Kataraktlar

Yaşınız ilerledikçe kulağınıza kataraktlar hakkında gitgide daha çok şey çarpacaktır. Her göz kontrolünde göz doktorunuz katarakt olup olmadığını da kontrol edecektir. Dostlar anne ya da babalarının geçirdiği ameliyatları anlatacaktır. Bu da herkesin geçirdiği ya da geçiren birini tanıdığı yaşlanma sorunlarından biridir. İlk evrelerinde durdurulabilen bu hastalıkla ABD'de yaklaşık dört milyon kişi yaşamaktadır. Hatta sağlık sigortası bulunanlara her yıl en sık uygulanan ameliyat katarakt ameliyatıdır.

Kataraktlar tam olarak nedir ve nasıl oluşur? Gözün merceği normalde berraktır, taze bir yumurtanın bol sülfürlü beyazına benzer. Bildiğiniz gibi bu yumurta akı ısınana kadar berrak bir sıvıdır. Gözün merceğindeki proteinler de yumurta akı gibi sülfür içerir. Bu proteinlerde meydana gelen hasar proteinleri bulandırır. Hasar en çok güneşin ultraviyole ışınlarıyla oluşur. Bu ısıtılan yumurta akın ın beyazlaşmasından farksızdır.

Çoğu kişinin gözünde, hekimlerin dikkatle izlediği çok küçük kataraktlar vardır. Görme yeteneğini engellemezler, hala kitap okuyabilir ya da araba kullanabilirsiniz. Hekimler yalnızca kötüleşip kötüleşmeyeceklerini görmek için izler. Bir süre sonra, bazı kataraktlar merceği bulandıracak kadar büyüyebilir. O noktada görme yeteneği azalır ya da tümüyle kaybolur. Yumurta benzetmesine devam edecek olursak, bu sahanda yumurtayı güneşe tutup bakmaya benzer.

Geleneksel katarakt tedavisinde, bozulmayı durdurmak için aktif bir çaba gösterilmez. Hekim size olsa olsa OVA ve OVB ışınlarından koruyan güneş gözlüğü takmanızı söyleyecektir çünkü kataraktın çoğu zaman çok yavaş ilerlediği bilinir. Bazı insanlar, yirmi yıl ya da daha uzun süre katarakt hastası olmalarına karşın hiç ameliyata ihtiyaç duymaz. Ama katarakt gerçekten görmeyi engellerse genelde ameliyat yapılır.

Katarakt ameliyatı bir uygulamada yalnızca bir gözde yapılır çünkü her zaman bir şey ters gidebilir. Mercek çıkarılır ve yerine bir implant yerleştirilir. Ama bu sorunun bittiği anlamına gelmez. Katarakt ameliyatının birkaç yıl içinde tekrarlanması gerekebilir. Hatta ameliyat çok daha ciddi bir duruma, maküler dejenerasyona yol açabilir. Bu da DNA'nın göreceği oksidasyon hasarı, kılcal damarların bozulması ve yara izi dokusunun oluşması demektir. Bu sorunlar doğal tedavi yöntemleriyle giderilemez. Ancak antioksidan kullanarak maküler dejenerasyonu geciktirebiliriz. Bu hastalığın riskinin katarakt ameliyatıyla ne kadar arttığına bakarsak, kataraktı olabildiğince önlemenin ne kadar önemli olduğunu görürüz.

Kataraktları meydana getiren yalnızca güneş ışığı değil, aynı zamanda serbest radikallerin yol açtığı hasardır. Yaşlanmayla bu kadar yakından bağlantılı olmalarının nedeni, beyin epifizi etkinliğini yitirip melatonin üretimini azalttığı zaman serbest radikallerin daha çok hasara yol açmalarıdır Sigara içiyorsanız, diyabet hastasıysanız ya da (güneş ışığı dahil olmak üzere) radyasyona maruz kalıyorsanız, sorun şiddetlenir.

Kısa süre önce, katarakt gibi göz bozulması sorunlarıyla kanser terapilerinin bazı yan etkilerinin marihuana içimiyle hafifletilebileceği sanılıyordu. Uyuşturucu kültürüyle ilgisi olmayan insanlar, marihuana'nın tıpta kullanımda yasal hale getirilmesi için yasa yapıcılara lobi baskısı uyguladılar. Ama genel olarak herhangi bir şeyin dumanını içmenin sağlığa zararlı olduğunu görmezden geldiler.

Keyif verici ilaç olarak marihuana ve alkolün yararlarını tartışmak iyidir hoştur ama bu maddelerin hiçbiri sağlıklı değildir. Bilim adamları da marihuana'nın insanlara neden iyi geldiğini incelediklerinde, iyileşmenin marihuana'dan değil, hastanın daha fazla melatonin salgılamasından kaynaklandığını keşfettiler. Üstelik marihuana'nın bu yararı da boşa gidiyordu çünkü melatoninin ancak gece, beyin epifizinin normalde çalıştığı zaman işe yaramasına karşın denekler "çift kağıtlı''lafını günün her saati içiyorlardı. Siz bedeninizdeki melatonin üretimini C ve E vitaminini birlikte alarak artırıp katarakt sorununuzu hafifletebilirsiniz.

Göz merceğinin yağlı dış tabakası, lipid peroksidasyonuyla hasar görebilir. Bu işlemdeki en önemli madde olan hidrojen peroksitin etkisi, antioksidan olan glutatiyon sayesinde en aza indirilebilir. Glutatiyon'un bileşiminde, sistein, glutamik asit ve glisin amino asitleri bulunur. Teknik olarak bir tripeptit'tir ve lipidlerdeki hidrojen peroksiti nötralize eder. Bedende doğal yoldan üretilmesine karşın, melatonin gibi yaş ilerledikçe azalır. Katarakt sorununun başlangıcında kandaki glutatiyon düzeyi her zaman çok düşüktür.

Glutatiyon olmayınca, hidrojen peroksit göz merceğindeki hücrelerin DNA'sının çoğalmasını engeller. Sağlıklı bir gözde yeni hücreler eskileriyle aynıdır. Ama hidrojen peroksitin verdiği hasardan sonra yeni hücreler eskilerden büyük ve düzensiz olur ve çoğalamazlar, yıllar geçtikçe de mercek berraklığını ve şeklini yitirir.

Şu anda var olan katarakt hasarını gidermek mümkün olmadığından uzun vadeli koruma yöntemleri aramalıyız. Bu konuda en iyi koruyucular da C ve E vitaminleridir. 1977 yılının Ekim ayında Amerikan Beslenme Dergisi C vitamini ve kataraktlar üzerine ilk araştırmalarını yayınladı. Sadece C vitamini alımı bile (Bence E vitaminiyle beraber almanız gerektir. Unutmayın!) erken katarakt vakalarını önemli ölçüde azaltıyordu. Ayrıca inceleme öncesinde var olan ya da o sırada ortaya çıkan vakaları hafifletme etkisi de büyüktü. Araştırma sonuçları arasında en önemlilerinden biri, kısa süreli C vitamini kullanımının yeterli olmamasıydı. C ve E vitaminleri her gün ve yaşam boyunca kullanılmalı.

Şu anda, E vitamininin bedendeki tüm yağlı dokuları nasıl koruyorsa kataraktı da o şekilde önlediği sanılmakta. Yağda çözüldüğünden hücre duvarına ve çekirdeğine girebildiği gibi mercek üstü tabakasından da geçebiliyor. Oksidize olduğu zaman da merceği tazelemesi için C vitaminini harekete geçiriyor.

Ne anlama geliyor tüm bunlar? Oftalmoloji dergisinin 1998 Mayıs sayısında, iyi bir multivitamin hapının düzenli kullanımı sayesinde katarakt vakalarının üçte bir oranında azaltılabileceği açıklanmıştı. E vitamini ekleyin, vakalar yarıya iner. C vitaminini ekleyin, E vitamini daha da etkili olur.

Dikkat: Antioksidan işlevi görerek katarakt oluşumuna karşı koruyan bir biyoflavonoit vardır. Quersetin, C vitamininin daha iyi emilmesini sağlar. Mavi-yeşil yosunlarda bulunan bu madde hap olarak alınabilir.

Katarakt oluşumunun yıllar sürdüğünü unutmayın. Bu yüzden doğal tedavi uzun süreli uygulanmalıdır. Neyse ki bedenin birçok noktasına iyi gelir. Yalnız C ve E vitaminlerini alfa lipoik asit ve biyoflavonoitlerle desteklemeyi unutmayın.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp