Kısırlıkta Kadının Hazır Olması Neden Önemlidir

Kısırlıkta Kadının Hazır Olması Neden Önemlidir :

 Kısırlıkta Kadının Hazır Olması Neden Önemlidir



— Çok basit. Çünkü doğal yolla çocuk sahibi olamama sebebi sperm ile ilgili olsa bile tüm tedavi kadının vücuduna uygulanıyor Bu yüzden tedavinin gereklerini kadın çok daha birebir yaşıyor ve tabii ki de bu süreçten çok daha fazla etkileniyor.
 
Yani erkek son derece istekli ve hazır hissederken, kadın böyle hissetmeyebilir. Bu noktada kadını zorlamak yerine, onun bu tedavi ile ilgili çekincelerine değinmek ve kadına zaman tanımak yerinde olacaktır. Bu konuda psikologların çok yardımı oluyor. Tedavi başlamadan birkaçay öncesinde psikoterapi seanslarında, kadınlar tedaviye zihnen ve bedenen daha iyi hazırlanabiliyorlar.

Kadın Kısırlığının Nedenleri



Toplumumuzun %15-20’sinin kendi arzusuyla çocuğu olmamaktadır. Bu nedenlerin içinde kadına ait nedenler %50 civarındadır.

Kadın kısırlığının en önemli nedeni, her ay bir yumurta üretmesi gereken kadının bu yumurtayı üretmemesi veya doğru üretmemesi ya da her zaman üretmemesidir. Buna yumurtlama bozuklukları ( ovulasyon bozuklukları ) diyoruz.

İkinci sıklıkla görülen neden yumurtalık kanallarının tıkanmasıdır.

Yumurtalık kanalları, yumurtalıklardaki yumurtayı kaparak içine almakta ve daha sonra rahimden gelen spermle birlikte döllenme yumurtalık kanalının içinde olmaktadır.

Kanallarda tıkanma, yapışıklık, iyi çalışamama veya kanalın içindeki yumurta ve spermi birbirine yaklaştıran milyonlarca küçük tüycüğün işlevini yitirmesi sonucu kısırlık oluşabilmektedir.

Yumurtalık kanalındaki sorunlar genellikle hiç çocuğu olmayanlarda değil bir çocuğu olduktan sonra ikinci bir çocuğu olamayanlarda daha sık görülür.

Kadındaki kısırlığın üçüncü nedeni de yumurtalıklarda ve/veya periton dediğimiz karın zarının rahmi ve yumurtalıkları örten kısmında yani peritonda oluşan bazı özel hastalıklardır.

Bu hastalıkların en başında geçirilmiş iltihaplar gelir ki bunlar bu zarda yapışıklıklara yol açarak, Yumurtalıktan yumurtanın atılması veya atılan yumurtanın yumurtalık kanalına düşmesi veya kanalın faaliyetini yapması gibi işlemleri zorlaştırır.

Ayrıca yine bu bölgede bulunan ve adını endometriozis dediğimiz özel bir hastalık da kısırlığa neden olabilmektedir.

Endometriozisde rahmin her ay kanayan iç zarının bir kısım benzerleri karnın içinde olmakta ve her ay bunlarda adet olarak giderek büyüyerek kistik yapılar oluşturmakta, yapışıklıklara neden olmaktadır.

Bu da kısırlığa neden olabilmekte ve cerrahi tedaviler gerektirebilmektedir.

Kadınlarda bebek olabilmesi için rahmin de normal görevini görmesi gerekir.

Rahmin içine bebeğin büyüyeceği yerdeki iltihabi veya doğuştan olan bazı yapışıklıklar, polipler, rahmin içine doğru büyüyen myom dediğimiz selim urlar, doğuştan oluşan yürek şeklindeki rahimler, çift rahimler vs. gibi nedenlerle de gebelik zorlaşmakta ve bazen de oluşan bebek düşmektedir.

Bunların da tabi cerrahi işlemlerle tedavisi mümkün olabilir.

Kadınlarda rastlanılan diğer kısırlık nedeni de rahim ağzı salgısının çok iltihaplı olması durumunda spermlerin geçişini güçleştirmesi veya spermi öldürmesidir.

Bazı karı-koca dokuları arasındaki uyumsuzluk ve sperme karşı üretilen bazı karşıt maddelerin de spermi öldürmesi mümkündür.

Bu rahim ağzı faktörü son yıllarda giderek önemini yitirmekte ve gerçek bir kısırlık nedeni olduğu hakkında tartışmalar artmaktadır.

Tabi ki kısırlığın en önemli nedenlerinden bir tanesi de kadın yaşıdır.

Kadın yaşı arttıkça yumurtanın sayısı azalmakta, yumurtlaması bozulmakta, yumurtanın kalitesi kötüleşmekte ve gebelik olsa bile ilk günlerde düşmekte ve daha sonraki aylarda daha çok kayıp edilmektedir.

Yumurta yaşlanması diye adlandırabileceğimiz bu olay annenin menopoz yaşıyla da ilgilidir ve her âdetin üçüncü günü bakılan özel testlerle de yumurtalık yaşıyla ilgili tahminde bulunmak mümkündür.

Günümüzde kadının daha geç evlenmesi ve çocuk sahibi olma yaşını ertelemesinden dolayı yumurtalık yaşlanması ve buna bağlı kısırlık daha sık rastlanmakta ve günümüzde de çok ileri teknolojiye rağmen buna çözüm bulunamamaktadır.

Bu yüzden her genç kızın annesinin menopoz yaşını sorması ve erken menopoza giren ailelerde yaşıyor ise evlilik ve çocuk sahibi olma zamanlamasını erkene almasını tavsiye ederim.

2- Kadın Kısırlığını Arttıran Dış Faktörler Nelerdir?

Birincisi sigaradır.

Nikotin yumurtalığın kalitesini bozmakta ve döllenmeyi güçleştirmekte ve tüp bebek çalışmalarında dahi gebelik şansını azaltmaktadır.

Alkol de daha az miktarda olmakla birlikte yine gebe kalma şansını azaltıcı yönünde etkisi olduğu kabul edilmektedir.

Kişinin çok zayıf ve çok şişman olması yani beslenmedeki sorunları yumurtlamayı yine etkileyerek kısırlığa yol açabilir.

Örneğin ideal yaşın çok üzerinde kilo olduğu zaman yumurtlama bozulmakta olmakta veya olmamakta ve yine ideal kilonun çok altındaki durumda da adet tamamen kesilmekte ve gebelik olamamaktadır.

Bunun için çok zayıf veya çok şişman olanların bu konuda bir hekime başvurarak yeni beslenme alışkanlıklarıyla kilolarını ideale doğru çevirmelerini tavsiye ederim.

Rahim içi araçları (spiral) bazı kısırlık vakalarında suçlanmıştır.

Spiral bilindiği gibi gövdesi rahmin içinde, gövdesinden çıkan ipler ise vajinanın içinde olan bir doğum kontrol yöntemidir.

Vajinanın içine doğru sarkan ipler, spiralin günün birinde çekilip çıkartılması için kullanılmaktadır.

Ama bu ipler kirli olan vajina ile temiz olan rahmin içini bir araya getirdiği için bazen iltaba da yol açmakta ve vajinadaki cinsel ilişkide alınan mikroplar veya normal vajinadaki mikroplar rahmin içine girerek iltihaplanmaya yapabilmektedir.

Bu iltihaplanma hem rahim zarını etkilemekte hem de yumurtalık kanallarına doğru ilerleyerek o kanalların da yapışmasına veya içindeki tüycüklerin bozulmasına yol açmaktadır.

Bunun içindir ki spiral genellikle hiç çocuğu olmayanlara takılmamaktadır.

Spiral kullananlarda adet kanaması uzamakta, adet ağrıları biraz artmakta ve iltihabi risk ihtimalleri de nispeten artmaktadır.

3- Merkezinizde çocuk sahibi olan en büyük yaştaki anne, baba kaç yaşındaydı?

En ileri yaştaki anne 44 yaşındaydı.

En ileri yaştaki baba da 73 yaşındaydı.

Tabi bu insanlar kendi yumurta ve spermleriyle gebe kalan insanlardır.

Ülkemizde yabancı sperm veya yumurtayla gebe kalmak yasal olarak mümkün değildir.

Ama bu şekilde yurt dışında gebe kalan ve bizim de doğumuna yardımcı olduğumuz en ileri yaştak anne 57 yaşında ikizleri olan bir anneydi.

En ileri yaştaki baba ise yine 73 idi.

4- Bugüne kadar yaklaşık kaç aile, tüp bebek yoluyla çocuk sahibi oldu?

Merkezimizde 1990 yılından bu yana binlerce aile çocuk sahibi olmuştur. Net bir sayı vermemiz mümkün değildir.

5- Tüp bebekte başarı yüzdesi ortalama ne kadar? (Eve sağlıklı bebek götürmek boyutunda)

Tüp bebekte başarı yüzdesi hastanın yaşı, geçmiş tedavileri, sperm sayımı gibi çok değişik faktörlere bağlı olarak %10’dan %70’e kadar değişebilir.

Ama kadının 38 yaşın altında olduğu, hormonlarının iyi olduğu, başka bir kusuru olmadığı ve spermin de yeterli olduğu durumlarda her tüp bebek denemesinde gebelik şansının yaklaşık %50-60’lar civarında olduğu söylenebilir.

Eve bebek götürme oranı ise bunun %80’i kadardır. Çünkü gebeliklerin yaklaşık % 20’si düşmektedir.

Normal bir karı-kocanın her ay tabiat tarafından verilen gebelik şansı ise %18–22 arasındadır.

Bu gebeliklerin de yaklaşık %20’si düşmektedir. Dolayısıyla doğal gebelik şansı her denemede “%18” civarında denilebilir.

6- Kısır bir çiftin ne tür tedavi seçenekleri vardır?

Bir çift doktora geldiği zaman bulunan sebebe göre değişik tedavi seçenekleri mevcuttur.

Erkeğin spermi zayıfsa bir takım haplar, iğneler, bazen de erkeğin testisindeki damarların genişlemesi diye adlandırabileceğimiz varikosel ameliyatı ile spermde kısmi bir iyileşme ve doğal bir gebelik elde edilebilir.

Spermin daha ciddi durumlarında ise spermin sadece canlı, hareketli ve şekli normal olanlarının özel bir sistemle ayıklanıp, temizlenerek kadına yumurtlama gününde verilmesi yani aşılama, suni döllenme veya inseminasyon dediğimiz yöntem kullanılabilir.

Bu yöntemde aylık gebelik şansı yine %15 civarındadır.

Kadında yumurta ayda bir kez oluşmaktadır.

Dolayısıyla çiftlerde bir sebep bulunmadığı takdirde kadının yumurtasının sayısını arttırarak 3–6 aya kadar tedavi denenmekte, o da olmazsa aşılama yöntemine geçilmekte o da olmazsa yine tüp bebek denenebilmektedir.

Değişik aşılama ve diğer klasik tedavilerle gebelik olamazsa çiftlerde tüp bebek denenebilir.

Tüp bebekte kadına bir takım iğneler vererek yumurtalıklarının sayısını arttırıyoruz.

Sonra bunları ultrason altında anestezi ile birlikte vajinal yoldan toplayıp mevcut yumurtaları spermle yan yana bırakıp, kendi kendine döllenme yolunu seçiyoruz ki buna normal IVF veya tüp bebek deniyor veya biz her bir spermi her bir yumurtanın içine özel bir aletle zerk ediyoruz ki buna mikroenjeksiyon denilmekte ve ondan sonra oluşan bebekler yani embriyolar oluşumdan 2–3 gün sonra rahme özel bir plastik kateter yardımıyla yerleştirilmektedir.

Kadının kanallarının tıkalı olması durumundaysa yine laparaskopi denilen bir cerrahi ile kanalın açılması yine gebelik şansını arttırabilmektedir.

7- Kadında görülen en önemli kısırlık nedenleri nelerdir? (Oranları ile)

Bunu ilk soruda cevaplamıştım ama kabaca oranlarını şöyle özetleyebilirim.

100 tane kısır kadına baktığım zaman %40 yumurtlama, ovulasyon ile ilgili sorunlar, %30 yumurtalık kanalıyla ilgili sorunlar, %25 rahim ağzı faktörleri, geri kalan ise rahim veya karın içi sorunlar olarak adlandırabilir.

8- Bu nedenler zaman içinde değişim gösteriyor mu?

Kadındaki kısırlık nedenlerinden en sık olan yumurtlama bozukluğu kadının çok genç olması yani 20 yaş altında ve ileri yaşta yani 38 yaşın üstündekilerde daha sık görülmektedir.

Kanal tıkanıklığı ve kanallarla ilgili sorunlar daha çok, çok cinsel eş değiştiren, doğum, kürtajlarla iltihap kapmış olanlar veya spiral kullananlarda daha sık rastlanmaktadır.

Kanal tıkanıklığı doğum yapan insanlarda doğum yapmayanlara göre daha sık görülür.

Yumurta kalitesinde bozukluk ve yumurtanın döllenememesi gibi olayların da yaklaşık 38 yaştan sonra daha sık görüldüğünü bilmekteyiz.

9- Tüp bebekteki son olarak ne tür gelişmeler yaşandı? Başarı şansında yıllarla birlikte yükselme görülebiliyor mu?

1978’de ilk tüp bebek yapıldığı zamanki başarı şansı yaklaşık %1 ile %5 arası idi.

Biz 1990’da İnternational Hospitalda Türkiye’nin ikinci, İstanbul’un birinci tüp bebek merkezini açtığımız zaman hastalarımıza %10 civarında gebelik şansı veriyorduk ama bu şans dahi başka türlü gebe kalamayanlar için güzeldi ve pek çok hasta bu şekilde gebe kalıyordu.

Günümüzde ise artan tıbbi teknolojiye embriyoların gelişimi için kullanılan fırınların ve sıvıların kalitesindeki düzenlemelerle birlikte iyi ellerde bu şans %40–60 arasına kadar çıkmıştır.

Tüp bebek ve mikroenjeksiyon 1995 yılından beri uygulanmakta ve spermin yumurtayı dölleyememe olayını ortadan kaldırdığı için de ciddi bir ilerleme olarak bilinmektedir.

Bazı embriyoların kabuklarının kalın olması onların rahme yerleştirilmesini güçleştirmektedir.

Bu durumda kimyasal maddelerle veya lazerle kabuğun inceltilmesi yani yardımcı yuvalama (asisted hatcing) şansı arttırmaktadır.

Yine mevcut embriyonun 8 hücreye bölünmesinden sonra rahme yerleştirilmesi esnasında bu 8 hücrenin bir tanesi alınıp kromozomlarına bakılmakta ve sadece kromozomu normal olan embriyolar verilmektedir.

Buna PGD diyoruz ki bu da değişik şekillerde tüp bebek deneyip başarılı olmayanlarda veya 40 yaş üstü kadınlarda gebelik şansını kısmen arttırabilmektedir.

Yine tüp bebekte rahim zarının incelmesi ciddi bir sorundur.

Bu zarın kalınlaştırılmaması durumunda bu zardan alınan parçanın kültür ortamında çoğaltılması ve embriyoların bu şekilde içeriye verilmesi gebelik şansını arttırabilir.

Buna endometrial kültür diyoruz ki bu da tıptaki bir ilerlemedir.

Tüp bebekteki başka bir başarı da şu an çalışılmakta olan kök hücre tedavilerdir.

Yani spermin hiç olmadığı durumlarda veya yumurtanın hiç olmadığı durumlarda kadın veya erkeğin diğer hücrelerinden bu tarz sperm veya yumurta yapmak ve döllenmenin bu şekilde gerçekleştirilmesi yönündeki çabalara devam edilmektedir.

Bunların başarıya ulaşması durumunda kısırlıkta gerçek bir devrim yaratılabilecektir.

10- Önerdiğiniz deneme sayısı kaç?

Biz en az üç denemeyi öneriyoruz.

Gebelik şansı altıncı denemeden sonra azalmaktadır.

Bizim on birinci denemeden sonra gebe kalan hastamız mevcuttur.

Ayrıca kliniğimizde 3–4 deneme için özel paket indirimler de yapılmakta ve bu şekilde başarısızlık durumunda çiftlere maddi olarak çok ciddi bir yükün binmesi önlenmektedir.

Konuyla ilgili bir firmanın tüp bebek sigortası gibi adlandırabileceğimiz bir sigorta sistemi de mevcuttur.

11- Tüp bebekte işin elbette büyük yükünü kadın çekiyor.

Bu tedavi yönteminde, kadını bekleyen güçlükler neler?

Örneğin ilaç alımı sonrasında vücutta ve psikolojisinde ne tür değişimler olabiliyor?

Bunları bertaraf etmek için neler yapılabiliyor?

Tüp bebek tedavisinde bütün iğneleri, gelme-gitmeleri, yumurta toplama esnasında anesteziyi ve embriyo transferini kadın çekmektedir.

Bu tabi kadında ciddi bir psikolojik bünyesel sorun yaratabilir.

Özellikle başarısızlık durumunda kendine olan özgüveninin azalması ve yıpranması söz konusudur.

Verilen ilaçların ciddi bir yan etkisi görülmemiş olup, nadiren yumurtalık kanserinin özel ve öldürmeyen bir cinsi olan sınırda yumurtalık kanseri cinslerinde hafif bir artış gözlemlenmiştir.

Bunun dışında meme kanseri veya rahim kanserinde bir artış izlenmemiştir.

Hatta denilebilir ki tüp bebek kişiyi gebe bıraktığı durumda meme, yumurtalık ve rahim kanserinde azalmalara yol açar.

Her tüp bebek merkezinde olduğu gibi bizim de merkezimizde bir psikolog vardır ve özellikle bu yönde sorunu olması muhtemel kişileri ele alıp onların psikolojik sorunlarını çözmeye çalışmaktadır.

Bu tedavi de gerek kadın, gerek koca ve gerekse çevrenin katılımı da bu tedavilerin yapılmasına faydası olur.

12- Tüp bebekte başarı şansını kadın açısından artıran faktörler neler?

(Psikolojisi, çalışıyor olması, yaşı, yaşam koşulları vb.. gibi)

En mühim sorun yaştadır.

Kadının yaşının 38’in üzerinde olması durumunda başarı şansı azalmakta, 40’tan sonra ciddi bir şekilde azalmaktadır.

Erken menopoza giren ailelerin kadınlarında şans daha azdır.

Endometriozis tarzı kisti olanlarda da bu şans azalmaktadır. Hiçbir sorun bulunmayan çiftlerde de gebelik şansında bir azalma söz konusudur.

Daha önce gebe kalan insanlarda gebelik şansı daha çok artmıştır.

Kadının psikolojisinin ciddi bir şekilde başarısızlık yarattığı düşünülmemektedir. Kadının çalışması ve yaşam koşulları gibi faktörler de kişide kansızlık yaratır veya kötü beslenme alışkanlıklarından dolayı kilolu ise şansı azalmaktadır.

Kadının aktif veya pasif sigara içmesi de yine şansı azaltan etkenlerden biridir.

13- Başarı ve başarısızlık durumunda siz nasıl etkileniyorsunuz?

Tüp bebek doktorları en az hastalar kadar gebelik testini heyecanla beklemektedirler.

Hepimizin arzusu kişinin gebe kalması ve bu mutluluğu onun gözlerinde okuyabilmektir.

Uzun yıllar hekim olmama rağmen inanın ki hiçbir zaman pozitif bir gebelik testini hastaya söylerken ki kadar mutluluğu yaşamamaktayım.

Bu kişilerin hocam doğru mu söylüyorsunuz?

Ben hamile miyim? İnanamıyorum!Diyerek telefonda çığlıklar atması veya karşımızda bize sarılıp coşması kadar bizi mutlu eden bir şey olamaz.

Başarısızlık bütün ekibi, doktorları, hemşireleri ve embriyologları çok üzmektedir.

14- Sizi en çok etkileyen bir tüp bebek hikâyesi hangisi? Anlatabilir misiniz?

Bundan 7 yıl önce üçüncü denemesinde olan bir hastamız yine tüp bebek denemesi esnasında çok ciddi bir yumurta zayıflığı göstermiştir.

Yapılan tüm ilaçlara rağmen yumurtası gelişme göstermiyordu.

İşlemleri bir ekip halinde yaptığımız için ekip arkadaşlarımdan bir tanesi hastamıza o aylık işlemin iptal edilmesi gerektiğini söylemişti.

O sırada ben kapıdan girmekteydim, kendisi çıkıyordu ve tesadüfen birbirimizi gördük ve bana hocam bana böyle söylendi çok üzüldüm, bir dahaki ay tekrar geleceğim ama ne maddi olarak ne de manevi olarak artık bunu kaldıramayacağını ve bu işten pes edeceğini söyledi.

Bunun üzerine dosyasını inceledim ve kendisinde az da olsa ümit ışığı gördüm ve lütfen tedavinize iki gün daha devam edelim bakalım ne olacak dedim.

2 gün sonra hasta geldiğinde yumurtasındaki gelişimin biraz daha düzeldiğini izledim ve tekrar ilaçlara devam ettik.

Her geçen gün yumurtasındaki gelişmenin olumluluğunu gördüm.

Sonra kendisine tüp bebek yaptık ve bu hastamız hamile kaldı.

Doğumunu da ben yaptırdım.

Şimdi hala seneler sonra Sayın Hocam o sırada aynı anda kapıdan girip-çıkıyor olmasaydık benim şu an çocuklarım olmayacaktı.

Bu büyük şans için Büyük Allah’ıma ve size teşekkürler ve şükranlar sunuyorum der ve o güzel anı anlatırken hala tüylerim diken diken olur.

Tabi ki tüp bebek hastalarının bütün hikâyeleri bundan ibaret değil tatlıları, acıları var, bu yüzden düzelen insan ilişkileri, bozulan ilişkiler, yıkılan aileler ve yeniden yapılan aileler gibi sonsuz hikâyeler mevcuttur.

KADIN KISIRLIK BELİRTİLERİ NELERDİR?



Kısırlık belirtileri nelerdir? Kısırlık nasıl anlaşılır?
gibi sorular yeni evlenmiş olan veya hamile kalamayan hastalarımızdan sık duyduğumuz bir sorudur. Kısırlık yani infertilite gebelik isteyen çiftlerde12 ay boyunca düzenli ilişkiye rağmen gebelik olmaması durumudur yani kısırlık (infertilite) belirti veren bir hastalık değildir, bazı hastalıklar veya bazı patolojiler nedeniyle oluşan bir problemdir.

Bu nedenle yeni evlenmiş bir çiftte kısırlık olacağına dair bir belirti beklenemz zaten tanım gereği bu çift evliliğinin 12. ayını bitirmeden kısırlık durumundan söz edilemez. Burada bahsedilen 12 ay boyunca düzenli ilişki özellikle adet ortası dönemlerde (yumurtlama günlerine yakın) haftada 2-3 kere ilişkiye girilmesidir. Kadın ve erkeğin zaman zaman uzak şehirlerde bulunması, arada bir kaç ay ayrı kalmaları gibi durumlarda gebelik olmasa dahi kısırlık durumundan söz edilemez, kesintisiz 12 ay birlikte yaşamaları ve düzenli ilişkide bulunmaları gerekir.

Kısırlık (infertilite) belirti veya şikayet yaratan bir hastalık değildir bu nedenle kısırlık söz konusu olan çiftlerde çoğunlukla hiçbir şikayet, belirti olmaz ancak kadında ve erkekte infertiliteye neden olan hastalıklar ve patolojiler bazı belirtilere neden olabilirler. Bunlara bazı örnekler vermek gerekirse:
- Kadında infertilite nedenlerinden en sık olanı yumurtlama düzensizliği (anovulasyon) kadında adet düzensizliği şeklinde belirti verebilir. Eğer polikistik over sendromu söz konusu ise obezite, aşırı tüylenme gibi belirtiler de eşlik edebilir.
- İnfertilite nedenlerinden birisi olan hiperprolaktinemi (süt hormonunun yüksek olması) göğüslerden süt benzeri sıvı gelmesi (galaktore) şeklinde belirtiye neden olabilir.
- Endometriozis kasık ağrıları, adet sancıları şeklinde belirti verebilir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp