Gen

Gen : Canlılarda kalıtımı kontrol eden birim. Hücre çekirdeğindeki kromozomlar üzerinde yer alırlar. Genler üzerinde ilk çalışmaları yapan, Mendel'dir. Modern genetik, onun çalışmaları temelinde doğdu. Men- del, 1865’te araştırmalarının sonuçlarını bir rapor halinde yayımladı. Bilim adamları arasında pek fazla ilgi görmeyen bu rapor, 1900’e kadar unutuldu. Ancak bu tarihten sonra Almanya’da Kari Cor- rens, Hollanda’da Hugo de Vries ve Avusturya’da Erich Tschermark von Seysenegg’in aynı konudaki araştırmaları sırasında gün ışığına çıktı. "Gen" sözcüğünü ilk kullanan ise Johannesen’dir (1911). Bundan sonra çalışmalar ilerledi ve yoğunlaştı. Bununla birlikte günümüzde de genler konusunda her şeyin bilindiği söylenemez. Bilinenler kısaca özetlenecek olursa: Genler, kromozomlar üzerinde belli yerleri ve kimyasal formülleri olan birimlerdir.

Bir kromozom çiftinin her bir üyesi üzerinde bir gen çiftinin bir teki bulunur. Kalıtsal özellikler, üreme hücrelerindeki (sperm ve yumurta hücresi) genler tarafından dölden döle aktarılır. Genler, mutasyonla değişikliğe uğrar. Mutasyon oranı oldukça düşüktür. Genlerdeki mutasyon oranını artıran etkenler sıcaklık, kimyasal maddeler ve ışınımdır. Canlıların evrimi, mutasyon olayı ile sıkı sıkıya bağlıdır. Üreme hücrelerinin genlerindeki mutasyonlar dölden döle aktarılır ve kalıtsal hale gelir. Olumlu mutasyonlar, canlının yaşama şansını artırır, yeni tiplerin ortaya çıkmasına yol açar. Canlılarda evrim ilerledikçe, genetik kontrol mekanizması da karmaşıklaşmış- tır. Genler, kendi benzerini yapabilmeyeteneğinde olan DMA moleküllerini oluşturan parçalardır.

DMA molekülleri, bu özellikleri yanında hücredeki proteinlerin sen- tezlenmesine ilişkin bilgileri de taşırlar. Proteinler, yaşamın devamı için zorunlu olan birçok hücre reaksiyonlarını katalizleyen enzimler olarak hücre faaliyetlerine katılırlar. Böylece DMA’lar (dolayısıyla genler), protein sentezini kontrol ederek hücredeki bütün olayları yönetmiş olurlar. DMA, büyük bir protein molekülüdür. Yapısı basit fakat uzun bir zincirden oluşur. Genler, bu zincir üzerinde yer alan daha küçük zincir parçalarıdır (nükleotit). Bu nükleotitin yapısında ya da yerinde meydana gelen değişme, genin taşıdığı kalıtsal özelliğin de değişikliğe uğramasına yol açar. Bu buluş, günümüzde, genlerin yapısını etkileyerek birtakım kalıtsal özelliklerin değiştirilmesi ya da yok edilmesi çalışmalarına temel oluşturmuştur. Dölden döle geçen kalıtsal özellikler arasında, kimi hastalık ve bozukluklar da vardır.

Bilim adamları, mutasyonlar ya da çeşitli ilaçların etkisini kullanarak özellikle bu hastalık ve bozuklukları taşıyan genleri etkilemeye, böylece hastalığı yok etmeye çalışmaktadırlar. Henüz oldukça yeni olan bu çalışmalar, özellikle insanlarda fazla başarıya ulaşmış değildir. Bununla birlikte çalışmalar hızla sürmekte ve ilerisi için ümit vermektedir. Genler hakkında bilgiler artıp genlerin kontrolü çalışmaları ilerledikçe, pek çok kalıtsal hastalığı yok etmenin yanı sıra, canlılarda (özellikle de insanlarda) yeni özelliklerin yaratılması ve insan soyunun ıslahının da mümkün olabileceğini söylemek pek uzak bir hayal gibi gözükmemektedir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp