Bitkisel İlaç



Bitkisel İlaç

Bitkisel İlaç Denince İş Bize Düşmektedir. Doğal Tıbbın Hızla Önem Kazandığı Bir Dönemde Yaşıyoruz. Bu Nedenle Bitkisel İlaçlara Eğilim Günden Güne Artıyor.


Yaklaşık bir yıldır verdiğim eğitim seminerleri ve yaptığım sunumlar nedeniyle Türkiye‘de bulunduğum dönemde bu konuyla ben de sık sık karşılaşıyorum. Bana, genelde hangi bitkisel ilacı önerdiğim soruluyor.

Ben ise Türkiye piyasasındaki ilaçlar hakkında bilgim olmadığından ancak Almanya‘daki doğal tıp ilaçları konusunda bilgi verebileceğimi söylemek zorunda kalıyorum. Bu yanıtın doyurucu olmadığını biliyorum.

O nedenle Almanya standartlarından yola çıkarak aşağıda listelediğim, “bir bitkisel ilacın sahip olması gereken kriterler”in, bu konuda bilgilenmek isteyenlere biraz olsun rehber olabileceğini umuyorum.


Bitkisel ilacın tanımı


Almanya doğal tıp ilaç piyasasında, Pflanzliche Arzneimittel (Phytopharmakon) yani bitkisel ilaç adıyla satışına izin verilen preperatlar bulunuyor.

Bunlar bitkinin bütün olarak kendisinden, bitkinin bölümlerinden veya bitki ekstrelerinden vb. elde edilen ilaçlar.

Bu ilaçlara homeopatik ilaçlar marka beyanı kaydıyla izin veriliyor (DHU, Arkana, Spagyra vb).

Ayrıca homeopatik veya klasik yolla hazırlanmış bitki ve doğal mineral karışımları da bitki oranı ağır bastığı sürece bitkisel ilaç adı altında satılıyor.

Bu ilaçların içeriklerini düzenleyici kanunlara ek olarak, bu ilaçların sadece ehliyetli uzmanlar tarafından hazırlanmasına izin veriliyor.

Örneğin benim ortak çalıştığım eczanedeki eczacıların bitki droglarının tedavi amaçlı çay karışımı halinde sunmaları yasak.

Ancak benim gibi fitoterapi eğitimi almış Doğal Tıp Uzmanı veya bir hekimin yazacağı reçete oranlarına göre gerekli karışımı hazırlayıp, bizim üzerimizden yönlendirilen hastamıza sunabiliyorlar.

Eczacı kendi başına bir hastanın talep edeceği bitki ilacını tek tek 50 veya 100 gram şeklinde verebilir fakat bu bitkileri nasıl ve hangi hastalığa karşı kullanabileceği konusunda bilgi verme yetkisine sahip değildir.

Eğer hasta bunu ısrarla talep ederse eczacı hastayı ya bir Doğal Tıp Uzmanına ya da bir Ev Hekimine yönlendirmek zorundadır.

Piyasadaki tentür, diğer bitki bazlı ekstreler ve homeopatik hazırlanan ilaçların üretimi de aynı şekilde ilaç düzenleme kanunları (Arzneimittelgesetz) ile kurallara bağlanmıştır.

Bunların sadece ehliyetli uzmanlar tarafından imalatına izin verilir.

Almanya‘da bitkisel ilaçların reçeteye tabi tutulması, sadece eczanede mi yoksa gıda takviyesi olarak mı piyasaya sürülebileceği, nerede satılacağı da yine gerekli kanunlarla belirlenmiştir.

Eczane dışındaki satışı da yine bu alanda eğitimli elemanların çalıştırıldığı özel mağazalarda (ör. Drogerien, Reformhäuser) mümkündür, bunun dışında satışları yasaktır.

Bitkisel ilaç ve diğer ilaçlar konusunda dünyada en tutarlı ve işlevli yasal düzenlemlerin uygulandığı ve olumlu sonuçların alındığı ülkelerden biri Almanya‘dır.

Federal Alman Cumhuriyeti bu sıkı düzenlemeye ilaç skandalları sonucunda 1976 yılında geçmek zorunda kaldı.

Uzun ve zorlu bir süreç sonrasında Doğal Tıp Uzmanlığı yasalarına paralel olarak bitkisel ilaç üretimi, dağıtımı ve kullanımı konusunda örnek alınabilecek bir noktaya gelindi.

Doğal Tıp alanındaki eğitimlerin geldiği düzey de aynı oranda seyir gösteriyor. O nedenle dünyanın çeşitli ülkelerinden insanların Almanya‘da Doğal Tıp eğitimi almaları sık rastlanan bir durumdur.

Avrupa Birliği ülkelerinde genel durum

AB sağlık komiseri John Dalli tarafından Brüksel‘deki yapılan açıklamaya göre, geleneksel ilaç adı altında piyasaya sürülen ürünler bitkisel ilaç tescilini alamıyorsa, gıda olarak satışa sunuluyor.

Ancak AB ilaç yasaları komisyonu bitkisel ilaçlar konusunda düzenlemeler getirmek için görüşmelerine devam ediyor. AB yasalarına göre, bir ilacın geleneksel bitkisel ilaç olabilmesi için şu tanıma girmesi gerekiyor: En az 30 yıldır kullanılan, bunun 15 yılı AB ülkelerinde olmak üzere hekim gözetimi olmaksızın ve enjeksiyon şeklinde uygulanmayan ürünler... Calendula officinalis (Aynısefa), Echinacea purpurea (Ekinezya) ve Hamamelis virginiana (Hamamelis) bu tür ilaç sınıfına giriyor.

Türkiye‘de durum

Türkiye‘deki yönetmelikler ve pratikteki uygulama farklılıklar gösteriyor. Türkiye‘de tıbbi bitkilerin çoğu doğadan doğru toplanmıyor, doğru şekilde kurutulmuyor ve doğru yöntemlerle satışa sunulmuyor (biçim ve paketleme açısından).

Bitkilerin çoğu güneşte kurutularak kanserojen hale getiriliyor. Sonra naylon ve ışık geçiren paketlerde yine güneşe maruz kalarak pazarlanıyor.

Hatta bazen bitki adının paketin içindekilerle ilgisi olmayabiliyor.

Kulaktan dolma geleneksel şifa bilgilerinden yola çıkarak sokakta fitoterapi uygulamalarına da sıkça rastlanıyor.

Hatta bazı bitkiler en az 10 hastalığa iyi geldiği vaadiyle satılıyor.

Bu hastalıklardan birine sahip olan bir kişinin bu bitkiyi alıp kullanması durumundaysa sorumluluğun kime ait olduğu meçhul.

Ne yazık ki, bu konuda bir denetim yok.

Türkiye bir çok alanda olduğu gibi sağlık alanında da bir popülarizm, moda fenomeni yaşanıyor.

Alternatif Tıp kavramıyla Doğal Tıp kastedilirken Türkiye‘de işin uygulama tarafında tamamen Modern Tıp zihniyeti görülüyor.

Yani hızlılık, bütünden kopmuşluk, sorgulamama ve tüketime yönelik hazır çözümler sunmak.

Oysa Doğal Tıp sağlık konusuna bütünsel yaklaşmalı, destek arayan insanda farkındalık uyandırıp onunla birlikte çözümler üretmeli.

Bitkilerle tedavi Doğal Tıbbın sadece bir yöntemidir ve her hastalık sadece bir yöntemle çözümlenemeyebilir.

O nedenle gerçekçi olmayan vaadlerde bulunulmak doğru değildir.

Öneriler

Türkiye‘de doğal tedavi yöntemlerinin eğitiminin verilmesi, bu konuda uzman insanların yetiştirilmesi, bitkisel ilaç konusunda her aşamanın kontrollü olması ve bitkisel ilaç hazırlama işinin eğitimli insanların eline verilmesi gerekir.

Hastalığın nedenleri, tedavi yöntemleri ve koruyucu önlemler konusunda geniş kapsamlı bilgilendirmeler yapılması çok önemlidir.

Bu bir arz-talep konusudur. Normal koşullarda halk ne kadar bilinçle doğru ürünleri talep ederse, piyasa da bunu talep edilen şekilde arz etmek zorundadır.

Fakat düşünce-bilinç değişimi çok uzun ve zorlu bir süreçtir, bunun kendiliğinden gerçekleşmesini beklemek pek anlamlı olmaz.

Sağlık Bakanlığı hem bu sürecin koşullarını hazırlayarak halkı teşvik etmeli, hem de doğal tedaviler ve bitkisel ilaçlar konusunda gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek koruyucu sağlık konusunda adımlar atmalıdır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp