Beyinde Tümör Belirtileri

Beyinde Tümör Belirtileri :

Kafaiçi tümör dendiğinde, anatomik ve klinik açıdan kafatası boşluğunun içinde gelişen ve beyin dokusuna yerleşen ya da beyne dışarıdan baskı uygulayan bütün kütleler anlaşılır. Bunlar hem dar anlamda tümörleri (neoplaziler), hem granülomları (tüberkülom, gom), hem de asalak kistleri içerir.

Kafaiçi tümörleri sinir dokusunun kendi unsurlarından ve bu doku dışındaki unsurlardan (damar ve beyin zarı tümörleri) kaynaklanabilir. Başka organlardaki tümörlerin (sarkom, karsi-nom) yayılımıyla oluşan odaklar da sık görülür. Sinir dokusundan kaynaklanan tümörler, hücre tipine ve olgunluk derecesine göre büyük bir çeşitlilik gösterir.

GÖRÜLME SIKLIĞI

Beyin tümörlerinin görülme sıklığı 100 bin kişide 3,8 ile 5,1 arasında değişir. Kansere bağlı ölümlerin yüzde 2,7‘si beyin tümörlerinin sonucudur; ölüm endeksi her 100 bin kişide, erkeklerde 3,3, kadınlarda ise 2,3′tür. Beyin tümörleri çocukluk çağında kan kanserleri ve kötü huylu lenfomlardan sonra en sık görülen tümör grubunu oluşturur; bu yaşlarda rastlanan kötü huylu tümörlerin yüzde 20-25′i beyin tümörleridir.

NEDENLERİ

Travma, virüs, ailevi yatkınlık gibi etmenleri ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar varsa da, bu tümörlerin kökeni halen bilinmemektedir. Bazı tümörler belirgin bir biçimde “embriyonal” ve doğumsal”dır; bazıları ise yaşamın ileri evrelerinde ortaya çıkar.

BELİRTİLERİ

Kafaiçi tümörleri iki tür belirtiye neden olur. Birinci gruptakiler genel belirtiler olarak adlandırılır. Bunlar, yerleşimleri neresi olursa olsun bütün kafaiçi tümörleri açısından ortak belirtilerdir. İkinci grup belirtiler ise tümörün yerleşimine bağlıdır. Bu belirtiler tümörün yıkıma uğrattığı beyin bölümlerinin saptanmasında yararlı olurlar. Bunlaı tümörün beyindeki yerleşiminin belirlenmesine yardımcı olduklarından yerleşim belirtileri olarak adlandırılır. Beyin tümörünün kesin tanısı, iki tür belirti birlikte görüldüğünde konabilir; ama bir grup ötekinden daha belirgin olabilir. Bazı olgularda genel belirtiler uzun süre görülmeyebilir; bunlar ancak tümör büyüdükten sonra ortaya çıkarlar.

Beynin kabuk (korteks) bölümü gibi baskıya ve zedelenmelere çok duyarlı bölgelerine yerleşen tümörlerde bu özellik görülür. Bazı olgularda ise yalnız genel belirtiler tabloya egemendir; yerleşim belirtileri ya çok hafiftir ya da hiç görülmez. Bunlar ancak dikkatli, sabırlı ve ayrıntılı incelemelerle saptanabilir. Bu olgularda tümör tanısı genel belirtilerin özellikleri, şiddeti ve hastalığın seyri dikkate alınarak konur; tümörün yerleşiminin klinik tanısı, yerel belirtiler saptanamadığı durumlarda yaklaşık olarak yapılabilir.

Alın ve sağ şakak loblan eskiden beynin “sessiz bölge”si kabul edilirdi. Bunun nedeni bu bölgelerin, yankafa ve artkafa loblan gibi hareket ya da duyu işlevlerinin merkezi olmamalarıdır. Dolayısıyla tümörün bu bölgelere baskısı uzun süre belirtisiz seyredebilir. Sinir sistemi muayenesi temelinde tümör tanısı sağlayan yöntemlerin geliştirilmesiyle, “sessiz bölge” tümörlerinin de yerlerini az çok belli eden belirtiler verdikleri kanıtlanmıştır.” Zihinsel uyuşukluk gibi ruhsal kökenli genel belirtilerin, yerleşim belirtilerini maskelemesi tanıyı güçleştirebilir. Başka bir deyişle, bilinci bulanık durumda olan hasta, hekimle yeterli işbirliği yapamaz ve çok hassas olan bu belirtilerin yakalanması olanaksızlaşır.Yerleşim belirtileri, her zaman tümörün yerleştiği bölgeyi doğrudan göstermeyebilir.

Tümör yakınındaki bir beyin alanına baskı yaparak bu bölgeye bağlı belirtilerin öne çıkmasına neden olabilir. Ayrıca birincil olarak tuttuğu alanın uzak bölgelerle ilişkisini sağlayan birleştirici lifleri keserek bununla ilgili belirtilere neden olabilir (en bilinen örneği alın lobu tümörlerinde, beyincik lezyonlarmm tipik belirtilerinin görülmesidir). Tümör kafa sinirlerine uzaktan baskı yapabilir. Örneğin, şakak lobu tümörleri aşağı doğru baskı yaparak beyin sapını ye buradan çıkan kafa sinirlerini etkileyebilir. Tabloya tümörün bulunduğu beyin yarıküresinin ileri derecede ödemli olması da eklenir. Sonuç olarak, beyin tümörlerinin yerel belirtileri, yalnızca tümörün geliştiği bölgenin tutulmasının doğrudan yansıması değil, aynı zamanda uzak etkilerin de bir sonucudur.

• Genel belirtiler - Bu belirtiler kafaiçi basınç artmasına bağlıdır; gerek tümör kütlesinden, gerek beyin-omurilik sıvısı dolaşımındaki bozukluklardan kaynaklanırlar. Aynı belirtiler, beyin-omurilik sıvısının aşın üretimine ve sıvı akımının engellenmesine (tıkayıcı hidrosefali [beyin karıncıklarında aşın beyin-omurilik sıvısı birikmesi]) bağlı olarak kafaiçi basınç artmasının söz konusu olduğu hastalıklarda da görülür. Bu belirtilerin hepsine birden kafaiçi basınç artışı sendromu (KİBAS) adı verilir. Genel belirtilerin en önemlileri baş ağrısı, kusma ve papilla (kör nokta) sta-zıdır. Bunlara daha seyrek görülen ama oldukça anlamlı olan zihinsel uyuşukluk, uykuya eğilim ve nabız azalmasını da eklemek gerekir.

- Baş ağrısı: En sık ve en erken görülen belirtidir, genellikle şiddetlidir. Sürekli olabilir, seyrek olarak da başlangıç evresinde nöbetler halinde gelir. Bazı olgularda yoğun ve yırtıcı Özellikte, bazılarında ise daha hafif nöbetler biçimde gittikçe şiddetlenerek seyreder. Genellikle artkafa çukuru tümörlerinde, öteki bölgelerdekine oranla daha erken ve şiddetlidir. Bu tümörlerde belirtiler genellikle ani ve çok şiddetli baş ağnsı ile başlar.

Tümör kütlesinin dördüncü kanncığa yaptığı baskı sonucu beyin-omurilik sıvısı dolaşımının engellenmesi (hidrosefali) KİBAS yaparak kusmaya neden olur.Baş ağrısı yaygın, ya da yerel özellikte olabilir. Ağrılı alan seyrek olarak tümörün yerine uyar. Ağrı yalnızca tümörün bulunduğu beyin yarımküresini doğru olarak gösterir. Beyincik tümörlerinde ağn, genel kural olmamakla birlikte, daha çok alın bölgesindedir. Tümörün yerleşimine uyan ağn, genellikle kafatası duvarına doğrudan baskı yapan yüzeyel tümörlerde görülür. Kafatasına baskı uygulama ya da vurma genellikle ağrıyı şiddetlendirir. Baş ağnsmm şiddeti vücudun konumuna göre değişebilir; genellikle dik durulduğunda şiddetlenir, yatıldığmda azalır.

- Kusma. Kafaiçi basmç artmasına bağlı kusma yemeklerle ilgili değildir; bulantı görülmez, fışkırma biçimindedir. Bu özellikleri nedeniyle beyin kökenli kusmaya kolay kusma (bulantısız kusma) da denir; ama bu özelliklerin değişiklik gösterdiği de olur. Beyin kökenli kusma daha çok sabahlan aç karnına görülür. Bazı olgularda yemeklerden ya da biraz su içtikten sonra bulantıyla da ortaya çıkabilir ve halsizlik yaratabilir. Vücudun duruşundaki değişiklikler baş ağnsı gibi bulantıyı da etkiler. Beyin kökenli kusma, artkafa çukuru tümörlerinde Öteki bölgelerin tümörlerine oranla daha sık görülür.

- Papilla stazı: Kafaiçi tümörlerinin hemen hepsi gözde papilla (kör nokta) değişikliklerine yol açar. Papilla şişip dışarı doğru kabanrken kenarları silinir, çevresindeki ağtabaka damarları dirsek biçiminde bir çıkıntı yapar. Artkafa çukuru tümörlerinde, papilla stazı ile birlikte ağtabakada kanama odaklan da sık olarak görülür. Tek yanlı papilla stazı, önkafatası çukurundaki bir tümörün belirtisidir.

Özellikle alın lobunun alt yüzünün tümörlerinde saptanan ve gözlerde ortaya çıkan bir sendrom, her olguda görülmese de yerleşimle İlgili önemli bir belirtidir. Bu olgularda tümörün bulunduğu taraftaki gözde birincil optik atrofı (doku gerilemesi), karşı taraftaki gözde ise papilla stazı görülür. Optik atrofı tümörün doğrudan görme siniri liflerine yaptığı baskıya bağlıdır; papilla stazı ise kafaiçi basınç artmasının bir sonucudur.

- Nabzın seyrekleşmesi: Seyrek görülen bir belirtidir. Tanı açısından değeri genellikle abartılmıştır. Bulunması başka genel belirtilere anlam katar, bulunmamasının ise bir önemi yoktur. Daha çok artkafa çukuru tümörlerinde gözlenir; büyük bir olasılıkla vagus sinirinin soğanilikteki çekirdeklerinin baskıya uğramasına bağlıdır.

- Baş dönmesi: Baş hareketleri ile uyarılan öznel ya da nesnel baş dönmesi beyincik ve işitme siniri tümörlerinde görülür. Başka bölge tümörlerinde gözlenen geçici bilinç bozukluğu, baygınlık ve ani fenalaşma gibi yakınmalar hasta tarafından yanlışlıkla baş dönmesi olarak tanımlanabilir. Baş dönmesi yalnızca bu anlamda genel belirtiler arasında sayılabilir. Ayrıca beyin yarıkürelerinin tümörlerinde gerçek baş dönmesi de görülebilir. - Çırpınma nöbetleri. Eskiden genel belirtiler arasında sayılan çırpınma nöbetleri aslında kafaiçi basınç artmasına bağlı değildir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp