Oğlak Burcuna Dair

Oğlak Burcuna Dair :

Doğarken

Her yer kar altında. Hayvanların kış uykusuna yattığı, insanların evleri-n« çekilip bir sobanın veya ocağın çevresinde sohbet ettiği, geçen ayları clmjerlendirdiği, ya da masallar, efsaneler, hikayeler, hatıralar anlattığı gün-Itr ve uzadıkça uzayan geceler.
Olanca ağırlığıyla kış bastırır, yıl sonu yaklaşır. Ömrün sona yaklaşmalı gibi. Yılın yorgunluğu omuzlara çökmüş, gönlünce gezemeyen insanlar oflayıp puflamaya başlamıştır.

Çalışmadan oturmanın verdiği sıkıntılı havanın oluştuğu bu günlerde tombul mu tombul bir bebek doğar. Genellikle aşırı kiloludur ve sanki top gibi yuvarlak görünümlüdür. Bebekliğinde bile ciddidir. Onun gülmesi bile ancak "bıyık altından gülümsemek" deyimindeki gibi belli belirsizdir.

Büyürken

Sessiz, sakin, sanki bir şeyler söylemek istiyormuş da hemen ardından vazgeçiyormuş gibi tavırlar içinde bir çocuk. Genellikle şişmanlamaya meyilli olduklarından kısa boyluca tombul görünümleri vardır. Çocuklukları uzun sürer, 30 yıl kadar. Bedenlerinin çabuk gelişmesine karşılık karakterlerinin oturması uzun yıllar alacaktır. Mecbur kalmadıkça işi veya tahsili için gayret göstermeyen, her konuda çekingen davranan, ne olmak istediklerine bir türlü karar veremeyen yaratılıştadırlar. Kaplumbağa gibi yavaş hareket ederler. Kabuklarını kırmaları zordur. Ancak 30 yaşına gelinceye kadar kendi sınırlarından kurtulmayı başaranlar çoğunluktadır.Kişiliklerini buluncaya kadar sakinliklerinin arkasında isyankar bir ruh taşırlar. Başkalarını disiplin altına sokmaya çalışırken kendileri başıboş tavır sergilerler. Kendileri sessiz ve sakin dururken ortalığı birbirine katıp karmaşa oluşturmakta ustadırlar.

"Hin oğlu hin", yalancı, düzenbaz, insanları kullanan, saman altından su yürüten sıfatları Oğlaklar için çoğunlukla bu dönemde yakıştırılır. Bazıları bu huylarını ömür boyu devam ettirir.

Dünyaya Geliş Amacı

Oğlak insanının bu dünyadaki amacı, iç yalnızlığından ve bağımsızlığından uzaklaşmadan toplumsallaşmak, kendisinin de insan olduğunu unutmadan zirveye ulaşmaktır.Oğlak insanının bu dünyadaki amacı, iç yalnızlığından ve bağımsızlığından uzaklaşmadan toplumsallaşmak, kendisinin de insan olduğunu unutmadan zirveye ulaşmaktır. Bu amacını gerçekleştirmek için gerekli olan sabır, iç disiplin ve irade gücü kendisinde bulunmaktadır.

Onun yaratılışına uygun mekan yüksek dağların tepeleridir. Dünyanın hatta göklerin yükünü omzunda taşısa bile, güçlü ayakları ve kollarıyla hedefe kilitlenir ve bütün gücüyle tırmanır. Ne dik yamaçlar onu yolundan alıkoyabilir, ne de ayağına batan taşlar, ya da tikenler. Yoluna engel çıktığında pusuya yatmış avcı gibi bekler ve zamanı gelince yeniden harekete geçer. Bu yolda her imkanı kullanır.

Ancak onu bekleyen içsel tehlikeler, eğer gerekli önlemleri almazsa kişiliğini bozacaktır. Yükselmek için başkalarına sırtını dayaması bağımsızlığını ortadan kaldırıp dalkavuk haline getirecek, iç disiplinden uzaklaşması kendisini yalnızca başkaları üzerinde otorite kurmaya ve acımasız bir disiplin uygulamaya yöneltecek, yalnızca başkalarını gözlemesi kalbine haset tohumlarının ekilmesine ve ruhunu kemirmesine sebep olacak, zirveye ulaştığında önceki halini unutması onu astlarını ezen bir zalim haline getirecektir. Bu nedenle sıklıkla yalnızlığına çekilmeli ve hayatının muhasebesini yapmalıdır.

Takımyıldızıyla Oğlak

Oğlak takımyıldızı, ekliptik üzerinde, Yay ile Kova takımyıldızları arasındadır. Yıldızları büyük bir üçgen oluşturur. Aynı boylam üzerinde Yunus, Tilkicik ve Kuğu, Mikroskop ve Hintli takımyıldızlarıyla Tavus takımyıldızının bir bölümü bulunmaktadır. Takımyıldız, mitolojik olarak balık kuyruklu bir keçi şeklinde tasvir edilir. Oğlak insanları da, keçi gibi inatçı, kuyruğundaki balık nedeniyle duygusal ve hayalperest, ilgili takımyıldızlar etkisiyle Yunus gibi sevimli ve oyuncu, Tilki kadar kurnaz ve sinsi, bayanları Kuğu gibi güzel, hint fakiri gibi düşünceli ve dertli, mikroskop gibi ayrıntıları görebilendir.

Oğlak takımyıldızını oluşturan yıldızları görmek çok zordur, hatta şehir ışıkları arasından görebilmek mümkün değildir. En önemli yıldızları, CEDİ (Oğlak), Dabih (Kasap) ve Deneb el-Cedi (Oğlağın kuyruğu) adlarını taşır. Oğlak insanları, belki de yıldızlarının sönük olması nedeniyle toplum içinde olsun, yönetim kademelerinde olsun ön plana çıkmazlar, keçilerin dağ yamaçlarına çıkışlarının zor, inişlerinin kolay olmasına benzer şekilde, ön plana çıksalar bile çabuk irtifa kaybederler. Kendileri kasap olmasalar da, vücut yapıları ve bakışları kasaplarınkine benzer, iriyarı ve acımasız.

Takımyıldızın adı olan Capricornus "boynuzlu keçi" anlamına gelse de, kuyruğunun balık şeklinde olması onun daha ziyade bir "deniz keçisi" olduğunu düşündürmektedir.

Yunan mitolojisinde Oğlak takımyıldızını "keçi kafası ve keçi ayakları olan varlık" durumundaki PAN karşılar. Pan, Merkür'ün oğludur ve çirkinliğinden dolayı annesi onu terk etmiştir. O, bazen çobanlık yaparak, bazen kadınların peşinden koşuşturarak, bazen de ani gürültülerle halkı uykusundan sıçratıp korkutarak yaşar. "Panik" kelimesi de bu ani korkular nedeniyle sözlüklere girmiştir. Sonra yüzü de insan şekline dönüşür ama sakalı ve boynuzları kalır. Pan, bir müzik üstadıdır ve kendi adıyla anılan sazdan yapılmış müzik aleti vardır. Hristiyanlar onu şeytan benzeri bir figürle resmetmişlerdir.Oğlak yüksek makamlara çıkmak veya para kazanmak için insanlara ve dostlara ihtiyacı vardır. Bu,
dostlarını sevmiyor anlamında değildir, fakat dostluk da insanlara sorumluluk yükler, yardım

Pragmatik Tavır

Oğlakların kalp diliyle söylediği, kendilerini şifreleyen sözler "kullanıyorum", "yararlanıyorum", "ihtiyacım var" ve "sorumluluğum var" cümleleridir.Onların, yüksek makamlara çıkmak veya para kazanmak için insanlara ve dostlara ihtiyacı vardır. Bu, dostlarını sevmiyor anlamında değildir, fakat dostluk da insanlara sorumluluk yükler, yardım etmeyeceklerse niçin dost oldular ki?

Bulundukları makamı kullanmayı, o makamdan yararlanmayı da severler. Zaten makamlar, yönetmek, insanlara gücünü göstermek ve ondan yararlanmak için değil midir? Bir makama ulaşmak için yarışa girip de ya rışı kaybetmişlerse, bir makama ulaşıp da o makamdan uzaklaştırılmışlar-sa kişilikleri onarılmaz biçimde yaralanabilir ve amaçsız hale gelebilirler.Mala, mülke veya makama ya da bunlara sahip olma konumuna sahip olmayan birisine aşık olmaları zordur (Nasıl bir aşksa bu?), aşık olunca da sımsıkı sarılır, hükmederler. Bu hal aşığını usandırıp, kendisinden uzaklaşmak isteyince de, bütün yakınlarını o kişinin üstüne salarlar. Kurtulabilirce kurtulsun. Bu örneği çeşitli durumlara adapte edebilirsiniz.

Atlas Fobisi

Oğlak insanları, aldıkları sorumlulukların altında ezildiklerini, yorulduklarını, ömürlerinden ömür gittiğini ve yaşlandıklarını hissederler.
Mitolojideki Atlas'ın omuzlarına nasıl ceza olarak kainat yüklenmiş ve bu yüzden iki büklüm olmuşsa, Oğlakların sırtına da hergelen bir iş yükler. Ancak nasıl ki Atlas omuzlarındaki yükü fırsat bu fırsattır diyerek Herkül'e aktarmak istemişse, Oğlaklarda fırsatını bulunca sorumluluklarını başkalarına yönlendirerek yüklerinden kurtulmaya, işten kaytarmaya çalışırlar.

Kendilerine bir getirişi varsa veya kalpleri bir şekilde ihtiras tuzağından kurtulup elindekine kanaat göstermek olgunluğuna ulaşmışsa, Oğlakların başaramayacağı iş, altından kalkamayacakları sorumluluk yoktur. İsterlerse çok çalışkan olabilirler, zira gerekli güce ve dayanıklılığa sahiptirler.

Nasıl ki Atlas, ölümden ya da yeraltına hapsedilmekten kurtulmanın karşılığı olarak omuzlarına bu kadar ağır bir yükün konulmasına razı olmuşsa, Oğlak insanları da hedefledikleri makam veya zenginliğe kavuşmak için en ağır şartlarda çalışmaya razıdırlar. Ancak, Atlas gibi onları da çoğu zaman oflayıp puflarken, yorgunluktan veya kimsenin kendisini anlamamasından şikayet ederken görürsünüz.

Taşkafa

Hain bir astrolog Oğlak insanına "taş kafa" sıfatını yakıştırmış. Bu kadar anlayışsız, bu kadar dediğim dedik, bu kadar sabit fikirli, bu kadar inatçı, de-ğişime ve yeniliğe bu kadar karşı mı Oğlaklar? Kaosa düşme korkusu, Oğlak insanlarının, özellikle de Oğlak erkeklerinin kurallara sıkı sıkıya bağlanmasına,kurulu düzeni savunmasına, değişime gözlerini kapamasına ve kulaklarını tıkamasına neden olur.

kirliler ama ne yapsınlar, ataları öyle uygun bulmuş. Uygun buldukları da örf ol-muş, atasözü olmuş, kural olmuş. Ne yani siz atalarından daha mı iyi biliyor, daha mı doğru düşünüyorsunuz?

Tamam, inatçı oldukları doğru. Hedefledikleri zirveye çıkmak için inatçılıkları ve sabırları en önemli etken. Onlar inatla tırmanırken yerinizde saydığınız için kıskanmadığınızı, onları suçlamaya kalkmadığınızı nereden bilelim?
Size anlayışsız gelebilirler. Çünkü onlar disiplini ön plana alırlar. Disiplinin bozulmasına ise hoşgörülü bakmaları mümkün değildir. Düzen bir kere bozulursa, kurallar bir kere çiğnenirse, sonunun nasıl geleceğini kimse bilemez, Oğlaklardan başka. Yoksa kaos içinde mi yaşamak istiyorsunuz?

Kaosa düşme korkusu, Oğlak insanlarının, özellikle de Oğlak erkeklerinin kurallara sıkı sıkıya bağlanmasına, kurulu düzeni savunmasına, değişime gözlerini kapamasına ve kulaklarını tıkamasına neden olur.Oğlak insanları, bize rağmen hayatın her an yenilendiğini, kendisini yenileyemeyenlerin dar bir alanda hareket etmek zorunda kalacağını göz önünde tutmalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp