Kıl Dönmesi Kremi

Kıl Dönmesi Kremi : Kıl dönmesi nedir nasıl bir rahatsızlıktır kişinin hayatını nasıl etkiler kremlerle çözümü var mıdır merak ettiklerinizi bu yazıda okuyabilirsiniz...

Hücreler arası iletişimden sorumlu olan doku hormonlarının (sitokin) üretimini uyarır. TNF-alfa ve interferonlar gibi yara iyileştirme faktörlerini uyarır. Fibrin ve fibrin kararlaştırıcı faktörler ile çapraz bağ oluşumunu hızlandırır. Gece yatmadan önce, kıl dönmesi yaşanan bölgeye masaj yapılarak 2-3 dk uygunanır.Daha sonra uygulanan bölge gazlı bez yardımı ile kapatılır.

Günümüz dünyasında hayat standartları, çalışma şartları, yoğun tempo ile meşguliyetin arasında farkında olmadan bünyemizde teşekkül eden sinsi bir problemin diğer adı: KIL DÖNMESİ (pilonidal sinüs). Kıl dönmesi (pilonidal sinüs) ciddi bir deri altı hastalığıdır. Deri altı kıl yuvası anlamına gelmektedir. Nasıl teşekkül ettiği sorusuna günümüzde halen net cevap bulunamamıştır. Hastalığın orijininin üç ayrı teori ile meydana geldiği düşünülmektedir: fıtrî (konjenital-doğuştan), kılın dışarıdan içeriye girdiği (akkiz-1) ve derinin ağırlık yaparak kıl yuvalarını çekme kuvvetleri ile laçkalaştırması (akkiz-2).

Genellikle erkeklerde (bayanlarda %20-25 oranlarında) görüldüğü ifade edilmektedir. Fakat, ülkemizde bayanların bu problemlerini, çok zor durumda kalmadıkları sürece, açıklamamalarından dolayı ifade edilen oranların doğru olmadığı ortaya çıkmaktadır. Pilonidal sinüsün 1833‘de ilk olarak Mayo ve arkasından Anderson tarafından tarif edilmesinden zamanımıza kadar geçen sürede, ameliyattan sonra tekrarlamaları da içine alarak irdeleyen birçok tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemler genel olarak incelendiğinde iki ana başlık altında toplanabilirler birincisi Cerrahi yöntemler ve cerrahi müdahalede bulunulmayan haricen uygulanan tedavi yöntemleri.

Bu yöntemlerin başında fenol ve gümüş nitrat (AgNO3) gelmektedir. Ameliyatsız tekniklerin arayışına gidilmesi, aslında problemin ameliyat ile tamamen çözülememesinden kaynaklanmaktadır. Zira hangi tür cerrahi müdahale yapılırsa yapılsın bölgede dokunun anatomisi bozulmakta ve dikiş yerleri problemi daha da bir içinden çıkılmaz hale sokmaktadır. Bilinen tıbbi yöntemlerin dışında yeni bir teknik uygulanmaya başlanmıştır; Polifenol yöntemi. Doğal kaynaklardan elde edilen Polifenoller yüzyıllardır yara iyileştirmede kullanılmıştır.

Bu tekniğin en önemli özellikleri, sadece "kesikli bir yaranın iyileştirilmesi" mantığı ile problemin giderilmesi, nüksün (tekrarın) olmaması, kişinin günlük hayatının etkilenmemesi, kişinin kendi kendine bakım yapabilme kabiliyeti ve ekonomik oluşudur. Yöntem, uygulayanlara cerrahi müdahale getirmemektedir. Polifenol yöntemi uygulaması yapanların ortak karşılaştıkları temel sorun, yöntemin iyileşme sağlanana kadar disiplinli bir şekilde tatbik edilmesidir. Zira yöntemin başarısı, her gün “düzenli kullanımdan” geçmektedir.

KIL DÖNMESİ


Kuyruk sokumu pilonidal sinüsü (Türkiye‘de halkın kullandığı tabiri ile “kıl dönmesi”) iyileşme zorluğu çekilen veya iyileşme faktörlerinin kaybolduğu bir deri altı enfeksiyon hastalığıdır. İyileşme zorluğu, hastalığın bulunduğu bölgenin insanoğlunun ‘en karanlık‘ ve temizlik bakımından en az bakım gören yeri olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, bu bölge, yapısı itibari ile gerek yabancı maddelerin (kıl, yün, hav, tüy gibi) toplandığı ve gerekse kuyruk sokumunun bir matkap gibi deriye yapmış olduğu baskı nedenleriyle pilonidal sinüsü körüklemektedir. Buna ilaveten, özellikle yaz aylarında ‘terlemenin‘ getirdiği mikroorganizma hareketliliği ve terin içeriğindeki kimyasal yapıdan dolayı hassas olan derinin tahrişi de bu hastalığı tetiklemektedir.

Belki de pratik önlemler kullanılarak bu problem, ilk farkına varıldığı anda basit bakım kuralları uygulanması ile, insanoğluna sıkıntı teşkil etmeyecektir. Bu bakım, aslında hayatımızda vücudumuzun farklı bölgelerine sıkça yaptığımız günlük işlerdir: her gün düzenli banyo yaparak iki kaba et arasını sabunlamak, bu bölgede kıl oluşmasına izin vermemek (tıraş etmek veya tüy dökücülerle kılları uzaklaştırmak), özellikle yaz aylarında ter oluşmasını engellemek, uzun oturmamak veya uzun ayakta durmamak (basit vücut egzersizleri ile kan dolaşımını sağlamak), beslenmede C-vitamini içeriği fazla gıdalar tüketmek. Vücudun bağışıklık sisteminin güçlü olması, özellikle yara iyileşmelerinde önemli rol oynayan C-vitamininin bolca kullanımı ve polifenol içeren gıdaların tüketimi, derideki “kollajen sentezini” hızlandırması açısından bir gerekliliktir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp