Anti Müllerian Hormon

Anti Müllerian Hormon :
Son dönemlerde yoğunlaşan çalışmalar, over fonksiyonunu belirlemede en iyi göstergenin, Anti-Mullerian Hormon (AMH) oldğunu göstermektedir. Bilindiği gibi, bugüne kadar, bu amaçla genellikle FSH kullanılmaktaydı. Çalışmalar FSH, Inhibin B ve Anti-Mullerian Hormon (AMH) üçlüsünün bu amaçla birlikte kullanılabileceğini, ancak bunlar içinde AMH‘nin diğerlerine oranla belirgin oranda güvenilir sonuç verdiğini göstermektedir.

AMH nedir?

Inhibinler ve Activinler ile aynı ailedendir. Transforming Growth Factor-b (TGF-b) ailesinin bir üyesidir.
Bu grup hormonlar dokulardaki gelişme ve farklılaşmada rol oynamaktadırlar.
AMH, erkeklerde testisin Sertoli hücreleri tarafından, kadınlarda ise over granulosa hücreleri tarafından üretilmektedir. Fetusta uterus, fallop tüpleri ve üst vajina bölümlerinin başlangıç dokusu olan Mullerian kanalların gerilemesine neden olmaktadır. AMH, postpubertal erkeklerde spermatogenesisin düzenlenmesinde, üretken yaştaki kadınlarda da follikulogenesisin düzenlenmesinde önemli rol almaktadır.

AMH‘nin Erkeklerde Salgılanması ve Fizyolojik Rolü

Testosterone ve AMH, fetuste erkek üreme organlarının oluşumu için önemli hormonlardır. Testosterone Leydig, AMH de Sertoli hücreleri tarafından üretilmektedirler.Erkekte, Anti-Mullerian Hormone salgılanması fetuste embriyogenesis sırasında başlamakta ve yaşam boyu devam etmektedir. Doğumdan sonra AMH düzeyi kısa süre düşük seyrettikten sonra, 3-6 ay içinde en yüksek düzeye ulaşır.

Bebeklik ve çocukluk boyunca seviye yaklaşık 50 ng/ml düzeyindedir. Puberteden önce düzey düşmeye başlar, pubertede düşüş devam eder ve puberteden sonra, yetişkin erkeklerde yaşam boyunca 2-5 ng/ml düzeyinde, düşük seviyede kalır. Doğum sonrası testosteron ve AMH konsantrasyonları erkeklerde birbirine zıt düzeydedir. Çocuklukta, testosteron düzeyi düşük olduğunda, AMH testiküler dokunun işlevi konusunda önemli fikir veren bir marker durumundadır.

Kadınlarda AMH‘nin Salgılanması ve Fizyolojik Rolü?

Normal bir kadında AMH seviyesi, puberte başlangıcına kadar oldukça düşüktür. Bundan sonra, AMH düzeyi menapoza kadar 2-5 ng/ml gibi düşük düzeyde kalır ve menapozdan sonra da saptanamayacak kadar düşer. Erişkinde, kadın ve erkek değerleri birbirine yakındır (2-5 ng/ml).
AMH primer folliküllerin granuloza hücrelerinin oluşumundan hemen sonra, neonatal yaşam boyunca salgılanır. Bundan sonra, sekonder preantral folliküllerin granulosa hücreleri, prepubertal dönem ve estrogen siklusu sırasında da küçük antral foliküller tarafından salgılanır.

Son bulgular, AMH‘nin üreme çağındaki kadında hayati önemi olduğunu göstermektedir. AMH, primordial follikül havuzun azalmasında, folliküllerin primordial safhadan büyüme safhasına geçiş hızının düzenlenmesinde önemli role sahip görünmektedir. AMH, primordial follikül havuzunun tüketilme hızını yavaşlatarak koruyucu rol oynamaktadır. AMH, erken antral dönemde de, FSH‘a bağlı follikül büyümesini inhibe ederek, foliküllerin büyüme hızını düzenlemektedir. (Durlinger et al, 2001). AMH‘nin follikül oluşumundaki düzenleyici rolü, ESHRE, Berlin 2004‘te tekrardan vurgulanmıştır.

Serum AMH düzeyi, normal menstruel siklus döneminde önemli oranda değişmemektedir. Folliküler, mid-siklus ve mid-luteal dönemlerde düzey birbirine yakın bulunmuştur.

FSH ile AMH‘nin Temel Farkı Nedir?

Bilindiği gibi, hipofiz hormonları olan FSH ve LH, gonadların faaliyetinde etkilidirler. Ancak bunlar, dolaylı markerlardır. AMH ve İnhibin B, direkt olarak testis ve overlerde üretildikleri için, testis ve over fonksiyonlarını doğrudan göstermektedirler.
Ayrıca FSH, menstruasyon döneminde değişkenlikler ve oynamalar göstermektedir. Menapoza geçiş döneminde de değişkenlikler sürmektedir. AMH ve İnhibin B ise daha stabil olup, daha güvenilir bir gösterge özelliğinde olan markerlardır.

AMH‘nin Klinik Uygulama Alanları

Kadında:

Over rezervini ve over fonksiyonlarını değerlendirmek
Granulosa hücre tümörlerini araştırmak
Erkekte:
Testis fonksiyonunu ve infertiliteyi araştırmak
Pediatride
Erken veya geç ergenlik araştırması
Cinsiyet bozuklukları ve çift genital durumunun ayırıcı tanısında
Kriptorşidizm ve anorşidizmin ayırıcı tanısında

AMH KONUSUNDA YAPILMIŞ
SON ÇALIŞMALARDAN BAZI ÖRNEKLER


Polikistik Over Sendromunun Tanımlanmasında Antral Follikül Sayımı Yerine Serum AMH‘nin Kullanılması

Sık görülen bir durum olmasına rağmen, polikistik over sendromu (PCOS), halen tanısı oldukça sorun oluşturan bir durumdur. Bu konuya çözüm getirmek üzere, Rotterdam konsensus konferansı, hiperandrojenizm ve oligo-anovülasyona ek olarak, yeni diagnostik kriter olarak, ultrasonografik follikül sayımını da önermiştir. Ancak, dünyanın her bölgesinde bu ölçüm, yeterince güven sağlamamaktadır.

Bu nedenle, PCOS tanısında, serumda AMH ölçümünün, antral follikül sayımının yerine geçip geçmeyeceği araştırılmıştır. 73 polikistik over hasta ve 96 kişilik kontrol grubunda yapılan ölçümlerde, serumda AMH düzeyi, PCOS hastalarında, kontrol grubuna göre 3 kat daha yüksek bulunmuştur. (81.6‘ya karşı 33.5 pmol/lt; P<0.001). Sonuç her iki gruptaki follikül sayısı ile de belirgin ölçüde bağlantılıdır. Araştırmacılar, serum AMH düzeyinin, ovarian erken antral follikül sayısının belirlenmesinde doğru bir marker olduğunu ve iyi bir tanısal güce sahip bulunduğunu belirtmektedirler. Doğru USG verilerinin sağlanamadığı durumlarda, tanısal kriter olarak, AMH‘nin Rotterdam tanımlamasında belirtilen follikül sayımının yerine kullanılabileceğini belirtmektedirler

(J Clin Endecrinol Metab 91: 941-945, 2006).

IVF Hastalarında FSH, Inhibin B ve AMH Markerlarının Etkinliğinin Kıyaslanması

Üreme yardımı uygulanan IVF hastalarında, FSH, Inhibin B ve AMH‘nin yararı araştırılmıştır. Hastalardan kan örnekleri, tedavi edilmemiş menstruel siklusun 5. veya 6. gününde alınmıştır. FSH, AMH ve Inhibin B çalışılmıştır. Ana sonuç ölçütleri, gonadotropin stimülasyonuna yanıt ve toplanan yumurta sayısıdır. 69 hastanın, 52‘si İVF siklusunu tamamlamıştır. 17 hasta, gonadotropin stimulasyonuna zayıf yanıttan dolayı siklusu tamamlayamadan iptal etmiştir.

Ortalama FSH düzeyleri, iptal edilen grupta (10.69 ± 2.27 mIu/ml), siklusu tamamlayan gruba göre belirgin olarak yüksektir (P<0.05).Ortalama AMH düzeyleri, iptal edilen grupta (0.175 ± 0.04 ng/ml), siklusu tamamlayan gruba (1.13 ± 0.2 ng/ml) göre belirgin olarak düşüktür (P<0.001).
Ortalama Inhibin B düzeyleri, iptal edilen grupta (70.69 ± 12.79 pg/ml), siklusu tamamlayan gruba (126.9 ± 8.8 pg/ml) göre belirgin olarak daha düşüktür (P<0.001).

Prediktif istatistikler göstermektedir ki, AMH en iyi markerdir. FSH, AMH ve Inhibin B, tek başına AMH‘den sınırlı oranda biraz daha iyi sonuç vermektedir. FSH (r=0.25, P<0.05), Inhibin B (r=0.35, P<0.05), AMH (r=0.69, P<0.001) bulunmuş olup, IVF hasta grubunda, gonadotropin hormon stimulasyonuna cevabın ölçümünde en iyi markerin AMH olduğunu göstermiştir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp