Kronik Kolesistit

Kronik kolesistit, tekrarlayan akut kolesistit ataklarının sekeli olarak meydana gelebileceği gibi, çoğunlukla herhangi bir akut atak hikayesi olmadan da gelişir.

Tıpkı akut kolesistit gibi, hemen her zaman ata taşları ile yakından ilişkilidir. Yine de, afra taşlarının inflamasyonun başlamasında ya da ağrının gelişme inde direkt bir rol oynamadığı düşünülmektedir. Bunun nedeni. kronik taşsız kolesistitsin semptomato10jisinin ve histo10ji inin. taşlı kolesistitten farksız olmasıdır. Safranın süpersatürasyonu, hem kronik inflamasyona, hem de çoğu durumda olduğu gibi, safra taşı oluşumuna neden olur .• Mikroorganizmalar, genelde Escherichia coli ve enterokoklar. vakaların sadece üçte birinde safra kültüründe gözlenebilirler. Akut kolesistitten farklı olarak, safra kesesi çıkında kanma olması şart değildir. Ancak, kronik taşlı köle tisin semptomları akut formunkiler ile aynıdır ve bunlar Biliyer kolikten sağ üst kadran ağrısına ve Epigastrik rahatsızlık hissine kadar değişik türlerde olabilir. çoğu afra kesesi kronik kolesistitsin özelliklerini taklit eden safra taşları nedeniyle elektik cerrahi ile alındığından; Biliyer semptomların, uzun süreli safra taşı ve düşük dereceli bir inflamasyon varlığından sonra ortaya çıktığı söylenebilir.

Klinik Özellikler

Akut taşlı kolesistit bazen zorlukla farkedilirken, bazen de sağ omuza yayılan şiddetli ve sabit üst abdominal ağrı ile kendini gösterir. Taşlar safra kesesi boynuna ya da duktuslar içerisine yerleştiğinde ağrı kolik hale gelir. Ateş, lökositoz ve kıvrandıran ağrı klasik özelliklerdir. Konjuge hiperbilirubinemi varlığı ana safra kanalında tıkanmayı işaret eder. Sağ subkostal bölge, abdominal kasların spazmı nedeniyle belirgin bir şekilde hassas ve serttir. Bazen hassas ve büyük bir safra kesesi palpe edilebilir. Hafif ataklar 110 gün içerisinde kendiliğinden olarak geriler, fakat lüks sıktır. Semptomatik hastaların yaklaşık %25'i cerrahi girişimi gerektirecek kadar hastadır. Bunun tam tersine, akut taşsı: kolesistit nedeniyle ortaya çıkan semptomlar, genelde hastanın ağır klinik durumu yüzünden maskelenir. Bundan dolayı, tanı bu olasılığı akla getirmeye bağlıdır.

Kronik kolesisıiı, akut formların dikkat çekici özelliklerine sahip değildir. Genelde sabit ya da kolik tarzda Epigastrik ya da sağ üst abdominal ağrı ile karakterizedir. Bulantı, kusma ve yağlı yiyeceklere karşı intoleransı sık görülen yan semptomlardır. Hem akut, hem de kronik kolesistitsin tanısı, genelde ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ya da radionükleer görüntülerce ile safra taşlarının ya da safra yollarında dilatasyonun saptanması ile konur. Bunlara sıklıkla afra kesesi duvarında kalınlaşma bulguları eşlik eder. Aşağıdaki komplikasyonlar nedeniyle, bu hastalığa dikkat etmek önemlidir:

• Kolanjit ve sepsis ile seyreden bakteriyel süperinfeksiyon.

• Safra kesesi perforasyonu ve 10kal abse oluşumu.

• Diffüz peritonite yol açan safra kesesi ruptürü.

• Safranın çevre organlara drenajına, safra yollarına hava ve bakteri girmesine ve potansiyel safra taşı nedenli barsak tıkanmasına (ileum) yol açan Biliyer enterik (kolesistenterik) fistüller.

• Daha önceden var olan, kardiyak, pulmoner, renal ya da karaciğer dekompansasyonunsa yol açan bir hastalık.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp