Karasinek

KARASİNEK (zübab, mouches)

Karasinek zararlı bir yaratık olup, herkes tarafından bilinmektedir. Mikrop taşıdığı kesin ise de, kanadının birinde pan zehir taşıdığı yakın zamana kadar tesbit edilmiş değildir.
Karasineğin Zehir ve Panzehir Taşıması:
Ebû Saîdi'l Hudrî'nin rivayet yettiği bir Hadis-i Şerifte Peygamber Aleyhis-Selâm: "Sizden birinin yiyecek ve içeceğine karasinek düştüğü zaman, onu tamamen batırsın! Sonra çıkarıp atsın! çünkü sineğin kanadının birinde zehir (mikrop) , diğerinde ise şifa (panzehir) vardır. Halbuki o, zehir taşıyan kanadını önce batırarak kendisini korumak ister, (şifalı kanadını sonraya bırakır). İşte bu sebeple sineğin tamamını hatırınız!" buyurmuştur."1

* Tabiplere göre, karasineğin ısırmasından dolayı vücutta kaşıntı ve şişme meydana geldiği için, onda zehirli bir kuvvet vardır. Bu onun silahı durumundadır. Kendisi ne zarar verecek bir şeyle karşılaştığı zaman, bu silahı ile kendisini korumaya çalışır. İşte bu zehirine karşı Yüce Allah, onun diğer kanadında panzehir yaratmıştır. İlkönce zehirini boşalttığı su veya yemek içine tamamen daldırıldığı zaman, panzehiri de boşaltılmış olduğundan; panzehir, zehiri nötr hâle getirmektedir."2

* Saîd b. Halid (r.a) de: "Mina'da Ebû Seleme'nin yanına varmıştım. Bana kaymak ve bir miktar da hurma ikram etti. Bu sırada yemeğin içine sinek düştü. Ebû Seleme parmağı ile sineği yemeğin içine batırıyordu. Ben hemen:"Ey dayıcığım, ne yapıyorsun?"diye sordum. Bunun üzerine: "Ebû Saîdil-Hudri, Peygamber Aleyhis-Selâm'ın şöyle buyurduğunu bana haber verdi, dedi. "Sineğin kanadının birinde zehir (mikrop), diğerinde sifâ (panzehir) vardır. Yiyeceğe ve içeceğe düştüğü zaman, onu tamamen hatırınız! Zira o, zehirli kanadını önce batırıp, şifalı kanadını sonraya bırakır."3

* Balarısı da, karasinek gibidir, ağzından bal yapar, kuyruğundan ise zehir sokar. Yılan da böyledir, zehiri öldürücüdür, eti ise tiryaktir, panzehirdir. Akrep de böyledir, iste karasineğin sağ kanadınıdoa şifa, sol kanadında ise zehir vardır ve bu zehirli kanadı ile kendisini korumaya çalışmaktadır."4

* Sineğin iki kanadı da batırıldığı zaman, panzehir zehirini nötr hâle getirmektedir. Sineğin zehirli kanadını, kendisini koruyucu bir silah olarak önce batırması, Yüce Allah'ın kendisine verdiği ilham iledir. Yılanın eti, yılan ve akrep sokmaısna , kuduz köpek ısırmasına karşı gayet faydalıdır."5

Sineğin Ömrü:
İbni Ömer (r.a) demiştir ki: "Sineğin ömrü kırk göndür. Bal arısından başka, bütün sinekler zararlıdır."6

Üremesi:
"Sinekler içinde eşi ile en çok cinsi münasebette bulunan karasinektir. Çoğu kez bütün gün dişisi üzerinde kalır."7

Kaynaklar:
[1]-E. Davud et'ime H. 3944: Buhârî bedul-halk 4/99-lOO.tıp 7/33: Aynî 7/302-304. 10/217-18: I. Mace tıp H. 3504: Müsned 2/229,344.398.3/24:ayrıca bak.Herevi 1/ 325:Nihâye 4/347.K. Ummalll012830l-305:ENuaym vr. I I8a.[2]-i. Kayyım s. 183. [3]-Müsned 3/67:S.Kübra 1/ 2S3.[4]-Ayni IO/2l7-l8.Bezlul Mechud 16/169: Aynî 7/ 303. [5]-i Kuteybe s.230:ayrıca baki. Kayyım s. 183: Bağdadî s.107 [6]- Aynî 10/217: i. Kesir 2/596:Demirî 1/
449:Nihaye 2/152:K.Hakâyık 2170 [7]-Aynî 101217-18

Karasinekle İlgili Bir İnceleme:

Karasinek hadisinde eskiden bilinmeyen ve bu gün ortaya çıkan iki gerçeğe değinilmektedir. Bu iki önemli gerçek ise şudur: Karasinek, hastalık ve mikrop taşır. Nitekim bu gerçek bu gün herkes tarafından bilinmektedir. Böylece karasineğin birinci derecede mikrop taşıyan bir parazit olduğu kabul edilmiştir.

* İkinci husus ise, birçok kimse tarafından bilinmektedir. Bir taraftan birinci derecede mikrop taşıyıcı olduğu halde, diğer yandan aynı derecedeki mikrobu öldürüp zararsız hâle getirecek, zehire karşı panzehir taşımasıdır. Kanadının birinde zehir, diğerinde ise panzehir... Nitekim bu gerçeği Dr. İzzeddin Cevvale bir incelemesinde ele almış ve bu gerçeği araştırmalarında isbat etmiştir. Şimdi biz onun bu konudaki araştırmalarından bir bölümünü buraya alıyoruz.

* Eskiden beri bilinen bir gerçek vardır ki, zararlı hayvanların zehirinde hem fayda hem de zarar vardır. Yani bunlardan hem zehir ve hem de panzehir bulunmaktadır. Tek bir hayvanda birbirine zıt olan iki şey gayet tabii olarak bulunabilmektedir. Karasineğin iki kanadından birinde zehir diğerinde ise panzehirin bulunması, yüce Rabbimizin yaratmış olduğu varlıklar içinde insana hayret verecek şeylerdendir. Bütün bunların Allah'ın kudretine birer delil olduğu bir gerçektir. İşte balansı, bir taraftan insanlara faydalı olan balı yaparken diğertaraftan iğnesinde taşıdığı zehirli maddeye bak! Balıyla faydalı olurken, zehiriylede öldürücü olabiliyor. Nitekim akrep de iğnesiyle zehir saçarken, vücudu (eti) ile de panzehir veriyor, zehirini nötr hâle getiriyor.

* Tababette, yılanın kuyruğundan ve zehirli haşerelerden serum elde edilir.Elde olunan bu serumla akrebin veya yılanın soktuğu kimseler tedavi edilirler. Hatta daha da ötesi, kanser acılarının dinmesi için yine bu hayvanlardan elde edilen serumlardan yararlanılır.

* Yine günümüz tıbbı, insana tiksinti verici mâhiyette olan maddelerden hayat verici ilaçlar elde etmektedirler. Nitekim ilaç sanayii ökçeleri üzere geri dönmüştür. Meselâ penisilin küften elde edildiği gibi, streptomisin ise kabir toprağndan elde edilmektedir... Başka bir deyimle bu ilaçlar küfün içindeki maddeden ve kabir topraklarındaki mikroplardan elde edilmektedir. Durum böyle olunca gerek mantık açısından ve gerekse teorik açıdan bu pis haşere sinekten böyle faydalı bir şeyin olmasına engel ne olabilirki? Halbuki değişik mikropları ve bakterileri taşıyan yine bunlardır. Hulasa, bu hayvanların taşıdıkları mikropların yanında mikrobu öldüren panzehiri de beraberlerinde taşımalarına engel ne olabilir?

* Bilindiği gibi Bakteri İlmi'nde her bir mikrop için onu öldüren bir panzehir vardır. Mikrop bir canlının vücuduna girdiği zaman, vücud bu mikroba karşı harekete geçer, böylece vücuda giren mikroba karşı onları yok edici karşı bir antikorlaortadan kaldırır. Hulasa vücutta oluşan antikor ve antitoksin, mikrobu yok eder. Nitekim bu kural karasinek için de aynen geçerlidir. Karasineğin vücudundada birbirine karşı savaş veren iki tür zehirin bulunması gayet normaldir. Böylece kara sineğin taşıdığı hastalık yapıcı mikroplar, sineğin yemeğe veya suya düşmesiyle bulaşacağından onun diğer kanadında da bu zehiri önleyecek panzehir vardır. O halde bizim yapacağımız bir şey var, böyle bir durumda hastalığa yakalanmamak ve zehiri önlemek için Peygamber Aleyhis-Selam'ın tavsiyesine uymak sağlığınız için gayet faydalıdır.

* Hastalığı yapan, mikropların kendisi değil, onların salgıladıkları toksinlerdir. Vücud bu toksinlere karşı antitoksin meydana getirmek suretiyle kendisini korur. Acaba sineğin vücudunda bu toksinlere karşı antitoksin meydana gelmez mi? Bu durum aklen mümkün olduğu gibi tıbben de birtakım deliller ile isbat edilmiştir, ama tıp, felsefe gibi nazari delil ve kıyas kabul etmez, tecrübeye dayanır. Bu hususu tecrübe eden bilginler çıkmış mıdır ki hadisin aklen ve ilmen sıhhati meydana çıksın?

* Dr. İzzeddin Cevvale sözüne devamla der ki : Mahmud Kemal ve M.Abdülmümin Hüseyin adında Mısırlı iki tabib; karasinek hadisindeki durumu tesbit etmek için yaptıkları araş¬tırmalarında diyorlar ki : 1871 yılında Alman Prof. Brifeild, Almanya halkı karasineğin, İmposamosouyadını verdiği mantar cinsinden bir tufeyliye mübtela olduğunu keşfetti. Bu tufeyli devamlı olarak sineğin vücudunda yaşayıp geçinmektedir. Profesör yaptığı incelemede bu tufeylinin lintomophteraly adında bağlı yahut birleşik yosun mantarları Sygmomysis denilen bir yosun mantarı türüne mensup olduğunu gördü. Bu parazit su yosunu mantarı denen phycomclspristiti'nin ikinci çeşidindendir. Bu asalak hayatını, sineğin vücudunda mevcut, içinde özel bir salgı olan yuvarlak hücreler şeklindeki yağ tabakasında geçirir. Sonra bu yuvarlak hücreler uzar, meydana gelen açıklıklardan yahut sineğin karın halkaları mafsallarından dışarıya çıkar ve sineğin vücudunun dışına çıkmış olur. Bu çıkış devri, bu mantarın üreme devresidir. Bu devrede mantarın tohumları hücrenin içinde toplanır. Hücrenin iç basıncı artar, nihayet bu basınç o dereceye ulaşır ki, hücre cidarları buna tahammül edemiyerek patlar ve içteki tohumlar itme kuvvetiyle hücrenin 2 cm. dışına fırlar. Bir cam üzerinde ölü bir sineği inceleyecek olursak şunları görürüz :

* Sineğin etrafında mantar tohumlarının dolanma alanı;

* Sineğin son kısmı olan üçüncü kısmından sineğin karnına ve sırtına doğru içinden tohumlarının fırladığı, uzun hücrelerin başları meydana çıkmış birtakım patlak hücreler.

* Öte yandan modern çağın bilim adamlarının buluşları da, Alman bilgini Brifeild'in teorisini desteklemektedir. Aynı zamanda bu asalağın sinek karnında hayatiyetini sürdürmesiyle ilgili olarak, insanlara şaşkınlık veren özelliklerinden söz etmektedirler. Bu özelliklerden bazıları ise şöyledir:

* 1945 Yılında mantar bilgisinde en büyük üstad olan Prof. Langiron, devamlı olarak sineğin karnında yuvarlak hücreler şeklinde yaşayan bir mantarda "Enzim" denilen tahallül kudreti yüksek bir salgı bulunduğunu açıkladı.

* 1947-1950 Yılları arasındaki iki Alman bilgini Arnstaine, Cook ve İsviçreli bilgin Rolius araştırmalarında, "Javaein" dedikleri bir madde buldular. Bu maddeyi sinekte yaşayan mantar türünden elde ettiler. Bu maddenin hayatiyete zıt olduğunu, tifo ve dizanteri gibi bir çok mikropları öldürdüğünü tesbit ettiler.

* 1948 Yılında İngiliz bilim adamlarından Briyan Courtes; Heming; Geferies ve Mackjohan araştırmalarında "Cotin-sine" dedikleri hayatiyete zıt bir madde buldular. Bunu yine sinekte yaşayan aynı tür mantardan elde etmişlerdi. Tifo, dizanteri vs. gibi mikroplara karşı müessirdi.

* 1949 Yılında iki Alman bilgini Omcyve Farmer ve İsviçre'den German, Roth, Athlenger ve Blathner de araştırmalarında "İniatin" adını verdikleri tek hücrelilerin yaşamasına zıt bir madde elde ettiler. Bunu da sinekte yaşayan mantar türüne mensup bir mantardan elde etmişlerdi. Bu maddenin tifo, dizanteri ve kolera gibi hastalık mikroplarına karşı müessir olduğunu gördüler. 1947 Yılında ise ilim adamlarından Moftiş tarafından, sinek vücudunda yaşayan mantarlara mahsus bir kültürden tek hücreli canlılara zıt maddeler elde edildi. Bunların tifo, dizanteri ve benzeri mikroplara karşı kuvvetle müessir olduğunu gördü. Keza bunlar, hummalı hastalıklara sebep olan mikroplara karşı da tesirleri kuvvetli idi. Bu maddenin bir gramı, mezkur mikroplarla mülevves yüz litre sütü koruyacak güçte idi.

* Sinekler bir çok pisliklere ve mikroplu şeylere konarlar. Böylece ayaklarıyla ve diğer organlarıyla bir çok zararlı mikroplartaşırlar. Taşıdığı bu mikroplar hastalık yaparlar. Sinekler yiyecekler ve içeceklerin içine düşerler, böylece taşıdıkları mikropları yiyeceklerimize ve içeceklerimize bulaştırmış olurlar.

* Yiyecek veya içeceğin içine düşen sinek, yiyeceğe veya içeceğe iyice batırılmaksızın alınıp atılacak olursa; çıkarıldığı yerde sineğin taşıdığı zararlı mikroplar kalmış veya oraya bulaşmış olabilir. O yemeği yiyen kişi, beraberinde o mikropları da yutmuş olabilir. Fakat kendisi tabii olarak bunun farkında olamaz.

* Eğer sineğin tamamı birden yiyecek veya içeceğin içine batırılıp daldırılmış olursa durum ne olur? Sinek yiyecek ve içeceğin içine tamamen batırılmış olunca, sineğin vücudunda bulunan panzehir harekete geçer. Bu batırma sırasında panzehir taşıyan zar patlar ve parçalanır. Panzehir hemen harekete geçmekle, sineğin taşıdığı mikropların üzerine atılır ve onları etkisiz hale getirip, imha eder. Böylece yiyecek veya içecek mikroplardan arınmış olur. İşte ilim adamlarının yapmış oldukları araştırmalarla, Hz. Peygamber Aleyhis-Selam'ın bu hadisindeki hikmeti ortaya çıkarmışlardır. Yiyecek veyaiçeceğin içine düşen sineğin iyice batırıldıktan sonra çıkarılıp atılmasının hikmeti bu olmaktadır. Sinek, yiyecek veya içeceğe iyice daldırılmakla mikroba karşı panzehir durumunda olan salgılar hemen boşalıp harekete geçmesi içindir.

* Modern bilim, Peygamber Aleyhis-Selâm'ın onbeş asır önce ortaya koyduğu gerçekleri henüz yeni gösterebilmektedir. Yine modern ilmin ortaya koyduğuna göre, sinekte bir asalak bulunmakta ve bu asalak mikropları imha etmekte ve dağıtmaktadır. Yiyecek ve içeceğe sinek basınçla daldırılınca bu asalak harekete geçer, dağılır ve mikropları etkisiz hale getirir. İşte Hadis-i Şerifin ortaya koyduğu gerçekte bundan başka birşey değildir. Çünkü "O, asla hevave hevesinden konuşmaz. Her ne söylemişse, kendisine vahy-olunandan başka bir şey değildir." ayetinin anlamından kaynaklanmaktadır.

Kaynaklar:

(Said Havva. er-Rasuls 36-41, 3 baskı 1394-1974 Beyrut. Not: Said Havva 'nın er-Rasul isimli eseri içinde bir bölüm olarak yayınlanan Karasinek hadisi ve bu badis etrafında söylenen sözler, daha sonra "el-lsabe fı'r-Reddi ata men taane fi hadisi'z-Zübabe" adı altında, müellif Eibani ile birlikte müstakil bir risale olarak yayınlanmıştır. Ayrıca bak. Sadeddin Roston Tere. S.Ateş. Hakses (966 Sayfa 4, sayı 17)

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp