Edinsel Kataraktlar

Doğuştan gelmeyip sonradan oluşan edinsel kataraktlara çok daha sık rastlanır. Sağlıklı bir gözde yaşlanmaya, darbelere, göze özgü ya da genel hastalıklara bağlı olarak katarakt oluşabilir. Yaşlılık dönemi kataraktları. İleri yaşlarda merceğin bulanıklaşması biçiminde görülür. Bu hastalığın nasıl oluştuğu henüz tam olarak açıklanmamıştır. Değişik görünümleri olabilir, ama genellikle üç temel tipe aynlır:

• Kabuksal. Kapsülün (merceğin dış bölümü) matlaşmasına bağlıdır, gözbe- beğinde gelişen açık, donuk renk çıplak gözle bile fark edilir. Genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkar; hasta, bir sis katmanından ya da buzlu camdan bakıyormuş gibi bulanık görmekten yakınır. Gözlük takarak görüş geçici olarak düzeltilebilir (kataraktın başlangıç evresinde mercek şişer ve odak uzaklığının azalmasıyla miyopluk ortaya çıkar), ama sisli görme sürer. Bazen güçlü ışıkta ya da güneşli havada görme düzelir; bunun nedeni ışıkta irisin kasılıp gözbebeğini daraltması, böylece merceğin çevre bölümüne göre daha saydam kalan merkez bölümü aracılığıyla görmenin gerçekleşmesidir. Bu bozukluklar hemen her zaman yavaş başlar, bir- iki yıl böyle gider ve sonra hızla ilerler.

• Çekirdeksel. Daha enderdir ve genellikle 60 yaşından sonra başlar. Merceğin erişkin çekirdeğinde matlaşmayla ayırt edilir. Belirtiler yavaş ama ilerleyici bir gidiş gösterir ve kabuksal kataraktta olduğu gibi bir süre sonra hızla ağırlaşmaz. Hasta, görüşünün sürekli azalıp bulanıklaştığından yakınır. Merceğin merkez bölümünde matlaşma olduğundan bulutlu havalarda ya da evde az ışıkta daha iyi görür. Gözbebeği genişlediğinde de, merceğin mat olmayan çevresel bölümlerini kullanarak daha iyi görür. Bu, kabuksal katarakttakinin tersi bir durumdur.

• Kapsül altı katarakt. Yaşlılık kataraktının en az görülen biçimidir. Kapsülün, merceğin arka yüzeyindeki alt bölümünün bulanıklaşmasıyla ayırt edilir. Tek tedavi yöntemi, merceğin alınmasını içeren cerrahi girişimdir. Damlalar ya da göz banyoları sonuç vermez. Katarakt iki taraflı (her iki gözde de) olduğunda, kısa aralıklarla önce bir göz, sonra öbürü ameliyat edilir. Katarakt tek gözde olduğunda bile, ameliyat sonrasında iki gözün birlikte kullanılması olanaksızlaşacaktır. Çünkü merceği alman göz yalnızca yakınsama (ışık demetlerini kırarak birbirine yakınlaştırma) gücü yüksek bir gözlük yardımıyla görebilir. Bu durumda gözlük camı, daha önce göz merceğinin bulunduğu noktadan 2 cm kadar önde olacaktır. Bu da (bazı optik geometri teoremlerinin gösterdiği gibi), ağtabaka üstünde daha büyük bir görüntü oluşmasına yol açar. Gözlük kullanımı sonucunda, merceği alınmış gözün ağtabakası üstünde sağlıklı gözde- kinden daha büyük bir görüntü oluşur. Sonuçta kişi iki şekil görür. Bu durum kontakt lens kullanımıyla önlenebilir, ama yaşlı kişiler her zaman kontakt lens kullanamaz.

Ameliyat kararı vermeden bu konunun dikkate alınması gerekir. Öte yandan, yaşlılıkta katarakt genellikle iki taraflıdır ve bir gözde ortaya çıktıktan sonra öbür gözde de oluşur. Her iki göz de ameliyat edildiğinde hasta gözlük kullanarak iki gözüyle birden görebilecektir. Yaşlılık kataraktları çoğu zaman iki taraflı olduğundan, matlaşmanın ilk ortaya çıktığı gözü hemen ameliyat etmek uygun olur. Böylece hasta, iki ameliyat arasında geçen sürede hiç değilse bir gözünü kullanabilir. Travmaya bağlı kataraktlar. Göz merceğini doğrudan ilgilendiren bir yara, gözküresinde basit bir bere ya da şakaktan alman bir darbe, merceğin matlaşmasına yol açabilir. Yara çok küçükse sınırlı bir matlaşma ortaya çıkar ve görmeyi engellemez. Ama yara yaygınsa, merceğin lifleri arasına saydam sıvı (saydamtabakamn arka yüzü ile iris ve göz merceği arasındaki saydam yapı) girer ve bunların şişmesiyle mercek tam matlaşır, iris öne doğru itilir. Bu olgularda mikropik ve iltihabi komplikasyonlardan korkulur. Bazen, örneğin şakağa gelen bir darbeden sonra, kapsül düzeyinde hiçbir yapısal bozukluk (örselenme belirtisi) bulunmamasına karşın katarakt oluşabilir. Ancak biyomikroskopik incelemeyle görülebilen bu kataraktların biçimi gülü andırır.

Darbenin yol açtığı katarakların tek tedavisi cerrahi girişimdir. Ama yaşlılık kataraktlanfıdan farklı olarak bunlar, enfeksiyon gelişme tehlikesine karşı, hemen ameliyat edilmelidir. Cerrahi tedavi. Bütün çabalara karşın, günümüze değin mercekteki matlaşmayı geriletecek bir tıbbi tedavi yöntemi bulunamamıştır. O yüzden bu olgularda tek tedavi yöntemi cerrahi girişimdir. Eski Mısır, Yunan ve Roma'da kataraktın ameliyat edildiği bilinmektedir. Ama Arapların ameliyat yöntemleriyle ilgili daha kesin bilgiler vardır. Araplar, saydamtabaka (kornea) ya da gözakından ince bir iğne sokarak matlaşmış merceği camsı cismin içine indiriyordu. Aynı teknik ortaçağda Avrupa'da da kullanıldı. Matlaşmış merceği çıkarmayı ilk kez 1741'de Fransız göz hekimi Daviel başardı. Üçgen bir bıçakla limbus (gözakı ile saydamtabaka arasındaki geçiş bölgesi) düzeyinde bir keşi yaparak bunu makaslarla genişletti.

Bu noktada, saydamtabakayı bir cımbızla kaldırıp gözbebeği deliğinden soktuğu küçük bir bıçakla matlaşmış merceği çıkarıyordu. Büyük bir cerrahi ilerleme olan bu teknik, mikrobik komplikasyonlar nedeniyle yaygınlaşamadı. Antibiyotiklerin bulunmasından sonra bu yöntem de öteki bütün cerrahi girişimler gibi rahatlıkla uygulanmaya başladı. Cerrahi girişime karar vermeden önce hasta dikkatle muayene edilmeli ve ameliyata engel bir durum bulunmadığından emin olunmalıdır. Her şeyden önce gözün derin zarlarında ve görme sinirinde değişiklikler olmadığını kesinleştirmek gerekir. Katarakt nedeniyle gözdibini inceleme olanağı bulunmadığından, uzman ışık, renk ve ışıklı projeksiyonları algılamasını inceleyerek ağtabakanm iyi durumda olup olmadığına bakar. Gözünde olgunlaşmış bir katarakttan başka bozukluk olmayan kişinin, 5 m uzaklıktan bir mumun ışığını algılaması gerekir.

Gözbebeğinin ışığa tepkisi "tam" olmalı, yani normal bir gözde olduğu gibi bir ışık demeti yollandığında gözbebeği kasılmalıdır; ayrıca kataraktlı göz, renkli bir cam filtreden geçerek gelen ışığın renklerini seçebil- melidir.Büyük hastanelerde elektroretino- grafik inceleme de uygulanır. Bu inceleme ağtabakanm elektriksel etkinliğinin, yani göze ışıklı bir uyaran geldiğinde elektrik yapısında oluşan değişikliklerin kaydedilmesine dayanır. Kaydedilen dalganın özelliklerine göre uzman, ağtabakanm işlevlerine ilişkin bilgiler elde ederek ameliyat önermenin uygun olup olmadığına karar verebilir. Ameliyat, şu durumlarda önerilmez: Konjuktivada iltihaplanma (konjunkti- vit, trahom), gözkapağı iltihabı (blefa- rit) ve gözyaşı kesesinde iltihap (dakri- yosistit).

Bunlar, ameliyat sonrası gelişebilecek mikrobik komplikasyonların önlenmesi için ameliyattan önce tedavi edilmelidirler. Ameliyat edilecek hastanın genel durumunu değerlendirmek de önemlidir, çünkü kalp, böbrek ve akciğerle ilgili ağır hastalıklar ameliyatı tehlikeli kılabilir. Afakik (yani merceği olmayan) kişi 11 diyoptri hipermetroptur, yani uzağı görmek için 11 diyoptrilik, yakını görmek için de 14 diyoptrilik mercek taşıyacaktır. Hasta tek gözünden ameliyat olduysa, iki gözünü birlikte kullanamaz: İki göz arasındaki belirgin görme farkı nedeniyle biri büyük, öbürü küçük olan üst üste binmiş iki şekil görecektir. Gene de hastalık tek gözde olsa bile ameliyat önerilir, çünkü yaşlılığa bağlı perde çoğu zaman iki taraflıdır; yani bir gözü etkilemişse, bir süre sonra öbürünü de etkileyecek demektir. Çok genç bir kişide kataraktlı gözün işlevsiz olduğunu ve erken müdahale edilmezse, ameliyattan sonra da çalışamayacağını unutmamak gerekir.

Bu nedenle travmaya bağlı katarakt olgularında da ameliyat önerilir. Tek taraflı ve travmaya bağlı kataraktların ameliyat edilip edilmemesi sorunu, kontakt lens kullanımıyla bir ölçüde çözülmüştür. Kontakt lensler gözün optik merkezine (ışınların göze girdiği nokta) yapışmış olduğu için sıradan merceklere göre görüntüleri büyütücü ya da küçültücü etkileri çok azdır. Bu nedenle her iki gözde çok değişik düzeltmelerin uygulandığı olgularda da (tek taraflı afaki gibi) diplopiye (çift görme) neden olmazlar.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp