Raşitizm
Dengesiz beslenmeye ya da güneş ışığından yeterince yararlanmamayabağlı olarak ortaya çıkan raşitizm sanıldığından daha sık görülen birhastalıktır.Eskiden savaşlardan hemen sonraki yıllarda soluk yüzlü, kırılgan görünümlü, çarpık, deforme bacaklı, küçük ve öne doğru çıkık göğüslü çocuklar görülürdü. Bunlar raşitik yani çocukluklarının ilk yıllarında raşitizme yakalanan ve zamanında uygun biçimde tedavi edilmeyen çocuklardı. İyileşmişlerdi ama, hastalığın kalıcı izlerini taşıyorlardı. Raşitizmin en basit ve en yaygın biçimi olan sütçocuğu raşitizmi yaşamın ilk yirmi ayında ortaya çıkar; vücudun büyüme evresindeki bölümlerini, özellikle de göğüs, kol ve bacakların uzun kemikleri gibi doğumdan sonra kısa zamanda gelişen organları etkiler.
Birkaç aylık, az yiyen ve zor büyüyen bir çocuğun raşitik olması güçtür. Oysa çok süt içen, hızla büyüyen ve halk arasında "gürbüz çocuk" olarak tanımlanan çocukların hastalığa yakalanma olasılığı daha fazladır. Bu gürbüz görünümün altında raşitizmin ilk belirtileri gizlenir. Bu belirtiler genellikle rastlantısal olarak sıradan bir kontrol sırasında ortaya çıkar. Raşitizmin ilk belirtileri kafatasının arka kesiminde yumuşaklık, göğüs kemiğiyle kaburgaların birleştiği yerde küçük yumrular ve kasların gevşekliğidir. Raşitik çocuğun kaslan yeterince gelişmemiştir; bebekken başını yataktan kaldıramaz, oturabilecek kadar büyüdüğünde de tek başına oturamaz. Aktif raşitizmin ilk belirtileri özellikle iskelette ve iskeletin ilk aylarda daha hızla büyüyen kesimlerinde görülür. Raşitizm gerçek bir hastalıktan çok organizmanın kalsiyum ve fosfor kullanım bozukluğudur.
Kalsiyum ve fosfor insan vücudunun yapısında, özellikle de iskeletin oluşumunda çok önemli bir role sahiptir. Başlangıçta direnci az bir madde olan kıkırdaktan oluşan kemikler zamanla mineral birikmesi sonucu sertleşir; matriks (yatak) işlevi gören birincil kıkırdak dokusunun ortasında, apatit denen bir madde birikir. Kalsiyum ve fosforun bileşiminden oluşan bu madde kemiğe sert bir yapı kazandırır. Organizma kemikleşme denen bu süreçte kullanılan kalsiyum ve fosforu dış dünyadan yiyecekler aracılığıyla sağlar. Bunlar bağırsağa ulaştıklarında, emilmeleri, yani onları kemiklere taşıyacak olan kana geçmeleri için D vitamini gereklidir.