Piyelonefritler İncelemeler

Piyelonefritler İncelemeler : Kronik piyelonefritte klinik belirtiler­den ya da laboratuvar bulgularından yo­la çıkarak tanı koymak oldukça zordur. İncelemeler hastalığın etkin olmadığı bir evrede yapılırsa, sonuçlar tümüyle normal çıkabilir ve deneyimli bir heki­mi bile yanıltabilir. Öte yandan, etkin evrede bile idrarda bir değişiklik olma­yabilir. Böbrek dokusundaki irin biri­kintileri "kapalı" kalabilir ve idrarla dı­şarı atılamaz. Bu güçlük nedeniyle kesin tam koymak için pek çok inceleme yapılması ve bunların zaman zaman yi­nelenmesi gerekebilir. İltihabın olup ol­madığını gösteren kan tahlilleri (alyu­var çökme hızının artması, akyuvar sa­yısının artması vb) yapılmalıdır. Bunla­rın sonucu normal değerleri gösterebi­lir; ayrıca pek çok hastalık bu değerler­de değişmeye yol açabileceği için, her­hangi bir değişiklik piyelonefritin varlı­ğını kanıtlamaz. Böbreğin işleviyle ilgi­li göstergeler, kandaki azot ve üre miktarı, hastalığın ilk evrelerinde nor­maldir.

Sonraki evrelerde yükselme ol­ması, dikkati böbreğe çekebilir.Kandaki potasyum düzeyinin düşük olması ve kandaki asit-baz dengesinin asit yönüne doğru değişmesi de önemli olabilir. Bu belirtiler, hastalık nedeniyle böbreğin toplayıcı borucuklarında po­tasyum ve bikarbonatın tutulamadığım, böylece idrarla atıldığını gösterir. Tanı genellikle idrar tahlili yapılarak konur. İdrann özgül ağırlığının düşük olması, idrar miktarının artması ve idrarla orta düzeyde protein kaybı böbrek hastalığı­nı düşündürür. En önemli incelemeler idrar sedimentinin (çökeltisi) mikros­kopla incelenmesi ve idrar kültürüdür. İdrar sedimentinde bol miktarda akyu­var, ender olarak lökosit silindirleri gö­rülmesi piyelonefriti düşündürür.İdrar kültürü, az miktarda idrarın mikropsuz bir kapta toplandıktan sonra kültür ortamına ekilerek, mikropların üretilmesi ve üreyen mikropların bakte­riyolojik açıdan tanımlanmasıdır.

İdrar kültüründen elde edilen sonuç, üreyen mikroorganizmaya karşı etkili olan anti­biyotiklerin kullanılmasını sağlarsa da, idrar kültürü tanı için yeterli olmayabi­lir. İdrann tümüyle mikropsuz koşullar altında alınıp alınmadığı ve işlemler sı­rasında idrara dışardan mikrop bulaşma olasılığı göz önüne alınmalıdır.Mikroorganizmalar idrara siyek (üretra) yoluyla ya da ciltten bulaşabi­lir. Enfeksiyon etkenini bu yolla bula­şan mikroptan ayırt etmek için, idrarın bir mililitresinde üreyen mikrop koloni­si sayısı saptanır. Mikroplar idrar kese­sinde üremek için elverişli koşullar bul­duğundan kültür ortamında çoğalmala­rını sürdürür ve idrann mililitresindeki koloni sayısı sıklıkla 100 bini geçer. Bu sayı mililitrede 10 bin koloninin altında kalıyorsa idrara böbrekten çıktıktan sonra mikrop bulaşmıştır.Radyolojik incelemeler de tanı koy­mayı kolaylaştırır. Böbrek filmi iki böbrek arasındaki büyüklük farkını (pi- yelonefrit tek taraflıysa ya da bir böb­rekte ötekinden daha önce başladıysa), böbreğin yüzeyindeki nedbe dokularına bağlı düzensizlikleri gösterir.

Böbrek­ten süzülen iyotlu ve X-ışınlanm geçir­meyen maddenin verilmesinden soma, böbrek çanakları ve havuzu görülebilir hale gelirse burada biçim bozukluğu ya da genişleme saptanabilir. Ayrıca, en­feksiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştı­racak doğuştan gelen bazı yapı bozuk­lukları (örneğin, böbreğin normal yerin­den daha aşağıda oluşu, böbrek havuzu ile idrar borusu arasındaki bağlantının daralması, idrar borusunda darlık) bulu­nup bulunmadığı anlaşılır. Özellikle erişkinlerde böbrek filminin tümüyle normal olduğu piyelonefrit olguları da görülebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp