Bağırsak İltihabı

Bağırsak İltihabı :

İleum iltihabı olarak da bilinen kron hastalığı ve kolit bağırsaklarda oluşan en yaygın iki kronik sindirim sistemi hastalığıdır. Bu hastalıklar ağızdan anüse kadar uzanan sindirim tüpünün her hangi bir bölgesinde oluşabilir. Besinler ağızda çiğnenip tükürük ile karıştıktan sonra lokma halinde yutaktan geçerler.

Mide hazmetme görevi görürken, besinleri parçalayarak yavaş yavaş ince bağırsağa salar. Çünkü besinlerdeki protein, yağ, şeker ve vitaminler gibi hayati maddeler burada sindirilir. Kalın bağırsaklar suyu ve tuzları emer. Sonunda besin atıkları rektumda birikerek vücuttan atılır. Sindirim sisteminin ana fonksiyonu elbette ki yediklerimizi sindirmektir. Ama vücudumuza zararlı unsurlardan korumak gibi bir işlevleri de vardır.

Sindirim yolunun yüzeyi ağız yada anüs yoluyla vücuda girebilecek bakterilere karşı bağışıklık taşıyan bir yapıya sahiptir. Bağırsakların yüzeyini oluşturan üç katman vardır. Bunlar mukoza, mukoza altı ve en dışta kas dokusu. Kron hastalığı bu üç katmanı da etkileyen bir hastalıktır. Bu lokalize olmuş bir iltihaplanmadır ve sindirim yolunun sadece bir bölümünü etkiler. Ancak bu herhangi bir bölümü olduğu için hastalığın eski ismi olan ileum artık pek kullanılmamaktadır.

Buna karşın kolit kalın bağırsağın ve rektumun mukoza katmanında oluşan bir iltihap türüdür ancak herhangi bir yerde başladıktan sonra kalın bağırsağın tamamına yayılma özelliğinden dolayı yayılıcı bir niteliğe sahiptir. Bu iki hastalıkta kronik yapılı hastalıklardır ve genellikle nüks etme eğilimindedirler. Kolitin pek sık olmasa da iki önemli komplikasyonu söz konusudur.

En ciddi komplikasyon olan kanama ölüme neden olabilir. Bir başka komplikasyonda bağırsağın aşırı genişlemesidir ki, bağırsağın kenarları paralize olduğu için sıvı ve gazlar atılamaz ve sonuçta bağırsağın genişleyerek yırtılmasına neden olabilir. Kolitten şikayetçi olanlarda kansere yakalanma ihtimali bu rahatsızlığı olmayanlardan çok daha fazladır. Ama hasta doktor kontrolü altında olacağından bu durum daha başlangıçta teşhis ve tedavi edilebilir.

Kron hastalığı çok daha sinsice gelişir. Hastalarda karın ağrıları ve ishal, hafif ateş, mide bulantısı ve kusmalar görülür. İştah kaybı, kilo kaybına yol açar. Yemekten sonra ağrının artması hastada bir yemek yeme korkusu meydana getirir. Kron hastalığı bağırsaklarda daralmaya neden olabilir, bu sindirimi engeller. Bu hastalığa bağlı olarak az da olsa kanser vakasına rastlanılmıştır. Hastalığın akut ve gerileme dönemleri vardır.

John kron hastasıdır. Hastalığın John‘daki seyrinde ilk belirtiler 16 yaşında görülmeye başlamış. John kendisini güçsüz ve hasta hissetmiş. Arkasından da kronik bir ishal başlamış. Durumunu yakınlarına söylemeye çekinmiş. Günde neredeyse 40 defa tuvalete gitmenin getirdiği bir utangaçlık onu sessiz kalmaya götürmüş.

Bağırsak iltihaplanması vakaları batı ülkelerinde, tropik iklimlerde rastlanılandan çok daha yaygındır. Bunu gelişmiş ülkelerin beslenme alışkanlıklarına bağlayanlar vardır. Aslında kalıtsal bir yönü olmamakla beraber hastaların yüzde 10 ila 30 arasında değişen bölümü kan bağı olanlardır. Beyazlar siyahlara oranla daha hassastır. Hastalık her yaş grubunda oluşabilir, ancak vakaların yüzde 30‘u çocuk yaşlarda görülür.

Ülserli kolitin en belirgin göstergesi devamlı ishal halidir. Genellikle dışkıda kana rastlanır. Ama mukoza ağrı sinirlerine sahip olmadığı için bu ağrısız bir rahatsızlıktır. Ne var ki bağırsağın büyükçe bir bölümü hasta ise kişi kendini son derece yorgun hisseder ve hastalık ateş, kansızlık ve kilo kaybıyla devam eder. Her iki hastalıkta bağırsaklar dışındaki organları da etkiler. Artrite neden olabilir, deride ağrılı yumrulara rastlanabilir. Teşhis için doktor mideden gelen sesleri dinler. Kan ve idrar tahlilleri ister. Tahlil sonucu bir iltihap saptanırsa bunun yapısı ve yeri ultrasonla belirlenir. Bu teknikler daralma ve fistülleri belirlemek içinde yapılır.

Bir başka yöntem endoskopi yoluyla sindirim yolunun gözle taranmasıdır. Bir ucunda ışık düzeneği diğer ucunda bakma merceği olan fiber optik bir tüpten oluşan bu alet ağızdan yada rektumdan girilerek iltihaplı mukozayı, sağlıklıdan görerek ayırmaya yardımcı olur. Ucuna takılan bir parça sayesinde dokudan örnek alma işlemi olan biyopside de kullanılır. Endoskopi ile ulaşılamayan yerler için röntgen kullanılır. Hasta özel bir maddeyi içer, uzmanlar bu sıvıyı sindirim yolunda izleyerek tıkanma noktalarını belirler

Belirtilerin şiddetini azaltmak ve tekrarlamaları önlemek için ilaç ile tedavi yoluna gidilir. En yaygın olarak kullanılan ilaçlar kortizon ve AZATH türü ilaçlardır. Bu ilaçlar iltihaplanmayı giderirken mikrobun direncini de artırırlar. Ama bünyeden bünyeye yan etkileri değişir. Bu nedenle de yan etkileri olmayan ilaçların araştırılmasına devam edilmektedir.

İlaç tedavisinin yanında besin yoluyla tedavide uygulanır. Bazı besinler damar yoluyla vücuda verilir. Böylece bağırsakların dinlenmesi ve hastalığın bu şekilde tedavisi yolu aranır. Besin yoluyla tedavide uygulanan başka bir yönteme astronot beslenmesi de denir. Hasta evvelden sindirilmiş besinle beslenir ki bu tür besinlerin tamamı ince bağırsağın ilk bölümünde sindirilip tüketildiği için hiçbir atık bırakmaz ve bağırsakların bu yolla dinlenmesi sağlanmış olur. Besin burun yoluyla vücuda verilir. Hasta geceleri burundan beslenir ve gündüzleri tüp taşımasına gerek kalmaz.

İlaca cevap alınamayan ve steroit ilaçlar kullanımının hasta açısından sakıncalı olduğu hallerde cerrahi girişim söz konusu olur. Ülserli kolitte yapılan cerrahi müdahalelerden biri ileostomidir. Bu ince bağırsaktan karın duvarına bir geçit açarak yapay anüs oluşturmaya yönelik cerrahi girişimdir. Bağırsak akıntısı yerleştirilen bir torbada birikir.

Cerrahi girişimin kron hastalığına pek bir faydası yoktur. Belli bir süre belirtiler kaybolabilir ama hastalığın nüks etmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle çok mecbur kalınmadıkça bu yola gidilmez ve olabildiğince az bir bölümün alınması yoluna gidilir. Cerrahi bir girişimden sonra özellikle çocuklara daha da özenli bir ruhsal destek uygulamak gerekecektir.

Bu bayana kron hastalığı teşhisi konulduğunda o henüz 13 yaşındaydı. Okulun ilk günüydü. Tuvalete gittiğinde bir kanama geçirdiğini fark etti. Doktor hastaneye kaldırılmasını öğütledi. Mari bir süre hastanede kaldıktan sonra ameliyata alındı ve sonunda taburcu oldu. Mari şanslıydı. O dönemde arkadaşlarının o dönemde ona gösterdiği ilginin onun moralini ayakta tuttuğunu hiçbir zaman unutmadı.

Hastalar beslenmelerine özel bir önem göstermelidirler. Sindirim sorunları olduğu için olabildiğince besleyici yiyecekleri tercih etmelidirler. Genellikle lifli besinlerin yenilmesi önerilir ama bu hastalar için bu kolay değildir. Lifli besinler gereklidir ama daha kolay hazmedilebilir bir biçimde örneğin çiğ değil pişmiş yenilmelidir.

SENDE YORUM YAP!

Whatsapp