Hepatit B Alkol

Hepatit B Alkol : Hepatit b hastalığı ve alkol ile arasındaki ilişkiler hakkında bilgiler bu makalede yer almaktadır. Hepatit b hastalığı ve alkol ile arasındaki tüm ilişkileri bu makalede inceleyebilirsiniz...

Hepatit B ve Alkol Arasındaki İlişki ;


Hepatit b hastalığı ve alkol arasında çok ters yönlü bi ilişki vardır. Eğer hepatit b hastasıysanız kesinlikle ama kesinlikle alkol kullanmamanız gerekmektedir. Hepatit b hastaları bunu kesinlikle unutmamalı.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Örmeci, Türkiye‘de 3,5 milyon kişinin siroz ve karaciğer kanserine yol açan Hepatit B virüsünü taşıdığını, ancak bunlardan 3 milyonun bu durumdan haberdar olmadığını bildirdi.

Amerikan Karaciğer Hastalıkları Araştırmaları Derneği‘nin (AASLD) 58. Toplantısı, Hepatit B virüsü konusundaki çalışmalarından dolayı “Nobel Ödülü” alan Prof. Dr. Baruch Blumberg‘in de aralarında bulunduğu pek çok akademisyen ve doktorun katılımıyla Boston‘da gerçekleştirildi.
Toplantıya katılan Prof. Dr. Örmeci, Türkiye‘den giderek toplantıyı izleyen gazetecilere yaptığı açıklamada, tedavi edilmediğinde karaciğer kanseri, siroz ve karaciğer yetmezliğine neden olan Hepatit B virüsüne dikkat çekerek, dünyada yaygın olan virüsün 350-450 milyon insana bulaştığının düşünüldüğünü kaydetti.

Türkiye‘de Hepatit B‘nin görülme sıklığının ortalama yüzde 5 olduğunu kaydeden Prof. Dr. Örmeci, “Yani Türkiye‘de 3,5 milyon kişi siroz ve karaciğer kanserine yol açan Hepatit B virüsü taşıyor. Yazılan reçetelerden anladığımız kadarıyla bunların sadece 400 bini tedavi ediliyor. Dolayısıyla geriye kalan 3 milyon kişi Hepatit B virüsü bulaştığının farkında değil. Konunun hiç bilincinde olmaksızın toplumda sesiz sedasız hayatlarını sürdürmektedirler” dedi.

Türkiye‘nin doğu ve güney doğusunda virüsün görülme sıklığının arttığına işaret eden Prof. Dr. Örmeci, virüsün doğum sırasında anneden ya da çocukluk çağında alınması durumunda yüzde 80 oranında kronikleştiğini vurguladı.

Prof. Dr. Örmeci, “Kronikleşen olgular tedavi edilmediği zaman bunların yüzde 20-40′ı karaciğer sirozuna dönüşür, karaciğer sirozuna dönüşen olguların da yaklaşık 4′te biri karaciğer kanserine dönüşür. İnsanların Hepatit B‘ye karşı bilinçlendirilmesi şart. Hepatit B bulaşmış kişilerin ya da kronikleşmiş olanların mutlaka tedavi edilmesi şart” diye konuştu.

VİRÜS, KAN YOLUYLA BULAŞIYOR

Virüsün kan yoluyla bulaştığını ve genellikle aile içinde bir kişide görülmesi halinde diğer fertlere de geçtiğini belirten Prof. Dr. Örmeci, aile içinde diş fırçaları veya jiletlerin ortak kullanılmasının virüsün bulaşmasına neden olabildiğine dikkati çekti.

Geçmişte çocukların tek enjektörle aşılandığını, bu nedenle ciddi oranda bulaşmaya neden olunduğunu savunan Prof. Dr. Örmeci, ayrıca 1982 yılı öncesinde kan ürünü kullanmış kişilerin de Hepatit B ve Hepatit C virüsü bulaşma riskiyle karşı karşıya bulunduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Örmeci, Türkiye‘de görülen Hepatit B virüsünün hızlı ilerleyen özelliklere sahip olduğunu ifade etti.

Kişinin kilolu, karaciğerinin yağlı olması, alkol kullanması, bağımlılık yapan ilaçlara müptela olmasının da hastalığın ortaya çıkmasını etkilediğini kaydeden Prof. Dr. Örmeci, “Virüs, insanlar tedavisiz kalırsa ortalama 10 sene sonra karaciğer sirozuna yol açar. Siroz geliştikten sonra ortalama 100 sirozludan 2′si her sene karaciğer kanserine yakalanır” dedi.

VİRÜS TESTİNİN ÖNEMİ

Hepatit B virüsünün tespiti için test yapılması gerektiğini, bunun için de taramaların önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Örmeci, aslında maddi anlamda cüzi bir miktar tutan testlerin Türkiye genelinde yapılması düşünüldüğünde ciddi bir mali yük getireceğini ifade etti.

Hepatit B virüsü bulaşmış kişilerin mutlaka tespit edilip, taşıcıyı olsalar bile kontrol altında tutulmaları gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Örmeci, taşıyıcı kişilerde bile virüsün çeşitli faktörlere bağlı olarak aktif hale geçebildiğini ve hastalığa neden olabildiğini anlattı.

HEPATİT B‘DE TEDAVİ

Tedavi konusunda da son gelişmelere değinen Prof. Dr. Necati Örmeci, şunları söyledi:

“Tedavide 1992 yılından beri çok güzel gelişmeler oldu. Tedavide hastaların 3′te birinden kalıcı cevap alabiliyoruz. Geriye kalanlarda da ilerlemeyi önlemek için tedaviye devam ediliyor, böylece uzun süre ilaç kullanmaları sağlanmış olunur. Yeni görüşlere göre, bazı durumlarda tedavinin ömür boyu sürmesi gerektiği tartışılıyor.

Hepatit B virüsü öyle bir virüs ki hücrenin çekirdeğinde, karaciğerde, diğer organların hücrelerinde saklanıyor. Bağışıklık sisteminin en ufak bir nedenle baskı altına alınmasında ortaya çıkabiliyor. Hepatit B‘de en kestirme çözüm aşılanmadır. Artık çocuklar doğar doğmaz aşılanıyor. Bu şekilde aşılanmış ve antikor geliştirmiş biri ömür boyu bu hastalıktan muzdarip olmaz. Her yaşta aşılanarak hastalıktan korunmak mümkün. Hepatit B‘nin farkında olup, en azından aşıları olmayan kişilerin aşılanması, Hepatit B bulaşmış kişilerin de tedavi edilmesi gerekir.”

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp