Vatan Hasreti Hastalığı

VATAN HASRETİ HASTALIĞI (dâü's-sıla)

İnsan kendi öz vatanından uzak kaldığı zaman, vatanın hasretini çekmeye başlar. Hatta bu hasret kendisini hasta bile edebilir. İşte sahâbe'den Hz. Ebû Bekir ve Hz. Bilâl böylece hasta olmuşlardır. Nitekim Hz. Aişe bu hâdiseyi şöyle anlatır: "Peygamber Aleyhis-Selâm Medine'ye hicret ettikten kısa zaman sonra, babam Ebû Bekir, Bilâl ve Amir İbni Füheyre sıtma hastalığına yakalandılar. Hepsi de bir evde idiler. Ebû Bekir'i ateşli sıtma yakalamıştı, kendisine: "Nasıl sabahladın ey babacığım?" diye sordum. Şu beyti söyledi: "Yesrib (Medine'nin eski adı) diyarında bir kimse ailesi içinde neşeli olarak sabahlamışken, bir de bakarsın ki ölüm ansızın yakalar, akşama diri bırakmaz." Amir İbni Füheyre'ye: "Nasıl sabahladın?" diye sorduğumda : "Ölümü tatmadan önce buldum, kişiye ansızın tepeden gelmektedir. Kişi, boynuzları ile burnunu koruyan öküz gibi, gücü yettiği kadar kendisini korumaya çalışır" diyerek şiir söylüyordu. Ben ise: "Bu kimse ne söylediğini bilmiyor" diyordum. Sonra Bilâl'ın yanına geldim ve O'na: "Nasıl sabahladın?" diye sordum.

Bilâl de, kendisinden sıtma nöbeti gidince şu dörtlüğü söylüyordu: "Acaba Mekke derelerinde etrafımı izhır ve celil otları sarmış olarak bir gece olsun geceler miyim? Bir gün gelir de Ukaz'daki Mecenne Suları'nın başına varır mıyım? Mekke'nin Şâme ve Tufeyl dağları bir kere daha bana görünürler mi?" Bilâl-i Habeşî bu dörtlükten sonra: "Allahım! Rebîa oğlu Şeybe'ye, Rebîa oğlu Utbe'ye ve Halef oğlu Ümeyye'ye gazab eyle, belalarını ver! Çünkü bunlar, haksız yere bizi ana yurdumuzdan çıkardılar da; vebalı, hastalıklı bu yurda gelmeye mecbur ettiler" diyerek beddua ediyor, bir türlü Medine'ye alışamıyordu. Hz. Aişe sözüne devamla der ki: "Ben hemen gittim, Ebû Bekir ile Bilâl'in bu şikâyetlerini Peygamber Aleyhis-Selâm'a haber verdim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): "Allahım! Mekke'yi bize sevdirdiğin gibi Medine'yi de sevdir, hatta daha fazla sevdir. Allahım! Ölçek ve müd ile ölçülen erzak ve yiyeceklerimize feyiz ve bereket ihsan eyle! Allahım, Medine'nin havasını bizim için güzelleştir, hastalıklardan uzak kıl! Buranın vebasını ve sıtmasını da Mekke sınırları içindeki Cuhfe diyarına nakleyle!" diye duâ etti."1

* Yine Hz. Aişe demiştir ki: "Medine'ye hicret edip geldiğimizde, Medine yüce Allah'ın en vebalı ve hastalıklı bir diyarı idi. Medine'nin Buthan Vadisindeki bir dereden acı ve pis bir su da akardı."2

* Peygamber Aleyhis-Selâm'ın Medine hakkındaki bu duası ve Buthan Vadisindeki pis suların kurutulması ile ilgili bazı çalışmalardan sonra, Medine'nin suyu ve havası güzelleşmiş, muhacirler Medine'ye alışmaya ve sevmeye başlamışlardır.

Vatan Sevgisi:
Vatanından, alışık olduğu su ve havadan dost ve ahbablarından ayrı kalan kimsenin mizacı bozulur. Nitekim Davud Aleyhis-Selâm'ın hikmetli bir sözü vardır: "Sağlıklı kalmak gizli bir hazinedir. Bir saatlik üzüntü-keder insanı bir senelik kocaltır. Dostlardan ayrı kalmak ise, vücudu hasta eder."3

* Abdullah b. Adiyy (r.a.) de şöyle demiştir: "Ben, Peygamber Aleyhis-Selâm'ı Mekke sokaklarından Hazvere tepeciği üstünde, devesi üzerinde şöyle dediğini işittim: "Ey Mekke! Allah'a yemin ederim ki sen, Allah'ın en hayırlı arzısın ve Allah'ın arzının bana en sevgilisisin. Vallahi eğer senden mecburi olarak çıkarılmasaydım, asla çıkmazdım."4

* İbni Abbas (r.a.)'ın rivayetinde ise: "Ey Mekke! Beldeler içinde ne güzel bir beldesin ve bana ne kadar sevimlisin! Eğer kavmim beni senden çıkarmasaydı, senden başka yerde mesken edinmezdim" buyurmuştur."5

* Vatan sevgisi ile ilgili olarak Enes İbni Mâlik (r.a.) de şöyle anlatır: "Peygamber Aleyhis-Selâm bir yolculuktan döndüğü ve Medine'nin evleri gözü ne iliştiği zaman, ise yine vatan sevgisinden dolayı, Medine'ye bir an önce ulaşmak için, hayvanını hızlandırırdı."6

Kaynaklar:
[1]- Buhâri menâkıbü'l-Ensâr 4/264: ayrıca bak. Hattâb! 21 41; Faik 2/283; Cuhfe'de doğan çocuklar daha erginlik çağına girmeden önce sıtmaya yakalanırlardı (Müsned 6/260) [2]-Buhârî Fazailü'l-Medine 4/224-25: ayrıca bak. Müsned 1/ 169. 183. 2/330. 3/142, 5/309. 6/65 [3]- Dimeşkî s. 118-.. 119; Bağdadî s 9: Tifâşîvr. 30a. [4]- Müsned 4/305: i. Mâce menasik H. 3108: Dârimî sünen 2/239; M. Tefsir-i Ibni Kesir 1/302: Tirmizî menakıb H. 3925; T. Ahvezî 10/426; M. Buldan 2/255 [S]- Tirmizî menakıb H. 3926: M. Buldan 2/ 255 [6]- Buhârî hac 2/205; Aynî 5/32; Tirmizî daavât H. 3441; Müsned 3/159.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp