Bağışık Yanıtta Yer Alan Hücreler

Bağışık Yanıtta Yer Alan Hücreler : 1) Makrofajlar ve bağışık yanıttaki rolleri :Hangi yoldan gelirse gelsin genellikle organizmaya ilk giren bir antijeni ilk önce karşılayan makrofajlardır. Bilindiği gibi aslında esas kaynakları kemik iliği olan makrofajlar; kapillerlerin duvarlarının endotel hücreleri, lenfoid, doku, kemik iliği, karaciğer, dalak vb. gibi organların sinüs boş-luklarmı çevreleyen hücreler, dalak pulpası ve lenf düğümlerinde medulla kordonundaki dendridik hücreler, sabit histiyositlerdır. Re- tikulo endotelyal sistem (RES) adı verilen bu hücrelerin oluşturduğu sistemde özellikle lenf düğümleri, lenfoid doku, dalak ve kemik iliğindeki makrofajlann hücresel ve sı visal bağışık yanıt olaylarında rolleri çok önemlidir.Makrofajlar genellikle 10-15 mikron boyunda, bol sitoplazmalı, yuvarlak çekirdekli, sitoplazmalarmda bol lizozom ve fagozomlar bu-* lunan hücrelerdir.

Makrofajlann bağışık yanıttaki rolleri şu şekilde özetlenebilir :Organizmaya giren bir kısım antijenler endositoz (parçacıklar şeklinde ise fagositoz, erimiş halde ise p i n o s i t o z) olayı ile makrofajlann hücresi içine alınırlar. Makrofajlar, antijenleri determinantlarına kadar ayrıştırırlar. Henüz niteliği aydınlanamamış bir hazırlık döneminden sonra onları yüzeylerinden bir süper antijen halinde lenfositlere sunarlar. Makrofajlar özellikle hücresel bağışıklığa yol açanlarla İgM dışındaki antikorların sentezine yol açan antijenlere ilgi duyarlar.

Bunlar timusa bağımlı ve T lenfositlerle ilişkisi olan antijenlerdir.2— Lenfositler ve bağışık yanıttaki rolleri :Bilindiği gibi doğumdan önceki yaşamda hematopoez (kan hücrelerinin oluşması) karaciğer gibi organlarda başlar ve yürütülür. Burada oluşan ana kan hücreleri (Hemositoblastlar) doğumdan sonraki yaşamda özellikle kemik iliğinde yerleşip kalırlar ve tüm kan hücreleri (granülositler, eritrositler vb.) bu hücrelerin başkalaşması ile oluşur. Lenfositer seri hücreler de kemik iliğinde başkalaşıma uğramamış ana hücreleri olan lenfoblastlardan kaynak bulurlar. Lenfositler, bundan sonraki evrimlerinde iki yön izlerler

Bu gelişme sonunda T ve B lenfositler ortaya çıkar. Bir de ne T ne de B lenfosit özelliklerini göstermediklerinden Null == (değersiz) adı verilen lenfositler vardır. K = Killer = öldürücü ve NK = Na- tural killer hücrelerin bu grup içinde olduğu sanılmaktadır.a) T lenfositler.Kemik iliğinden çıktıktan sonra timüs’e gelen lenfoblastlar ti- mik faktör denilen maddenin etkisi ile burada bir başkalaşıma uğrarlar ve hızlı bir şekilde çoğalırlar.

Günde 3-4 defa bölünmekle çoğalan bu -lenfositler küçük lenfositler şeklindedirler. Önemli olan nokta, timusdeki bu lenfosit çoğalmasının, diğer lenf organlarındaki lenfosit çoğalmalarının aksine herhangi bir antijen u- yarımı olmadan olageldiğidir. Bu nedenle Timus primer lenfoid >nr organıdır. Timüs korteksindeki lenfositlerin % 90’ı bu küçük lenfositlerden oluşmuştur. Bu küçük lenfositlerin yaşama süreleri değişik olup bir kısmı 3-5 gün içinde timüsde ölürler. Bunların görevlerinin, yapılarındaki DNA’yı ve başka maddeleri diğer lenfositlere vermek olduğu üzerinde durulmaktadır. Küçük lenfositlerin diğer küçük bir kısmı timusun medulla kısmına geçerek değişime uğrarlar. Bunların yaşama süreleri uzun (birkaç ay ya da bir kaç yıl) olup bunlar ti- mus’u terk ederler.

Antijenik ve immünolojik olarak yeni yetenekler kazanan bu lenfositlere timuse bağımlı lenfosit anlamında T lenfositler adı verilir. İşte hücresel bağışık yanıtta esas rol alan hücreler bu hücrelerdir.Timuste başkalaşıma uğrayarak antijenik ve immünolojik yeni yetenekler kazanan ve bu suretle T lenfositler haline dönüşen bu küçük lenfositler bundan sonraki yaşamlarını lenf bezlerinin parakor- tikal kısmında, dalağın ak pulpasmda periarterioler alanda, peyer plaklarının inter folikuler bölgesi kısmında yerleşerek ya da perife- rik kanda geçirirler. Kanda dolaşan küçük lenfoistlerin % 80'i, dalak- takilerin % 65’i T lenfositlerdir. T lenfositler antijen uyarılarından sonra duruma göre lenf bezlerinin parakortikal kısımları ile dalakta ve diğer lenfoid organlarda başkalaşıma ve üremeğe yönelerek bağışık yanıt için gerekli işlevlerini görürler.

Görülüyor ki T lenfositlerinin oluşmasında ve daha sonra bunların kontrolü üzerinde timusun etkisi kesindir. Bu etkinin temel mekanizması bilinmemekle beraber hormonal bir etki şeklinde olduğu varsayılmaktadır.T lenfositlerinin kendilerine özgü özelliklerine bakılarak onları diğer lenfositlerden ayırmak olanaklıdır. İleride B lenfositler diye tanımlayacağımız ve özellikle sıvısal bağışık yanıtta önem taşıyan lenfositlerin aksine, yüzeylerinde gama globulin bulunmaz. Bir kısmında antijenlerin bağlandığı algaçlar vardır. Bunun yanısıra hemen hepsinin yüzeylerinde antijen yapısında maddeler bulunur. Bu maddelerin fare lenfositlerindekilerine Teta ((0) antijenler. ınsan- dakilere MSTA = fare türü timus antijeni (Mouse Species Thymus Antigen) adı verilir. T lenfositlerin ayırıcı bir özellileri de koyun eritrositleri ile karıştırıldıklarında bu eritrositlerle rozet gör'"nümü verecek şekilde onlara yapışmalarıdır.

T lenfoistler hücresel bağışık yanıt olaylarında ve özellikle hücresel bağışıklık ve geciken tip (hücresel) aşırı duyarlılık tepkimelerinde, greftlerin organizmada kabulü ya da atılması ile ilgili olaylarda, tümör bağışıklığı olaylarında görev yaparlar.İşlevlerine ve yüzeyel antijenlerine göre T lenfositleri ayrı gruplara ayrılırlar. İşlevlerine göre düzenleyici (regülatör) ve eylemci (effector) T lenfositleri olmak üzere iki grupturlar.

Düzenleyici T lenfositleri şunlardır :a) Th — Yardımcı T (T Helper) hücreleri : Bu T lenfositlerikesinlikle antikor oluşturmazlar. Ancak özellikle hapten yapısındaki antijenlere karşı B lenfositlerinin antikor oluşturabilmeleri için yardımcı olurlar. İşte B lenfositlerine yardımcı olan bu T lenfositlerine Yardımcı T = TH adı verilir.b) Ts — Baskılayıcı T (T suspessor) hücreleri : Bağışık yanıt esnasında gerek B gerekse T lenfositleri üzerine etki ederek bağışık- yanıt mekanizmasını baskılamak suretiyle düzenleme yapan T lenfositleridir. Bağışık yanıtın düzenli çalışabilmesi için T H ve Ts hücreleri arasındaki mekanizmanın dengeli çalışması gereklidir.Bir de Tp = percusor = ön düzenleyici diye anılan ve Ts hücresine aracılık eden bir hücre daha tanımlanmıştır.

Eylemci T lenfositleri :Hücresel bağışık yanıtta doğrudan kendilerinin yer alması yada saldıkları ve lenfokin adı verilen maddelerin aracılığı ile etkili olan lenfositlerdir. Bu etki sonucunda mikroorganizmalar ve vabancı canlı hücreler öldürülür, organizma dokularında doku incinmesi, yan- gısal tepkime gibi patolojik olaylar ortaya çıkar. Bu eylemci lenfositler sitotoksik (Cytotoxic) T lenfositleri = Tcy ve öldürücü = Killer T lenfositleri = Tk dir. İkisinin ayni hücre olduğu ileri sürülmektedir.Eylemci hücreler içinde geç tip aşırı duyarlılıklarda deri tepkimelerinde rol alan Tdth diye simgelenen (Delayet type Hypersensitivity) bir hücre ayrılmıştır.

b) Kemik iliğinde oluşan T lenfositleri dışında yine buradan kaynaklanan lenfositlerin bir kısmı timüse uğramadan ve bu organa bağımlı olmaksızın diğer bir doğrultuda gelişirler. Özellikle sıvısal bağışık yanıttan yani, antikor oluşmasından ve bir kısım erken tip aşırı duyarlılık tepkimelerinden sorumlu olan bu hücrelere B lenfositler adı verilir. Bunların gelişimive evrimi konusunda özellikle kuşlardaki durum aydınlığa kavuşmuştur. Kemik iliğinden doğan ve timüse uğramadan dolaşıma katılan timüse bağımsız lenfositlerin evrimi kuşlarda bağırsak sisteminin sonunda bulunan ve Bursa fabricius adını alan bir kesede olur.

Bursa fabriciııs’un kuşlarda B lenfositlerinin oluşumunda ve kontrolunda görevli bir organ olduğu kesin olarak kanıtlanmıştır. İnsan ve memeli hayvanlarda bu B lenfositlerin (Bursal lenfosit) kontrol edildiği organların sindirim sistemindeki lenfoid doku (peyer plakları, apendiks, tonsilla’lar v.b.) vekemikiliği olduğu üzerinde durulmaktadır. Kemik iliğinden çıktıktan sonra bu organlarda başkalaşıma uğrayan bu bursa’ya bağımlı timus’e bağımsız ya da kısaca B lenfositler, hem oluştukları organlarda hem çevre kanında ve daha önemlisi lenfa düğümlerinin ger- minal merkezlerinde ve dalakta bulunurlar. Çevre kanındaki küçük lenfositlerin % 20’si, dalaktakilerin % 35’i B lenfositleridir. B lenfositlerin yaşamları birkaç gün ya da birkaç hafta sürecek kadar kısadır.

En önemli özellikleri yüzeylerinde çok sayıda (hücre başına 105) immunoglobulin (İg) molekülü taşımalarıdır. Bu yüzden elekt- ronmikroskopta yüzey görünümleri T lenfositlerinin aksine düz değil pürtüklüdür. Genellikle bir lenfositde bir çeşit İgA, İgD ve İgM immunoglobulin bulunursa da bazen birkaçı birlikte bulunabilir.. B lenfositlerdeki bu immunoglobulinler antijenlerin bağlanarak onları uyardıkları algaçlardır. Bu hücrelerde ayrıca antijen - antikor bileşiklerinin bağlandıkları ve Fc algaçları denilen algaçlar da vardır. Yüzeylerinde Teta (0) antijeni yoktur. Buna karşı T lenfositlerinde bulunmayan MBLA antijeni (Fareye özgül B lenfosit Antijeni ^ Mouse - specific B Lymphocyte Antigen) vardır. B hücreleri antijen stimulusu karşısında, bulundukları lenf organlarında, büyük lenfositlere ve plazma hücrelerine dönüşerek çoğalabilirler.

Plazma hücreleri ve dolayısıyla B lenfositler antikorların (İmmun globulinlerin) oluşmasında görev alan en önemli hücrelerdir. Koyun eritrositleri ile rozet oluşturmazlar. Tanınmaları için en uygun yöntem, fluoresanlanmış anti İg serumu ile işlem yaptıktan sonra fluo resans verip vermediklerine bakmaktır.B lenfositler antijen uyarısı karşısında bir yandan plazma hücrelerine dönüşerek antikor oluştururlar. Bir kısmı da tekrar küçük lenfositler haline, uzun yaşamlı ve ileriki bağışık yanıtlarda görev yapacak olan bellekli B hücrelerine dönüşürler. T ve B lenfositlerine ait özellikler da özetlenmiştir.

3 — Mast Hücreleri :Küçük kan damarları çevresinde, bağ dokusunda, karaciğer kap sülü, plevra, periton gibi serozalarda, dil, burun delikleri, meme başlarında, düz kaslı organlarda, bağırsaklarda, uteruste ve kalp dokusunda yoğun olmak üzere organizmada yaygın çok çekirdekli, içerisinde büyük bazofil granüller içeren geniş sitoplazmalı hücrelerdir. Bağışık yanıttaki görevleri bazı antikorların (insanlarda îg

E) Fc kısımları ile bu hücrelerin zarındaki algaçlara yapışmaları ve uygun antijen ile uyarılmaları halinde histamin, yavaş etkileyen madde (SRS — A) salgılayarak anafilaksi tipindeki aşırı duyarlılıklara yol açmalarıdır.

4 — Diğer kan hücreleri :

a) Lökositler :Lökositlerden nötrofillerin bağışık yanıtta doğrudan etkileri yoktur. Fagositoz yapmaları ile vücut direncini sağlamada dolaylı olarak bağışıklığı etkilerler.

b) Bazofil lökositlerin bağışık yanıttaki etkileri mast hücreleri gibidir.

c) Eozinofil lokositlerin ise salgıladıkları bazı maddeler (hista- minaz, aril sulfataz), mast hücrelerinin saldığı histamin ve yavaş etkileyen maddeyi parçalamak suretiyle bağışık yanıt olaylarına katıldıkları anlaşılmaktadır. Atopi tipindeki aşırı duyarlılıklarda ve bağırsak parazitleri enfestasyonlarmda eozinofillerin kandaki oranı yükselir.

ç) Trombositler:Aşırı duyarlılıklarda etkin bir madde olan serotonini salgılayarak bağışık yanıtta yer alırlar. Ayrıca antijen - antikor birleşiklerinin etkisi ile birbirlerine yapışıp trombusler oluştururlar ve hista min salgılanmasını etkilerler.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp