a vitamini hangi besinlerde bulunur

Yağda eriyen A vitamini, benzeri biyolojik aktiviteler göteren retinoL, retinal ve retinoik asitin bulunduğu bir grup ilişkili maddelerin genel adıdır. Retinol, A vitamininin kimyasal adı ve transport formudur. Retinol esteri ise depo şeklidir. Yaygın kullanılan terim olan retinoidler yapı olarak A vitamini ile ilişkili ama, A vitamininin aktivite ine sahip olmayan doğal veya sentetik kimyasal maddelerdir. Karaciğer, balık, yumurta, süt ve tereyağı gibi hayvansal gıdalar diyetteki A vitamini öncüllerinin önemli kaynağıdır. Havuç, kabak ve ıspanak gibi sarı ve yeşil yapraklı sebzeler büyük miktarda karotenoid sağlar. Bunlar vücutta aktif A vitaminine dönüşebilen provitaminlerdir. KaroteinoidIer diyetteki A vitamininin yaklaşık %30'unu karşılar.

Bunların en önemlisi olan beta-karoten, büyük oranda A vitaminine çevrilir. A vitamininin diyette önerilen miktarı,A vitamini ve beta-karotenin her ikisinin öncüllerini kapsayacağı için retinol miktarı ile ifade edilir. Tüm yağlarda olduğu gibi, karoten ve retinoidlerin sindirimi ve emilimi için safra, pankreatik enzimler ve gıdalarda belli ölçüde antioksidan aktivite gereklidir. Retinol (genellikle retinol ester olarak alınır) ve beta-karoten barsak duvarından emilir; burada beta-karoten retinola çevrilir.

Retinol daha sonra şilomikronların içinde karaciğere depo ve esterleşme için taşınır. Karaciğer hücrelerine alınımı apoplipoprotein E reseptörü vasıtasıyla meydana gelir. Vücudun A vitamini rezervlerinin %90'ından fazlası karaciğerde ve çoğunlukla sinüzoidler etrafındaki yıldızımsı (Stellate hücre: oto hücresi) hücrelerde depolanır. Yeterli bir diyetle beslenen sağlıklı bir kişide bu rezervler en az 6 aylık bir A vitamini yoksunduğu için yeterlidir. Karaciğerde depolanan retinol esterleri serbestleşebilir. Retinol serbestleşmeden önce karaciğerde sentezlenen retinol bağlayan spesifik bir protein (RBP)' e bağlanır. RetinollRBP'in periferal dokulara alınması, retinoldan ziyade RBP için spesifik olan hücre yüzey reseptörlerine bağlıdır. Hücrelere alındıktan sonra retino!, hücresel RBP' e bağlanır ve RBP kana geri döner. Retinol periferal dokularda retinil ester olarak depolanabilir veya retinoik asit formuna oksitlenebilir.

Fonksiyonu

insanda A vitamininin en iyi bilinen fonksiyonları şunlardır.

• Az ışıkta normal görüşün devam ettirilmesi

• Özelleşmiş epitelyal hücrelerin ve özellikle mukus salgılayan hücrelerin farklılaşmasını desteklenmesi

• Özellikle kızarıklı çocuklarda, infeksiyonlara bağı-şıklığı arttırılması. Ayrıca, retinoidler, beta-karoten ve bazı ilgili karotenoidleri antioksidan ve fotoprotektif ajanlar olarak fonksiyon yapabilir. Görme süreci A vitamini içeren 4 çeşit pigmenti kapsar rodalardaki rodopsin, ışığa en fazla duyarlı pigment olup, bu nedenle azalmış ışıkta önemlidir. Koni hücrelerindeki üç ayrı rodopsinin her biri parlak ışıkta özel renklere yanıt verir. Retinolden rodopsin sentezi üç yolla olur.(1) all-trans-retinale oksidasyon, (2) ll-cis-retinale izomerizasyon, (3) opsin adlı rod proteini ile rodopsine dönüşmek için etkileşim.

Bir ışık fotonu 11-cis-retinalin alltrans-retinale izomerizasyonuna ve görme sinyali oluşmasıyla sonuçlanan rodopsinin bir dizi konfigürasyon değişikliklerine neden olur. Bu süreçte, (membran potansiyelindeki değişiklikler yoluyla) sinirsel bir uyarı üretilir ve retinadaki sinirler vasıtasıyle beyne iletilir. Karanlık adaptasyonu sırasında, all-trans-retinallerin bir kısmıye niden 11 -cis-retinale dönüştürülürse de çoğu retinole indirgenerek, retinolün devamlı diyetle alımını gerektirecek şekilde retinada kaybolur. A vitamini ve retinoidler, mukus salgılayan epitelin düzenli olarak farklılaşmasında önemli rol oynar. Bir eksiklik durumunda müköz epitel, yassı epitel metaplazisine uğrar ve keratinize epitele farklılaşır. Vitamin A kaynaklı etkin bir asit olan all-trans-retinoik asit (ATRA) etkilerini retinoik asit reseptörlerine (RAR) bağlanarak gösterir.

Bu reseptörler 9-cis-retinoik asit (RXR)'in nükleer reseptörleri için zorunlu partnerlerdir; RARIRXR heterodimerlerini oluştururlar. RARlRXR heterodimeri, çok sayıdaki genlerin promoter bölgelerinde bulunan retinoik asit yanıt elemanlarına bağlanır. Bu genler tümör baskılaıcı genler ve büyüme faktörlerinin reseptörlerini içeren sekretuar proteinler ve hücre reseptörlerini kodlar. ATRA promiyelositik lösemi (PML)' da geçici düzelmeye neden olur. Bu lösemide kromozom 15'deki PML geni ile kromozom LTdeki RAR-alfa geninin füzyonu ile t(15.17) translokasyonu oluşur. Füzyon geni miyeloid hücre 01-gunlaşmasım bloke eden anormal bir RAR'ı kodlar. Farmakolojik dozda ATRA blokajı kırar ve nötrofil farklılaş-masım sağlar. Bu 'farklılaşma terapisi' akut PML'li çoğu hastada düzelmeye neden olmakla birlikte, hastalarda sonunda ATRA'ya karşı direnç gelişir. Retinoik asit izomeri 13-cis retinoik asit çocuklardaki nöroblastomaların tedavisinde başarıyla kul1amlmaktadır.

Retinoik asitin, fark edileceği gibi, görmede etkisi yoktur. A vitamini vücudun infeksiyonlara direncinde rol oynar. A vitamini takviyesi, diyarenin bazı formlarına bağlı ölüm ve morbiditeyi azaltabilir. Kızamıklı okul öncesi çocuklarda bu destek hızla klinik seyri düzeltebilir. Diyareli hastalıklarda A vitamininin yararlı etkisi barsak epitelinin bütünlüğünün devamlılığı ve restorasyonu ile ilişkili olabilir. A vitamininin infeksiyonlar üzerindeki etkisi, mekanizmaları belli olmamakla birlikte, muhtemelen humoral bağışıldığı güçlendirmesi yoluyla immün sistemi bir ölçüde uyarabilmesinden kaynaklanır. A vitamini ve infeksiyonlar arsındaki ilişkinin başka bir yönü, infeksiyonların Avitamininin bioyararlammını azaltabilmesidir. Bu etkinin olası bir mekanizması bir çok enfeksiyona eşlik eden akut-faz cevabın karaciğerde RBP sentezini engellemesidir. Hepatik RBP' de düşme, dolaşan retinolde azalmaya yol açar; A vitamininin dokudaki miktarı azalır.

Eksiklik Durumu

A vitamini eksikliği, tüm dünyada genel kötü beslenmenin bir sonucu ya da yağ malabsorbsiyonlu kişilerde sekonder eksiklik olarak ortaya çıkabilmektedir. Çocuklarda A vitamini depoları infeksiyonlarla boşalır. Yeni doğan infantlarda vitamin emilimi de kötüdür. Çölyak hastalığı, Crohn hastalığı ve kolit gibi malabsorbsiyon sendromlu erişkin hastalarda, diğer yağda eriyen vitaminlerin azlığı ile eş zamanlı A vitamini eksikliği gelişebilir. Bariatrik (kilo almayı engelleyici) cerrahi ve yaşlılarda laksatif olarak sürekli mineral yağı kullanımı eksikliğe yol açabilir.

Avitamininin rodopsin ve diğer görme pigmentlerinin bir komponenti olduğu daha önce tartışılmıştır. A vitamini eksikliğinin en erken belirtilerinden birinin, özellikle az ışıkta belirginleşen görme yetersizliği (gece körlüğü) olması sürpriz değildir. A vitamini eksikliğinin diğer etkileri, Avitamininin epitelyal hücre farklılaşmasını sürdürülmesindeki rolü ile ilgilidir. Kalıcı eksiklik yassı epitel metaplazi si ve keratinizasyonla sonuçlanan bir seri değişikliğe yol açar. En yıkıcı değişiklikler gözlerde oluşur ve kseroftalmi (kuru göz) olarak adlandırılır.

Normal lakrimal ve mukus salgılayan epitel, keratinize epitele dönüştüğünden önce konjunktiva kuruluğu (kserozis konjunktiva) olur. Bunu küçük, opak plaklar şeklinde keratin debrisleri oluşumu (Bitot lekeleri), pürüzlü korneal yüzeyin erezyonu, korneanın yumuşaması ile yıkımı (keratomalaziı ve tam körlük izler.Oküler epitele ek olarak, üst solunum yolu ve üriner sistemi döşeyen epitel de keratinize çok katlı yassı epitele dönüşür (yassı epitel metaplazisiı. Solunum yollarının mukosiliyer epitelinin kaybı sekonder akciğer infeksi yönlerine; üriner sistem boşluklarına dökülen keratin debrisleri de böbrek ve mesane taşlarına zemin hazırlar.

Epidermal hiperplazi ve hiperkeratinizasyon, deri eklerinin kanallarındaki tıkaçlanma ile, folliküler veya papüler dermatoza neden olabilir. A vitamini eksikliğinin bir diğer çok ciddi sonucu immün yetersizliktir. Bu immünite bozukluğu, kızamık, pnömoni ve infeksiyöz diyare benzeri yaygın infeksiyonlarda daha yüksek bir mortaliteye yol açar. A vitamini eksikliğinin sık olduğu bölgelerde diyette A vitamini takviyesi mortaliteyi %20-30'lara düşürür. Bu bölümü geçerken, geçmişteki megadoz A vitamini alımı için aşın istekliliğe karşın, bugünkü kanıtlar A vitamini ve karotenlerin akciğer kanserinden korunmada önerilemiyeceğini göstermektedir.

A Vitamini Toksisitesi

Kısa ve uzun süreli aşın A vitamini her iki tarzda alımı toksik belirtileri ortaya çıkarabilir. Bazı vitamin üreticilerinin tavsiye ettiği megadozlar bu nedenle sorunludur. Akut A hipervitanıinozun belirtileri ilk olarak 1597' de Kuzey kutbunda karaya oturan bir gemide marangoz olan Gerrit de Veer tarafından tarif edildi. Tayfalarla birlikte kutup ayısının karaciğerini yedikten sonra gelişen ciddi belirtileri günlüğünde yazdı. Bunu akılda tutarak, lezzetli de olsa bu yiyeceği makul yemek gerekir. Ayrıca, akut A vitamini toksisitesi balina, köpek balığı ve hatta ton balığının karaciğerini yiyen kişilerde de tanımlanmıştır.

Akut A vitamini toksisitesi tablosu; başağrısı, baş dönmesi, kusma, stupor (baygınlık) ve bulanık görme gibi tümü beyin tümörüyle karışabilen belirtileri içerir. Kronik toksisite kilo kaybı, anoreksia, bulantı, kusma, kemik ve eklem ağnsı ile birliktedir. Retinoik asit osteoklast üretimi ve aktivitesini uyararak, kemik rezorbsiyonunda artışa ve kırıklar için yüksek riske yol açar. Akne tedavisi için kullanılan sentetik retinoidler bu komplikasyonlara yol açmaz. Bununla birlikte, fetal ma1formasyon riskindeki artışta iyi bilinen etkileri nedeniyle gebelikte retinoidler kullanılmamalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp