Diyabetin Tedavisi

Diyabetin Tedavisi

Diyabet tedavisinde amaç kan şekeri ayarını sağlamak diğer bir ifade ile kan şekeri yükselmelerini ve kan şekeri düşmelerini önlemektir. Bu ayarın sağlanması komplikasyonların gelişimini önlemek veya gelişmiş komplikasyonların seyrini yavaşlatmak için son derece önemlidir.
İyi bir diyabet kontrolü, kan şekeri seviyenizi mümkün olduğunca normale en yakın tutmak anlamına gelir. Bu durum, aşağıdakilerin yapılmasıyla sağlanabilir.

Sağlıklı Beslenme: Yenilen besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin vücudun ihtiyacından fazla tüketilmesi kan şekeri seviyelerini yükseltir. Kan şekeri kontrolünün sağlanmasında diyabetli bireye özgü beslenme tedavisinin verilmesi önemlidir.
Diyabetli kişilerle diğer kişilerin besinlere olan gereksinimi aynıdır. Her insanın enerji, karbonhdirat, protein, yağ, lif, vitamin, mineral gereksinimi vardır. Bir kişide diyabetin olması bu gereksinimlerden birini veya birkaçını azaltması veya arttırması anlamına gelmez.

Egzersiz: Egzersiz,vücudunuzun glikozu etkili bir şekilde kullanmasını ve kan şekeri kontrolünü sağlar. Ayrıca, şişman tip 2 diyabetli kişilerin kilo kaybetmesine yardımcı olur.

İlaç/ İnsülin: İnsülin, besinlerle kana geçen şekerin vücut tarafından kullanılmasını sağlayan ve böylece kan şekeri yükselmelerini önleyen bir hormondur. Tip 1 diyabetli kişilerin yaşamak için insüline gereksinimi vardır. İnsülin bağımlılık, alışkanlık yapacak bir madde değildir. İnsülin yaşam için elzemdir. Vücut insulin yapmıyor ise dışardan enjeksiyon yolu ile vücuttaki eksikliği yerine koymak gerekir. Tip 2 diyabetli kişilerin kan şekerinin ayarını sağlamak için ağızdan alınan ilaçlara veya insüline gereksinimleri olabilir.

Yukarıdaki maddelerin tümü arasında bir denge tutturmak önemlidir. Bu dengenin oluşması için diyabetli birey mutlaka diyabet ve tedavisi konusunda eğitim almalıdır.

Diyabetin Belirtileri

Sık İdrara Çıkma: Normalden daha sık idrara çıkmak diyabetin karakteristik belirtisidir. Bunun nedeni, vücutta yeterince insülin bulunmadığında ya da etkisi azaldığında karaciğerin glikozu tekrar kana karıştırabilmek için suyu toplamasıdır.

Karaciğer glikozu inceltmek için suyu topladığından idrar kesesi daha sık dolar ve daha sık tuvalete gitme ihtiyacı duyarsınız.

Sürekli Susuzluk Hissi: Su içmenize rağmen susuzluğunuzu gideremiyorsanız bu diyabet belirtisi olabilir. Sık su içme isteği genellikle sık idrara çıkma ile aynı dönemde görülür.

Bunun nedeni sık idrara çıkmanın nedeni olan karaciğerin glikozu incelterek kana karıştırmak için daha fazla suya ihtiyaç duymasıdır.

Kandaki su karaciğere toplandığı ve bu su idrarla birlikte atıldığı için vücut susuz kalır ve daha sık susuzluk hissedersiniz.

Kronik Yorgunluk: Kanda yeterince insülin bulunmadığında glikoz hücrelere geçiş yapamaz. Ancak hücrelerin enerji üretimi için glikoza ihtiyacı vardır.

İnsülin olmadığında ya da var olan insüline hücreler tepki vermediğinde glikoz kan içinde, hücrelerin dışında kalır.

Bunun sonucu olarak yeterince enerji üretilemez ve kişi kendini yorgun ve halsiz hisseder.

El, Bacak ve Ayaklarda Karıncalanma: Diyabet nedeniyle el, bacak ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma yaşıyorsanız bu diyabetin ilerlemiş olduğunun işaretidir. Çünkü karıncalanma ve uyuşma olabilmesi için kandaki glikoz seviyesi uzun süre yüksek kalmalıdır.

Diyabet tedavisine başlanmadığı takdirde karıncalanma ve uyuşmalar artar. Tedaviyle birlikte, glikoz düştükçe el, bacak ve ayaklardaki karıncalanma şikayeti de azalır.

Diyabet Nedir

Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir (hiperglisemi).

Yediğimiz besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere glukoza dönüştürülür. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glukozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan "insülin" adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır . Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaçiğerde (şeker deposu=glikojen), yağ dokusunda depolanır.

Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir.

Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet) sinyalidir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp