migren nedir migren baş ağrısı hastalığı

Migren

Migren, halk arasında yarım baş ağrısı diye bilinen ve soğuk bir terleme ile birlikte gelip, başın ve yüzün yarısını kaplayan özel bir baş ağrısıdır. Ağrılarbazen dayanılmayacak kadar şiddetli olur. Birkaç dakika sürebileceği gibi saatlerce hatta günlerce devam eder.

Belirtileri

Migren, herhangi bir hastalığın belirtisi olabildiği gibi, belirli bir neden olmadan da görülebilir. İrsi olanlar da vardır. Başın yarısında zonklamalar, bulantı ve bazen kusma görülür. Gözünün önünde siyah benekler, bulanık lekeler, uçuş ur. Bazı kimseler, konuşmakta da zorluk çekerler. Ağrı geldiği zaman, karanlık bir odada sırt üstü yatmak oldukça etkilidir. Ayrıca hazımsızlığı önlemek, haftada iki kere ılık banyo yapmak, sebze yemek ve kahve, çay, sigara gibi zararlı şeyleri terk etmek gerekir.

Tedavi

Migrende belirtilere yönelik ve koruyucu olmak üzere iki çeşit tedavi uygulanır. Belirtilere yönelik tedavi aralıklı olarak baş ağrısı çeken, nöbet sayısı ayda ikiyi bulmayan, her gün ilaç kullanmak istemeyen ya da bazı nedenlerle ilaç kullanamayan hastalar için uygundur. Koruyucu tedavi ise, nöbet sayısı ayda ikiyi aşan, nöbetlerin sıldiAl ve şiddeti nedeniyle düzenli ilaç kullanmaya hazır olan hastalara önerilir kuruyucu migren tedavisinde kullanılan birçok ilaç vardır. Uygulamada ilaçlar yalnız etkililiğine değil, hastalık tablosuna ve hastanın biyolojik-davranışsal özelliklerine de bağlı olarak seçilir. Örneğin, iştah açıcı, uyku verici ve şişmanlatıcı etkileri olan ilaçlar iştahsız, zayıf ve uykusuzluk çeken hastalara verilir; şişmanlık uyanıklık gerektiren işlerde çalışan hastalarda ise kullanılmaz. Propranol kalp atışları normalden yavaş olan hastalara verilmez, ama tansiyonu yüksek veya da kalp atışları hızlı olan hastalarda öncelikle kullanılacak bir ilaçtır.Hastaların büyük bölümü daha önce bazı koruyucu ilaçları kullanmış olduğundan koruyucu migren tedavisinde uygun ilaçların seçilmesi zor olmaz, Önceden kullanılmış ilaçların dikkatle sorgulanması, birkaç seçenek arasından ilaç seçiminin yapılmasını sağlayabilir. Kronik bir hastalığın tedavisinde bir ilaç uzun süre kullanılınca hastada bazı yan etkilere yol açabilir. İlacın tedavi edici değeri yüksek olduğu halde, hasta yan etkileri nedeniyle tedaviye ara verebilir. Migrenin belirtilere yönelik tedavisinde kullanılan ilaçlar son 30-40 yılda fazla değişmemiştir. Bunların başlıcaları ağrı kesicilerdir. Migrene karşı etkileri iyi bilinen aspirin, steroid yapısında olmayan öbür iltihap giderici ilaçlar ve asetaminofen en çok kullanılan ağrı kesicilerdir. Bunlar genellikle reçeteyle değil, hastaların kendi kendilerine aldıkları ilaçlardır. Aspirin bazı hastaların ara sıra gelen baş ağrılarını gidermede de çok etkilidir.Çavdarmahmuzu türevlerinin migrene iyi geldiği geçen yüzyıldan beri bilinmektedir. Bu konudaki araştırmaların büyük bir bölümü de bu yüzyılın başlarında yapılmıştır. Ayda iki defadan fazla baş ağrısı nöbeti tutmayan hastalarda çavdarmahmuzu türevIeri çok yararlı olabilir. Bu ilaçlarla tedavi edilen hastalar, ilaç kesildikten sonra "geri gelen" baş ağrıları ve kolayca oluşan ilaç bağımlılığı nedeniyle yalandan izlenmelidir. Baş ağrısı başladığında ağız ya da dilaltı yoluyla 1-2 mg. lık dozlar önerilir; bu miktar 30-60 dakika sonra yeniden verilebilir ve gerekirse bir saatlik aralarla yinelenir. Hastaya verilecek en yüksek doz 6 günde mg ı, haftada ise 10-12 mg ı geçmemelidir. 20. yüzyılın başında kullanıma giren barbitüratlar da migren tedavisinde yararlanılan ilaçlardır. Ama özellikle kısa etkili barbitüratların alışkanlık yapma tehlikesi oldukça yüksektir. Çavdarmahmuzu türevleri gibi bu ilaçların da aralıklı olarak kullanılması yeterlidir. Bir ay içinde 20 den fazla kısa etkili barbitürat tableti alan bir hastada alışkanlık oluştuğunu düşünmek gerekir.

Küçük uyuşturucular grubuna giren ilaçların başlıcaları kodein ve asetaminofendir. Bunlar özellikle hafif ağrı kesici ya da barbitürat tedavisine yanıt vermeyen ve çavdarmahmuzu türevlerini alamayan hastalarda yararlıdırlar. Bu ilaçlarda da alışkanlık tehlikesi vardır ve ayda 20 tableuerı fazla alan hastalarda bağımlılık geliştiği duşuniilmclidlr. İlaç bağımlılığı tehlikesinin yukarıda sayılan bütün ilaçlar için yeterli oldugu unutulmamalıdır. Alışkanlık gelişen bir hastada ilaç kesildikten SOIH, "gcıi gelen" baş ağrısı nöbetleri görülebilir. Örneğin, barbitüratlarla tedavi edilen bir hasta, baş ağrısını hafifletmek için düzenli olarak günde birkaç kez ilaç, alabilir. Hasta dikkatle izlendiğinde barbitürat yoksuniuğu belirtileri gösterdiği ve bu belirtilerden biri olan baş ağrısını gidermek için ilacın dozunu gittikçe artırdığı görülür. Aynı süreç çavdarmahmuzu türevieri, çeşitli ağrı kesiciler ve her iki gruptan uyuşturucular için de geçerlidir. Tedavinin önemli bir yönü de nöbeıin ortaya çıktığı koşulların değerlendirilmesi ve olabildiğince düzeltilmesidir. Nöbeti başlatan ruhsal gerginlik, heyecan, hafta sonu ya da tatillerin ilk günlerindeki ani gevşemeler, peynir, çikolata gibi yiyecekler, yaşam alışkanlıklarında önemli değişiklikler, açlık, iklim değişildiği ve hormon al etkenler dikkatle izlenmelidir. Hastanın daha önceki tedavilere verdiği yanıt çok önemlidir. Hastalık öyküsü alınırken bu konu üzerinde özellikle durulmalıdır. Baş ağrısını şiddetlendiren menopoz, yüksek tansiyon, boyun veya da ağız-çene bölgelerinde çeşitli işlev bozukluklarıyla ruhsal ve duygusal bozukluklar da titizlikle değerlendirilmelidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp