Kenacort Uçuk

Kenacort uçuk pomadı nedir,bitkisel uçuk ilacı var mıdır merak ediyorsanız aşşağıdaki makaleye bakabilirsiniz..

KENACORT-A Retard IM Ampul

KENACORT-A Retard

IM Ampul

Etken Madde(ler):

Triamsinolon asetonid 40 mg/ml

Piyasa Şekilleri:

1 ml‘lik 1 i.m. ampul içeren ambalajlarda.

Kullanım Şekli:

Sistemik enjeksiyonlarda erişkinler için başlangıç dozu 60 mg ve idame doz hastalık durumuna göre 20-80 mg ve 6-12 yaş arası çocuklarda ise 40 mg‘dır. 6 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır. Lokal enjeksiyonlarda küçük sahalar için 40 mg uygulanır. Birden fazla hasta odak bulunduğunda her bir mafsala birer enjeksiyondan total 80 mg uygulanır. İki enjeksiyon arasında 15 gün ara bulunmalıdır.

Endikasyonları:

İntramüsküler: Nonsüpuratif tiroidit, post-travmatik osteoartrit, osteoartrite bağlı sinovit, romatoid artrit, akut ve subakut bursit, epikondilit, akut nonspesifik tenosinovit, akut gut artriti, psöriyatik artrit, ankilozan spondilit, jüvenil romatoid artrit, sistemik lupus eritematosus, akut romatizmal kardit, pemfigus, ağır eritema multiforme (Stevens Johnson sendromu), eksfolyatif dermatit, büllöz dermatitis, herpetiformis, ağır seboreik dermatit, ağır psöriyazis, astım bronşit, kontakt dermatit, atopik dermatit, mevsimsel alerjik durumlar, iritis, iridosiklit, korioretinit, diffüz posterior üveit ve koroidit, optik nörit, sempatik oftalmi gibi gözün kronik ve enflamatuvar hastalıkları, sistemik tedavideki ülseratif kolit ve rejiyonel enteritin kritik dönemleri, sistemik sarkoidoz, berilioz, aspirasyon pnömonisi, otoimmün hemolitik anemi, erişkinlerdeki lösemi ve lenfoma, çocuklardaki akut lösemi olgularında palyatif olarak, diürezi artırmak veya proteinüriyi azaltmak amacıyla üremi gelişmiş lupus eritematozusa bağlı veya idiopatik nefrotik sendrom vakaları.

İntraartiküler: İntraartiküler ve intrabursal uygulaması ile tendon kılıfları içine enjeksiyonu osteoartrite bağlı sinovit, romatoid artrit, akut ve subakut bursit, akut gut artriti, epikondilit, akut nonspesifik tenosinovit ve post-travmatik osteoartrit vakalarında kısa süreli yardımcı bir tedavi olarak (hastanın akut bir hecmeyi veya alevlenmeyi atlatmasında) endikedir.

Kontrendikasyonları:

Kortikosteroidler, sistemik fungal enjeksiyonu olan hastalarda kontrendikedir. İntramüsküler kortikosteroid preparatları, idiopatik trombositopenik purpura vakalarında kontrendikedir. Akut infeksiyon, herpes zoster ve gözünde ülserli herpes simpleks olanlarda kontrendikedir. Canlı aşı uygulanması kontrendikedir.

Uyarılar:

Uygulamada kesin aseptik şartlar esastır. Bu preparat 6 yaşından küçük çocuklara uygulanmamalıdır. Peptik ülseri, osteoporozu, psikozu veya ağır psikonevrozu olanlarda ancak hayat kurtarıcı olduğu zaman; konjestif kalp yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, diabetes mellitus, infeksiyon hastalığı olan ve yaşlı kişilerde çok büyük dikkatle kullanılmalıdır.

Uzun süreli kortikosteroid tedavisi esnasında hastalar muntazam olarak hipertansiyon, glukozüri, hipokalemi, gastrik rahatsızlık ve mental değişiklikler açısından takip edilmelidir. Sıvı retansiyonu takip edilmelidir.

Sırt ağrısı osteoporoza işaret olabilir. İntrakraniyal basıncı artan çocuklarda risk artar. İnfeksiyon acilen tedavi edilmelidir. Subkonjonktival, subtendon, retrobülber ve burun kanamalarına uygulanmasındaki güvenilirliği ile ilgili yeterli çalışma yoktur. Kortikosteroidlerin burun kanamalarına ve baş çevresindeki dokulara intralezyonel olarak uygulanmasını takiben gelişmiş birçok körlük olgusu bildirilmiştir.

Kortikosteroid tedavisi gören kişiler beklenmedik bir strese maruz kaldıklarında çabuk etkili kortikosteroidler, bu stresli durumdan önce, stres sırasında ve sonrasında daha yüksek dozlarda uygulanmalıdır. Kortikosteriodler bazı infeksiyon belirtilerini maskeleyebilir ve kullanımları sırasında yeni infeksiyonlar görülebilir.

Kortikosteroid kullanımı sırasında infeksiyonlara karşı direnç düşüklüğü ve infeksiyonunun lokalize edilememesi görülebilir. Kortikosteroid tedavisi sırasında bir infeksiyon görüldüğünde, infeksiyon uygun antibakteriyel tedavi ile derhal kontrol altına alınmalıdır. Diyette tuz kısıtlaması ve potasyum ilavesi gerekebilir.

Bütün kortikosteroidler idrarla kalsiyum atılımını artırır. Özellikle yüksek doz kortikosteroid tedavisindeki hastalara antikor cevabının azalmış olması ve olası nörolojik komplikasyonlar nedeniyle aşı uygulanmamalıdır. Kortikosteroidlerin aktif tüberkülozu olan hastalarda kullanımı, fulminan veya dissemine tüberküloz vakalarında sınırlı tutulmalı ve kortikosteroidler ancak uygun antitüberküloz tedavi ile birlikte kullanılmalıdır.

Latent tüberkülozu veya tüberkülin reaksiyonu olan hastalara kortikosteroid uygulanması gerekirse, hastalığın reaktivasyonu görülebileceğinden, tedavi yakın gözlem altında yapılmalıdır. Bu hastalara uzun süreli kortikosteroid tedavisi sırasında kemoprofilaksi uygulanmalıdır.

Parenteral kortikosteroid tedavisi uygulanan hastalarda nadir vakalar halinde anafilaktik reaksiyon görüldüğünden, özellikle herhangi bir ilaca karşı alerjik olduğu bilinen hastalara uygulama yapılmadan önce gerekli önleyici tedbirler alınmalıdır. İntramüsküler enjeksiyon derin olarak yapılmazsa lokal atrofi görülebilir.

Enjeksiyon, bir zorunluluk olmadıkça gluteal bölgeye yapılmalıdır. Deltoid bölgesine enjeksiyon ile lokal atrofi daha fazla görülmektedir. Kortikosteroidlerin gebelikte kullanımı ile ilgili yeterli klinik çalışma olmadığından gebelikte, gebe kalma ihtimali olanlarda ve süt verme döneminde zorunluluk dışında kullanılmamalıdır.

Yüksek doz kortikosteroid kullanmış gebelerde doğan çocuklar hipoadrenalizm açısından dikkatle gözlenmelidir. 2 yaşından küçük çocuklarda kesinlikle kullanılmamalıdır. İlaca bağlı sekonder adrenokortikal yetmezlik, dozajın aşamalı olarak azaltılması ile en aza indirgenebilir.

Bu tip rölatif yetmezlik, tedavinin kesilmesinden sonra da aylarca devam edebilir. Bu nedenle bu dönemde oluşabilecek travma, cerrahi girişim veya ağır bir hastalık gibi stres durumlarında kortikosteroid tedavisine tekrar başlanmalıdır. Mineralokortikoid sekresyonu bozulmuş olabileceğinden su ve/veya tuz bu tedaviye eş zamanlı olarak verilmelidir. Hipotiroidizm ve sirozu olan vakalarda kortikosteroidlerin etkileri artar.

Önceden varolan emosyonel dengesizlik veya psikotik eğilimler kortikosteroidlerle şiddetlenebilir. Kortikosteroidler perforasyon, apse veya diğer bir piyojenik apse gelişimi olasılığı olan nonspesifik ülseratif koliti olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.

Uzun süre kortikosteroid tedavisi uygulanan bebeklerin ve çocukların büyüme ve gelişmeleri dikkatle izlenmelidir. Kortikosteroidler; intraartiküler uygulanması lokal etkilerinin yanısıra sistemik etki de gösterebilir. İntraartiküler enjeksiyonun dikkatsizce eklem civarındaki yumuşak dokuya uygulanmasının büyük bir zararı olmaz.

Fakat sistemik etkilerin görülmesiyle sonuçlanabilir ve istenilen lokal etkilerin elde edilmemesinin en sık nedenidir. Hastalar rahatlama nedeniyle enjeksiyon yapılan eklemlerini aşırı kullanmaktan kaçınmaları konusunda uyarılmalıdırlar. Bu eklemin dejenerasyonuna yol açabilir.

İntraartiküler enjeksiyon sırasında, subkutan atrofiye neden olmamak için eklem kapsülünün aşırı gerilmesinden ve steroidin iğnenin geçtiği dokular boyunca birikiminden kaçınılmalıdır.

Tekrarlayan intraartiküler enjeksiyonlar bazı vakalarda eklemin stabilitesinde bozulmaya yol açabilir. Özellikle tekrarlayan enjeksiyon uygulanmış hastalarda röntgen takibi önerilir. Eklem rahatsızlığında bir artış nadiren görülmüştür.

Septik artrit tanısı kesinleştiğinde triamsinolon uygulaması sonlandırılmalı ve hemen antibakteriyel tedaviye geçilmelidir. Diyette tuz kısıtlamasına ve potasyum desteğine gerek vardır.

Ödem, glomerüler filtrasyon hızı değişmemiş veya düşük olan böbrek yetmezliği varlığında görülebilir. Uzun süreli tedavide bazen negatif nitrojen balansı ve iskelet kaslarında tükenme ve halsizlik ile birlikte olan tedrici kilo kaybına önlemek için bol protein alımı esastır.

Enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilir ve enfeksiyona sebep olan organizmanın yaygınlaşmasına neden olabilir. Eğer infeksiyon belirtileri görülürse, kuvvetli ve uygun bir antienfektif tedavi başlatılmalıdır. Steroidin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır.

Uzun süreli adrenokortikoid tedavisi hiperasidite veya peptik ülseri uyarabilir. Bu nedenle profilaktik yaklaşım olarak bir ülser tedavisi veya antasit uygulanması önerilir. Hastanın triamsinolon tedavisinden sonra da gözlenmesine devam edilmesi, tedavisi yapılan hastalığın şiddetli belirtilerinin aniden tekrar görülmesi ihtimali nedeniyle esastır.

Yan Etkileri:

Sodyum retansiyonu, duyarlı hastalarda kalp yetmezliği, potasyum kaybı, potasyum eksikliğine bağlı kardiyak aritmiler veya EKG değişiklikleri, hipokalemik alkaloz, hipertansiyon, kas zafiyeti, halsizlik, steroid miyopatisi, kaslarda kitlesel kayıp, osteoporoz, vertebralarda kompresyon kırığı, kırıklarda geç iyileşme, femur ve humerus başlarında aseptik nekroz, uzun kemiklerde patolojik kırıklar, spontan kırıklar, peptik ülser ve bunu takiben gelişebilen perforasyon ve kanama, pankreatit, abdominal distansiyon, ülseratif özofajit, yara iyileşmesinde gecikme, ince ve kolay zedelenen deri, peteşi ve ekimoz, fasiyal eritem, terlemede artış, purpura, stria, hirsutizm, akneiform erüpsiyonlar, lupus eritematosus benzeri lezyonlar, deri testlerine cevapta baskılanma, konvülsiyonlar genellikle tedaviden sonra görülen papilla ödemiyle birlikte kafa içi basıncında artma, baş dönmesi, baş ağrısı, nörit veya parestezi, önceden varolan psikiyatrik durumun şiddetlenmesi, menstrüasyon bozuklukları, Cushingoid durumun gelişmesi, çocuklarda büyümenin baskılanması, özellikle stres durumlarında (travma, ameliyat, hastalık gibi) sekonder adrenokortikal ve hipofizer cevapsızlık, karbonhidrat toleransında azalma, latent diabetes mellitus‘un ortaya çıkması, diyabetiklerde insülin veya oral hipoglisemik ilaçlara gereksinimin artması, posterior subkapsüler katarakt, intraoküler basınçta artma, glokom, eksoftalmi, hiperglisemi, glikozüri, protein katabolizmasında artma nedeniyle negatif nitrojen balansı, nekrotizan angütis, trombofilebit, tromboembolizm, infeksiyonlarda şiddetlenme veya belirtilerin maskelenmesi, uykusuzluk, senkop epizodları ve anafilaktik reaksiyonlar.

İntramüsküler uygulamayı takiben, şiddetli ağrı birkaç vakada bildirilmiştir. Sterik apse oluşumu, subkütanöz ve kütanöz atrofi, hiperpigmentasyon, hipopigmentasyon ve Charcot benzeri artropati gözlenmiştir.

İntraartiküler uygulamayı takiben, enjeksiyondan sonra enjeksiyon yerinde yanma, geçici ağrı, nadiren iritasyon, apse oluşumu, hiperpigmentasyon, hipopigmentasyon, Charcot benzeri artropati ve bazen eklem rahatsızlığında hafif artma.

İlaç Etkileşimleri:

Kortikosteroidler adrenerjik ilaçların allerjik cevaplarını supresse ederler ve aynı zamanda bronkodilatör etkileşimi şiddetlendirirler. Bu etkilerini cAMP oluşumunu arttırarak gösterirler.

Kortikosteroidlerle diüretiklerin beraber kullanımı potasyum kaybına neden olur. Antiasidlerle beraber kullanımı halinde gastrik sekresyonu arttırabilir. Bazı hepatik enzimler üzerine etkileyen ilaçlar (fenobartibal, fenitoin gibi) kortikosteroidlerin metabolizmasını arttırır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp