Kanser İçin Ne Gibi Önlem Almalıyız ?

Kanser İçin Ne Gibi Önlem Almalıyız ? : Risk değerlendirmesi her zaman yanlış soruyu, ne kadar az hasarın mümkün olduğunu değil, ne kadar hasarın güvenli olduğunu sorar.Risk almak, çoğu “gelişmiş" ülkede gurur meselesidir. Fakat uzun uzun, ısrarla ve dikkatlice bakmadan atlamanın maliyeti, gerçekten belalı yan etkilere yol açabilir.Talidomid ve Vioxx adlı ürünleri düşünün. Agent Orange (eser miktarda diyoksin içeren bir bitki öldürücü), kurşunlu benzin ve asbesti düşünün. Atom bombasını, Çernobil'i. CJC'leri ve paramparça olan ozon tabakamızı. Tüm bu vakalarda, gizli riskler olup olmadığını sormadan teknolojileri ya da ürünleri kullanmaya başladık, fakat yıllar sonra yıkıcı etkilerini yaşadık.DDT, "mucize" tarım ilacı, mükemmel bir örnektir. 1940'larda böcek kaynaklı hastalıklar ve küresel savaşlarla yorgun düşmüş bir dünyaya çekinmeden saldırdı. John War- go mükemmel kitabı Çocuklarımızın Toksik Mirası'nda şöyle diyor: "DDT hızla insektisidlerin atom bombası haline geldi.

"1 Fakat haşaratı çok etkili (ve çok ucuz) bir şekilde öldürmenin yanı sıra, DDT birçok da "hoş olmayan sürpriz" getirdi. Bu sürprizlerin arasında, besin zincirinde yükselmesi ve vahşi hayvanların yağ dokularında birikmesi sonucunda, aralarında Amerika'nın simgesi haline gelmiş beyaz kafalı kartalın da bulunduğu birçok yabani hayvan cinsinin üremesini sabote etmek de yer alıyordu.Bu kadar çok harika yenilik yaratan bilim, neden bizi korumayı başaramadı? Bu sorunun yanıtı yalnızca bilimde aranmamalıdır, zira politikalar ve kurumsal kârlar da çok önemli rollere sahiptir (bkz. sayfa 106). Fakat bilim dallarınınkendilerinde de önemli kısıtlamalar söz konusudur, özellikle de insan sağlığı tehlikede olduğunda.DDT gibi örnekler, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kimyasal ve nükleer sanayiler bütün hızıyla ilerlerken, yeni ürünler ve teknolojiler için uzun vadeli sağlık ve güvenlilik çalışmalarının yapılmadığını açıkça göstermektedir. Tarım ilaçları ve plastikler, çözücüler ve ilaçların hepsi de kuşku duymayan topluma “kimya yoluyla daha iyi yaşam" olarak pazarlanıyordu.

Bunu hemen yeni bir iyonize radyasyon uygulamaları kuşağı izledi, hem de akne ve mastit tedavileri, ayakkabıcılarda müşterilerin ayak ölçüsünün röntgen cihazları ile ölçülmesi şeklinde.1962'de Rachel Carson'ın Silent Spring kitabı, bu pervasızlığa son verme çağrısında bulundu. Kitap her yerde kitleleri -özellikle kadınları- daha fazla önlem ve daha iyi korunma talep etmek üzere harekete geçirdi.Sonra "kralın yeni giysileri"ne benzer bir şey olan risk değerlendirmesi geldi. Bir tarihçi, bunu cömertçe "hayvan çalışmalarından ve insan epidemiyolojisinden toplanan verilerin maruz kalma seviyesi ile birleştirerek, spesifik bir insan topluluğunda özel bir olumsuz etki yaratma olasılığının sayısal tahmini" olarak tanımladı.3Kulağa etkileyici gelse de, risk değerlendirmesi gerçek dünyayı yansıtmamaktadır ve yansıtamaz. Yeni kimyasalları tek başlarına inceler, 70 kg. ağırlığındaki sağlıklı erişkin erkeklerdeki etkisini hesaplar ve "kabul edilebilir risk"i yaşam boyunca maruz kalma ile milyonda bir kanser olarak tanımlar, ki bunu ölçmek ya da öngörmek gerçekten imkânsızdır (bkz. Sayfa 253 "Referans Adam"). Yakın dönemde EPA çocuklar için daha uygun olan, geleneksel modelden çok daha hassas bir araç geliştirdi, fakat bu da "ne kadar hasar güvenlidir" ekolünden geliyordu.İronik bir biçimde, toksikoloji ve epidemiyoloji bugün kullanımda olan on binlerce yeni madde yüzünden şaşkına dönmüş durumdadır. Toksikologlar karışımlar ve kombinasyon-lan test etmek gibi neredeyse imkânsız bir görevle karşı karşıyadır.

Epidemiyologlar kirliliğe maruz kalmış insan gruplarını karşılaştırmak gibi aynı derecede ürkütücü zorluk ile karşı karşıyadır. Bu kadar çok sayıda çalışmanın bir sonuca varamamasına ve "daha fazla araştırma" çağrısı ile sonuçlandığına -ki bu durum, halktan ziyade kirletenlerin işine yaramaktadır- şaşmamak gerekir.Yakın zamanda yapılan bilimsel çalışmalar, hormon bozucuların son derece küçük dozlarda bile sağlık üzerinde istenmeyen etkiler yarattığını ortaya koymuştur. Bu bulgular, bir zamanların "zehri yaratan dozdur" şeklindeki karşı çıkılamaz inancını geçersiz kılmaktadır. The Wall Street Journal, 2005'te şu bildiriyi yayınlamıştır: "Öyle görünüyor ki, bazı maddeler (örneğin, yaygın olarak kullanılan plastikleştirici bisfenol-A) en düşük dozlarda, daha yüksek seviyelerde görülmeyen biyolojik etkilere sahip olabilir."4 Daha fazla sayıda çalışma ve korkusuz gazeteci, risk değerlendirmesinin sahteliğini sonunda ortaya çıkarabilir.Halk sağlığının ve kanseri önlemenin temelinde tedbir ilkesini kullanmaya başlamamızın zamanı çoktan gelmiştir. Ayrıca pratik ve etkili bir "alternatifler analizi" yaklaşımına da gereksinimimiz vardır. Bunun örneğini Dr. Mary O'Brien Daha İyi Çevresel Kararlar Almak kitabında, makul alternatifler varken sağlığı ya da çevreye zarar vermenin kabul edilemez olduğu önermesinden yola çıkarak vermiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp