Hipertiroid Hastaları Nasıl Beslenmeli

Hipertiroid Hastaları Nasıl Beslenmeli

Hamilelikte ortaya çıkan hipertiroidinin sıklıkla sebebi Basedow-Graves hastalığıdır. Böyle durumlarda, bebeğe etki olur ve bebeğin tiroid bezinde de fazla çalışma meydana gelir. Ancak anne antitiroid ilaçlarla tedavi edilirse bu ilaçlar plasentadan bebeğe geçer. Annenin hipertiroidisi düzenli kontrollerle tedavi edildiğinde bebekte herhangi bir olumsuzluk gözlenmez. Ancak bu ilaçların ihtiyaçtan fazla kullanılması bebek de guatra neden olabilir. Diğer taraftan da annenin hipotiroidiye girmemesine dikkatedilir. Hamilelik esnasındaki hipertiroidi durumunda hasta tedavi edilmezse düşüklere neden olabilir.

*Kan bulgularınıza, yaşam tarzınıza, kullandığınız ilaçlara uygun yeterli ve dengeli bir beslenme programı uygulamalısınız, bu örüntü karbonhidrat, protein, yağ, vitamin-mineraller ve lifden zengin olmalıdır.

*Sebze ve meyveleri mevsiminde, taze tüketin.

*Market alışverişi yaparken etiket okuma alışkanlığı edinin.

*Doymamış yağ asitlerinin, özellikle omega-3, tiroid fonksiyonlarını düzenleyici özelliği artık bilinmektedir. Bu nedenle daha fazla balık tüketmeye çalışın. Haftada en az 2 kez balık, diğer günlerde ise derisiz tavuk, hindi, yağsız kırmızı et tüketin.

*Tam tahıl ürünlerini ve kurubaklagilleri tüketmeye çalışın. Kuru baklagiller iyi birer bitkisel protein kaynağıdırlar ve haftada 2 kez tüketilmelidir.

*Beslenmenize keten tohumunu ilave edin, hem lif oranı yüksek hem de E vitamini ve çinko mineralinden zengin bir besindir. Günde 1-2 yemek kaşığı kadar taze öğütülmüş keten tohumunu sebze yemeklerinize, salatalara ve çorbanıza yemek piştikten sonra ilave edip tüketmeye çalışın.

*İyot, tiroid fonksiyonları için elzem bir mineraldir ve tükettiğimiz birçok besinin içerisinde de bulunmaktadır. Eğer ihtiyacımızdan fazla alınırsa da otoimmün tiroid hastalığına neden olabilmektedir.
*Hipotiroidi olanların iyotlu tuz, hipertiroidi ve nodüler guatırı olanların aşırı iyot alımında hashimato tiroidi oluştuğu için iyotsuz tuz yemeleri gerekmektedir.
*E vitamininden zengin beslenmede iyodun emilimini artırmaktadır.
*Çinkodan zengin badem, deniz ürünleri, et, karaciğer, tavuk, hindi, fındık, ay çekirdeği, süt ve yumurta yeme alışkanlıklarınız arasında olmalıdır.

*Selenyum minerali de tiroid hormonu için önemli rol oynamaktadır. Selenyumundan yetersiz beslenildiğinde kanda T4 ve TSH hormonu yükselir, T3 hormonu düşer. İyot ve selenyum eksikliği birlikte görülürse hastalığın şiddeti daha da artmaktadır. Selenyum seviyesinin düşmemesi için balık, karides, dana karaciğeri, hindi ve dana eti, mercimek, mantar, susam, ceviz, ay çekirdeği ile tam tahıllar selenyum kaynağı besinlerdendir.

*Taurin, tiroid hormonlarının üretimi için elzem bir aminoasittir. Doktorunuz kontrolünde supleman olarak takviye alabilirsiniz. Doktorunuz önermedikçe hiçbir tableti almayın.
*Kelp içeren yosun tableti tüketiminde de dikkatli olmalısınız.

*Deniz ürünleri, sarımsak, su teresi, yumurta sarısı, maydanoz, kayısı, mantar, bira mayası genel olarak triod fonksiyonları için faydalı besinlerdir. Fakat Kandida enfoksiyonu varsa mantar ve bira mayasından uzak durmakta fayda var.

*Tiroid hormonlarının çalışmasını azaltan yiyecekleri; beyaz lahana, kara lahana, karnabahar, brokoli, turp, brüksel lahanası, hardal, soya fasulyesi, yer fıstığı, darıyı çok fazla özellikle çiğ olarak tüketmemelisiniz. Pişirerek tüketmeniz guatrojen madde miktarını azaltacağından daha sağlıklı olacaktır.
*Tiroidde en fazla görülen problem ödemdir. Bu nedenle su tüketiminizi asla ihmal etmeyin, günde 2-2,5 lt su içmeye çalışın.
*Çikolata bakırdan zengin bir yiyecektir ama kadmiyumda içermesinden dolayı tiroid hastalarının dikkatli tüketmesi gerekmektedir. Fazla alınan kadmiyum selenyumu vücuttan atar.
*Hipertiroidi olanlar süt, peynir, deniz mahsulleri, mor lahana, turp, kuruyemiş
tüketimini azaltmalılar. Çay, kahve, alkol ve nikotin metabolizma hızını artıracağından tüketmemeye çalışmalılar.
*Sağlıklı yaşamın ikincil kuralı düzenli egzersizdir. Hem metabolizmanın hızlanması, hem tiroid hormonuna karşı doku duyarlılığının artması, hem de kas artışı için düzenli egzersiz en azından yürüyüş yapmalısınız.
*Stres birçok hastalık gibi tiroid bulgularını da tetikler, özellikle bahar aylarında psikolojik yapının değişmesiyle hormonal değişimde görülebilmektedir. Bu nedenle stresle baş etmek için elinizden geleni yapmaya çalışın.

Hipertiroidi belirtileri nelerdir?

Hipertiroidi belirtileri arasında en çok dikkat çeken, aşırı sinirlilik, çarpıntı, hızla zayıflama, ellerde sebepsiz titreme, güçsüz kaslar, vücut sıcaklığında artış, aşırı terleme, saç dökülmesi, nemli cilt, kolay ve sık sık kırılan tırnaklar, bağırsak hareketlerine hızlılık, adet düzensizliği, adet kanamalarında dikkat çekici azalma, gözlerde şişlik, çift görme gibi şikâyetler sayılabilir.

Hipertiroidin Tedavisi

Bu hastalarda esas olarak üç ayrı tedavi seçeneği vardır. Ancak aynı hastada bir veya ikisi beraber veya birbirini takip eden zaman içinde kullanılabilir. Bunlar:

Anti tiroit adı verilen ilaç tedavisi: Bu ilaçlar tiroitte hormon yapılmasını önlemektedir.
Radyoaktif iyot tedavisi: Bu yöntemde, radyoaktif iyodun yaydığı radyasyonla tiroit hücrelerinin tahrip edilmesi ve sonuçta hormon üretmemesi amaçlanmaktadır.
Cerrahi tedavi: Bu yöntemde ise tiroidin büyük bir bölümü veya tamamı çıkarılır. Böylece hormon yapan hücre sayısı azaltılır veya tamamen ortadan kaldırılır.
Daha önce de değinildiği gibi tiroidin fazla çalışmasına neden olan iki ana grup hastalık vardır.

Bunlardan ilki Graves hastalığıdır:

Bu hastalarda tiroit genellikle düzgün bir şekilde büyümüştür. Ayrıca değişik derecelerde göz sorunları da vardır. Dolayısıyla bu hastaların göz bölümü ile beraber izlenmesinde yarar vardır. Bu grup, en çok sıkıntı yaratan hastalık grubunu oluşturur. Tedavinin şekli hastanın yaşına, tiroidin büyüklüğüne, büyüme şekline ve nedenine göre değişiklik arz eder. Şimdi graves hastalığında uygulanabilecek tedavi seçeneklerine değinelim.

İlaç tedavisi: Tiroit hormon yapımını yavaşlatarak ve kesintiye uğratarak kana daha az tiroit hormonu geçmesini sağlayan ve hastalığı kontrol eden ilaçlara antitiroit ilaçlar adı verilmektedir. Biraz önce değinilen kriterler göz önüne alınarak hastaya verilecek ilacın dozu ayarlanır ve hastalık düzeldikten sonra uzunca bir süre (ortalama 1-1,5 yıl) ilaca devam edilir. Burada hastaların dikkat etmesi gereken konu; yakınmaları düzelse bile tedavi eden hekimin bilgisi olmadan ilaçları hiçbir şekilde kesmemeleri gerektiğidir.

Tedavi bittikten sonra hastalığın tekrarlama şansı diğer tedavi seçeneklerine göre oldukça yüksektir. Çok sık kontrol gerektiren bu yöntemde ilaçların bazı yan etkileri olabilir. En önemli yan etkisi çok sık görülmemekle beraber kanda lökosit sayısının düşmesidir. Lökosit sayısı çok düşerse en küçük bir enfeksiyon bile büyük sorunlara yol açabilir. Ancak muntazam kontrollerine giden bir hastada bu yan etkiler çoğu zaman büyük sorun yaratmadan fark edilebilmekte ve önlenebilmektedir.

İlaçla kontrol edilemeyen ya da ilaç kesildikten sonra hastalığı tekrarlayan bireylerde diğer iki tedavi yönteminden birinin seçilmesi genel kabul görür. 20 yaşının altındaki genç hastalarla gebelerde cerrahi tedavi en uygun seçenek gibi görülmektedir. Diğer hastalar ise radyoaktif iyot tedavisine adaydır. Ancak guatrı çok büyük olanlarda ve Graves hastalığı olmasına karşın nodülü de olan hastalarda yine cerrahi tedavi göz önüne alınmalıdır. Diğer yandan ileri derecede göz sorunları olan hastalarda ilaç tedavisi ile hastalık kontrol edilememiş ya da tekrarlamışsa, cerrahi tedavinin ön planda düşünülmesi daha çok kabul görmektedir. Çünkü bu hastalara radyoaktif iyot verilmesi ile göz bulgularının daha da artabileceği belirtilmektedir.


Radyoaktif iyot: Hormon üreten tiroit hücrelerini tahrip eden bir yöntemdir. Verilen madde sadece tiroitte toplandığından vücudun diğer kısımlarında her hangi bir kötü etkisi saptanmamıştır. Özellikle Çernobil nükleer kazasından sonra radyasyonun kanser arttırıcı etkisinin tekrar gündeme gelmesi bu tedavi teklif edilen hastalarda endişe yaratmaktadır. Ancak şu ana kadar ki deneyimlere göre; bu hastalıkta kullanılan radyoaktif iyot miktarının verdiği radyasyonun herhangi bir soruna yol açmadığı bilinmektedir. Dolayısıyla bu tedavi yöntemi teklif edilen hastaların gereksiz kuşkuya kapılmamaları önerilir. Ancak bu tedavi gebelerde,süt veren annelerde ve çocuklarda kullanılmamaktadır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp