Diferansiasyon ve Anaplazi

Diferansiasyon ve anaplazi neoplazman değişen elementlerini oluşturan parankim hücrelerini ilgilendirir. Parankim hücre diferansiasyonu, morfolojik ve fonksiyonel olarak normal öncüsüne ne kadar benzediğini yansıtır.Kan taşıyan stroma tümörlerin büyümesi için önemlidir,fakat benign ve malign ayınmında yardımcı değildir. Ancak stromal bağ dokusunun miktarı neoplazman kıvamını belirler. Belirli kanserler yoğun, bol fibröz stroma (desmoplazi) yapar, sert kıvamlıdır, skiröz tümör adını alır.

Benign neoplazmlar normal karşıtlarına çok benzeyen iyi diferansiyel hücrelerden oluşur. Lipom, sitoplazmik lipid vakuolleri ile dolu olgun yağ hücrelerinden oluşur ve kondrom morfolojik ve fonksiyonel diferansiasyon bulgusu olarak kıkırdak matriksi sentezleyen olgun kıkırdak hücrelerinden oluşur. İyi diferansiyel benign tümörlerde mitoz çok seyrek sayıdadır ve normal görünümdedir.Malign neoplazmlar şaşırtıcı şekilde iyi diferansiyeden, tamamen indiferansiye arasında değişen parankim hücre diferansiasyonu ile karakterizedir. Örneğin, iyi diferansiyel tiroid adenokarsinomu normal görünümde folliküller içerebilir. Böyle tümörleri benign proliferasyonlardan ayırmak bazan güç olabilir. İki uç arasındaki tümörler orta derecede diferansiyel tümörler olarak değerlendirilir.

Hücre diferansiasyonu, daha iyi olarak, normal karşıtlarında bulunan fonksiyonel yeteneğin daha fazla kalmasıdır. Endokrin bezlerin benign tümörleri ve hatta iyi diferansiyel kanserleri sıklıkla orijininin karakteristiği olan hormonu salar. İyi diferansiyel yassı hücreli karsinom keratin salarken iyi diferansiyel hepatosellüler karsinom safra salar. Diğer örneklerde beklenmedik fonksiyonlar ortaya çıkabilir. Bazı kanserler, eriş-kin karşıtlarında bulunmayan fetal proteinler salar. Endokrin orijinli olmayan kanserler, ektopik hormon adını alan ürün yapabilir. Örneğin, bazı akciğer karsinomları adreno kortikotropik hormon (ACTH), paratiroit benzeri hormon, inselin, glukagon ve diğerlerini yapabilir. Bu fenomenden daha sonra bahsedilecektir. İstisnalarına rağmen, daha hızlı gelişen ve daha anaplastik bir tümör,daha az özelleşmiş fonksiyonel aktivite gösterecektir.

İndiferansiye hücrelerden oluşan malign tümörlere anaplastik denir. Diferansiasyon kaybı veya anaplazi malignitenin önemli özelliği olarak kabul edilir. Anaplazi terimi, sözcük olarak "geriye dönüş" demektir. Diferansiasyon olmaması veya normal hücrenin yapısal ve fonksiyonel diferansiasyon kaybını yansıtır. Ancak, en azından bazı kanserler dokulardaki kök hücreden kaynaklanır, diferansiyel olmamış bu tümörlerde diferansiasyon yetmezliği özel hücrelerin diferansiasyon kaybından çok özel hücrelerde diferansiasyon olmamasına bağlanır.Yeni çalışmalar bazı vakalarda matür hücrelerdeki diferan siasyon kaybının karsinogenez sırasında olduğunu gösterdi .Anaplastik hücreler belirgin pleomorfizm (yani büyüklük ve şekilde belirgin değişim) gösterir.

4).Karakteristik olarak çekirdek aşırı derecede hiperkromatik (koyu boyanmış) ve büyüktür. Çekirdek-sitoplazma oranı normaldeki ı:4 veya ı:6 yerine ı: 1' e yaklaşabilir.Komşularından daha büyük dev hücreleri oluşabilir ve dev boyutlu tek çekirdek veya çok sayıda çekirdek içerebilir. Anaplastik çekirdek değişkendir ve boyut ve şekli ile tuhaftır. Kromatin kaba ve kümelidir ve çekirdekçik şaşırtıcı boyutta olabilir. Daha önemlisi, mito; sıklıkla çok sayıda ve belirgin atipiktir, bazen tripolar veya kuadripolar anarşik multipI demetler şeklinde görülebilir.

Ayıca anaplastik hücreler genellikle birbirine belirgin uyum göstermez (yani normal polaritelerini kaybeder). Bez oluşumu veya çok katlı yassı yapılar gibi ortak yapısal özelliklerini tamamen kaybederek tabakalar halinde gelişebilir. Anaplazi hücresel proliferasyon yelpazesindeki en aşırı uçta büyüme bozukluğudur.

Diferansiyasyon ve anaplazi konusuna son vermeden önce, düzensiz fakat neoplastik olmayan proliferasyonu tanımlayan displazi terimini tartışacağız. Displazi en sık epitelde görülür. Hücrelerde tek biçimlilik ve yapısal düzenlenme kaybıdır. Displa tik hücreler belirgin pleomorfizm gösterir ve sıklıkla hücre için anormal büyük ve koyu boyanan nukleusa sahiptir. Mitoz beklenenden daha fazladır. Mitoz sıklıkla epitelde anormal yerleşimlerde görülür. Displastik çok katlı yassı epitelde mitoz, normalde görüldüğü bazal tabakaya sınırlı değildir, fakat bütün düzeylerde ve hatta yüzey hücrelerde görülebilir.

Belirgin yapısal anarşi vardır. Örneğin, bazal tabakadaki uzun hücrelerin yassı keratine dönüşen ilerleyici olgunlaşması kaybolur ve koyu bazal görünümlü kötü organize hücre topluluğuna dönüşebilir.Displastik değişiklikler belirgin ve epriteli tam kat tuttuğu zaman, lezyon kanserin preinvaziv evresi olan karsinomain site adını alır.Displastik değişiklikler sıklıkla malign değişim odaklarına bitişik ve uzun süre sigara içenlerin çalışmalarında değişmez olarak kanser görülmeden önce bulunduğu halde, displazi her zaman kanseri göstermediği gibi, mutlaka kansere de ilerlemez: Epitelin tüm katlarını tutmayan hafif-orta değişiklikler geri dönebilir ve başlatıcı sebeplerin ortadan kalkması ile epitel tamamen normale dönebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp