Sedef Hastalığı

SEDEF HASTALIĞI

Sedef, normal olarak ciltte kabarmış, kırmızı ve kabuklu yaralar oluşmasına neden olan kronik bir cilt rahatsızlığıdır; bu yaralara sık sık dizlerde, dirseklerde, kafa derisinde ve kulak arkalarında rastlanır. Rahatsızlığın, cildin dış katmanlarındaki hızlı gelişime bağlı olduğu düşünülmektedir. Bazı sedef vakalarında, psoriyatik eklem iltihabı diye adlandırılan bir çeşit eklem iltihabına rastlanmıştır.
 
Sedefin kesin nedeni bilinmemekle beraber, bazı etmenlerle ilişkili olduğu sanılmaktadır. Örneğin, sedefin bir ailenin belli üyelerinde görülüyor olması hastalığa yatkınlığın kalıtsal olabileceği sanısını uyandırmaktadır. Sedef oluşumu, ayrıca, duygusal durumumuzla da ilintili olabilir; birçok sedef hastası, rahatsızlıklarının belli bir dönemde yaşadıkları yoğun stresin sonrasında ortaya çıktığını ifade etmiştir. Sedefin nedenleriyle ilgili diğer teoriler arasında, çok fazla hayvansal yağ tüketimi, bağışıklık sisteminde bozukluk ve kolonda (kalın bağırsağın aşağı kesimi) toksin gelişimi yer alır.

UZAK DURULMASI GEREKEN YİYECEKLER

■ Turunçgiller
 
■ Kızartılmış yiyecekler
 
■ Rafine yiyecekler
 
■ Şeker■ Alkol, karaciğerin yükünü artırarak kanı temizleme kabiliyetini azaltabilir. Alkol tüketiminin sedefi ciddileştirdiğini kanıtlayan vakalar vardır.
 
■ Süt ürünleri ve etten özellikle uzak durulmalıdır; çünkü bunlar arasido- nik asit adı verilen ve sedef yaralarının şişip kızarmasına neden olan bir madde içerirler.

TÜKETİLMESİ GEREKENLER

 
■ Yulaf
 
■ Vücuttaki zararlı kimyasalları azaltmada su da oldukça etkilidir. Her gün mutlaka en az 1,5 litre arıtılmış su ya da asitsiz maden suyu için.
 
■ Bağırsak faaliyetinizi düzenlemek için lif bakımından zengin yiyeceklerden bol miktarda tüketmelisiniz; böylelikle, kolonda toksik atık gelişmesi riskini azaltmış olursunuz.
 
■ Taze meyve
 
■ Sebze

Sedef hastalığının çaresi aktarda değil
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu, sedef hastalığının bulaşıcı olmadığını belirterek, "Sedef hastalığı bir kader de değildir. Son derece iyi ilaçlar ve hekimler vardır. Ancak bu hastalığın takibinin mutlaka dermatoloji uzmanları ile yapılması gerekir. Aktardan ve bitkisel ürünlerden çare aranmamalıdır" dedi.

Serdaroğlu, sedef hastalığını "deride tipik olarak keskin sınırlı kırmızı alanlar üzerinde yerleşmiş, parlak, beyaz kepekler ile kendini gösteren tekrarlayıcı kronik bir deri hastalığı" şeklinde tanımlayarak, kepeklerin rengi sedef renginde olduğundan halk arasında hastalığa "sedef hastalığı" denildiğini aktardı.

Sedef hastalığının kesin nedeninin bilinmediğini dile getiren Serdaroğlu, hastalığın bağışıklık sistemindeki bir hatadan kaynaklandığını ve genetik bir yatkınlık zemininde ortaya çıkabildiğini belirtti.

Serdaroğlu, psikolojik gerginlik ve sıkıntıların hastalığın ortaya çıkışında önemli rol oynadığına işaret ederek, şu bilgileri paylaştı:

"Normalde deri yaklaşık bir ayda kendini yenilerken, sedef hastalığında bu süre birkaç güne kadar inmiştir ve ölü deri hücrelerindeki artış kalın plaklar oluşturmaktadır. Hastalık zaman zaman şiddetlenir, zaman zaman belirtilerde azalma gözlenir. Deri yüzeyine zarar veren çeşitli durumlar; kaşınma, kesikler, yanıklar, yaralanmalar, aşırı güneşlenme, aşırı soğuk iklimler, stres, bazı ilaçlar, sigara, enfeksiyonlar ve genel sağlık durumundaki bozukluklar da hastalığı alevlendirebilir."

SEDEF HASTALIĞI MERKEZLERİ AÇILDI

Serdaroğlu, sedef hastalığı için birçok tedavi seçeneği bulunduğunu ancak tedavi yöntemlerinin hastalığı tamamen iyileştirmediğini belirterek, tedavilerin amacını, "belirtilerin ortadan kaldırılması" ve "alevlenmelerin önüne geçilmesi" şeklinde açıkladı.

Öncelikle hastanın derisinin kurumasının engellenmesi gerektiğine işaret eden Serdaroğlu, "Ayrıca kızarıklığa ve kalınlaşmış belirtilere yönelik çeşitli krem ve merhemler kullanılabilir. Ancak yaygın durumlarda ise daha ciddi ve kontroller ile kullanılacak son derece etkili ve modern ilaçlar geliştirilmiştir" diye konuştu.

Serdaroğlu, hastalık konusunda özel olarak hasta takibi yapılan sedef hastalığı merkezleri de açıldığına dikkati çekerek, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı'nda açılan Sedef Hastalığı Birimi'nde yaklaşık bin 500 hastanın izlendiğini bildirdi.

Erken tanının, hastalığın ilerlemesi açısından değil, hastaların tedavisine erken dönemde başlayıp yaşam kalitesini artırmak açısından önem taşıdığının altını çizen Serdaroğlu, "Sedef hastalığı ile birlikte görülebilen obezite, kalp damar hastalıkları, depresyon, romatizma gibi durumları da erken dönemde engellemek açısından yararlı olacaktır" dedi.

Serdaroğlu, oldukça sık karşılaşılan sedef hastalığının, Türkiye'de toplumun yaklaşık yüzde 0,5'inde görüldüğünü kaydederek, hemen her yaşta görülebilmesine rağmen hastalığa 15-35 yaşları arasında daha sık rastlandığını, kadın ve erkeğin aynı oranda yakalandığını anlattı.

"SEDEF HASTALARI STRESTEN UZAK KALMALI, SİGARA İÇMEMELİ"

Prof. Dr. Server Serdaroğlu, sedef hastalarının günlük yaşamlarında dikkat etmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı:

"Sedef hastaları günlük yaşamlarında derilerinin mekanik olarak zedelenmesine yol açabilecek aktivasyonlardan kaçınmalı, başka nedenlerle ilgili olarak kullandıkları ilaçların sedefi şiddetlendirmeye yatkın olup olmadığını öğrenmelidirler. Ayrıca stresten uzak kalmalı ve sigara içmemelidirler."

Sedef hastalığının kesinlikle bulaşıcı olmadığının altını çizen Serdaroğlu, "Sedef hastalığı bir kader de değildir. Son derece iyi ilaçlar ve hekimler vardır. Ancak bu hastalığın takibinin mutlaka dermatoloji uzmanları ile yapılması gerekir. Aktardan ve bitkisel ürünlerden çare aranmamalıdır" diye konuştu.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp