Meme Kanseri Riski İlaç İle Azaltılabilir Mi?

Meme Kanseri Riski İlaç İle Azaltılabilir Mi? : Meme kanseri riski yüksek kişilerde tamoksifen isimli ilacı kullanarak meme kanseri riskini azaltmak mümkün. Fakat tamoksifenin de yan etkileri göz önüne alınarak, ancak seçilmiş ve gerçekten riski yüksek kişilerde bu yönteme başvurmak gerekiyor.
 
Meme biyopsilerinde lobuler karsinoma in situ (LCIS) saptanmış kadmlarda, ailesinde meme kanseri olan ve biyopsilerinde atipik hiperplazi saptanmış kadınlarda, bir memesinde kanser saptanmış ve diğer memesinde kanser gelişme riski olan kadınlarda tamoksifen ile korunma öneriliyor. Tamoksifen kullanımı ile ayrıntılı bilgi için ilaç tedavisi bölümüne bakınız.

Meme kanseri nedir? Belirtileri nelerdir?

Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.

Meme kanseri , bayanlarda ölüme ençok neden olan kanserlerden biridir. Tüm ömür boyu bir kadının meme kanserine yakalanma riski yaklaşık 1/10 dur. Kanser , meme içinde zaman içinde büyür. Erken safhada herhangi bir belirti vermezken daha sonra memede ele gelen sertlik, meme ucunda veya ciltte çekinti, meme ucundan kanama gibi belirtiler verebilir. Sonrada ayni taraftaki koltuk altı lenf bezlerine ilerler ve bu bezlerin büyümesine sebep olur. Daha ileri evresinde beyin , karaciger , akciger gibi hayati organlara atlar ve ölüme neden olur.

Aşağıda değişiklikler fark edildiğinde, gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır: Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle, Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği, Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması, Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması, Memenin şeklinde değişiklik, Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik, Meme başında ortaya çıkan akıntı kanserin habercisi olabilir.

Meme kanserinin görülme sıklığı nedir?

Meme kanseri bir çok ülkede, kadınların en korkulu sağlık sorunu olma özelliğini taşımaktadır. Günümüzde ABD'''' de, sekiz kadından birisi meme kanserine yakalanmaktadır. Bu oran Avrupa ülkelerinde on kadında birdir. Meme kanseri ile ilgili sayıları şu şekilde sıralayabiliriz;

1950-1970 yılları arasında ABD'''' de, 1 milyon kadın meme kanseri nedeni ile hayatını kaybetti. Bu sayı ABD''''nin 2. Dünya savaşı, Kore ve Vietnam savaşlarında kaybettiği insan sayısından fazladır. 1998 yılında Avrupa''''da 1 milyon kadın, meme kanseri nedeni ile tedavi görmektedir. 2000 yılında dünyada 1 milyon kadına, yeni meme kanseri tanısı konacaktır. Dünyada her 11 dakikada 1 kadın, meme kanseri nedeni ile hayatını kaybediyor. Dünyada her 3 dakikada 1 kadına, yeni meme kanseri tanısı konuyor.

USA''''daki istatiklere göre ; senede ortalama 184.000 bayanda meme kanseri görülmekte ve bunlardan 44.000''''i vefat etmektedir.Ülkemizdeki istatistikler yetersizdir! ( bizde sağlıklı istatistikler olmadığından , her sene kabaca 40.000 meme kanseri olgusu olduğu tahmin edilmektedir?)

Ancak ülkemizde ekonomik ve kültürel sebebler sonucunda %80''''i geç safhada doktora basvurur iken Amerikada bu oran %30''''dur . Buda bizdeki meme kanseri ölüm riskini yükseltmektedir.

Sayılar soyut kavramlar oldukları için fazla bir anlam taşımayabilir. Fakat bir an durup düşünürsek, yakın çevremizde, akraba ve dostlarımız arasında, bu sorun ile karşılaşmış birkaç tanıdığımızı, mutlaka anımsayacağız. Sorunun hiç de sandığımız kadar bizden uzak olmadığını, güç de olsa kabul etmeliyiz.

Meme kanserinin sıklığı dünyada artıyor mu?

Meme kanserinin bir özelliği de, görülme sıklığının artıyor olmasıdır. Kırk yıl önce 1960 yıllarında, yirmi kadından birisinde meme kanseri görülürken, günümüzde yedi-sekiz kadından birisinde meme kanseri görülmektedir. Hastalığın gösterdiği bu artış, tüm gelişmiş batı ülkelerinde izlenmektedir. Meme kanseri görülme oranı artış göstermekle birlikte, teknolojik gelişme ve erken tanı olanaklarının artmasına bağlı olarak, meme kanseri ölüm oranı azalmaktadır.

Meme kanserinin ölüm oranı yükseliyor mu?
Meme kanseri görülme oranı artmasına rağmen meme kanserinden ölümlerde azalma mevcuttur. Bu azalmada en önemli faktör erken tanı olanaklarındaki ilerlemedir. Araştırmalara göre meme kanserinden ölümlerdeki azalmanın 2/3 ü erken tanıya bağlanırken 1/3 lük bölümü tedavi olanaklarındaki iyileşmelere bağlanmaktadır.

Meme kanserinin sebebi biliniyor mu? Bilinen sebepler nelerdir?
Bilimsel incelemelerde ; hormonal etkiler, çevre kirliliği, virüsler, genetik ( BRCA geni ) gibi birden fazla neden bulunmakla birlikte, meme kanserinin belli bir nedeni yoktur. Meme kanserlerinin yaklaşık % 10 luk bir bölümü genetik sebeplerle ortaya çıkmasına rağmen büyük çoğunluğunda bir sebeb bulunamamaktadır.

Meme kanserini artıran risk faktörleri varmıdır, nelerdir ?
Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerinin taşımayan kişilerinde olağan kontrollarını düzenli yaptırmaları önemlidir.

Birinci derece akrabada (anne, kızkardeş ve kızı) meme kanseri varlığı en önemli risk faktörüdür. Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, ömür boyu meme kanserine yakalanma riski % 12-14 den (% 12-14 tüm kadınlar için ömür boyu risk) % 18-20 ye çıkmaktadır. Bu durumda olan kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir, riskin büyüklüğüne göre bu durumda olan kadınlarda tarama başlangıç yaşı ve tarama metodlarında değişiklerler söz konusudur. Bu durumda olan kadınlar tarama programlarının düzeni için ilgili radyolog veya klinisyenlerine başvurmalıdır.

Birden fazla birinci derece akrabalarında meme kanseri bulunan kadınlar, meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere baş vurarak risklerini hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa, genetik test yapılabilir.

Meme kanserine yakalanma riskini artıran en önemli ikinci faktör yaştır. İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların % 70''''i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır.

Kişisel meme kanseri hikayesi: Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır

Daha önce meme biopsisi yapılmış olması: Memede bir kitle nedeni ile biopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir. Örneğin, yapılan bir biopside, çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu atipik hiperplazi tanısı konmuş kadınlarda ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme oranı normal kadınlara göre daha fazladır.

Diğer daha önemsiz risk faktörleri ise aşağıdaki gibidir:

ilk adetin başlangıç yaşı; Adet görmeye erken başlanması, menepoza geç girilmesi, fertil cağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır.

Doğurganlık hikayesi: İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir .

Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği: Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda, meme kanseri görülme oranı daha fazladır. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişmekte ve erken yaşta adet görmeye başlamaktadır. Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evlenmekte ve daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenlere bağlı olarak fertil çağın erken başlaması, geç doğurma gibi nedenler sebep olarak sayılabilir.

Östrojen hormonu tedavisi görenler: Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 5 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı kısmen artmaktadır. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir hekim kontrolu altında yapılmalıdır.

Doğum kontrol hapı kullanılması: Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmektedir. On yıl önce doğum kontrol hapını bırakmış olan kadınlarda ise, bu risk tamamen ortadan kalkmaktadır.

Alkol kullanılması: Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Sigara: Sigaranın kesin bir etkisi gösterilememiştir Şişmanlık ve yağlı beslenme: Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınmasının bu riski artırdığı ileri sürülmüştür.

Meme kanseri riski azaltılabilir mi ?
Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm kadınlara önerilmektedir. Beslenme:Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir. Özetle; şişmanlığın azaltılması, alkol alınıyorsa bırakılması. Hafif egzersiz yapılması, sebze ve meyvenin bol tüketilmesi, gibi basit önlemler ile meme kanseri riski % 30-40 oranında azaltılabilmektedir.

En önemli risk faktörü olan birinci derece akrabadaki meme kanseri değiştirilemez bir risktir.

Meme kenseri önlenebilir mi ?
Tıp henüz meme kanserini önleyebilecek bir yaşam tarzı, ilaç veya aşı bilmemektedir. Bununla birlikte meme kanseri erken yakalandığında tedavi edilebilen bir hastalıktır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir. Bu sayede hastalığın yaptığı hasar en aza indirilebilir, yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir. Erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözüm, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan tarama programına uyarak mamografilerini ve gerekli diğer tetkikleri düzenli yaptırmasıdır.

Meme kanseri taraması nasıl yapılır ?
Mammografi, memenin rontgen filminin çekilerek, kanserin erken dönemde saptanmasına sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntem ile, toplumda belirli bir yaşın üstündeki tüm kadınların meme filmi çekilerek, meme kanseri erken safhada yakalanmaya çalışılır. Bu şekilde toplumda meme kanseri taramasının yapılabildiği mamografiye, tarama mamografisi denir.
Tarama mammografisi, dünyada en yaygın kullanılan meme kanseri erken tanı yöntemidir. 40 yaş üzerindeki her kadının 70 yaşına kadar her yıl mamografi çektirmesini önermektedir. Yüksek riskli hasta durumlarında taramaya ultrasonografi ve magnetik rezonansta eklenebilmektedir.

Meme kanseri tedavi edilebilirmi?
Meme kanseri ne kadar erken evrede yakalanırsa tedavi şansı o kadar yüksektir. Kabul gören tedavi, kanserli dokunun cerrahi yoldan çıkarılmasıdır. Kanserin evresine ve operasyonun şekline göre cerrahi tedaviye radyoterapi ( şua, ışın ) ve kemoterapi (ilaç) eklenebilir. Erken teşhis ile tedavin gücü belirgin yükselmektedir.

Memede bir kitle hissedildiğinde ne yapılmalıdır?
Memede bir kitle tespit edilince bunun kanser mi, yoksa başka bir hastalık mı olduğu araştırılmalıdır. Şunu önemle vurgulamak gerekir ki, memede saptanan her kitle kanser değildir. Bu nedenle, memede şüpheli bir kitle saptanınca, hemen korkup telaşlanmaya ve paniğe kapılmaya gerek yoktur. Memede bir kitle saptandığında, bir hekime başvurarak daha ileri tetkiklerin yapılması gereklidir.

Kişinin kendi kendini muayenesi önemlimidir? Nasıl yapılır?
Kişinin kendi kendini elle muayenesinin meme kanserini erken yakalanması için iyi bir yöntem olmadığı çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Ancak kişide bir meme kanseri bilinci oluşmasına yardımcı olmaktadır. Eğer kişinin kendi kendine muayenesi sizde anksiyetye (evham’a) neden oluyorsa yapmayabilirsiniz. Ruh sağlığınızın tedavisi daha güç olabilir.

Her ay kendisini düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi daha erken farkedebilir..

Muayene için aydınlık bir ortamda aynanın karşısında dik durarak kollar vücudun iki yanına sarkıtılır. Bu pozisyonda memelerin bir ay önceki durumuna göre büyüklük ve biçim açısından aynı olup olmadığı, deri yüzeyinde ve meme başında değişiklik görülüp görülmediği incelenir. Ayrıca bir yerinde kızarıklık, ele gelen bir kitle, özellikle meme başında içe çökme yada çekilme olup olmadığı araştırılmalıdır. Daha sonra kollar yukarı kaldırılıp memenin biçimi, büyüklüğü ve yüzeyi kontrol edilir.

Yatarak yapılan elle muayenede memeyi düzleştirip göğüs kaslarını germek için kol başın üzerine kaldırıldıktan sonra koltuk altı sınırından meme başına ve göğüs kemiğinden meme başına doğru enine bir paralel çizgi izlenir. Meme dokusunda saptanan her değişiklik tümör değildir. Normal olarak meme dokusu küçük yumrulardan oluşur. Bu yumrular adet kanamasından önce belirginleşir yada düzensizleşir. Herhangi bir kuşku durumunda mutlaka hekime başvurulmalıdır.

Meme kanseri nasıl tedavi edilir?
Son yıllarda meme kanseri tedavisinde oldukça önemli gelişmeler olmuştur. Bir çok tedavi olanakları ortaya çıkmıştır. Bu olanaklar, önemli ölçüde, hastalığın saptandığı safhaya göre değişir. Hastalık ne kadar erken safhada saptanırsa tedavi olanağı ve seçeneği o kadar fazla olmaktadır.

Meme kanseri tedavisi, günümüzde, uzmanlardan oluşan ekiplerce yapılmaktadır. Böyle bir ekip içinde cerrah, tıbbi onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog, psikolog, plastik cerrah, fizyoterapist gibi, tıbbın değişik dallarından bir araya gelmiş ve özellikle çalışma alanları meme kanseri üzerinde yoğunlaşmış hekimler bulunur.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp