Tek (soliter) Tiroid Nodülü Nedir?

Tek (soliter) Tiroid Nodülü Nedir?

Tiroid bezi, boynun ön-alt kısmında yer alan bir organdır. Salgıladığı hormonlarla vücudumuzda enerji ve ısı dengesini, ayrıca beyin, kalp ve kas gibi organ ve dokuların fonksiyonlarını düzenler. Tiroid bezinde elle ya da ultrasonla saptanan yuvarlak kitlelere nodül adı verilir. Tiroid nodüllerine çok sık rastlanır; 60 yaşına gelen her 2 kişiden birinde tiroid bezinde nodül görülebilir.

Tiroid nodülleri hormonal aktivite açısından sıcak, soğuk ve ılık olmak üzere üçe ayrılırlar. Sıcak nodüller çok fazla tiroid hormonu üretirler, bu yüzden de sintigrafide aktif görülürler. Soğuk nodüller hormon üretmezler ve sintigrafide görülmezler. Ilık nodüller ise normal tiroid dokusu kadar hormon üretirler ve sintigrafide orta derecede aktiftirler. Tüm nodüllerin kabaca %95’i iyi huyludur, geriye kalan %5’i de kanserdir. Kanser, daha çok soğuk nodüllerde görülür ancak ılık ve sıcak nodüllerde de rastlanabilir. Bir nodülün kanser mi yoksa iyi huylu mu olduğunu anlamanın en basit ve güvenilir yöntemi ince iğne aspirasyon biyopsisidir. Lokal anestezi altında ve ultrason kılavuzluğunda yapılan bu işlemle, nodüle ince bir iğne ile girilerek enjektör geri çekilir ve dokudan hücreler alınır. Bu hücreler camlara yayılır ve patoloji tarafından incelenir.

Patoloji incelemesinde nodül kanser çıkarsa ve operasyona uygunsa tiroidin bir kısmı ya da tamamı ameliyatla alınır. Nodül şüpheli bulunursa, ameliyatla nodül alınıp incelenebilir ya da tru-cut biyopsi ile doku alınarak yeniden patolojik inceleme yapılabilir.

İyi huylu tiroid nodüllerinde tedavi seçenekleri

İnce iğne aspirasyon biyopsisinde nodül iyi huylu çıkarsa, nodülün büyüyüp büyümediği ve hastada şikayet yaratıp yaratmadığına bakılır. Hasta şikayetleri kozmetik olabildiği gibi, yutma güçlüğü, nefes darlığı, ses değişmesi ve boyun ağrısı gibi fonksiyonel şikayetler de olabilir. Nodül hormon salgılayan (sıcak) bir nodülse, çarpıntı, sinirlilik el titremesi, uykusuzluk, terleme gibi bulgular da tabloya eklenebilir. Tiroid nodülü hastada hiçbir şikayet yaratmıyorsa ve ultrason kontrollerinde büyümüyorsa tedavi gerekmez, sadece takip yeterlidir. Ancak, iyi huylu nodül belli bir çapın üstündeyse, şikayet yaratıyorsa ya da büyüme gösteriyorsa genellikle tedavi uygulanır. İyi huylu tiroid nodüllerinde klasik tedavi cerrahidir. Ancak, cerrahi operasyonun zorlukları, genel anestezi gerektirmesi, komplikasyon riski ve boyun gibi görünen bir bölgede kesi izi yaratması nedeniyle son yıllarda yeni yöntemler geliştirilmiştir. Son on yılda gittikçe cerrahi tedavinin yerini alan bu yöntemlerin en çok bilinenleri alkol ablasyonu, lazer ablasyonu ve radyofrekans ablasyonudur. Her üç yöntem de, lokal anestezi altında ve ultrason kılavuzluğunda ciltten nodüle bir iğne ile girilerek uygulanır.

Alkol ablasyonu, tiroid nodüllerinde uygulanan ameliyatsız tedavi yöntemlerinin en klasik olanıdır. İşlem için, ince bir iğneyle ultrasonda görerek nodül içine girilir ve değişik bölgelere az miktarda alkol enjekte edilir. İşlem belli aralıklarla birkaç kez tekrarlanarak nodülün küçülmesi sağlanır.

TİROİD-NODÜLLERİ-1

Alkol ablasyonu, iç sıvı ile dolu nodüllerin (kist) ameliyatsız tedavisinde en çok tercih edilen yöntemdir. Ancak sıvı olmayan (solid) nodüllerde daha az başarılıdır. Buna rağmen, diğer yöntemlere göre daha ucuz olması ve çok ince bir iğne ile yapılabilmesi nedeniyle solid nodüllerde de hala kullanılmaktadır.

Tiroiddeki kistik olmayan nodüllerde, günümüzde daha çok lazer ve radyofrekans gibi dokuyu ısıtarak tahrip eden “termal ablasyon” yöntemleri tercih edilmektedir. Her iki yöntem de ultrason kılavuzluğunda ve lokal anestezi altında uygulanır. İşlem tamamen ağrısızdır, tedavi küçük bir iğne deliğinden yapıldığından boyunda herhangi bir iz kalmaz.

Lazer veya radyofekans tedavisinden sonra hastanede kalmak gerekmez. Tedavi edilen nodül gün geçtikçe küçülür ve yarattığı şikayetler azalır. Küçük nodüller için tek seans tedavi yeterli olabilir. Büyük nodüllerde ise işlemi 2-3 kez uygulamak gerekebilir.

TİROİD-NODÜLLERİ-2

Her iki yöntem de tiroid nodüllerini küçültmede son derece başarılıdır. Ayrıca, her iki yöntemin oldukça emniyetli olduğu ve komplikasyon oranlarının çok düşük olduğu binlerce hasta üzerinde yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Son yıllarda radyofrekansın daha popüler olmasına, buna karşılık lazerle ilgili daha fazla bilimsel deneyim olmasına rağmen, günümüzde her iki yöntem de iyi huylu tiroid nodüllerinin ameliyatsız tedavisinde aynı ölçüde etkili olarak kabul edilmektedirler.

Guatr nedir, nasıl tedavi edilir?

Guatr, boynumuzda bulunan tiroid bezinin büyümesi anlamına gelir. Bu büyüme bezin tümünde yaygın bir büyüme şeklinde (basit guatr) olabildiği gibi tiroid bezi içinde çok sayıda nodüllerin büyümesi şeklinde (multinodüler guatr) da olabilir. Basit guatr, iyot eksikliğine ya da tiroid bezinin otoimmün hastalıklarına (Hashimoto gibi) bağlı olabilir. İyot eksikliğinde kanda yeterli iyot olmadığından tiroid hormonu az üretilir. Otoimmün hastalıklarda ise vücut tiroid bezine karşı antikor geliştirdiğinden hormon üretimi azalmıştır. Her iki durumda da vücut, daha fazla hormon üretmek için, hipofiz bezinden salgılanan tiroid uyarıcı hormon (TSH) üretimini artırır ve tiroid bezini büyütür.

Basit guatrda tedavi eksik olanı yerine koymaktır. İyot eksikliği varsa iyot verilir, otoimmün hastalık varsa da sentetik tiroid hormonu verilir. Böylece kandaki tiroid hormon seviyesi yükselir, vücudun da TSH salgısını artırmasına ve tiroid bezini büyütmesine gerek kalmaz.

Multinodüler guatrda ameliyatsız tedaviler var mıdır?

Çok sayıda nodülü olan guatr hastalarında (multinodüler guatr) ilaç tedavisi başarılı olmaz ya da tercih edilmezse genellikle ameliyat uygulanır. Nodüller birkaç tane ise radyofrekans ya da lazer ile ameliyatsız olarak tedavi edilebilirler. Ancak nodül sayısı çok fazla ise nodülleri teker teker tedavi etmek pratik olarak mümkün değildir.

Bu durumda, tiroid bezinin tümünü küçülten tedaviler uygulanabilir. Bu tedavilerin en etkili olanlarından birisi embolizasyondur. Embolizasyonda, kasık atardamarından girilerek anjiyo yöntemiyle tiroid bezini besleyen damarlar bulunur ve bu damarların bir kısmı tıkanır. Bunun sonucunda, tiroid bezi içindeki nodüllerle birlikte küçülür ve büyümüş olan tiroid bezinin neden olduğu bası bulguları kaybolur. Yapılan çalışmalarda, embolizasyondan 1 yıl sonra tiroid hacminin yaklaşık %50 oranında azaldığı gösterilmiştir. Yöntem, hipertiroidi olan hastalarda da kullanılmış ve yaklaşık %70 oranında hipertiroidinin ameliyatsız olarak tedavi edildiği gösterilmiştir. Embolizasyon yönteminin en önemli avantajları ciddi bir yan etkisinin olmaması ve tiroid bezi tamamen tahrip edilmediğinden tedaviden sonra hastada hipotiroidi gelişmemesidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp