sigara ve alkolün zararları

Alkolün Vücuda Zararları

a) Karaciğer Üzerindeki Etkileri
 
1) Alkol karaciğerin hemen tüm fonksiyonlarını bozar. Çünkü yukarıda belirtildiği gibi, alkol vücuda faydalı bir madde olmadığı için derhal vücuttan uzaklaştırılması gerekir. Bunu da karaciğer yapar. Dolayısı ile karaciğer bu işleuğraşırken diğer bütün fonksiyonları geri kalmış olur. Yani, karaciğerin kendisi doğrudan zarar gördüğü gibi diğer birçok organ da zarar görmüş olur.Alkolün karaciğer üzerindeki en önemli etkisi sirozdur. Uzun süre alkol içenlerde karaciğerde yağ birikir ve bunun sonuzu siroz gelişir.
 
2) Alkol, karaciğerin sentez (yapım) fonksiyonlarını bozar. Kanı damar içinde tutan maddelerin (albumin) miktarı azaldığı için kanın sıvı kısmı damar dışına çıkar. Asit gelişir. Karında su birikir.
 
b) Kalp Üzerine Etkisi
 
Alkol içenlerde artan kan yağları kalp-damar hastalıkları yönünden risk oluşturur.Alkolün faydalı kolesterolü (HDL-Kolesterol) arttığı dola- yısı ile kalbi koruduğu iddiası doğru değildir.Gerçekten, HDL’nin bulunduğu ilk yıllarda alkolün bu kolesterolü arttırdığı bazı araştırmalarda görülmüştür.Fakat daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda HDL’nin HDL2 ve HDL3 şeklinde iki formunun bulunduğu anlaşıldı.Bunların faydalı olanı HDL2’dir. Alkol ise HDL3’ü artırmaktadır. Sonuçta, ikisinin toplamı (HDL2+HDL3) toplam HDL’nin artırdığını gösteriyorsa da bu artış faydalı fraksiyondan kaynaklanmamaktadır. Dolayısı ile alkolün kalbi koruduğu iddiası da havada kalmaktadır.Öte yandan, birada köpük stabilizatörü olarak kullanılan kobalt elementi kalp hastalıklarına sebep olur.Bazı araştırmalarda alkol içenlerde kan kolesterolünün de belli oranda azaldığı bulunmuştur. Bunun da sebebi;
 
1) Malnütrisyon (beslenme bozukluğu)
 
2) Emilimin bozulması
 
3) Sentez (yapım) yetersizliğidir (Karaciğerin sentez fonksiyonlarının bozulması sonucu)
 
Bu da alkolün kişileri hasta ederek kan kolesterolünü düşürdüğü anlamına gelmektedir ki faydalı bir etki olduğu asla söylenemez.LDL-kolesteroldeki azalma da buna benzer bir mekanizma ile olmaktadır.LDL sentezindeki azalma kişinin lehine gibi gözükmekle beraber, alkolün faydalı etkisinin sonucu olmayıp, KC üzerine olan menfi etkisinin sonucudur. Bazı araştırmacılar, alkolün farelerin aortunda (ana atardamar) yağ birikimine sebep olduğunu bulmuşlardır.Bizim bu konudaki çalışmalarımız da alkolün kan yağları üzerinde herhangi bir faydalı etkisinin olmadığını göstermiştir.Öte yandan, alkol içenler çoğunlukla beraberinde sigara da içerler ki bu da kalp-damar hastalığı riskini daha da artırmaktadır.Alkol içenlerin kanında trigliserid miktarı aşın miktarda artar.Bundan başka, alkol kalp atışını ve kanın damarlardan akışını hızlandırır. Vücudun dış kısmındaki damarlar genişlerken iç kısmındaki damarlar büzüşür. Bu da kalpte zayıflamaya sebep olur.
 
c) Sindirim Sistemine Etkisi
 
Alkol, midede tahrişe ve ağrıya sebep olur. Bunun sonucu kusma da görülebilir. Mide iltihabı, pankreas rahatsızlıkları ve emilim bozukluğu gelişir. Hatta fazla alkol midedeki sindirim enzimlerinin yapısını bozarak sindirimi de bozar.
 
d) Kan Asit Miktarı Üzerine Etkisi
 
Alkol içen herkeste kanda asit miktarı artar (Laktik asit ve keto asit). Tüketilen alkol miktarına bağlı olarak asit miktarı tehlikeli boyutlara ulaşır. Bu da vücuttaki bütün hücrelerin normal fonksiyonlarını bozar. Hatta alkolün bu etkisi bir çeşit yavaş ölüme götürür denilebilir. Özellikle beyin bu durumdan en fazla etkilenen organdır. Bizim alkol içen ve içmeyen kişilerin kanında asit miktarını ölçtüğümüz bir çalışmada hafif ve orta içicilerde bile kan asit miktarının içmeyenlere göre birkaç katı arttığını gördük. Ağır içicilerin durumunu artık siz düşünün!
 
e) Gut (Damla) Hastalığı Üzerine Olan Etkisi
 
Gut hastalığı, eklem yerlerinde (özellikle ayak parmaklarının eklemlerinde) ürik asit adı verilen maddenin birikmesi sonucu görülen bir hastalıktır. Şiddetli ağrılı bir hastalıktır. Alkol, bu hastalığın şiddetini daha da arttırır (Laktik asit artışından dolayı).
 
f) Beslenme Üzerine Etkisi
 
Alkol; glukoz, amino asit, çinko ve vitamin emilimini bozar. Ayrıca, sağladığı fazla enerjiden dolayı (ki bu enerji boş enerjidir) iştahı azaltır. Bunun sonucu, beslenme bozukluğu (malnütrisyon) meydana gelir. Bu da karaciğer harabiyetine ve özellikle karaciğerin sentez fonksiyonlarının azalmasına sebep olur. Kan protein miktarı azalır.
 
g) Beyin Üzerine Etkisi
 
Alkol, beynin bir numaralı düşmanıdır. Çünkü alkol beyne çok kolay geçebilen bir maddedir. Alkolün beyin üzerindeki etkileri şunlardır:
 
1) Alkol, kanda amonyak miktarı artar. Bu da beyin eneıji üretimini engeller.
 
2) Alkol, tiyamin (Bj-vitamini) eksikliğine sebep olur. Çünkü alkol bu vitaminin emilimini bozar. Tiyamin eksikliği ise beyinde asitlerin artmasına ve beyin hücrelerinin ölümüne sebep olur.
 
3) Alkol, beynin büzüşmesine ve küçülmesine sebep olur.4) Alkol, beyindeki antioksidan kapasitenin düşmesine sebep olur. Böylece beyni serbest radikal etkisine karşı korumasız bırakır.
 
5) Hafıza kaybı ve unutkanlığa sebep olur.
 
h) Hücre Çoğalması Üzerine Etkisi
 
Alkol, hücre çoğalmasını durdurur. Alkol, oksidatif stresi artırır. Bu da hücre ölümünü hızlandırır.
 
i) Cinsiyet Üzerine Etkileri
 
Alkol, cinsiyet hücrelerinin (sperm) üretimini düşürür. Testosteron (cinsiyet hormonu) seviyesi azalır. İnsanın cinsel arzusunu kırar. Sonuçta kısırlığa ve sakat doğumlara sebep olur.
 
i) Gebelikte Alkol
 
Alkol içen hamile kadının bebeği alkol bağımlısı olarak doğar. Büyüme geriliği görülür. Buna “Fötal alkol sendromu” adı verilir. Bebekte gelişme geriliği, sinir sistemi problemleri, zekâ geriliği ve yüz anomalileri görülür.
 
j) Alkol ve Kanser
 
Alkol içenlerde sindirim sistemi kanserlerinin (boğaz, mide, bağırsak) görülme sıklığı içmeyenlere göre 20 -50 kat daha fazladır.
 
k) Alkol ve Kansızlık
 
Alkol içenlerde kırmızı kan hücrelerinin normal yapısı bozulur. Kansızlık görülür. Oksijenin dokulara taşınması yetersizdir. Kırmızı kan hücrelerinin zar yapısı, daha sert ve kırılgan olur. Hücrelerin ömrü azalır.
 
1) Alkol ve Hormonal Denge
 
Gerek kadın ve gerekse erkeklerde hormonal denge alt üst olur. Özellikle erkeklerde testosteron hormonunu seviyesi ciddi oranda azalır.m) Yaşlılıkta AlkolYaşlı kişilerde gıdaların bağırsaklardan emilimi, midede asit üretimi azalmıştır. Alkol bu durumları daha da kötüleştirir.
 
n) Alkol ve Osteoporoz (Kemik Erimesi)
 
Alkol, osteoporoz riskini artırır.
 
o) Alkolizmde Ruh ve Sinir Hastalıkları
 
Alkol, GABA adı verilen maddenin miktarını düşürür. GABA beyinde çok önemli bir nörotransmitterdir (Sinir iletimini sağlar). Dolayısı ile GABA miktarındaki azalma panik hastalıkların riskini artırır.Alkol içenlerde, bütün bunlardan, dışında obezite, kas hastalıkları, pankreas iltihabı, cilt hastalıkları görülür.

Alkol Nedir

Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol.

Meyve, şeker pancarı, şeker kamışı şıraları gibi bitkilerin glikoz içeren özsuları mayalandıktan sonra damıtılarak elde edilen ve temel Maddesi etanol olan, uçucu, yanıcı ve renksiz sıvı. Alkoller kimyasal olarak genel formülü CnHm+OH olan ve alkanlardan türemiş OH grubu taşıyan oksijenli bileşiklerin genel adıdır.

Bütün alkoller içinde en bilineni etil alkoldür. Etil alkol; rakı, rom, bira, viski, cin, konyak ve şarap gibi alkollü içkilerin ana maddesidir. Bu nedenle yalnızca Alkol denildiğinde etil alkol anlaşılır. Başka alkoller de yakıt olarak, leke çözücü olarak, ilâç yapımında kullanılır.
Alkol, karbon atomuna doğrudan doğruya -OH grubunun bağlı olduğu organik bileşiklere verilen genel addır.

Alkol Bileşeni

Etanol (CH3CH2OH), alkollü içeceklerin etkin katkı maddesidir. Çoğunlukla fermantasyon (bazı maya çeşitlerinin etkisi ile karbonhidratların oksijensiz ortamda alkole dönüşmesi) yöntemi ile elde edilir. Etanol ilaç ya da sakinleştirici olarak da kullanılmakta olup, kullanımı ve satışı pek çok ülkede kanunlarla kontrol altına alınmıştır.

Alkol üretmek amacıyla mayanın kültürlendirilmesi işlemine mayalama denir.

%55'ten fazla etanol içeren alkollü içecekler yanıcı sıvılar olarak anılır ve kolay alev alırlar. Flaming Dr. Pepper ya da Fiery Blue Mustang gibi bazı egzotik içkiler farklı tadlarını yanma işlemine borçludurlar.

Kimya biliminde alkol, içinde bir karbon atomuna bağlı bulunan bir hidroksil grubu (-OH) ve devamında diğer karbon atomları ile hidrojenlere bağlı bulunan herhangi bir organik bileşiği ifade eden genel bir terimdir. Propilen glikol ya da şeker alkolü gibi yiyecek ve içeceklerde bulunabilen diğer alkoller, alkollü kapsamına girmezler.

Alkol miktarı
Bir içkideki alkol konsantrasyonu genellikle hacimsel veya kütlesel yüzde ile ifade edilir. Alkol konsantrasyonunu ifade etmek için Standart derece de kullanılabilir. Standard derece yaklaşık olarak alkol yüzdesinin iki katına karşılık gelir (örneğin 80 standard derece ≈ %40 hacimsel alkol). Yaygın damıtma yöntemi ile 192 standard dereceden daha fazla alkol elde edilemez. Çünkü bu sınırın ötesinde etanol su ile azotrop oluşturur.

Pek çok maya, alkolün hacimsel olarak %18'den fazla olduğu ortamda gelişemez. Dolayısıyla, şarap ve bira gibi fermente içkiler için %18, doğal bir sınır değeridir. Çözelti içerisinde %25 alkol oranına kadar gelişebilen maya türleri de geliştirilmiştir. Ancak bu tür mayalar içki üretiminde değil, etanol üretiminde kullanılırlar. Bazı içkiler (Spiritler) fermente edilmiş çözeltinin damıtılması yoluyla üretilirler. Böylece alkol konsantre edilirken bazı yan ürünlerinden arındırılır. Bazı şaraplar, fermentasyon yolu ile ulaşılabileceğinden daha yüksek alkol yüzdesi elde etmek amacıyla, içerisine ilave alkol karıştırılarak zenginleştirilmiş şaraba dönüştürülürler.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp