histeri nedir tanımı

Histeri, psikiyatride tarihsel, teorik ve pratik yönlerden üzerinde çok çalışılmış bir hastalıktır. «Histeri» adını Yunancada uterus anlamına gelen «hysteron» kelimesinden almıştır. Hippocra- tes’tan 16. yüzyıla kadar, histeri uterus’un isteklerinin neden olduğu bir hastalık olarak tanınmıştır (Hippocrates, Platon, Gale- mus, Calse, Aretee, Serapion ve İbni Sina).Ortaçağda histeri doğa-üstü güçlere, büyüye, sihirbazlığa bağlanmıştır. Orta çağda «Saint-guy dansı» şeklinde kitle histerisi nöbetleri görülmüştür. Bu durum şeytana ruhunu satmak şeklinde yorumlanmış (possesion demoniaque) ve binlerce histerik yakılarak yokedilmiştir.

İlk defa 16 ncı yüzyılda C. Lepois histerinin nörolojik bir hastalık olduğunu savunmuş ve hastalığın kliniğini doğru olarak tanımlamış ve histerinin erkeklerde de görüldüğünü bildirmiştir.17 ve 18 inci yüzyılda «Miasma» görüşü baskın çıkmış ve histeri etiyolojisi pis ve hastalık yapan bir dumana bağlanmıştır. Ve histerinin bulaşıcı olduğu, erkeklerde de bulunduğu açıklanmıştır. (Pomme, Raulin). Bu devirde Sydenham, histerinin bir hastalık olduğunu savunmuş ve histeriyi organik hastalıklar başlığı altında incelemiştir.19. uncu yüzyılın ikinci yarısında ünlü Fransız nörologu Char- cot’un çalışmaları ile histeri üzerinde bilimsel inceleme çağı açılmıştır.

Charcot, histerinin bazı psişik travmalara bağlı olarak ortaya çıkan psişik bir bozukluk olduğunu ileri sürmüş ve ilk defa hipnoz yöntemi ile histeri belirtilerini ortaya çıkartarak telkin tedavisi yöntemini geliştirmiştir.Charcot’dan sonra, Bernheim, Babinski, P. Janet ve Breuer ve S. Freud histeri üzerindeki araştırmaları ile histeri hakkmdaki bugünkü bilgileri geliştirmişlerdir. Sonra Moebius ve Strümpell’in çalışmaları ile histerinin psikopatolojik özellikleri incelenmiştir. Sollier ve Binet ise histeriyi nöro-fizyolojik bir olgu olarak kabul etmişlerdir.

Babinski’nin histeri tanımlaması, bu hastalığın araştırılmasına ışık tutmuştur: «Histeri, belirtileri telkinle ortaya çıkan ve tel-kinle kaybolan somatik ve psişik çeşitli belirtiler topluluğudur» diye tanımlanmış ve histeriye «telkin nevrozu» anlamına gelen «Pithiatisme» adınm verilmesini önermiştir. Gerçekten, sonraki araştırmalar da göstermiştir ki telkin, histeride çok önemli bir özelliktir. Telkin histerinin birçok yönlerini açıklar, örneğin, histerinin taklit etmediği bir hastalık yoktur, ayrıca histerik hastaların belirtileri, hastanın sosyal ve entellektüel durumuna, zamana ve mekâna göre çok değişik şekillerde görülür.Kretchmer’in histeri tanımlaması da histerinin anlaşılması açısından önemlidir.

Kretchmer, histeriyi «yüksek psişik fonksiyonların yeterli derecede olgunlaşmamış veya iyi gelişmemiş olduğu kimselerde içgüdüsel, dürtülerin iyi kontrol edilememesinden doğan bir hastalık» olarak tanımlamıştır. Kretchmer, histerik hastaların, psişik veya fizik travmalar karşısında irade ve muhakemeleri yerine içgüdüleri doğrultusunda hareket ettiklerini ve problemlerle savaşmak ve çözümlemek yerine hastalığa sığındıklarını ifade etmiştir, (Fuite à la maladie).

Kretchmer, ayrıca histerinin zekâca debil veya olgunlaşmamış gençlerde ve özellikle kadınlarda görüldüğünü bildirmiş ve bu hastaların dikkat çekme isteklerini vurgulamıştır.Histeriyi, Bonhoeffer de bir bünye hastalığı olarak görmüş ve bu kişilerde zorlayıcı koşullarda hemen hastalık belirtilerinin ortaya çıkabileceğini düşünmüştür.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp