Şeker Hastalığı Hakkında Bilgi

Şeker hastalığı hakkında bilgi ,tıp dilindeki ismisle diabetes Mellitus hakkında bilgiler aşağıda yer almaktadır.Şeker hastalığı hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için aşağıdaki makalemize mutlaka göz atmanızı tavsiye ederiz.

Şeker hastalığı (ya da tıptaki adıyla Diabetes Mellitus), vücudumuzda insülin hormonunun hiç üretilememesine, vücudun ihtiyacını karşılayacak kadar üretilememesi, ya da üretilen insülinin yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar. Toplumumuzun yaklaşık %6‘sı şeker hastasıdır. İnsülin pankreas denilen midemizin arkasında yeralan bir organımızdan kan dolaşımına verilir. Normalde vücuda yemeklerle aldığımız besinler parçalanarak, vücudun başlıca yakıtı olan şekere dönüştürülür ve kan dolaşımına geçerek kan şekerini yükseltir. Kan şekeri yükselmesi de pankreastan insülinin kana geçmesini arttırır. İnsülinde kanda dolaşan şekerin vücudumuzdaki hücrelere alınarak kullanılmasını ve vücudumuzun ihtiyacı olan enerjinin üretilmesini sağlar.


Şeker hastalığında yediğimiz besinlerle aldığımız ana enerji kaynağı olan şekeri vücudumuz insülin eksikliği nedeniyle yeterince kullanamaz. Şeker kan dolaşımında kalarak kan şekerini yükseltir. Vücudumuz ise şeker denizi içinde yüzerken (insülin eksikliği nedeniyle kullanamadığı için) şekersizlikten, enerji üretmek için yağları ve kasları yakar. Çünkü şekeri kullanması için gerekli anahtar olan insülin eksiktir.

Teşhis

Aşağıdakilerden en az bir tanesi varsa şeker hastalığı (Diabetes Mellitus) teşhisi konulur.

Açlık kan şekeri 126 mg/dl veya üzerinde ise,

Herhangi bir saatte bakılan kan şekeri 200 mg/dl veya daha fazla ve beraberinde çok su içme, çok idrara çıkma veya açıklanamayan kilo kaybı varsa,

75 gr glukoz içerek yapılan şeker yüklemesinden iki saat sonra kan şekeri 200 mg/dl veya daha fazla ise .

Başlıca iki tip şeker hastalığı vardır.

Tip 1 Diabetes Mellitus:

Pankreasta insülin üreten hücrelerin harap edilmesi ile ortaya çıkar. Çoğunlukla vücudumuzun kendi savunma sistemi tarafından insülin üreten hücreler harap edilir. Bunun neticesinde vücutta insülin üretilemez. İnsülin olmadığı için şeker enerji üretiminde kullanılamaz. İnsülin olmadığı sürece kan şekeri yüksek kalır. Tip 1 diayabeti olan hastalarda pankreastan kana insülin verilmesini arttıran şeker düşürücü hapların hiç bir etkisi olmayacaktır.

Tip 1 diyabetin tedavisinde vücutta eksik olan insülin hormonunu dışarıdan yerine koymak gerekir. İnsülin ağızdan alındığında mide-barsak sistemimizde sindirilip etkisiz hale getirileceğinden ağızdan verilemez. Ancak cilt altına injeksiyonla verilirse insülin etki gösterebilir. Günümüzde kalem, pompa ve çok ince iğnesi olan şırıngalarla insülin tedavisi çok rahatlıkla uygulanabilmektedir. Tip 1 diyabet genellikle 35 yaş altında başlar.

Tip 2 Diabetes Mellitus:

Pankreastan kana yeterince insülin salgılanamaması veya üretilen insülinin vücutta yeterince etki gösterememesi ile ortaya çıkar. En sık görülen diyabet (şeker hastalığı) tipidir. Genç insanlarda da görülebilmesine rağmen genellikle 35-40 yaşından sonra ortaya çıkar. Tedavisi genellikle beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesi, şişman hastalarda kilo verilmesinin sağlanması, düzenli egzersiz ve ağızdan alınan insülin salgılanması ve şekerin kullanımını düzenleyen ilaçlarla tedavi edilir. Ancak ilerleyen zaman içinde bu hastalığın tedavisi için de insülin kullanılması gerekebilir.

Belirtiler

Tedavi edilmeyen şeker hastalarında aşağıdaki bekirtilerin hepsi veya sadece bir kısmı görülebilir.Ağız kuruluğu ve çok su içme (polidipsi)(Vücuttan idrarla çok su atıldığı için vücutta su azalır ve çok su içme ihtiyacı doğar) Çok idrara çıkma (poliüri), gece çok idrara kalkmak(Noktüri). (Kandaki fazla şeker böbreklerden idrara geçer, fazla şekeri atmak için şekerle beraber vücuttan suda atılacağı için idrar miktarı fazlalaşır)

Açlık hissinin fazlalaşması ve çok yemek yeme (polifaji) (insülin yetersizliğinden dolayı hücrelerin ihtiyacı kadar şeker hücrelere giremez, bunun sonucunda hücrelerden beyine sürekli açlık sinyali gönderilir. Yemek yenilsede şeker hücrelere alınamadığı için açlık hissi devam eder, vücut yenilen besinleri enerjiye dönüştüremez . Bunun sonucunda halsizlik, kilo verme yakınmaları da ortaya çıkar.)

Halsizlik

Zayıflama

Bulanık görme (Kan şekerinin yükselmesi görmemizi sağlayan göz merceği ve göz sıvısının yoğunluğunun değişmesine yol açar ve bulanık görme ortaya çıkar. Kan şekeriniz, şeker hastalığınızın tedavisi ile normal değerlere gelse de görmenizin düzelmesi bir kaç hafta alabilir.)

Ciltteki yaraların veya kesiklerin yavaş iyileşmesi (Hücreler yeteri kadar beslenemedikleri için ve vücudun savunma sistemi bozuk olduğu için yara iyileşmesi geç olur)

(Kadınlarda) Vajinal kaşıntı ( Kan şekerinin yüksek olması hem vücudun direncini azaltarak hem de mayaların çoğalmasını sağlayacak uygun ortamı hazırlayarak vajinal kandidiasis-vajinal mantar oluşmasını sağlar. Kan şekeri kontrolü ile bu durum kendiliğinden geçebilir, düzelmezse doktora başvurmanız gerekir)

Diyabetin kontrolü

Şeker hastalığı olmayan insanlarda kan şekeri açlıkta 70-110 mg/dl arasında, toklukta (yemekten 2 saat sonra) 140 mg/dl'nin altındadır. Diyabet tedavisinde de hedef kan şekeri değerlerinizi normal sınrlarda tutmaktır. Kan şekeri düzeyinizi normal sınırlara yakın değerlerde tutmanız, ilerleyen zaman içinde diyabetle ilişkili sağlık sorunlarından sizi uzak tutacaktır.

Aç Karnına

Yemeklerden
2 saat sonra

HbA1C

İdeal-Normal Bireyler

110 mg/dl
'e kadar

140 mg/dl
'e kadar

%6'a kadar

Diyabetik hastalar için hedef değerler

80-120 mg/dl

100-140 mg/dl

%7'e kadar



Yukarıdaki hedefler şeker hastalığı ile birlikte başka sağlık problemi olmayan hastalar için belirtilmiştir. Sizin ideal kan şekeri hedeflerinizin ne olması gerektiğini doktorunuza danışmalısısnız.

Doktorunuz size şeker hastası olduğunuzu söyledi…

Şeker hastalığını zorunlu olarak şöförü olmakla görevlendirildiğimiz bir arabaya benzetirsek, bu arabayı bu yoğun trafikte kaza yapmadan kullanmalıyız. Bunu nasıl yapacağız. Bu sorunun cevabını basit olarak

1. Beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesi

2. Düzenli egzersiz

3. Tedavi için ilaç kullanmak gerekiyorsa, ilaçları gerekli miktarda ve zamanında kullanmak

şeklinde sıralayabiliriz. Şeker hastaları için en önemli şey bu hastalığın tedavisi için gerekli kuralları öğrenmek ve bu kurallarla günlük hayatımızın eskisi gibi devam etmesini sağlamaktır. Bu, zaman içinde size yol gösteren yardımcılarınızla birlikte (Doktorunuz; Diyabet Hemşireniz; Diyetisyeniniz; aileniz; arkadaşlarınız) kendinizin çözeceği bir problemdir. Paniğe kapılmayın, kendinize zaman tanıyın.

Beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi:

Hayatınız boyunca uygulayabileceğiniz, sağlığınız için en ideal beslenme düzenini oluşturarak kan şekerinizi istenen hedeflerde tutmak, şeker yükselmeleri(hiperglisemi) ve ani şeker düşmelerinin (hipoglisemi) olmamasını sağlamak, ideal vücut ağırlığınıza ulaşmanızı sağlayarak bu kiloda kalmanızı sağlamak ve bu sayede yaşam kalitenizi sağlığınızı olumsuz etkilemeden yükseltmek beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ile gerçekleştirilebilir. Şeker hastaları ve aslında sağlıklı yaşam isteyen herkese genellikle sabah-öğle ve akşam yemeği olmak üzere üç ana öğün ve sabah ile öğlen arasında, ikindi vakti ve gece de üç ara öğün olacak şekilde yemek yemesini öneriyoruz.

Düzenli Egzersiz

Uygun fizik aktivite sağlık problemi olan veya olmayan herkesin sağlığı için iyidir. Şeker hastalarında egzersiz kan şekerinizi daha iyi kontrol altında tutmanızı sağlar. Aktivite vücuttaki şekerin daha hızlı tüketilmesini sağlar. Fazla kilolarınızdan kurtulmanıza yardımcı olur. Kendinizi daha iyi hissedersiniz.
Egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışarak tıbbi kontrolden geçmelisiniz.Yapmak istediğiniz egzersiz programını kısıtlayabilecek bir sağlık probleminizin olup olmadığını sormalısınız. Eğer insülin veya şeker düşürücü hap kullanıyorsanız egzersiz sırasında veya sonrasında kan şekerinizin düşebileceğini mutlaka aklınızda tutarak bunun için önleminizi alın. (Bkz Önlemler) Egzersiz olarak saymadığınız günlük işleriniz bile enerji tüketiminizin artmasına yol açarak kan şekerinizi düşürebilir. Örneğin alışveriş yapmak, bahçede çalışmak, uzun yürüyüş yapmak, yüzmek, dans etmek, ev işleri….

Yürüyüş (yapabildiğiniz kadar tempolu) en uygun egzersizdir. Bunun için bütün ihtiyacınız bir çift lastiği sıkmayan pamuklu çorap ve ayağınıza iyi uyan, vurmayan bir çift ayakkabıdır.

Yapılacak egzersize ve kan şekeri değerlerinize göre hipoglisemi yaşamamak için ek gıda almanız gerekebilir. Kan şekeri değerlerinize ve yapacağınız egzersizin şiddetine göre ilave olarak almanız gereken besinler tabloda gösterilmiştir. ( 1ekmek= 1 dilim ekmek veya yerine yiyebileceğiniz bir besin. Besin değişim tablosunda eşdeğer yiyecekler gösterilecektir)

Egzersiz tipi

Kan şekeri
(mg/dl)

Eklenecek Besin

Örnek Gıda

Kısa süreli(30 dkdan az) ve hafif-orta şiddette egzersiz (1-2 km yürümek, bisiklete binmek..)

100'ün altında

25 gr karbonhidrat

1 ekmek ve bir meyva

100-180 arası

10-15gr karbonhidrat

1 ekmek veya 1 meyva

180-240 arası

Ek gıda gerekmez

Ek gıda gerekmez

30-60 dk arası orta şiddette (Tenis, yüzme, koşu, bisiklete binme, bahçede çalışmak, voleybol,..)

100'ün altında

25 gr karbonhidrat 6 gr protein

1 ekmek, 1meyva ve 1 et, yarım saat sonra 1 meyve

100-180 arası

15 gr karbonhidrat 6 gr protein

1 ekmek ve 1 et

180-240 arası

10-15 gr karbonhidrat

1 ekmek veya 1 meyva

30-60 dk arası, şiddetli (futbol, basketbol, zorlu bisiklet veya yüzme)

100'ün altında

30-40 gr karbonhidrat 20 gr protein

2 ekmek, 2 et, ve 1 meyve

100-180 arası

15-20 gr karbonhidrat 6 gr protein

2 ekmek ve 1 et

180-240 arası

10-15 gr karbonhidrat

1 ekmek veya 1 meyva

60-120 dk şiddetli (futbol, basketbol, zorlu bisiklet veya yüzme)

100'ün altında

50 gr karbonhidrat 20 gr protein

2 ekmek, 2 et, 1 süt ve 1 meyve

100-180 arası

25-50 gr karbonhidrat 6 gr protein

1 ekmek, 1 et ve 1süt veya 1 meyva

180-240 arası

10-15 gr karbonhidrat

1 ekmek veya 1 meyva


Çok Önemli!!!: Kan şekeriniz 250 mg/dl 'den fazla veya idrarda ketonunuz varsa egzersiz yapmayın.

Diyet ve egzersizle kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diyabetik hastalarda bunu sağlamak için ağızdan şeker düşürücü ilaçlar kullanılabilir.

İlaçlar
Sulfonilüreler:

Pankreastan insülin salgısını arttırır.

Örnek:

Gliclazide (diamicron), Glipizide (Glucotrol XL, Glutril)… Genellikle yemekten 30 dk önce önerilir. Sabah ve akşam'a dozlar bölünebilir. En önemli yan etkisi hipoglisemidir(şeker düşüklüğü).
Biguanidler:

Gerçek bir hipoglisemik ajan değildir, sağlıklı bireylerde kan şekerini düşürmez. Bir antihiperglisemik ajandır. Pankreastan insülin salgısını uyarmaz. Karaciğerden kana glukoz (basit şeker) verilmesini azaltır, vücudumuzda ki dokuların insüline hassasiyetini arttırır. Örnek: Metformin (Glucophage Retard) Böbrek yetmezliği, karaciğer hastalığı, kalp yetmezliği, dolaşım bozukluğu ve bronşiti (Kronik obstruktif akciğer hastalığı) olanlarda kullanılamaz. En sık görülen yan etkisi ishal (ilacın kullanımın devam edildiğinde kendiliğinden düzelir) ve en önemli yan etkiside kullanımı sakıncalı kişilerde kullanıldığında nadiren laktik asidoz komasına yol açabilir.
Alfa Glukozidaz İnhibitörü:

İnce barsakta yemeklerle alınan şekerlerin barsaklarda parçalanıp, emilmesini ve kana geçmesini engeller. Yemeklerin ilk lokması ile birlikte alınmalıdır. Örnek: Acarbose (Glucobay). Bu ilacın en önemli yan etkisi gaz ve şişkinliktir, ilacın kullanımı ile genellikle 2-6 haftada düzelir. Düzelme olmazsa veya yakınmalar çok şiddetli ise ilacın değiştirilmesi gerekebilir. Kan şekeri kontrolü diyet, egzersiz ve ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlarla sağlanamayan tip 2 diyabetik hastalarda;
İlaçların kullanılmasının diğer sağlık problemleri nedeniyle sakıncalı olduğu diyet ve egzersizle kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diyabetik hastalarda; Tip 1 diyabetik hastalarda diyabet teşhisinden itibaren kan şekeri kontrolünün sağlanması için insülin kullanılması gereklidir.

İnsülin Tedavisi:

Günümüzde diyabetik hastalar için hedefimiz kan şekeri değerlerini normal değerlere getirebilmektir. İnsülin tedavisinin amacı vücutta eksik olan insülin'i yerine koyarak kan şekeri kontrolünü sağlamaktır. İnsülin bağımlılık yapmaz. Vücudumuzda insülin eksikliği olduğu müddetçe insülin kullanmamız gereklidir. Genellikle vücudumuzda insülin ihtiyacı başladığında pankreasın insülin üreten dokusunun (* hücreleri) en az %80'i harap olmuştur ve harap olan pankreasın insülin üreten dokusu (beta hücreleri) ne yazık ki kendini yenileyemez. Bu nedenle vücudumuzda yeterince üretilemeyen bu hormonu insülin enjeksiyonları ile dışarıdan sürekli yerine koymamız gerekir.

Yeni tanıda:

Tip 1 diyabetiklere, hastanın uyumu da göz önüne alınarak günde 2-4 kez olmak üzere insülin enjeksiyonu önerilir. Tip 2 diayabetik hastalarda kan şekeri kontrolüne ve diğer sağlık problemlerine göre günde 1 ile 4 defa insülin kullanımı gerekebilir. Hastalar kendi enjeksiyonlarını kendileri yapar ve evde kan şekerlerini glukometre ile takip ederek insülin dozlarını ayarlarlayabilirler.

Türkiye'de çeşitli insülin türleri mevcuttur. (Şişeler) Flakonlar Mart 2000 tarihine kadar 40 IU/ml insülin içermekteydi ve buna uygun kırmızı kapaklı U-40 yazılı insülin enjektörleri ile birlikte kullanılmaktaydı. Ancak Mart 2000'den sonra flakonların yoğunluğu 100 (ünite)IU/ml'e yükseltildi ve bu şişelerin kapakları turuncu renk olarak satışa sunuldu. Turuncu kapaklı bu şişelerin içindeki insülin daha yoğun ve mutlaka turuncu kapaklı bu şişeler için hazırlanmış yine kapakları turuncu olan U-100 insülin enjektörleri ile yapılması gerekir. (Şekil bununla ilgili tanıtıcı broşür) Turuncu kapaklı 100 IU/ml insülin içeren şişelerdeki insülini turuncu kapaklı enjektörlerinizle yaparken doz değişikliği yapmanıza gerek yoktur. Daha önce 18 ünite (IU) yapıyorsanız, yine turuncu kapaklı enjektörle 18 üniteyi turuncu kapağını açtığınız 100 (ünite)IU/ml'lik şişeden çekeceksiniz. Turuncu kapaklı 100 IU/ml insülin içeren şişelerdeki insülini eski kırmızı kapaklı enjektörlerinizle yaparsanız ikibuçuk kat daha fazla insülin yapmış olursunuz. Bu da kan şekerinizin normal değerlerin altına düşmesine yol açabilir.

Orta etkili insülinlere de (NPH) İnsulitard HM, Humulin N örnek verilebilir. Bunun dışında iki insülin türünün değişik oranlarda karışımlarını içerenMikstard HM veya Humulin M insülinler mevcuttur (70/30= %70 NPH, % 30 Kristalize insülin içerir). İnsülin kalemleri ile kullanılan insülinler 100 IU/ml'de insülin içerirler, kartuş formundadırlar ve sadece kalem ile uygulanabilirler. İnsülin enjektörleri ile uygulanmaları kesinlikle önerilmez.

İnsülin Nasıl Üretilir?

Üretilen ilk insülin preparatları hayvan pankreasından elde edilirken (sığır, domuz ya da sığır/domuz karışımı) son 10 yıl içinde yarı sentetik yolla insan insülini elde edilmiş (Hayvanlardan elde edilen insülin biyolojik ve kimyasal reaksiyonlarla insanın ürettiği insülinle aynı hale getirilmiş) ve daha sonra genetik mühendisliği ile bakteriler ve mayalara insan insülin geni aşılanarak insan insülini üretmeleri sağlanmıştır. Günümüzde biyosentetik insan insülinleri rekombinant DNA teknolojisi ile üretilmekte ve şeker hastalarınca yaygın olarak kullanılmaktadır.
İnsülinler en basit biçimde kısa, orta ve uzun etki süreli olmak üzere etki sürelerine göre sınıflandırılabilirse de unutulmaması gereken nokta enjekte edilen insülinin emilimi aynı kişide %25 oranında, kişiler arasında ise %50'ye varan oranda değişkenlik gösterebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp