Beden Ve Ruh Ayrımı

Beden Ve Ruh Ayrımı : Yeni ve yakın çağlarda etkisini sürdüren büyük Fransız filozofu Descartes’in (1629-1750) «Felsefenin ilkeleri», «Yöntem üzerinde Konuşma», «Ahlâk üzerine Mektuplar», «Düşünceler», «Tutkular» gibi değerli birçok yapıtından ruhbilime önemli yansımalar ve katkılar olmuştur. Felsefeye ve bilimsel düşünceye «şüpheyi» getiren Descar- tes bilimsel yöntemin temelini atmıştır. Şüphe etmek, düşünmek demektir

. Şüpheye karşı nesnel gerçek, düşüncenin kendisidir. Bunu «Cogito Ergosum» (Düşündüğüme göre varım) biçiminde anlatmıştır. «Varım» düşüncesi ruhsal olarak duyulan, algılanan, kavranılan bir gerçektir ve insan kişiliğinin temelidir. Descartes’a göre, beden ve ruh birbirinden ayrı iki yapıdır. Bedenin kendi başına işleyen bir gücü vardır. İnsan bedenine giren ruh, ona yeni birgüç katarak hayvandan ayrı nitelikler kazandırır, insan ruhunun beyinde bulunduğu yer pineal bezdir. Yaşam boyu sürüp giden bütün ruhsal işlevler ve buna bağlı olarak kişiliğin gelişmesi, bu bezin salgısına, etkin ve dürtüsel niteliği olan iradenin çalışmasına, edilgin niteliği olan zihinsel denetime bağlıdır. Zihinsel işlevler üstünlük kazandıkça kişilik olgunlaşır.Leibniz’e (1646-1716) göre, kişiliğin gelişmesinde rol oynayan ruh, evreni oluşturan küçük güç birimlerinden (monad) meydana gelmiştir.

Düşünüre göre, bütün evren son derece küçük güç birimlerinden oluşur, insanın ruhsal yapısında, evrende bulunan bu küçük güç birimleri yanında, kendisine özgü temel güç birimleri de bulunur. Bu iki güce bağlı birimlerin karışımı, ruhsal yapıya ve kişiliğe biçim kazandırır. Bu güç birimleri kaybolmadığına göre ruh için de ölüm sözkonusu olamaz.Kant (1724-1804), insan algısı ve bilincinin yalnızca deneme olanağı bulunan nesneleri, olayları, olguları tanıyıp anlayabileceğini, ancak zihinsel yapının bunun ötesine geçebildiğim ileri sürerek, kişiliğin denenen ve deneme üstüne çıkan (transcendantal) öğelerden oluştuğu varsayımını, hem de bu kavrama ilişkin süreçleri anlatır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp