Momo Kitap Özeti

Momo Kitap Özeti, insanların “vakit nakittir” diyerek, sürekli olarak çalışıp, birbirlerine ve doğadaki güzelliklere zaman ayır­madıkları ve süreç içerisinde nasıl birer makine parçası haline geldikleri akıcı bir tarzda anlatılmaktadır.Momo Kitap Özeti makalemizde bulunmaktadır.

Momo Kitap Özeti:

Momo sekiz yaşında kimsesiz bir kız çocuğudur. Büyük bir kentin açık tiyatrosunun bir odasında yaşar. Çevresindekiler onu çok sever. Momo, sabırlı bir dinleyicidir. Sorunların çözümüne yardımcıdır. Onun en iyi arkadaşları çocuklar ile çöp süpürücüsü Beppo ve turist rehberi Gigi’dir. Çocuklarla oynayan, Gigi ve Beppo ile konuşan Momo güzel zaman geçirir.

Duman Adamlar kente gelirler. “Zaman Tasarruf Şirketi” kurarlar. İnsanları kısa zamanda çok iş yapmaya zorlarlar. Artan zaman Duman Adamları’nın yaşam süresidir. İnsanlar işlerini sevmeden, mutsuzca yaparlar. Kimse durumun kötülüğünü anlamaz ve tepki göstermez. Momo ile arkadaşlarının yaptığı eylem yalnız Duman Adamları’n ilgisini çeker. Bir duman adamı Momo’yu uyarır. Momo da onların yaptığı kötülükleri ağzından kaçırır. Duman Adamların toplantısında Momo’ya ceza verilir,yakalanma kararı alınır. Beppo bu toplantıyı dinler.

Kassiopedia adlı yaşlı, bilge kaplumbağa Momo’yu insanlara zamanı dağıtan Hora Usta’nın evine götürür. Çünkü o yarım saat sonra olacakları görebilmektedir. Böylece Duman Adamların Momo’yu yakalamasını önler. Momo, Hora Usta’nın zamanın gücünü göstermesinden etkilenir. Zamanın özü çiçekler küçük kıza mutluluk verir. Huzurla uyumaya başlar. Düşmanlar Momo’yu yalnız, tek başına bırakmayı kararlaştırırlar. Gigi’nin ünlü, zengin bir hikâye anlatıcısı olmasını sağlayarak iyiliklerden uzaklaştırırlar. Tiyatro yıkıntısındaki yoksul turist rehberliği yerine zengin ve modern ev ve yaşama kavuşur. Eski arkadaşlarına zaman ayıramaz. O da Momo’nun öykülerini ve Duman Adamları anlatmak isteyince engellenir. O zaman hatasını anlar.

Çocuklar zaman tasarruf etmedikleri için Duman Adamların isteğiyle çocuk depolarına kapatılır. Duman Adamlar Momo’nun gelmesi için ihtiyar Beppo’nun yüz bin saatlik zaman biriktirmesi, artırması gerektiğini söylerler. O da gece gündüz, sürekli süpürür. Momo bir yıl sonra uykudan uyanır. Günlerini tek başına geçirir. Duman Adamlar, çöpçüden küçük kızın kaldığı Hora Usta’nın evini göstermesini isterler. O da kaplumbağanın bildiğini açıklar. Kötüler de Kassiopedia’yı aramaya başlarlar. Yaşlı kaplumbağayı izleyerek evi öğrenirler. Özel korumalı Hora Usta’nın evinin önünde Duman Adamlar yok olur. Evi kuşatan kötüler sigara içerek dağıtılan insan zamanını zehirlerler.

Hora Usta uykuya yatarak zamanı durdurur. Momo’ya bir zaman çiçeği verir. Kassiopedia ile bir saatlik zamanda insanlara duman adamların çaldığı zamanı geri vereceklerdir. Duman Adamları izleyen kaplumbağa ile küçük kız zaman deposuna gelirler. Duman adamların sayısı altıya kadar düşer. Momo zaman çiçeğini depoya kapatır. Kötüler güçleri tükenene kadar zaman çiçeğini ararlar. Bulamazlar. Yok olurlar. Momo depoyu açar zamanı insanlara bırakır.İnsanlar mutludur. Momo da arkadaşlarıyla eğlenir. Kaplumbağa ile Hora Usta da küçük kızı görünce sevinirler. Çocuklar da depodan çıkarılır.

METİN:

Momo yavaş yavaş anladı ki her yeni açan çiçek bir öncekine hiç benzemiyordu, her birinin apayrı güzelliği vardı ve bu yüzden de hep “en güzeli işte budur, daha gü­zeli olamaz” düşüncesine saplanıp kalıyordu.Havuzun çevresini dolaşıp her açan çiçeği yakından seyrederek ve kayboluşlarına üzülerek bir süre boyunca oyalandı. Bu sahneyi seyretmekten sonsuza kadar bık­mayacağını düşündü.

Ama daha sonra, orada önceden fark etmediği başka şeylerin de olduğunu sezdi.Kubbenin tepesinden aşağı düşen ışık sütunu, yalnız aydınlatmakla kalmıyor, bir ses de veriyordu - Momo şimdi duyabiliyordu bunu.Önceleri uzaklarda esen rüzgârın, ağaçların tepesinde yarattığı bir hışırtı gibiydi. Sonra bu uğultu çoğaldı, yük­seldi ve dalgaların kayalıklara çarpmasını ya da bir çağ­layandan hızla dökülen suların çığıltısını andıran bir sese dönüştü.

Momo gittikçe daha iyi anlıyordu ki, bu ses birbirine karışan binlerce çınlamadan oluşuyor ve değişik melodi­lere dönüşüyordu. Bu hem bir müzikti hem de bambaşka bir şeydi sanki. Sonra Momo birdenbire hatırladı: Yıldız­lı gecelerde tek başına tiyatro yıkıntısında oturup sessizliği dinlediği anlarda kulağına gelen müzik sesiydi bu.

Çınlamalar şimdi çok daha net ve canlıydı. Momo ka­ranlık suların içinden çıkan çiçeklerin, daha doğrusu her biri apayrı ve tek olan o şekillerin bu müzikli ışıkla oluş­tuğunu sezdi. Dinlemeyi sürdürdükçe sesleri teker teker duyuyor gibiydi.

Ama bunlar insan sesi değildi, sanki altın, gümüş veya o türden bütün madenler hep birden şarkı söylüyorlarmış gibiydi. Sonra arkadan başka sesler ulaşılmaz uzaklıklar­dan geliyor ve anlatılmaz bir güçle araya karışıyordu. Ve öyle açık duyuluyordu ki, Momo bilmediği bir dilde söylenen bazı sözcükleri bile anlayabiliyordu. Bunlar, kendi özel isimlerini açıklayan güneş, ay, gezegenler ve tüm yıl­dızlardı. Bu isimlerde saklıydı hep, onların yaptıkları, et­tikleri, bu saatçiçeklerinin her birini nasıl açtırıp nasıl soldurdukları.

Momo birden, bütün bu sözlerin kendisine söylendiği­ni anladı! Evren, en uzak yıldızına kadar bütünüyle ko­caman, görkemli bir surat olmuş, ona bakıyor ve konuşu­yordu !

Üzerine korkunun da ötesinde bir hal geldi, ürperdi.

Aynı anda Hora Ustayı gördü, eliyle ona gel işareti yapıyordu. Hemen onun kollarına atıldı ve Hora Usta da onu kucaklayıp kaldırıverdi. Momo, yüzünü onun göğsü­ne sakladı. Elleri yumuşak kar taneleri gibi bir kez daha Momo’nun gözlerini örttü ve Momo karanlık, sessizlik, güven içinde yaşlı adamın kucağında o uzun yoldan geri döndü.

(Michael Ende, Momo, İstanbul 2004, s.183-184)

MİCHAEL ENDE( ). Avusturya.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp