Barbitüratlar

Barbitüratlar : • En sık görülen ikincil etki (yan etki) uykuya eğilimdir; bunun sonucunda hastanın günlük yaşamı belirgin olarak etkilenebilir. Bu yüzden daha düşük dozlarla aynı etkiyi elde etmenin yollan aranmalı ya da günlük doz ikiye bölünerek verilmeli ve akşam alınan doz gündüz alınandan yüksek olmalıdır.Çocuklarda ve yaşlılarda sıklıkla uykusuzluk, aşırı hareketlilik ve saldırganlıktan oluşan bir tablo ortaya çıkmakta, bu durum ilacın plazmadaki düzeyiyle pek ilişkili görülmemektedir. Aynca, ruhsal çöküntü gibi duygulanım alanında ve dikkat ve bellek bozuklukları gibi bilişim alanında rahatsızlıklara rastlan- maktadır. Bunların niteliği ve ortaya çıkma sıklığı henüz İncelenmektedir.

• Öteki yan etkiler daha ender görülür; tedaviden aylar soma genellikle kürek kemiği-üst kol kemiği ekleminde olmak üzere romatizmal artrit (eklem iltihabı) ortaya çıkar. Bu durum iltihap giderici tedaviye iyi yanıt verdiğinden tedavinin kesilmesine gerek yoktur.

• Derideki alerjik reaksiyonlar tedavinin kesilmesini ve yeni bir tedavi planı oluşturmayı gerektirdiğinden dahaönemlidir. İntihar amaçlı zehirlenmelerde daha sık görülürse de, tedavi dozunda da ortaya çıkabilir. Bu durumda ilacın tümüyle kesilmesi uygundur.

• Porfirdi hastalarda barbitüratlann kesinlikle kullanılmaması gerektiği unutulmamalıdır.

• Barbitüratlar başka ilaçlarla ya da maddelerle de etkileşime girebilir.Barbitüratlar çok sayıda ilacın, hormon ve vitaminin yıkımını, zehirden anndıncı etkisi olan karaciğer enzimlerinin uyarılması ile hızlandırır. En belirgin sonuçlar tedavi edici etkisi sınırlı olan ilaçlar üzerinde olur. Örneğin, di- kumaroller barbitüratlarla birlikte verildiğinde protrombin bireşimini baskılayıcı ve buna bağlı olarak pıhtılaşmayı önleyici etkilerinin belirgin olarak azaldığı görülür.Bunun sonucunda, dikumarol tedavisindeki hastaya barbitürat verildiğinde pıhtılaşmayı önleyici etkiyi elde edebilmek için dozun artırılması gerekir. Tersine, barbitürat kesildiğinde ise kanamanın ortaya çıkmaması için dikumarol dozunun azaltılması gerekir.Barbitürat tedavisi sırasında, özellikle doğum kontrol hapı kullanılması bir sorun oluşturur; bu ilaçların dozunu ayarlamak hemen hemen olanaksızdır.

Bu ilaçların içindeki hormonlar barbitüratlara bağlı olarak daha hızlı metabo- lize olduğundan istenmeyen gebelik oranı artabilir.Son olarak, başka ilaçların da barbitürat metabolizmasını değiştirebildiği ve yeni bir doz ayarlanmasını gerektirdiği unutulmamalıdır. Bu durum, bazı antibiyotiklerle (örneğin rifampisin) tedavi esnasında ortaya çıkabilir.Akut zehirlenme - Kandaki düzeyi 50- 60 mikrogram/ml'nin üstüne çıktığında, kronik hastalarda bile, ilerleyici nörolojik bozukluklar oluşmakta ve bilinç durumu baskılanmaktadır. İlk belirtiler yürüme ve konuşma güçlüğü, eşgüdüm ve hareket bozukluklan ile denetlenemeyen uyku halidir.

Plazmadaki barbitürat düzeyinin giderek artmasıyla bu belirtiler sersemlik ve komaya dönüşür. Son olarak kalp ve solunum sisteminin ketlenmesiyle ölüm ortaya çıkabilir. Plazmadaki ilaç düzeyinin 80 mikrog- ram/ml'nin üzerinde olması öldürücü kabul edilmektedir. Merkez sinir sistemi işlevleri özellikle ilk kez barbitürat alanlarda çok ağır biçimde ketlenir. Tedavi - Yaşamsal işlevlerin sürdürülmesi amaçlanır; hasta bilinçliyse ve kusma refleksi varsa midesi yıkanır, idrar alkali hale getirilir, idrar söktürücü verilerek idrar miktarı artırılır ve hemodiyaliz (kan diyalizi) uygulanır.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp