Larenks Fena Tabiatlı Tümörleri

Larenks Fena Tabiatlı Tümörleri : Larenksin fena tabiatlı tümörleri menşelerini larenksi teşkil eden dokulardan alır.Bu tümörler entrensek ve ekstrensck olmak üzere iki guruba ayrılırlar. Entrensek tümörler çıkış yerleri en ziyade kord vokaller olmak üzere sırasile band vantrikülerler, vantrikül, sübglottik bölge, ön komissuradır. Hastalık ses ve konuşma değişikliği ile başlar. Kıkırdak bir muhafaza içerisinde kapalı olmalarından yavaş seyrederler.

Lenfa yoliyle metastaz yaparlar, ağrı hastalığın ileri safhalarında olur.Larenksin ekstrensek tümörleri larengo - farenks veya farengo - larenks tümörleri adını alırlar. Farenkse doğru büyürler. Başta yutma zorluğu olmak üzere farenks semptomatolojisi gösterirler. Enfeksiyon ve ülserasyon temayülleri fazladır. Erken adenopati gösterirler. Çabuk büyürler. Prognos çok karanlıktır (farenks fena tabiatlı tümörlere bakınız).

ETYOLOJÎ — Larenks fena tabiatlı tümörlerine son senelerde gittikçe artan bir sıklıkta tesadüf edilmektedir. Vücudün diğer taraflarında görülen fena tabiatlı tümörlere nisbeti 1/7 dir. Eski istatistikler larenks fena tabiatlı tümörlerinin nisbetini çok düşük göstermektedirler. Hastalığın artmasına sebep olarak asfalt yolların yapımında kullanılan katranlı maddelerin, motorlu vasıtaların ekzos borularından çıkan gazların üst hava yollarını tahrişi fikri ileri sürülmektedir. Son senelerde sigara içenlerin sayılarının gittikçe artması hastalığın çoğalmasında mühim amil olarak kabul edilmektedir*

•Hastalık olgun yaşlarda, bilhassa 40 - 60 yaşlar arasında görülmektedir. Kadınlarda erkeklere nisbeten çok daha az rastlanmaktadır.Alkol ve sigaranın hastalığın gelmesinde önemli rolü vardır. Sigarada tahriş amili nikotin veya tütünün kendisi olmayıp tütünün yanmasile husule gelen huile empyreumatique,dir. (Biz son heş sene zarfında tetkik imkânını bulduğumuz 148 hastanın % 98 inin uzun zamandan beri (20 - 30 sene) günde bir paketten aşağı olmamak üzere sigara kullandıklarını müşahade ettik).

Sifilitik bünyeler larenks fena tabiatlı tümörlerinin husulüne müsait zemin hazırlarlar.Travmalar bilhassa adli tababeti ilgilendirmeleri bakımından larenks fena tabiatlı tümörlerinin teşekkülünde mühim yer tutarlar.iyi tabiatlı tümörler az olmakla beraber spontan olarak veya bir müdahale sonucu fena tabiatlı tümörlere tahavvül edebilirler. Bilhassa papillomların uzun seneler sonra fena tabiatlı tümörlere tahavvül ettikleri müşahade edilmiştir.

PATOLOJİ — Makroskopik olarak larenks fena tabiatlı tümörleri dört şekilde görülür Birinci şekilde tümör burjonan, taşkın, gayri muntazam, karnıbahar veya dut manzarasında kitle halinde görülür. Koyu kırmızı şarap renginde, yumuşakkıvamda, kolaylıkla parçalanabilir, en ufak temasta kanar. Yapışma yeri sert ve geniştir. Tümör bazan papillamatöz manzaradadır.

Nadir olarak da yapışma yeri çok dar olur, poliple karıştırılabilir.İkinci şekilde tümöral enfiltrasyon mevcuttur. Enfiltrasyonun hudutları gayrı vazıh nodul şeklindedir. Üzerindeki mükozada değişiklik görülmez.Ülseröz şekil evvelki iki şeklin muayyen bir safhasında görülebileceği gibi tümör doğrudan doğruya ülseröz olarak da başlıyabilir. Başlangıçta ülserasyon az çok yaygın madde ziyaı şeklinde görülür, kenarları girintili çıkıntılı ve kalkıktır. Daha ileri safhalarda gayri muntazam, derin, krater manzarasındadır.

Ülserasyonun sathında hemorajik noktalar bulunur, en ufak temasta kaılar. Dibi kan pıhtıları, gangrenli bir örtü, bazan da difteroid bir eksüda ile doludur. Büyümesi hem derinliğine hem genişliğine olur.Sathi şekil nadirdir. Tümör mükoza sathını takiben büyür. Başlangıçta mük'oza gayri muntazam kıvrımlıdır, sonra ülsere olur.Histolojik olarak larenks fena tabiatlı tümörleri epitelyoma ve sarkom olmak üzere iki grupta mütalâa edilir.Larenks epitelyomları hücre karakteri, inkişaf ve diferansiasyonları bakımından çeşitli şekiller gösterirler. En ziyade görülen spino sellüler epitelyoma- lar olup vak aların °/o 90 - 95 ini teşkil ederler. Bundan sonra sırasile bazo - sellüler, silindirik, glandüler epitelyomalar görülür.Çok katlı epitelyomaların diferansiye şeklinde hücreler normal epidermede olduğu gibi kat kat dizilmişlerdir. Hücreler her yerde aynı sıklıkta değildir, fazla hücre poliferasyonu olan kısımlarda da çok yuvarlak manzarada yer yer şişlikler görülür.

Bunların merkezinde keratinize hücreler bulunur. Bu hücreler birbirlerinin üzerine yığılarak glop korneyi teşkil ederler. Hücrelerin nuk- leusleri hafif boyanır ve hücre kitlesinin ancak üçte birini işgal eder. Nükleüs- leri ufaktır, mitoz az görülür. Bu şekilde karakter gösteren bir tümörün habaseti azdır. Bunun aksine olarak çok katlı yassı epitelyomanın diferansiasyon gös- termiyen şeklinde ise hücreler dağınıktır, birbirlerile irtibatı yoktur, intizamsız yığınlar halinde görülür. Hücreler arası köprüler teşekkül etmemiştir, çok değişik manzara arzederler. Büyük bir kısmı yuvarlaktır. Nukleus kuvvetle boyanır, hücrelerin hemen tamamını işgal eder. Nükleolüsleri büyük ve asidofil- dir. Mitoz şekilleri çok fazladır.Sarkomlara gelince bunlara çok az tesadüf edilmektedir. Histolojik manzaraları organizmanın diğer taraflarında görülenler gibidir. Klinik olarak epitelyoma arazı verirler.

BELİRTİLER — Entrensek fena tabiatlı tümörler lokalizasyonlarına göre değişik belirti gösterirler. Bu sebepten lokalizasyonlarına göre mütalâa edeceğiz.

1. KORD VOKAL FENA TABİATLI TÜMÖRÜ Menşelerini kord vokalin ön üçte bir veya ön üçte iki kısmından alırlar. Hastalık burada uzun müddet stasyoner kaldıktan sonra kord vokal boyunca veya vantriküle doğru en ziyade sühepiglottik bölgeye yayılır. İlk belirti seste husule gelen bozulmadır.fakat ağrı olmadığından çok defa hastanın dikkatini çekmez.

Böylece larenks fena tabiatlı tümörün en ehemmiyetli erken belirtisi çok defa ihmal edilmiş olur. Ses değişikliği ile birlikte salim kord vokalin hasta kord vokale sürtünmesi, neticesi kuru, kentöz tahriş öksürüğü vasfında öksürük vardır.Bu devrede dışardan yapılan muayene hastalık hakkında bir fikir vermez. Palpasyonla ağrı yoktur, larenks krepitasyonunda değişklik bulunmaz.Endirekt larengoskopide kord vokallerin serbest kenarında yer alan mahdut sathi tümör değişik şekiller gösterir. Lökoplazik şekilde

• Kord vokal üzerinde beyaz gri renkte, korne veya veriiköz çıkıntı halinde görülür. Papillamatöz şekilde - Kord vokalin serbest kenarında bir kaç yerde ve süb - glottik bölgeye uzanan demetler halindedir. Enfiltran şekilde - Kord vokal iğ biçimindedir, şiş, emles, kırmızıdır. Burjonan şekilde - Daha mütebarizdir, yapışma yeri gayet geniştir, bu kaide üzerinde böğürtlen manzarasında bir kitle teşekkül eder. Ülse- röz şekilde - geç görülür. Enfiltran, yaygınlığına ve derinliğine giden bir lez- yondur. Derin yaygın şekilde - tümör civar dokulara yayılmak istidadını gösterir.Hastalığın daha ileri safhalarında ses kısıklığı artar tannaniyeti kaybolur.

Disfoni tümörün hacmi ve yeri ile ilgilidir. Tümörün büyüyerek kriko - tiroid kıkırdakta enfiltrasyon veya larenks kalibresini daraltmasile teneffüs teşevvüşleri meydana çıkar.Öksürük artmıştır, nöbet halinde olduğu zamanlar hastalar boğulacak hale gelirler. Öksürükle az miktarda yapışkan, fena kokulu hazan üzerinde kan bulunan balgam çıkar. Tükrük ifrazı artar. Bu devrede tümörün hissi sinirleri tazyikile ağrı husule gelir, hasta tarafındaki kulağa doğru yayılır. Tümörün büyümesile ağrı tahammül edilmez bir hal alır.

Palpasyonla ağrı artar, larenks krepitasyonu azalmıştır.Endirekt larengoskopide tümörün önde komissuraya arkada vokal apofiz ve aritenoide doğru büyümüş olduğu görülür. Tümörün derinliğine büyüdüğü hallerde kord vokallerde sür’atle harekesizlik meydana çıkar.Bu devrede boyunda adenopati mevcut değildir, genel durum fazla bozulmamıştır.Bundan sonraki safhada fonksiyonel belirtiler gittikçe artar. Ses kısıklığı ileri derecededir^ Disfajinin fazlalığı hastanın beslenme imkânlarını azaltır. Dispnenin fazlalığı trakeotomi icap ettirir.Boşluk içerisinde çok büyümüş olan tümör artık kendisine burada gelişecek kâfi saha bulamadığından kıkırdak maniayı zorlar. Palpasyonla ağrılı ve kalınlaşmış mıntakalar bulunur, perikondritis’in dış belirtileri tesbit edilir. Tiroid safihaları ağrılı, sert, deforme olup tutulmakla İstakoz kabuğu hissini verir. Larenks krepitasyonu kaybolmuştur.

Boyun bölgesinin palpasyonile hazan vena jugularis boyunca adenopati bulunabilir.Bu zamanda yapılan endirekt larengoskopide tümör çok büyümüş olduğundan larenks içinde çok defa çıkış yerini tayine imkân bulunmaz. Tümör glottisivestibülümü ve larenksin üst methalini işgal etmiş, ve yerleştiği saha hareketini kayb etmiştir. Larenks lümiyeri çok daralmıştır.Kord vokal fena tabiatlı tümörü bölgenin lenf deveranı bulunmaması ve sub - müköz konjonktif dokunun kesafeti dolayısile yayılma temayülü olmayan bir tümördür. Tiroid kıkırdağı ile çevrilmiş olduğundan uzun zaman larenks kartilaj muhafazası içersinde kapalı kalır entrensek kanser adını taşır.

2. VANTRÎKÜLER BANDLARIN FENA TABİATLI TÜMÖRÜ — Kord vokal fena tabiatlı tümörlerinden daha az görülür, ilk belirti ses kısıklığı olmakla beraber kord vokallerde olduğu kadar vazıh değildir, ancak hastalık kord vokallere veya kriko - aritenoid kıkırdağa yayıldığı vakit dikkati çeker. Bu bölümden başlayan tümör daha sür’atle büyür. Böylelikle çok çabuk teneffüs teşevvüşleri belirir. Hastalar boğazlarında gıcıklanma ve batmalardan şikâyet ederler. Tümörün bulunduğu kısımda kulağa intişar eden batıcı ağrılar bulunur. Disfaji tümörün yana doğru büyümesile olur.Endirekt larengoskopide burjonan. vejetan, enfiltran veya iilseröz bir tümör görülür.

3. VANTRlKÜL FENA TABİATLI TÜMÖRÜ — Larenks fena tabiatlı tümörlerinin en nadir görülenidir. Çok sinsi başlar, ancak vantrikülden taşdık- tan sonra farkedilir.Ses kısıklığı ilk belirtidir, fakat meydana çıktığı vakit tümör oldukça büyümüştür. Teneffüs teşevvüşü tümör vantrikül boşluğundan çıkıp larenks lü- miyerini tıkadığı hallerde görülür.Muayenede diğer kısımların tümörlerinde olduğu gibi vantrikülden taşan burjonan, karnabahar manzarasında, gayri muntazam, kırmızı, temasla kanayan tümör görülür. Kısa zamanda ülsere olur. Vantriküler ve kıkırdakları istilâ eder.

4. SÜB - GLOTTÎK BÖLGE FENA TABİATLI TÜMÖRÜ — Süb - glottik bölge fena tabiatlı tümörleri süb - glottik bölgeden, kord vokallerin alt yüzünden bazan da krikoid halkasından başlar, Kord vokalin altında gizli olmasından dolayı hekimin gözünden kaçar. Hastalar ses kısıklığı ile birlikte dispneden şikâyet ederler.Endirekt larengoskopide kord vokalin kalınlaşmış, hacminin artmış hareketinin bozulmuş olduğu görülür.Süb - glottik bölge tümörü hemen her zaman enfiltran şekilde olur. Bazan vejetan ve ülseredir.

DlYAGNOSTlK — Uzun süren ses kısıklığı, bilhassa kırk yaşından sonra, fena tabiatlı bir tümörü düşündürmelidir.Endirekt, bilhassa direkt larengoskopi, radiyografi, tomografi ve biyopsi ile teşhis kolaylaşır.

BlYOPSl — Larenks fena tabiatlı tümörlerinin teşhisinde en büyük yardımcıdır. Biopsi yapılmadan kanser teşhisi yapılamıyacağını hiç bir zaman hatırdan çıkarmamak icap eder.

215 TEKNİK — Direkt veya endjrekt larengoskopi ile tabii yollardan veyahut- ta larengotomi, larengo - fissiirle cerrahi yollardan yapılır.Endirekt larengoskopi ile yapılan biyopside damak yelkeni, mezo - farenks, dil kaidesi ve hipofarenkse 1/20 kokain solüsyonu ile anestezi yapılır. Sonra ayni solüsyondan larenks içine hususi larenks şırıngası ile yavaş yavaş enstillas- yon yapılır. Bu işi yaparken ihtiyatlı olmalıdır. Solüsyonun tesir etmesi için on dakika kadar beklemelidir.Hastaya sağ eli ile dilini çekmesi söylenir, iyi bir aydınlatma altında operatör sol elile tuttuğu larenks aynasını farenks arka duvarına tatbik eder.

Alınması düşünülen kısım iyice tesbit edildikten sonra biyopsi için kullanılan eğri ince pens sağ elle ucu kapalı olarak ve mümkün olduğu kadar etraf dokulara değdirilmeden tümörün bulunduğu kısma kadar sokulur. Pens tümöre temas edince ağzı açılır, tümör parçası koparılır. Koparma daima görerek yapılmalıdır.Parça mümkün olduğu kadar derin ve tümörün merkez kısmından alınmalıdır.

Ayrıca alınacak diğer bir parça tümör ve salim dokuyu ihtiva eder şekilde olmalıdır. Bu şekilde büyüme yolunda olan lezyonun evolüsyonu normal dokularla olan intikâl şekli tesbit edilmiş olur.Endirekt larengoskopinin müşkül olduğu hallerde biyopsi direkt larengoskopi ile yapılır.Endirekt larengoskopide olduğu gibi larengoskop doğruca koparılacak parça üzerine sevk edilir. Düz pens larengoskop içerisinden sokularak tümöre varılır ve parça istenildiği şekilde koparılarak çıkarılır.Larengotomi veya larengo - fissürle yapılacak biyopsiler ancak direkt ve endirekt yollarla yapılan biyopsilerin netice vermediği ve larenksteki hastalığın başka yollarla teşhisine imkân kalmadığı hallerde yapılır.

AYIRIM DİYAGNOSTİK — Larenks fena tabiatlı tümörlerinin ayırım diyagnostiği tüberküloz, sifilis, papillom, pakidermi, lokoplazi, polip ve kronik larenjitisle yapılır.Larenks tüberkülozunda anaııınez antesedandaki tüberküloz hakkında fikir verir. Hasta solgun ve zayıftır. Akşamları ateş yükselir. Öksürmekten, balgam çıkarmaktan şikâyet eder. Boğaz arkası dolgundur, damak yelkeninin orta hattında sarı lekeler görülür. Lezyoıllar yaygın Olup hudutları vazıh değildir. Çok defa larenksin iki tarafı da hastadır.

Radyolojik ve klinik muayeneler ciğerlerdeki tüberküloz mihraklarını kolaylıkla meydana çıkarır. Laboratuvar muayeneleri, balgamda Koch basilinin bulunması teşhisi kat’ileştirir. Biyopside klasik tüberküloz folikülleri ve dev hücreler görülür.Sifilisde lezyonlar ağrısızdır. Larengoskopik muayenede sifilitik lezyonlar enfiltrasyon veya tek emles, çevresi tahdit edilmiş gom şeklinde veyahutta krater manzarasında ülserasyonlar halinde görülür. Damak yelkeninde veya burunda üçüncü devre lezyonları bulunabilir. Serolojik muayene teşhisi kolaylaştırır.Papillomlar menşelerini aldıkları kısımlarda enfiltrasyon yapmazlar. Beyaz papillom yığınları arasında salim dokular bulunur.

Larenks hereketleri normaldir. Ağrı yoktur biyopsi teşhisi kafileştirir.Larenks pakidermisi ağrısız, beyaz renkte ve kord vokalin serbest kenarında yer almış hareketli, çok az görülen bir tümördür. Umumiyetle lezyonlar simetriktir, arkaya doğru yayılır. Teşhis güç olmakla beraber biyopsi vaziyeti aydınlatır.Lökoplazi plâkları kord vokal veya band vantrikiilerlerin birinin sathında yer alır ve bütün larenks sathına yayılabilir. Kat’i teşhis biyopsi iledir.Larenks polipleri bazı hallerde burjonan, gayri muntazamdırlar, başlangıçta larenks fena tabiatlı tümörüne benzerler.

Çıkarıldıktan sonra daima histolojik muayeneye tabi tutulmalıdır.Kronik larenjitisler değişik şekiller gösterirler. Bunların içinde bazıları klinik manzaraları bakımından fena tabiatlı tümörlere benzeyebilirler. Bilhassa hipertrofik kronik larenjitis kord vokal miikozasının yaygın kalınlaşmasile daha ziyade dikkati çeker. Her ne şekilde olursa olsun bu gibi hastalar zaman zaman klinik, radyolojik ve laboratuvar muayeneleri yapılmak suretile daima göz önünde tutulmalıdır.

TEDAVİ — Larenks entrensek fena tabiatlı tümörlerinin tedavisi cerrahi yolla veya röntgen, kobalt ve radyum ile yapılır.

CERRAHİ TEDAVİ — Cerrahi endikasyon klinik muayene ve laboratu- vara istinat eder. Klinik muayene ile tümörün oturma yeri, genişliği hakkında fikir edinilir.Tümörün larenks kavitesindeki lokalizasyon ve vüs’atine göre değişik cerrahi tedavi metodları tatbik edilir.Kord vokal tümörünün başlangıç safhasında kord vokalin serbest kenarında yer aldığı, hastalığın band vantriküler, süb - glottik ve ön komissuraya yayıl- madığı hallerde basit thyretomie veya kordektomi yapılır.

TİRETOMİ TEKNİĞİ Ameliyat lokal anestezi ile yapılır. Larenks iskeletinin önünde bulunan bütün dokulara novokain solüsyonu kat kat zerkedilir.Hastanın başı hiperekstansiyon halindedir, çene ucu tiroid çıkıntısı ve sternum çatalının ortası bir hat üzerinde olmak üzere yardımcının eli üzerine istinat eder. Hyoid kemiğinin orta hattından krikoid kıkırdağının alt kısmına kadar uzanan bir ensizyon yapılır, sıra ile deri, yağ dokusu ve aponevroz kesilerek tiroid kıkırdağının ön zaviyesi meydana çıkarılır.

Dikkat ve itina ile tiroid kıkırdağı kord Vokallerin arasından geçmek suretile kesilir, bu suretle larenks bir kitap gibi açılmış hale gelir. Bundan sonra tümör etrafındaki salim dokuyu da ihtiva etmek suretile genişçe kesilerek çıkarılır. Tümörün çıkarılmasından sonra sırasile tiroid safihaları, adale ve deri dikilir. Hasta yarı oturmuş halde başı önde istirahatc terk edilir, kat’iyyen konuşmaması tavsiye edilir.Basit kolay ve trakeotomi icap ettirmeyen bir ameliyattır. Ameliyatı takip eden bir kaç ay zarfında hastalar seslerine kavuşurlar.

Çıkarılmış kord vokal yerinde yeni bir kord vokal teşekkül eder ve aradan zaman geçtikten sonra çok defa ameliyat yapılan tarafın tâyinine imkân bulunamaz.Kord vokallerin, vantrikülün ve süb - glottik bölgenin genişlemiş fakat la- renksin üst methaline ve arkaya bilhassa aritenoidlere yayılmamış fena tabiatlı tümör vakalarında kısmi larenjektomi yapılır.

KISMİ LARENJEKTOMİ TEKNİĞİ — Iarengofissürde olduğu gibi ameliyat lokal anestezi ile yapılır. Hastanın başı hiperekstansiyon halinde yardımcının avucu içindedir. Hyoid kemiğinden başlıyarak krikoid kıkırdağının 3 - 4 santimetre aşağısına kadar uzanan bir enzisyon yapılır. 3 - 4 üncü trakea halkaları hizasından trakeotomi yapılarak kanül takılır. Krikoid kıkırdağının daha aşağısından başlamak üzere tiroid kıkırdağı orta hat üzerinden kesilir.

Kavite meydana çıkarıldıktan sonra tümör ya iç perikondr tabakasile veyahutta kıkır dağın dış perinkondru bırakılmak suretiyle kıkırdaklar birlikte çıkarılır. Kavite iyice kontrol edildikten sonra kıkırdak dikilir. Kesilen tabaklar kat kat dikildikten sonra hasta istirahate sevk edilir.Tümörün ariteonidleri, ary - epiglottik veyahutta karşı taraf larenks müko- zasını istilâ ettiği hallerde total larenjektomi yapılır. Dikkat ve itina istiyen bir ameliyattır. Vokal dokunun tamamen çıkarılmasının hasta için oldukça ağır bir keyfiyet olduğunu daima göz önünde bulundurmalıdır.

TOTAL LARENJEKTOMİ TEKNİĞİ — Ameliyat lokal anestezi ile yapılır, deriye, üst n. laryngeuse, larenksin arka ve trakeanın üst kısmına 1/200 novokain solüsyonu zerk edilir.Deri enzisyonu çok defa Glük - Soerensen usulile yapılır. Hyoid kemiğinin yanlarından başlıyarak aşağıya doğru sternocleido mastoideus adalesinin önüne kadar inen iki yan enzisyon ve krikoidin alt kenarından geçen bir ensizyonla trapez şeklinde deri lambosu kaldırılır.

Sub - hyoid adaleleri hyoid kemiğinin biraz altından kesilir ve tiroid safihasından altlarındaki damar ve sinirlerin meydana çıkmasını sağlayacak şekilde ayrılır. Her iki taraf art. laringeus supe- rior meydana çıkınca sıkıca bağlanır. Larenkse yapışan thyro - hyoid ve sterno- lıyoid adaleleri kesilerek larenks serbest hale getirilir. Bistüri ile trakea krikoid kıkırdağının kenarından geçmek üzere ön yüzünden kesilir.

Açık trakea halkası tesbit edilir. Ayırma arka yüze kadar çok dikkatle ve özefağusu kesmeden yapılır. Tiroid halkası Museux pensi ile yukarı kaldırılarak dekolman aritenoid lere kadar devam ettirilir. Bundan sonra ensizyona yukarı doğru devam edilerek tiroid büyük boynuzlarını tutan bağlar kesilir, böylece larenks yalnız önde thyro - hyoid mambran ve yanlarda farenks cidarile tutulu halde kalır.

Pre - epiglottik bölgeden geçmek suretile thyro - hyoid mambran kesilerek larenks tamamen çıkarılmış olur. Rezeksiyonun genişliğine göre farengo - özofageal a- çıklık değişik büyüklüktedir. Burası dikkatle dikilerek kapatılır. Yaranın kapanmasından önce burun yolile hastanın beslenmesini sağlamak için özofa- gusun alt 1/3 ine inen özofagus sondası konur. Kesilen adale tabakaları kat kat dikilir. Ameliyatı müteakip hasta mutlak sükûnet içersinde istirahate sevk edilir. Sonradan şua tedavisi tatbiki uygundur.

AMELİYAT KONTRENDİKASYONLARI — Tümörün epiglottisin dil yüzüne, dil kaidesine, sinüs piriformise yayıldığı ve boyun lenf ganglioıılarını hastalandırdığı hallerde ameliyat fayda sağlamaz. Bunlardan başka ileri derecede zafiyet, bronko - pülmoner veya kardiyo - renal hastalıkların bulunması ameliyat için kontrendikasyon teşkil eder. Hastalara ameliyattan on beş gün kadar evvel trakeotomi yapılması uygun olur.

ŞUA TEDAVİSİ — Ameliyat için kontrendikasyon bulunan vak’alarda tatbik edilir.Başlangıç yahut yayılma suretile ekstrensek olanlar, boyunda metastaz bulunanlar. Bu son vak’alar fraksiyone röntgen tedavisine tabi tutulduktan sonra radyum emplantasyonu ile tedavi olunmalıdır. Ameliyattan sonra lokal nüks olmadan metastaz vukua gelirse bu metastazlar çıkarılır, radyum emplante edilir, röntgene lüzum görülmez.Ses şeridinin arka nihayetine kadar erişen fakat hareketine engel olmayan vak’alar.Bu vak’alarda larengofisür kontrendikedir, larenjektomi tercih edilir.

Ses şeridinin fiksasyonu larengo fisür için kontrendike olduğu gibi şua tedavisi için pek müsait değildir. Bir taraf veya iki taraf kord vokalin tamamen fikse olduğu vak’alarda şua tedavisi kontr endikedir. Endiferansiye hücreli tümörler şua tedavisinden çok istifade ederler. Daha ziyade fraksiyone şua röntgen tedavisi tatbik edilir.Son zamanlarda İzotop kobalt 60 şua tedavisi de yapılmaktadır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp