Zona Hastalığının Bitkisel Tedavisi

Zona Hastalığının Bitkisel Tedavisi

Zona hastalında, ortalama 3 hafta içinde hem ağrılar hem de zona virüsünün bitimiyle, yani tedavisinden sonra leke kalmasını engelleyen bitkisel kremler ve spreylerden faydalanılabilir.

Alternatif ve Hemopati de destek ve tedavide kalıcı çözüm için, kesin sonuç alındığı, bitki özleri sayesinde medikal ilaç kullanmadan 2 ayda leke izi kalmadan garantili bitkisel yöntemlerle tedavi edebiliyor.
Zona hastalığına iyi gelecek, lahana kürü ile hastalığın daha çabuk iyileşmesine faydalı olacaktır. Lahana yaprakları ezilerek, lapa halinde konulur. Günde 4 defa içilir.
Vücut saf zeytinyağı ile ovulur.
Vücut sirkeyle karıştırılmış suyla yıkanır.
Ağrıyan yerler badem yağı ile ovulur.
4 bardak suya, 4 kaşık ezilmiş kuşburnu konulur. 30 dakika kaynatılıp, nöbet şekeriyle tatlandırılarak, günde üç defa içilir.
Armut suyu güçlü bir antiviral bileşik olan kafeik asit bakımından zengindir. Zona hastaları bolca armut yiyip, armut suyu içmeleri önerilir.
Semizotu Çin de herpes ilacı olarak ün yapmıştır. Semizotunu, ıspanak gibi pişirip yenilebilir.
Çarkıfelek çiçeği, yumuşak bir sakinleştiricidir. Zona ağrıları için kullanmak çoğu zaman fayda getirir.
Oğul otu, herpes familyasından virüsler üzerinde ki, etkisi kanıtlanmıştır. Zona için bol miktarlar da oğul otu, zufa otu, yabani mercanköşk, nane, biberiye, adaçayı, yeşil nane, ve kekik gibi herhangi birini karıştırarak, yapılan çay fayda sağlamaktadır.

Oğul otu ile, 250 ml. kaynar suya 2 çay kaşığı kurutulmuş halde hazırlayarak, çayı doğrudan döküntünün üzerine uygularsanız faydasını göreceksiniz.

Zonanın Nedenleri

Bir kişi su çiçeği hastalığı geçirdiyse, yukarıda sözünü ettiğimiz virüs vücuttaki bazı sinirlere yerleşmiş demektir. Su çiçeğine ve ardından zonaya neden olan bu virüs vücutta herhangi bir soruna yol açmadan yıllarca beklemede kalabilir. Su çiçeğinin ardından uzun yıllar sonra virüsün sinirlerde yeniden aktif hale gelmesiyle zona ortaya çıkar.

Virüsün neden birden bire harekete geçtiği ve zonaya neden olduğu tam olarak açıklanmış değildir. Ancak bağışıklık sisteminin zayıfladığı bir dönemi seçtiği bilinmektedir.

Hemen her yaş grubunda zona hastalığı görülebilir ancak 50 yaş üzerindeki kişilerde risk daha yüksektir. Bu durum yaşlılıkta vücudun bağışıklık sisteminin zayıflaması ile açıklanabilir. Bir yaşından önce su çiçeği geçirenler ve bir hastalık ya da kullanılan ilaçlar nedeniyle bağışıklık sistemi zayıf olanlar da yine zona hastalığına daha yatkın kabul edilir.

Zonaya neden olan veya tetikleyen nedenleri sıralayacak olursak:
  • Varisella zoster adı verilen ve su çiçeğine de neden olan virüs / Su çiçeği geçirmiş olmak
  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması (yorgunluk, hastalıklar, ilaçlar vb nedenlerden dolayı)
  • 50 yaş üstünde olmak
  • Depresyon
  • Stres, travma

Zona Tekrarlar Mı?

Bağışıklık sistemi her zayıf düştüğünde virüs harekete geçecek diye bir kural yoktur. Ayrıca her su çiçeği geçiren kişide de zona görülmez. Hastaların çoğunda, su çiçeği sonrasında hayat boyu zona şeklinde sadece tek bir atak görülür. Zona tekrarlamayan bir hastalık olarak kabul edilir ancak nadiren de olsa hastalığın tekrar tekrar ortaya çıktığı hastalar da vardır.
Zonanın henüz kesin bir tedavisi yoktur. Hastalık başladıktan sonra belirtilerin hafif atlatılmasına yönelik tedaviler yapılır.

Zona Bulaşıcı Mı?
Pek çok kişinin aklına gelen ilk sorulardan biri zonanın bulaşıcı olup olmadığıdır. Zona yaralarına temas eden kişiye bu hastalık zona olarak değil, su çiçeği olarak bulaşabilir. Çocukluğunda su çiçeği geçirmemiş ya da su çiçeği aşısı olmamış bir yetişkin ya da çocuk eğer zona yaralarına doğrudan temas ederse bu kişiye virüs bulaşabilir. Ancak varisella zoster virüsü bu kişinin vücuduna ilk kez girmiştir. Dolayısıyla virüs bulaşan bu kişide zona değil, su çiçeği görülür. Daha önce su çiçeği ya da zona geçirmiş olan kişiler ise zona hastalığına karşı dirençlidir.

Zona belli bir bölgede ağrı, karıncalanma, yanma ve kaşıntı gibi belirtilerle ortaya çıkar. Öncesinde baş ağrısı, halsizlik, ateşsiz grip belirtileri, ışığa karşı hassasiyet görülebilir. Yanma ve ağrı şiddetli olabilir ve ciltte henüz herhangi bir döküntü ya da kabartı yokken ortaya çıkabilirler. Genellikle sırt ve göğüs bölgesinde görülen ağrılar çoğu kez başka hastalıklardan şüphelenilmesine neden olur. Ciltteki içi su dolu kabartılar ise kabuklu yaraya dönüşür.

Zona virüsü sinirleri etkilediğinden eğer hastalığa müdahale edilmezse işitme kaybı, görme kaybı, yüz felci, kasların oynatılamaması, enfeksiyon gibi daha ciddi belirtiler de ortaya çıkabilir. Nadir de olsa zona baş bölgesini, yüzü ve gözleri etkileyebilir. Özellikle gözü etkileyen zonada hemen tedaviye başlanmalıdır. Akciğer, beyin ya da sindirim sistemindeki iç organlar da zonadan etkilenebilir.

Zona Tedavisi
Zona tedavisinde virüsle savaşacak bir ilaç kullanılması gerekir. Bu ilaç ağrıyı azaltır, hastalık süresini kısaltır ve hastalığın ileri aşamadaki ciddi sorunların ortaya çıkmasını engeller. Yanma ve ağrı hissedilmesinin ardından 3 gün içerisinde ilaca başlanması gerekir. Ciltte kabartılar ortaya çıkmadan tedavinin başlamış olması en iyisidir.

Zona hastalığında erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Bunun nedeni, zonanın sinirleri etkileyen bir hastalık olmasıdır. Eğer tedavide gecikilirse zona ağrılarının döküntü ve yaraların iyileşmesinden sonra bile, uzun süre devam etmesi riski doğar.

Vücut zayıf düşmüş olduğundan, dinlenme zona tedavisinde önemli bir yer tutar. Ayrıca yaraların iyileşme sürecinde düzenli pansuman yapılmalı ve yeni bir enfeksiyon oluşmamasına özen gösterilmelidir.

Zonanın hafif geçmesi için bu tedbirler alınırken, bağışıklık sistemini zayıf düşüren neden de araştırılmalıdır. Örneğin stresin ortadan kaldırılması ya da bir hastalık söz konusuysa, bu hastalığın da tedavisi düşünülmelidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp