Meme Kanserinde Sigara Kullanımı
Sigaranın meme kanseri gelişimi üzerine etkisi son yıllara kadar saptanamamıştı.
Çünkü yapılan araştırmalarda kadınlar, sigara içenler ve içmeyenler olarak iki gruba ayrılıyordu ve bu iki grup arasında meme kanserine yakalanma oranı arasında önemli bir fark görülmüyordu. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, sigara içmeyen kişilerin sigara içilen ortamda bulunduklarında, sigara içenler kadar etkilendikleri anlaşıldı. Bu insanlara pasif içici deniyor.Sigara içenlerde ise bu oranın daha da fazla olduğu düşünülüyor.
Evinde sigara içen anne ve babaların, küçük kızlarına ileride ciddi bir meme kanseri riskini armağan ettiklerini göz önüne almaları gerekiyor. Ayrıca yapılan araştırmalarda, başka odada içmek, camı açmak gibi önlemlerin, anne babaların kendilerini rahatlatmaktan başka bir işlevi olmadığı da ortaya konulmuş.Yorgunlukla ilişkisi açısından biraz da sigaranın organizmamız üzerindeki etkilerinden söz etmek yararlı olabilir.Sigaradan çekilen bir nefes saatte yaklaşık 100 kilometre hızla ağız boşluğuna dolmaktadır. Sigara dumanının içindeki gaz ve parçacıkların bu hızla önce dudağa, dile sonra gırtlağa çarpması sonucu olabilecek travma etkisini bir düşünün. Üstelik yanan, başka bir deyişle 100 derecenin üzerinde sıcaklığı olan bir dumandır bu. Fiziksel travmaya ek olarak sıcak etkisi de dokularda önemli değişiklikler yapmaktadır. Çarparak geçtikleri hücre yapıları bozulmaktadır. Dumanın ve içindekilerin hızı nefes borusunda saatte yaklaşık 60-70 kilometreye düşer. Ancak bozucu etkisini korur. Nefes borusunda koruyucu titrek tüylü tek hücreli kaplayıcı sıra bozulunca gece boyu biriken salgı dışarıya atılamaz.
Normal olarak ortaya çıkan öksürük refleksiyle atılması bile zorlaşır.
Bir enfeksiyon odağı haline gelir. Sigara dumanında yaklaşık 4.000 civarında madde saptanmış durumdadır. Bunlardan en azından iki düzinesinin kanser yapan cinsten olduğu bilinmektedir. Sıcak ve hızlı dumanla yıpranmış dokulara kolaylıkla yerleşen bu iki düzine madde bir süre sonra görev (!) yapmaya başlayıp kansere yol açabileceklerdir. Sigaranın yapıldığı tütün yaprağı yanarken tam bir yanmaya uğramaz. Bu nedenle sigara dumanının içinde yüksek oranda karbonmonoksit bulunur. Akciğerler gerçek gereksinim olan oksijeni beklerken karbon monoksitten zengin bir gazla karşılaşır. Akciğerlerin gaz değişimi yapılan keseciklerindeki kılcal damarlarda hazır bekleyen kırmızı kan hücreleri bu kez oksijen yerine karbonmonoksitle karşı karşıya kalırlar. Kırmızı kan hücrelerinin içinde oksijeni taşıyan hemoglobin maalesef karbondioksite karşı çok hassas bir yapıya sahiptir. Aynı yerde oksijenle karbonmonoksit bulunduğunda hemoglobin tercihini karbonmonoksit lehine kullanır. Böylece dokularımıza oksijen yerine karbonmonoksit taşır. Hani bir nefes çekilen sigaranın yaptığı baş dönmesi, çakırkeyiflik vardır ya, işte bu oksijenleneme-yen beyin dokusunun bir cevabıdır. Hemoglobinin uzun zaman oksijen yerine karbonmonoksit taşıması dokularda bozulmalar yapmaktadır. Özellikle enerji oluşturup hareket edecek olan kasların oksijenlenememesi kronik bir hal aldığında yorgunluğun ortaya çıkması beklenmelidir.Sigara dumanının içeriğinde bulunan bir başka madde ise nikotindir.
Nikotin kansere yol açmaz.
Ancak daha duman ağız boşluğundayken bile nikotin ağız içi deriden (mukoza) hızla kana geçebilir. Yine hızla böbreküstü bezlere ulaşıp adrenalin salınmasına yol açar. Adrenalin bizim için acil durumlarda devreye giren bir hormonumuzdur. Bu hormon kalbi hızlandırır, damarlarımızı büzerek acil durumlarda kanın kaslara gitmesine olanak sağlar. Ama acil bir durum yokken, örneğin zevk almak istenirken ya da stresliyken, içilen sigara gereksiz yere adrenalin salınmasına yol açar. Durduk yerde nabız yükselir, damarlar daralır, damarların içinden geçen kanın damar duvarına yaptığı basınç yükselir, yavaş yavaş damar duvarındaki tek sıralı ve hassas hücreler bozulmaya başlar. Zamanla bozulan damar duvarı hücrelerinin içine yağlı maddeler, kolesterol birikmeye başlar. Bu birikimin içine de kalsiyum gibi inorganik maddeler birikmeye başlayınca damar sertliği (ateroskleroz) gelişir. Damar serdiğinin olduğu doku ya da organ zaten sigara nedeniyle az oksijen alırken bir de damarın yetersizliği nedeniyle kanlanamamaya, oksijenlenememeye başlar. Biraz önce değindiğimiz ve hareketlerimiz için devrede olan kaslar da damar sertliği ile istenen düzeyde kanlanamama sorunu yaşar ve daha çabuk yorulur. Kan sadece oksijen taşımayıp besin maddelerini dokuya ulaştıran, artık ürünleri ise uzaklaştıran bir işlev görmektedir. Dolayısıyla bu, birden çok olumsuz etki şeklinde katlanarak ortaya çıkar.
Yapılan araştırmalar, sigaranın keyif veren maddeler arasında diğerlerine oranla bağımlılığı en çabuk ve vazgeçilmesi en zor olduğunu göstermektedir. Özetle sigara içerek en yakın ortağımız olan vücudumuza iyi davranmamaktayız. Kötü davrandığımız bu geçici konağımızı yıpratmakla bir süre sonra sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalmaktayız.