketin amacına uygun bir şekilde ve ahenkli olarak çalışması lazımdır. Örneğin avucumuza aldığımız bir eşyayı sıkacağımız zaman, parmaklarımızın fleksorları kasılırken ekstansorları gevşer ve kol da buna uygun bir duruma geçer. Flek- sorlar kasılırken ekstansorlar gevşemez ve uygun bir durum almaz ise hareketin düzeni bozulur. Buna asinerji denir. Asinerji, aşağıdaki belirtilerin görülmesine yol açar:

a) Dismetri (ölçü bozukluğu) : Hastanın, işaret parmağının ucunu, burnun ucuna dokundurması veya topuğunu dizinin üstüne koyduktan sonra, tibia üzerinde düz bir çizgi çizerek aşağıya indirmesi istendiği zaman, hareketin düzensiz bir şekilde yapıldığı görülür. Parmak veya topuk hedefe bir harekette ulaşamaz. Hedef önünde duraklar. İleri geri birkaç hareket yaptıktan sonra hedefi bulur. Bazen hedef üzerinde hiç duramaz ve ileri-geri hareketler yapmağa devam eder.

b) Disdiadokokinezi ve adiadokokinezi. Avuçları açıp kapamak, elleri kendi eksenleri etrafında döndürmek veya avuç ve el sırtını dizlere vurmak gibi hareketleri ard arda (ardısıra hareketler) yapmasını söylediğimiz zaman hastanın bunu başaramadığını görürüz. Bu hareketleri hiç yapamıyorsa adiadokokinezi, yavaş ve düzensiz bir şekilde yapıyorsa bradidiadokokinezi var deriz.

c) Konuşma bozukluğu. Serebellumu hasta olan bir insan monoton bir şekilde ve heceleri birbirinden ayırarak konuşur. Serebel- lum dizatrisi denilen bu konuşma sarhoş konuşmasını andırır.

d) Ayakta dururken arkaya eğildiği zaman dizler öne bükülerek dengeyi sağlayamaz. Bu nedenle hasta yere düşebilir.e) Dirseği yarı fleksiyon durumunda olan hasta elini kendine doğru çeker ve bu esnada muayeneyi yapan hekim de hastanın elini birdenbire bırakırsa, hastanın eli hızla kendi göğsüne çarpar.

4 — Entansivonel tremor. Genellikle nucleus dentatus hastalandığı zaman görülen bir çeş-it titremedir. Hasta bir hareket yapmak için elini kaldırdığı zaman ortaya çıkar. O hareketi yapmak istediği sürece amplitüdü gittikçe artarak devam eder.

1 — Nistagmus. Beyinciğin, vestibulum sistemi ile olan bağlantılarını bozmayan hastalıklarında nistagmus görülmez. Bu nedenle nis- tagmusu serebellum sendromuna katmayan yazarlarda vardır.

Nistagmus, göz kürelerinin sağa-sola, yukarı-aşağı veya kendi eksenleri etrafında yaptığı iki yönlü ve ritmik hareketlerdir. Normal bir insanda, hareket halinde olan bir aracın penceresinden dışarıya bakarken bakışlarını bir noktaya tesbit etmek istediği veya çok karanlık bir yerden gün ışığına çıktığı zaman görülebilir. Vestibulum kalo- rik, elektrik stimuluslar veya hasta döndürülerek uyarıldığı zaman da normal insanlarda nistagmus ortaya çıkar. Vestibulum sistemini tutan veya bu sistemin serebellum çekirdekleri olan bağlantılarını bozan hastalıklarda görülen nistagmus ise patolojik bir belirtidir.Çok defa nistagmusu ortaya çıkarmak için hastanın belirli bir yöne (sağa, sola, yukarı veya aşağıya) bakmasını sağlamak lazımdır. Bu durumda göz küreleri bir yöne doğru yavaş, karşı yöne ise hızlı, yani iki yönlü ve ritmik hareketler yaparlar.

Gerçek nistagmus, hasta o yöne baktığı sürece devam eder.Tek taraflı serebellum lezyonlannda nistagmus, hasta lezyon tarafına bakınca geniş amplitüdlü, yavaş ve belirli, karşı yöne baktığı zaman ise ince, hızlı ve daha az belirlidir.Her beyincik yarı küresi, kendi tarafında bulunan kol ve bacağın hareketlerini düzenlediği için, bir yarı küre yaralandığı zaman dis- metri, disdiadokokinezi ve hipotoni yalnız o taraftaki ekstremiteler- de görülür. Hasta yürürken lezyonun bulunduğu tarafa doğru sapar. Gözlerini kapayarak yürümesi istendiği zaman bu sapma daha belirli bir şekil alır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp