Antijen-antikor (ig) İlişkileri

Antijen-antikor (ig) İlişkileri : Antijenlerin kendi antikorları ile Birleşmesi konusunda antijenlerin yapısı bölümünde geniş açıklamalarda bulunulmuş ve birleşme mekanizması açıklanmıştı. Burada belli başlı noktalar aşağıda özetlenmiştir.

a) Antijen antikor birleşmesi özgüldür. Bu özgüllük, elde ikisinden birisinin bulunması halinde onu adeta bir ayıraç olarak kullanarak diğerini araştırmak, tanımak ve saptamak olanağını verir.

b) Antijenlerin antikorlarına karşı olan bu özgüllüğünü belirleyen özel kimyasal grupları vardır. Bunlara belirtici gruplar (determinant gruplar) adı verilir. Antijenler antikorları ile bu grupları a- racılığı ile birleşirler. Bu birleşme kimyasal bir birleşme olup antikorun uygun yanı birleşme ucu (aminoterminal uç) ile olur. Bununla beraber bu kimyasal birleşme sonucunda antijen ya da antikor moleküllerinde moleküler bir parçalanma ya da sindirim olmaz. Birleşme streokimya kuralları uyarınca olur ve her zaman geriye dönücü nitelik taşır (Bak antijenlerin yapısı konusu).

c) Tam antijen yapısındaki maddelerde birden çok belirtici grup bulunduğundan bunlar birden çok antikor molekülünü bağlamak ye- teneğindedirler yani multivalan (çok valanslı) dırlar.

ç) Bu bilgilere ek olarak antikorların kendilerine özgül antijenlerle birleşmeleri konusundaki bilgilerimiz şunlardır :Antijen-antikor birleşmesi olayı iki basamakta oluşmaktadır. Birinci basamak çok çabuk hemen birkaç saniyede oluşur. Buradaantijenin belirtici grupları ya da haptenlerin ayni nitelikteki grupları, antikorda kendilerine uyan birleşme ucu ile birleşirler. Bir kimyasal olay olan bu basamakta enerji açığa çıkar ve oluşması için ortamda elektrolitlerin bulunması zorunlu değildir. Birleşmeden sonra gözle herhangi bir değişiklik saptanmaz.

Antijenin tam olması ya da hapten şeklinde yani monovalan olması, antikorun da tam ya da yalnızca Fab parçacığından ibaret olması birinci basamaktaki olayları etkilemez. Olay her iki durumda da uygun kimyasal köklerin birleşmesi ile sonuçlanır.Ancak antijenin tek valanslı hapten yapısında bulunması ya da antikorun yalnızca Fab parçacığından ibaret olması halinde ikinci basamaktaki olaylar ortaya çıkmaz.

Tek valanslı haptenler antikorların birleşme ucu ile birleşerek onu bloke ederler. Bu suretle hem ikinci basamaktaki olayların ortaya çıkması engellenmiş olur, hem de bu durumdaki antikorlar artık esas antijenlerle de birleşip tepkime verme özelliğini kaybederler.İkinci basamak birinci basamağın oluşmasından sonra antikor molekülünde harekete geçen bazı biyolojik etkinliklerin sonucudur.İkinci basamakta oluşan olaylar daha yavaş oluşurlar. Sonuçlanmaları saatler ve hatta günler alır. Ortaya çıkmaları için antijenlerin tam antijen niteliğinde (çok valanslı) antikorların da tam antikor (Fab ve Fc kısımları tamam) olmaları gereklidir. Ayrıca antijen ile antikorun bulunduğu ortamda elektrolitlerin bulunmasına da gerek vardır.

Bu basamakta ortaya çıkan olayları in vitro koşullarda göz ile görmek ya da özel yöntemlerle görünür hale koymak olanaklıdır. Genellikle in vitro deneylerde antikorlar, içinde bulundukları serumlarda deneylere sokulduklarından bu olaylara serolojik olaylar, bunlarla ilgilenen bilim dalma da seroloji adı verilir. Serolojik deneyler niceliksel temele dayalı olarak yapılır. Yani ortamda bulunan antijen ya da antikorun yalnızca bulunup bulunmadığı değil, ayni zamanda ne kadar bulunduğu sorunu önem taşır. Bu nedenle antijen ile antikorun ölçüye dayalı olarak birleşmesi olayını incelemek gereklidir.

Niceliksel Antijen — Antikor Birleşmesi konusu en iyi olarak presipitasyon deneyinde İncelenmektedir. Presipitasyon olayı ileriki konularda daha geniş olarak ele alınacaktır. Şimdilik bu olayı sudaerimiş durumda bulunan antijenlerin, uygun miktardaki kendi antikorları ile birleşmeleri halinde önce bulanıklık sonra dipte toz şeklinde çöküntü ile sonuçlanan serolojik bir olay olarak tanımlamakla yetinelim. Bir sıra tüp alıp her birisine belli bir miktar antikor (örneğin 1 mİ. bağışık serum) koyalım. Üzerlerine sıra ile toplam hacım ayni kalmak koşulu ile gittikçe artan miktarlarda antijen ekleyelim.

Tüpleri bir süre uygun ortamda beklettikten sonra incelediğimizde ilk tüplerin berrak olduğu, sonrakilerde yavaş yavaş gittikçe artan bir bulanıklığın ortaya çıktığı, belli bir tüpte bulanıklığın en fazla olduğu ve sonraki tüplerde yine azalarak en son tüplerin yine berraklaştığı saptanır. Tüpler bir süre daha bekletilip santrifüje edilecek olursa dibe antijen-antikor bileşiğinden oluşmuş bir çöküntü ayrılır. Üstteki sivı aktarılarak incelenecek olursa bulanıklığın en fazla olduğu tüpteki üst sıvıda ne antijen ne de antikor artığı saptanır. Bu tüpteki antijen-antikor miktarları birbirleri ile tam olarak birleşebilecek miktarlardadır.

Antijen ve antikorun birbiri ile tam olarak birleştikleri bu bölgeye optimal zon (optimal bölge) denir. İlk tüplerdeki aktarılan üst sıvıda antikor artığı, son tüplerdeki üst sıvıda da antijen artığı bulunduğu saptanır. Dibe çöken çökeleğin analizi ile ne miktar ya da kaç molekül antijenin kaç molekül antikor ile birleşmiş olduğu saptanabilir.Niceliksel temele dayalı bu olayda optimal birleşme tüpünden önceki tüplerin bulunduğu bir antikor fazlalığı bölgesi vardır. Bu bölgede hiç reaksiyon vermeyen yani hiç bulanıklık göstermeyen tüpler vardır. İşte hem antijenin hem de kendine uyan antikorun bulunmasına karşın antikorun fazla olmasından dolayı görünür hiçbir olay olmaması biçimindeki bu duruma p r e z o n (zon öncesi) o 1 a- v ı adı verilir. Ayni şekilde optimal tüpten sonraki, antijenin fazla olduğu bölgede bazı tüplerde antijenin fazlalığına dayalı olarak herhangi bir değişikliğin görülmemesi olayına da p o s t z o n (zon son- rarası) olayı adı verilir. Bu olaylar serolojik çalışmaların mutlaka niceliksel yöntemle yapılması gereğini açıkça ortaya koymaktadır

Bu ve buna benzer deneyler sonucunda antijen ile antikorun birleşme şekilleri üzerinde çeşitli kuramlar ortaya atılmıştır. Bunlar içerisinde en çok ilgi görenlerden birisi kafes kuram ı’dır. Tam antijenler çok valanslı tam antikorlar da en az iki valanslıdır. Bu temele dayalı olarak antijen ve antikorlar stereokimya kuralları uyarınca birleşme yaptıklarında her ikisinin birleşme yanları birbirleri tarafından bloke olur. Bu birleşme, antijen ile antikorun birbirleriile bir kafes oluşturacakları biçimde gelişir ve ortamdaki serbest antijen ya da antikor moleküllerinden birisinin tükenmesine kadar sürer. Bu moleküllerden sonuncusu da kafese bağlanınca artık artakalan diğer çeşit moleküllerin bağlanacağı yer kalmadığından kafese bağlanmazlar, serbest kalırlar

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp