İshalden Kan Gelmesi

İshalden Kan Gelmesi: Kanlı İshal hakkında detaylı blgiler aşağıdaki makalede yer almaktadır. Kanlı İshal hakkında detaylı bilgiye sahip olmak istiyorsanız aşağıdaki sizler için araştııp düzenlediğimiz makaleyi okumanızı öneririz.

Kanlı İshal

Dışkıda makroskopik olarak kanın görüldüğü ishallere, kanlı ishal denir. İshalle seyreden hastalıklar, gelişmekte olan ülkelerde halen önemli ölüm sebepleri arasındadır. Özellikle bebeklerde, küçük çocuklarda ve yaşlılarda bunun önemi bir kat daha artar.

Kanlı ishaller dizanteriform ishal olarak da adlandırılır.

Çeşitli etkenler söz konusudur. En sık bakteriyel (Shigella cinsi bakteriler ve EHEC) ve paraziter (en sık E.histolytica) etiolojik ajanlar sorumlu tutulmaktadır.

İshalli tablolarda sıklıkla kusma eşlik edebilir. Genelikle kendi kendini sınırlayan bir tablo olmasına rağmen ishalin kanlı olması önem taşır. Sıklıkla okullarda, mahallelerde ve ailelerde küçük salgınlar yapar.

Bakterilerde en sık Shigella ve EHEC kanlı ishal yaparken, protozoonlardan ise en sık Entamoeba histolytica nedendir.

Ishallerden korunmada genel hijyen kuralları geçerlidir. El yıkama ve gıdalarla temas önemlidir. Gıda sektöründe çalışanlar kaynak olabilir.

Tedavide etkene yönelik antibiyoterapi uygulanır. Yaşlılarda ve küçük çocuklarda eletrolit ve sıvı dengesinin korunması önemlidir.

Zaman zaman antibyotiklere bağlı da kanlı ishal gelişebilir. Bu durumda antibiyotik tedavisi kesilip, uygun tedavi başlanılmalıdır.

Amipli Dizanteri

Tanım:
Amipli dizanteri, amip adı verilen küçük tek hücreli canlılar arasında yer alan ve protozoon olarak adlandırılan mikroplarla oluşan ve esas olarak kanlı-sümüklü ishal ile seyreden bir barsak enfeksiyonudur.

Etken: Entamobea histolytica ismi verilen bir amip tarafından meydana getirilen dizanteri şeklidir. Bu amip, insanlara ait bir parazittir. Bunun bir canlı hareketli şekli, bir de kist şekli vardır. Tabiatta ancak kist şeklinde bulunur.

Vektör: Kara sinekler mekanik vektör olarak hastalığı ayakları ile taşırlar.

Epidemiyoloji: Amipli dizanteri tropik ve subtropik iklim bölgesinde yaygındır. Birinci Dünya Savaşı'nda Mısır'daki kamplarda esir kalan er ve subaylarımızla yurdumuza gelmiş ve Anadolu'nun soğuk sıcak her bölgesine yayılmıştır. Amibin kaynağı insanlardır. Canlı şekli dayanıksız olduğundan, bulaşmada önemli değildir. Bulaşmada dayanıklı olduklarından kistler rol oynamaktadır. Kistler sulara, çiğ yenen besinlere karışarak hastalığa yol açar.

Hastalığın bulaşmasında vektör olarak karasineklerin de rolü büyüktür. Amipli dizanteri tek tük rastlanan bir hastalıktır. Basilli dizanteri gibi salgınlara pek yol açmaz. Ağızdan alınan kistler, doku içinde ilerler, barsakta ülserlere neden olur. Amipler bazen portal damar (karaciğer kapı toplardamarı) içine girerek karaciğere ulaşır, sonuçta apselere yol açar.

Kan yoluyla ulaştığı diğer organlarda da apse yapabilir. Akut amipli dizanteri genellikle kistler ağız yoluyla alındıktan 8-10 gün sonra ortaya çıkmaktadır.

Klinik: Belirtilerin derecesi iklime, kişinin bünyesine ve amibin cinsine göre değişiklikler gösterir. Akut amipli dizanteri, hastalığın klasik şeklidir. Dizanteri olarak adlandırılan ishal tipi; karın ağrısı ile seyreden ve kanlı- sümüklü dışkılama ile birlikte olan ishaldir. Belirtiler basilli dizanteriye benzer. Farklı olarak, bunda genellikle ateş yoktur.

Ancak barsakta gelişen diğer bir enfeksiyon veya karaciğer apsesi gibi bir komplikasyon olursa ateş yükselir. Hafif belirtiler ve nöbetlerle tanınmayan amipli dizanteri veya akut evredeyken yeterli tedavi görmeyen veya hiçbir hekim tarafından müdahale edilmeyen vakalar kronikleşir.

Barsak gangrenleri, barsak kanamaları ve delinmeleri, hepatit(karaciğer iltihabı), karaciğer apsesi ve diğer organ apseleri, gelişebilecek komplikasyonlar arasında sayılabilir. Amipli dizanteri; ishal yapan diğer hastalıklarla ve en çok da basilli dizanteri ile karışır.

Tanı: Kesin tanı; dışkıdan (tazeyken) alınan bir parçanın mikroskopla incelenip amiplerin görülmesiyle olur.

Tedavi: Sıvı- elektrolit tedavisi yanında, tedavide antibiyoterapi esastır. Metronidazol seçkin ilaçtır.

Korunma: En önemli konu, hastaları tedavi etmek, portörlük (taşıyıcılık) ile bulaşmasına engel olmaktır. El yıkama ve hijyen, korunmanın esasını teşkil eder.

Basilli Dizanteri

Tanım:
Hastalığa adını veren “dizanteri” kanlı ishal anlamındadır ve hastaların belirgin olarak ateşi ve karın ağrısı vardır. Çomak şeklini taşıyan bakterilerle oluşan ve kanlı ishalle seyreden ve hijyen şartlarına bağlı olarak salgınlar oluşturan bir gastrointestinal sistem enfeksiyonudur.

Etken: Shigella grubu mikroplar tarafından meydana getirilir. Tek tük vakalar halinde yurdumuzun her yerinde devamlı olarak vardır. Şartlar uygun olunca salgınlar da yapar. Dizanteri basilinin kaynağı insanlardır. Gram negatif bir basildir ve 50-60 tane basilin ağız yolundan alınması bile hastalık oluşturabilir.

Vektör: Hastalığın yayılmasında rol oynayan canlılar arasında en önemlisi mekanik bir vektör olarak ayakları ile basili taşıyan karasineklerdir. Hastanın dışkısı ile atılan basiller tuvaletlerdeki karasineklerin ayakları ile besin maddelerine taşınır. Açık tuvaletlerin varlığı salgınlara neden olmaktadır.

Epidemiyoloji: Hastalık, direkt temas veya su ve besin maddeleri ile dolaylı yoldan bulaşır. Direkt bulaşmada, hastanın ellediği kapı tokmakları, çatal, kaşık, bardak, havlu veya tuvalet musluklarından alınan basiller söz konusudur. Dizanteriyi hafif geçirenler, yatmaya ihtiyaç duymadan ayakta gezenler, hastalığı kolayca yayarlar. Bir insanda hafif hastalık yapan dizanteri basili, diğer bir insanda ağır bir hastalık tablosuna yol açabilir. Hastalığı hiçbir belirti vermeden geçiren dizanteri taşıyıcıları da vardır. Dolaylı bulaşmada besin maddelerinin mikropla kirlenmesi durumu görülür. Portör(hastalığı belirti vermeden taşıyan) satıcı, aşçı, garsonların ve diğer gıda ile uğraşanların basili bulaştırması ile ekmek, süt, salata, meyve gibi pişmeden yenen ve içilen maddelerden, hastalık kolayca alınmaktadır. Dizanteri salgınları yaz aylarında çıkar. Denize dökülen lağımlardan karışan basillerle plajlarda hastalığı almak mümkündür. Dizanteriye her cins ve yaştaki kişiler yakalanabilir. Çocuk ve yaşlılarda, diğer bir hastalığın nekahatinde bulunanlarda, dolaşım yetmezliği olanlarda, hamilelerde ve veremli olanlarda ağır seyreder. Hastalığın kuluçka süresi, ortalama olarak 3-6 gün arasında değişir.

Klinik: Kuluçka dönemini takiben ani olarak baş ağrısı, halsizlik, kusma, titreme ile ateş yükselir. Karın ağrısı ile birlikte ishal başlar. Hasta günde 10 kez ya da daha fazla sayıda tuvalete gider. Dışkı içinde kan, balgam ve cerahat mevcuttur. Dışkılama, karın ağrısını takip eden burultuyla başlar.

Arkasından şiddetli bir ağrı ile dışkılama yapılır. Bazen hasta tuvalete gidemeden yatağa dışkılar. Ayrıca, mide-barsak sindirim salgısında azalma olduğundan hazımsızlık da ortaya çıkar. Barsakta gaz vardır. İdrar yaparken yanma, bazen durdurulamayan hıçkırık vardır. Tansiyon, hastalığın ikinci günü düşer, nabız sayısı artar.

Çocuklardaki dizanteri daha değişik seyreder. Çocuklarda sinir sistemi belirtileri fazladır, huzursuzluk, durgunluk, havaleyle seyreder. Su kaybı belirtileri çoktur. Dışkıda balgam boldur. Dışkı yeşil renktedir. Dizanteri erişkinlerde 10-15 gün sürer. Kronikleşen dizanteri ise gelip geçici iyileşmelerle senelerce sürebilir.

Tanı: Hastalığın tanısı klinik olarak şüphelenildiğinde dışkı kültürü yapılması ile konur.

Tedavi: Hasta, yatak istirahatine alınır. Beslenmesi ayarlanır. Bol sıvı verilir. Posa bırakan gıdalar verilmez (sebze, meyve gibi). Çok sayıda ishali olan, kusma ve ateşi olan ve yaşlı ya da başka hastalığı olanların hastaneye başvurması ve uygun şartlarda tedavisi gereklidir. Mikroba etkili antibiyotiklerle tedavi edilir.

Korunma: Hastalar, sağlamlardan ayrılır, dışkı dezenfekte edilmeden tuvaletlere dökülmez. Dizanteri hastaları ve taşıyıcıları, besin maddeleri işçiliğinden muaf tutulur. Sular klorlanır. Sütler iyi kaynatılır ve pastörize edilir, çiğ sebze ve meyveler temiz ve bol su ile yıkanır. Salgınlar esnasında çiğ sebze ve meyve yememelidir. Besinler kara sineklerden korunmalı, el temizliğine dikkat edilmelidir. Korunmada yaygın olarak kullanılan bir aşı yoktur.

Korunmada toplumsal alt yapı ve hijyen şartları son derece önemlidir. İnsan çıkartıları ile su ve besin maddelerinin kirlenmesi salgınlara yol açacağından mutlaka uygun şartlar sağlanmalı , sular yeterince klorlanmalı ve gıda işi ile uğraşanların sürekli kontrolleri yapılmalı ve bir olgu saptandığında mutlaka çevresinde kaynak araştırması yapılmalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp